POLİTİKA - 27 Mart 2025 Perşembe 13:06

Adalet Bakanı Tunç: "Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: "Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir"

İBB’ye yönelik başlatılan ‘yolsuzluk’ ve ‘terör’ soruşturmaları hakkında açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Uluslararası toplumda yapılan bazı son açıklamalarda hukukun üstünlüğü ilkesinin göz ardı edildiğini üzülerek görüyoruz" dedi.


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde uluslararası basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Bakan Tunç, toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik başlatılan yolsuzluk ve terör soruşturmalarını anlattı. Yapılan basın açıklamasında Bakan Tunç, "Geçen hafta, bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu, 106 şüpheliyi kapsayan 2 ayrı soruşturma başlatılmıştır. Terör suçları soruşturma bürosu tarafından devam eden soruşturma kapsamında; 7 şüpheli bulunmakta olup, bu kişiler hakkında terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası yer almaktadır. Bu soruşturmada; 3 şüpheli tutuklu, 1 şüpheli hakkında adli kontrol kararı, 2 şüpheli hakkında da yakalama kararı verilmiş ve 1 şüpheli de gözaltında bulunmaktadır. Örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmekte olan diğer soruşturmada ise, çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer almaktadır. Bu soruşturma kapsamında da 48 şüpheli tutuklanmıştır. Böylece her iki soruşturmada haklarında gözaltı kararı verilen 106 kişiden, 51’i tutuklanmış, 41 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiş, 14 şüphelinin ise yakalama işlemleri devam etmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmaya ilişkin yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere, soruşturma dosyaları içerisinde Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları, vergi uzmanı incelemeleri, mülkiye müfettişleri tevdi raporu, tanık beyanları ile diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir" ifadelerini kullandı.



"Adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmeye çalışmışlardır"


Soruşturmanın başlatılmasındaki suç iddialarını anlatan Bakan Tunç, "Bu kapsamda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakleri, reklam gelirleri ve diğer bazı birimlerinden sorumlu genel müdür ya da başkan nezdinde yetkisi bulunan yöneticileri üzerinden bazı özel kişi ve şirketler aracılığıyla ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiası, ihaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İhaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İBB İştiraki şirketlerine ait ihale edilen açık hava reklam mecralarından elde edilen gelirden, şüphelilere aktarılan miktarların, ihaleyi alan firmalar tarafından paravan şirketlere iş yapmış gibi sözleşme imzalayıp sahte faturalar karşılığı transfer edildiği iddiası, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınması sırasında kamuoyuna para sayma görüntüleri olarak yansıyan soruşturmada bazı iş adamlarıyla hukuka aykırı olarak hareket ederek haksız kazanç sağlandığı iddiası, şüphelilerin hem kendi üzerlerine hem de SGK’lı çalışanlarının üzerlerine kurdukları şirketlerle Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinin hizmet alımı nitelikli işlerine yüksek fiyatlı teklifler vererek sonuç fiyatı kendilerinin belirlemesi suretiyle ederlerinin çok üzerinde işler aldıkları, aldıkları işlerin bir kısmını yerine getirmedikleri, bir kısmını ise yerine getirmiş gibi sahte fatura düzenleyerek elde ettikleri suç gelirini akladıkları iddiasına ilişkin hususlar, 19 Mart tarihinde soruşturmanın başlangıcında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kamuoyuyla paylaşılmıştır. Soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren, kamuoyunda bazı çevreler, soruşturmanın içeriğini bilmeden, iddia ve savunmaları görmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, deliller hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır. Bu çerçevede soruşturmayla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza haksız, hukuksuz, mesnetsiz ve saygı sınırlarını aşan ithamlarda bulunmuşlardır. Adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları kesin bir dille reddediyoruz" şeklinde konuştu.



"Soruşturma makamının, iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez"


Soruşturmanın bağımsız adli makamlar tarafından yürütüldüğünün altını çizen Bakan Tunç, "Şu hususun altını bir kez daha özellikle çizmek isterim. Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Söz konusu iddialara vakıf olan soruşturma makamının, bu iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez. Nitekim, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun ‘Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi’ başlıklı 160. Maddesinde, Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi, gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da kanunun bu amir hükmü doğrultusunda da görevini yapmakta olup, soruşturmayı tüm yönleriyle büyük bir hassasiyet ve titizlikle yürütmektedir. Herkes bilmelidir ki, hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yetkili yargı makamlarından beklemek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur" diye konuştu.



"Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektir"


Soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapılmasını, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunulmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Bakan Tunç, "Soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve deliller değerlendirilecek ve soruşturmanın gizliliği ortadan kalktığında, maddi gerçek lehte ya da aleyhte tüm delilleriyle açıklığa kavuşacak ve sonuç kamuoyu tarafından şeffaf bir şekilde görülecektir. Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektir. Yargının kendi içerisinde hak arama yolları sonuna kadar açıktır. Ve adlî işlemler kendi içinde denetime tabidir. Adaletin tam ve eksiksiz tecellisi için süreci sükunetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Devam eden yargılama sürecinin soruşturma aşamasının tamamlanması herhangi bir müdahale veya spekülatif yorum yapılmadan herkes tarafından beklenmelidir. Yargılama süreçlerine müdahale, demokrasinin temel değerlerinden olan hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Maalesef, uluslararası toplumda yapılan bazı son açıklamalarda bu temel ilkenin göz ardı edildiğini üzülerek görüyoruz. Türkiye’ye yönelik bu tür ön yargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle reddediyoruz. Kaldı ki, bu açıklamaların yapıldığı ülkelerde, birçok siyasetçinin ve devlet yöneticisinin adli soruşturmalara ve kovuşturmalara tabi tutuldukları da bilinmektedir. Bu nedenle Avrupalı dostlarımızın bu konuda sağduyulu yaklaşım göstermeleri ülkemizin iç hukukuna saygının bir gereği olduğu gibi, devam eden soruşturmanın sonucunun sorumlu bir tavırla beklenmesi en büyük temennimizdir" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum Çocuk Evleri’nde ilham veren rol model çalışması Erzurum Çocuk Evleri Sitesinde, çocukların moral ve motivasyonunu artırmaya yönelik rol model odaklı bir program gerçekleştirildi. Erzurum Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün yürüttüğü "İlham Veren Rol Model Çalışması" kapsamında düzenlenen etkinliğe Erzurum İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun da katılarak çocuklarla sohbet etti. Programa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Özgül Aykut, Karaburun’un eşi Aynur Karaburun ve Çocuk Evleri Sitesi Müdürü Şeyma Kılınç Beyoğlu eşlik etti. Programın duygusal anlarından biri, çocukların misafirleri için hazırladığı şiirleri okuması oldu. Şiirler okunurken hem protokol üyeleri hem de çocuklar duygu dolu anlar yaşadı. Ardından çocukların gitar eşliğinde söyledikleri şarkılar ve okudukları Vatan Marşı, etkinliğe neşe ve coşku kattı. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, kurumun hizmet modelleri, çocuklara sunulan bakım süreçleri ve yürütülen sosyal gelişim programları hakkında detaylı bilgiler aktardı. Aykut, rol model çalışmalarının çocukların kişisel gelişiminde önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Ziyaret sırasında Onur Karaburun ve eşi Aynur Karaburun, çocukların el emeğiyle hazırladığı el sanatları çalışmalarını inceleyerek yapılan üretimler hakkında bilgi aldı. Ardından pasta atölyesini de ziyaret eden Karaburun çifti, burada çocukların hazırladığı ürünleri inceledi ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. Programda konuşan İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun çocuklara şu mesajları verdi: "Hepiniz geleceğin güçlü Türkiye’sinin birer değerisiniz. Kendinize güvenin, hedefler koyun ve asla vazgeçmeyin. Hayatın her aşaması bir eğitim ve öğrenme sürecidir. Disiplin, emek ve kararlılıkla her zorluğun üstesinden gelebilirsiniz. Bizler her zaman yanınızdayız." Ziyaret boyunca Karaburun ve eşi Aynur Karaburun, çocuklarla yakından ilgilenerek onların ilgi alanları, hedefleri ve gelecek planları üzerine samimi sohbetler gerçekleştirdi. