ASAYİŞ - 18 Ekim 2024 Cuma 18:53

1 Mayıs’ta terör örgütü propagandası yaptıkları iddia edilen 17 sanığa 10 yıl 6 aya kadar hapis talebi

A
A
A
1 Mayıs’ta terör örgütü propagandası yaptıkları iddia edilen 17 sanığa 10 yıl 6 aya kadar hapis talebi

İstanbul Fatih’te 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde polisin uyarılarına rağmen dağılmayarak terör örgütü propagandası yaptıkları iddia edilen 17 sanığın yargılandığı davada esasa ilişkin mütalaa açıklandı. Mütalaada, 17 tutuksuz sanık hakkında, 3 suçtan ayrı ayrı 10 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.


İstanbul Fatih’te 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde kısıtlama tedbirlerine ve polisin uyarılarına rağmen dağılmayarak terör örgütü TKP/ML’nin propagandasını yaptıkları iddia edilen 17 sanığın yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı esasa ilişkin mütalaasını açıkladı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Ahmet Hazar Yücel ve bazı sanıkların avukatları hazır bulundu.



Yasağa rağmen toplanma çağrısı yapıldığı belirtildi


Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, tüm açık ve kapalı alanlardaki etkinliklerin 1 Mayıs tarihinde 1 gün süre ile yasaklama kararı alınmasına rağmen bazı grupların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinliklerini Taksim Meydanı’nda gerçekleştirmek üzere Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu ve Fatih’te toplanma çağrıları yaptıklarını belirtti. Mütalaada, yapılan çağrı üzerine 1 Mayıs 2024 günü saat 05.30’da Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Beyoğlu ve Fatih ilçe sınırları içerisinde oluşabilecek toplanma ve korsan gösterilere yönelik İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce gerekli emniyet tedbirleri alındığı aktarıldı.



17 sanığa 2’şer yıldan 10 yıl 6 aya kadar hapis cezası talebi


Mütalaada, 17 tutuksuz sanık hakkında, ‘kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama’, ‘direnme’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlarından ayrı ayrı 10 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.


Esasa ilişkin savunma yapan sanık Ahmet Hazar Yücel, “Önceki savunmalarımı tekrar ederim. Aleyhe hususları kabul etmiyorum” dedi.



3 kolluk görevlisi tanık sıfatıyla dinlenecek


Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatlarının açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmeleri için süre verilmesine ve 1 Mayıs günü kolluk yakalama tutanağında imzası bulunan üç kolluk görevlisinin bir sonraki celse tanık sıfatıyla dinlenerek beyanlarının alınmasına hükmederek duruşmayı erteledi.



İddianameden


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Fatih’teki Pertevniyal Lisesi’nin bulunduğu noktadaki arama noktasında 17 şüphelinin yanlarında terör örgütü TKP/ML’nin sözde kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın resminin bulunduğu flamalar, fotoğrafının olduğu 2 adet yelek ile Saraçhane Meydanı’na girmeye çalıştıkları kaydedildi.


Hazırlanan iddianamede 17 şüphelinin ‘kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama’, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ ve ‘suçu ve suçluyu övmek’ suçlarından ayrı ayrı 3 yıl 6 aydan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.