ASAYİŞ - 29 Mart 2012 Perşembe 15:58

KUYUMCUDAN BİLEZİK ÇALAN HIRSIZI VATANDAŞLAR YAKALADI

A
A
A
KUYUMCUDAN BİLEZİK ÇALAN HIRSIZI VATANDAŞLAR YAKALADI

Zeytinburnu`nda bir kuyumcudan yaklaşık 5 bin lira değerinde 3 adet bileziği çalarak kaçmak isteyen silahlı soyguncu vatandaşların yardımıyla yakalandı.
İddiaya göre, 58 Bulvar Caddesi 44 numarada bulunan Yağmur Kuyumculuk`a saat 12.30 sıralarında gelen motosikletli iki soyguncu müşterilerin olduğu sırada içeri girdi. Silah tehdidiyle yaklaşık 5 bin lira değerindeki 3 adet bileziği alarak kaçmaya çalışan soyguncuya işyeri sahibi Erdal Dede engel olmaya çalışınca ikili arasında boğuşma yaşandı. Kapıda bekleyen diğer soyguncu ise olay yerinden hızla uzaklaştı. Boğuşmanın ardından kaçmaya çalışan hırsızı çevrede bulunan vatandaşlar yakaladı. Yakalanan
hırsız, polis ekiplerine teslim edildi. Olay yeri inceleme ekipleri, olayın ardından işyeri ve çevresinde incelemelerde bulundu. Vatandaşlar tarafından yakalanan U.M. sorgulanmak üzere Zeytinburnu İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği`ne götürülürken, çaldığı bileziklere de el konuldu.
Öte yandan boğuşma sırasında gözünden yaralanan işyeri sahibi Erdal Dede de ifadesine başvurulmak üzere Polis Merkezi`ne götürüldü. Polis, olayın ardından kaçan kasklı diğer motosikletli soyguncuyu arıyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.