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından sürdürülen "İlham Veren Rol Model Çalışması", çocukların güçlü yetişkin figürleriyle bir araya gelmesini sağlayarak özgüven, motivasyon ve psikososyal gelişimlerini desteklemeyi hedefliyor. Program; hatıra fotoğraflarının çekilmesi, iyi dileklerin paylaşılması ve Karaburun’un eşiyle birlikte çocuklara hediye dağıtmasıyla sona erdi.
Bingöl Küçük bir dükkanda başlamışlardı şimdi tonlarca yufka üretiyorlar BİNGÖL (İHA) – Bingöl’de 5 yıl önce küçük bir dükkanda yufka üreten kadınlar, şimdilerde organize sanayi bölgesinde tonlarca üretim yapıp çevre illere gönderiyor. Bingöl AG Kadın Girişim Kooperatifi, 5 yıl önce 5 kadınla başladığı üretim yolculuğunu bugün 10 kadınla devam ediyor. Küçük bir dükkanda başlayan kadınların serüveni tonajlı üretim yapılan bir yapıya dönüştü. Sırt sırta veren kadınlar tonlarca yufka üreterek Bingöl başta olmak üzere çevre illere de hizmet veriyor. Ürün çeşitliliğini de artıran kadınlar yufkanın yanı sıra yöresel yemek olan sırın, mantı ve erişte üretimi de yapıyor. Kadınların dayanışması ve azmi, herkese örnek oluyor. Kooperatif Başkanı Ayşe Eyüpkoca, 5 yıl önce küçük bir alanda ve günlük yaklaşık 100 kilogram üretim kapasitesiyle yola çıktıklarını belirtti. Koca, "Başlangıçta 5 arkadaşla yufka yapıyorduk. Sonra ekibimizi genişlettik, üretim kalitemizi artırdık. Bugün Organize Sanayi Bölgesi’nde tonajlı üretime geçmiş durumdayız. Çevre illere ve Bingöl’ün tüm ilçelerine hizmet veriyoruz" dedi. Yufka üretiminin yanı sıra ürün çeşitliliğini artırdıklarını ifade eden Koca, "Bugün yufkamızın yanında yöresel yemeğimiz sırın, ayrıca mantı ve erişte üretimi yapıyoruz. Nasip olursa bir ay sonra lavaş hattımız da faaliyete geçecek. Böylece ürün portföyümüzü daha da genişleteceğiz. 5 yılda geldiğimiz nokta bizim için gurur verici. İnşallah 3-5 yıl sonra çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Sivas Yemek artıkları ayıların uyku düzenin bozdu, ayılar yerleşim yerlerine dadandı Gıda bulmakta zorlanan ayıların, insanların bıraktığı atıklar nedeniyle yerleşim yerlerine inmeye başladığını ifade eden Doç. Dr. Abdurrhaman Takcı, atık yoğunluğundan kaynaklı ayıların kış uykusuna girmediğini söyledi. Yetersiz gıda nedeniyle doğal yaşam alanlarında besin bulamayan ayılar, yerleşim yerlerinde daha sık görülmeye başlandı. İnsanların bıraktığı yemek artıkları, çöp alanları ve kolay ulaşılabilir atıklar ayılar için cazip bir besin kaynağı haline gelince, hayvanların yerleşim yerlerine yaklaşma sıklığı giderek arttı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, ayıların kış uykusu olarak bilinen döneme artık her zaman girmediğine dikkat çekti. Takcı, normalde solunum ve dolaşımlarını yavaşlatarak yaklaşık iki ya da üç ay süren bir dinlenme dönemine geçen ayıların, besin bolluğu nedeniyle bu süreçten vazgeçtiğini söyledi. Ayıların şehre inmesinin temel nedeni doğal yaşam alanlarında yeterli besin bulamaması olduğunu söyleyen Takcı, "İnsanların bıraktığı atıklar ayılar için kolay besin anlamına geliyor. Bu durum, onların kış uykusuna girmemesine ve yerleşim yerleriyle daha sık temas kurmasına neden oluyor" dedi. "Tam bir kış uykusundan söz edilemez" İnsanların bıraktığı atıkların yoğun olması sebebiyle ayıların kolay besin bulmasına bağlı olarak kış uykusuna yatmadıklarını belirten Abdurrahman