ASAYİŞ - 28 Ekim 2022 Cuma 12:10

Ataköy’de tente faciasına ilişkin davanın görülmesine devam edildi

A
A
A
Ataköy’de tente faciasına ilişkin davanın görülmesine devam edildi

Ataköy’de Ömer Duruk Camii’nde cenaze namazında tente çökmesi sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiği, 45 kişinin yaralandığı, 4 tutuksuz sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

Ataköy’de Ömer Duruk Camii’nde cenaze namazında tente çökmesi sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiği, 45 kişinin yaralandığı, 4 tutuksuz sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.


Ataköy 5. Kısımda bulunan Ömer Duruk Camii’nde 10 Ocak 2017 tarihinde cenaze namazı esnasında cemaatin üzerine tente çökmüştü. 3 kişinin hayatını kaybettiği 45 kişinin ise yaralandığı olaya ilişkin davanın görülmesine devam edildi. Bakırköy 14. Ağır ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Mustafa Kavukluoğlu, Mustafa Çiçek, Adem Karabey, Faruk Yazar ve taraf avukatları hazır bulundu.



“Tentelerin biraz esnediğini gördüm”


Tanık Ali Rıza Mülayim beyanında, “Ben caminin temizlik görevlisi olarak çalışıyordum. Sabah 10.30 sıralarında camiye girdiğimde tentelerin biraz esnediğini gördüm. Amirim olan Adem Karabey’i arayıp durumu ona anlattım. Sonra cami derneğinin görevlisi Osman Demirkaya’yı aradım. Daha sonra beni arayıp ekip gelecek dedi. Gelenler temizlik ekibiydi. Bizim istediğimiz ise tenteyle ilgili görevlilerdi. Elimizde mevcut olan şeritleri çekmeye başladık. Ses sistemi ile orada bulunan insanları uyarmaya başladık. Tente altının riskli olduğunu boş alanlarda durulması gerektiğini söyleyerek anons yaptık. Adem Karabey’de uyarılara devam etti. Namaz vakti anonsa devam etmemi söylediler. Uyarılara ses sistemiyle belli aralıklarla devam ettim. Cami tarafında genç bir imam ile cemaatten birkaç kişi vardı. Cenazenin başına doğru geçti. Ben imama hocam tentelerin altına girilmesin boş alanda namaz kılınsın diye anons geçeceğim dedim. Bana herhangi bir tepki vermedi. Cenazelerin olduğu yere geldim. Mikrofonu alarak cenaze yakınlarına namaz için boş alanda saflarımızı oluşturalım diye anons ettim. Tam o anda yaşlı olan cenaze imamı ‘sen ne diyorsun’ diyerek mikrofonu aldı ve ‘arkadaşlar hemen burada saf tutalım birkaç dakika içinde kılar çıkarız dedi’” dedi.



“Bir iki dakika kılar çıkarız dediğini insanlar da duydu”


Tanık Mülayim ayrıca beyanında, “Cenaze namazları kılındı. İlk cenaze kapıya doğru çıktı. İkinci cenazeyi alan olmayınca kapıda bir sıkışma olduğunu düşündüm o tarafa yürüdüm. Çat sesini duydum. Gücümün yettiği kadarıyla tentenin altını boşaltın diye bağırdım. Kendimde koşmaya başladım. Bana iki parmak mesafeyle ana direk yere düştü yaralanmadım. Anonslarla ilgili bir iki dakika kılar çıkarız dediğini insanlarda duydu. İnsanlar tepki gösterdi. Zabıtalarda bunu diyen kişiyi aramaya başladı. Bu yaşananları Adem Karabey, Osman Demirkaya ve Faruk Yazar’ın talimatlarıyla yaptım. Cemaat anonslara itibar etmedi. Cenaze namazı durulacağı zaman hocanın anonsuyla tentenin altında saf tutuldu. Ekiplerin temizlediği alanda namazın kılınmasını anons etmiştim ama ciddiye alan olmadı. Elimizde bir miktar şerit vardı. Ama cenaze alanını tamamen kapatmadı. Bir kısım şeritleri zabıtlardan istedik. Bu şekilde şeritleri çektik. Şeritler yine yetmedi. Vakıfların çelenklerinden bariyer yaptık. Zabıtayı amirlerimi aradım. Namaza 15 dakika kala geldiler. Onlardan şeritleri alıp birlikte çektik” şeklinde konuştu. Mahkeme başkanı tanığa sanıklardan hangisinin bu sözü söylediğini sordu. Tanık Mülayim de Mustafa Çiçek’çiyi teşhis etti.


Tanık beyanlarına karşı söz verilen tutuksuz sanık Mustafa Çiçek, “Tanığın ifadelerinin birçoğunda yanlışlık var. Cenaze imamları olarak Mustafa Kavukluoğlu’yla camiye geldik. Bana hiç kimse burada namaz kıldırma tehlike arz ediyor demedi. Anons duymadım. Adem Karabey ve Osman Demirkaya, bana namazı çabucak kıldır çık dediler. Musalla taşının olduğu yere tek bir şerit çekildi. Tanıkta oradaydı. Elinde mikrofon vardı. Mikrofonu alarak namazı kıldırıp çıkacağız dedik. Cenaze namazı kıldırıldı. Tam kapının oraya geldik olay meydana geldi" diye konuştu. Mahkeme heyeti, duruşmaya katılmayan tanıkların zorla getirilmelerine karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.


Bilirkişi raporunda, cenaze namazını kıldırmakla yükümlü imamlar Mustafa Kavukluoğlu ile Mustafa Çiçek’in, tente sisteminin belediye ekipleri tarafından kapatılmış olmasına rağmen şeridi kaldırarak cemaati tentenin altına sokup cenaze namazını burada kıldırdıkları bilgisine yer verildi. İmamlar hakkında hazırlanan raporun devamında, “Anonsa ve şerit çekilmiş olmasına rağmen yani çökme riski bilinmesine rağmen cemaati tentenin altına çağırdıkları ve imamlardan birinin ‘hemen kılıp çıkarız’ dediği gerekçesiyle asli kusurlu oldukları” aktarıldı.


Raporda, Ömer Duruk Cami imamları Adem Karabey ile Faruk Yazar’ın camide yeterli denetim ve gözetimi yapmamaları ve müftülüğe başvurarak tente sisteminin bakım ve onarımını sağlamamalarıyla ilgili bilgi yer aldı. Raporda Ömer Duruk Cami imamları Adem Karabey ve Faruk Yazar tali kusurlu bulundu.


Olaya ilişkin 4 imam hakkında ‘taksirle ölüme ya da yaralanmaya neden olma’ suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteminde bulunuldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.