Takcı, "Ayıların şehre inme sebeplerinden biri yetersiz gıda nedeniyle yemek arayışına girmeleridir. Bu yüzden insan atıkları, yemek artıkları ve çöp alanlarında kolayca besin bulabilen ayılar zamanla insanların yaşam alanlarına daha fazla dahil olmaya başlamıştır. Bilim dünyasında ayıların kış dönemine yönelik davranışları hakkında bir ikilem bulunur. Ayılarda dolaşım ve solunum yavaşlasa da bu kadar büyük bir düşüş yaşanmaz. Ayılar uyku halinde olsalar bile uyanıp saldırabilirler, bu nedenle tam bir kış uykusundan söz edilemez. Ayıların kış uykusu olarak adlandırılan dönem aslında gıdadan tasarruf etmek için girdikleri bir süreçtir. Genelde iki ya da üç aylık bir süre boyunca besine ulaşmanın zorlaştığı zamanlarda uykuya geçerler. Fakat yılın her döneminde besin bulabileceklerini düşündüklerinde bu sürece girmezler. Günümüzde insanların bıraktığı atıkların yoğun olması ayıların kolayca besin bulmasına yol açtığı için kış aylarında uyku dönemine girmedikleri gözlemlenmektedir" dedi. "Saldırgan davranış gösterebilmektedirler" Yeterli gıda olduğunda ayıları ürediklerini söyleyen Takcı, "Ayıların üreme performansı da gıda durumuyla doğrudan ilişkilidir. Besin yetersiz olduğunda hamilelik gerçekleşmez. Dişi ayılar yaklaşık 180 ile 270 gün arasında yavru doğurur. Ancak yavruların anne rahmine tutunabilmesi için annenin enerji rezervlerinin yeterli olması gerekir. Bir ayının gelişimi yaklaşık 3 yıl sürer ve bu sürede yavru annesiyle birlikte kalmak zorundadır. Bu süreç boyunca anne yeniden çiftleşmez. Gıda yeterli olduğunda üreme yaklaşık üç yılda bir gerçekleşebilir. Ayılar içgüdüsel olarak gıdalarını koruma eğilimindedir. Bu nedenle insanlar dahil çevrelerindeki diğer canlılara karşı agresif davranabilirler. Ayılar bireysel yaşayan hayvanlardır, üreme dönemleri dışında toplu halde bulunmazlar. Doğada, anne ve hayatta kalan yavruları dışında bir arada görülmezler. Gıdalarını ya da yavrularını korumaya çalışırken insanlarla karşılaşmaları halinde saldırgan davranış gösterebilmektedirler" diye konuştu.
Sivas Sivas’ta karlı havada 13 derecelik suya girdi Sivas’ta yaşayan Kerem Okyay, kar ve soğuk havaya aldırış etmeden 13 derece sıcaklığındaki suya girerek yüzdü. Hafik ilçesine bağlı Göydün köyünde doğup büyüyen Kerem Okyay, soğuğu ile ün salan kentte su birikintisine girerek yüzdü. Kar yağan ve hava sıcaklığının sıfır derece olduğu köyde akrabalarıyla birlikte 13 derece sıcaklığındaki suya giren Okyay, vatandaşları da köylerindeki suya girmeye davet etti. "Gayet de güzeldi vücudumuz da rahatladı" Sivas’ta ticaretle uğraşan Kerem Okyay, "Sivas’ta bir ilki başardık. 4-5 yıl kadar önce karda suya gireceğimi ifade etmiştim, şimdi de nasip oldu ve cesaretimiz de yerine geldi suya girdik, şoklanmış olduk. Bizim girdiğimiz tuzlu su, kendi köyümüze ait. Deniz suyuna eşdeğer bir su. Hatta suya ben ve kuzenlerim girdik. Gayet de güzeldi, vücudumuz da rahatladı" dedi. "Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum" Görenlerin şaşırdığını ifade eden Okyay, "Herkes donarsınız dedi ama donmadık. Vatandaşın tepkisi ’Zatürre olursun, girilmez’ şeklindeydi. Çılgınlık olarak görüyor herkes ama Ruslardan bir eksiğimiz yok bizim. Kış geldiğinde, soğuklar başladığında gördüğümüz kadarıyla giriyorlar. Onlardan da esinlendik ama eksiğimiz yok, fazlamız var. Çıktıktan sonra üşümedik. Çünkü su yaz-kış 13 derece. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Bu tuzlu su Sivas merkeze 11 kilometre mesafede. Tatlı su belki daha soğuk olabilir ama tuzlu suyu daha çok tavsiye ediyorum, yaz kış da giriyoruz zaten" diye konuştu.