EKONOMİ - 16 Haziran 2025 Pazartesi 10:49

Aras Kargo’da, LEAD 2030 stratejisi doğrultusunda lider atamaları

A
A
A
Aras Kargo’da, LEAD 2030 stratejisi doğrultusunda lider atamaları

Aras Kargo, LEAD 2030 stratejisi doğrultusunda, bağlı olduğu Avusturya Postanesi grubunun Türkiye ve Orta & Doğu Avrupa’daki büyüme hedeflerini destekleyecek şekilde yönetim yapısında kapsamlı bir dönüşümü hayata geçiriyor.



Aras Kargo, yeni yönetim yapısı ve stratejik dönüşüm adımlarıyla kargo sektöründeki öncü ve yenilikçi konumunu güçlendirmeyi ve global pazarlardaki genişlemesini sürdürmeyi hedefliyor. Şirket 2030 vizyonu doğrultusunda sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve bölgesel büyüme hedeflerine paralel olarak üst düzey yönetiminde yeni yapılanmayı hayata geçirdi.


Bu kapsamda, 2020 yılından bu yana Aras Kargo CFO’su olarak liderlik eden Barbara Hagen, Aras Kargo CEO’luk görevini Carsten Wallmann’dan devralarak şirketin Yönetim Kurulundaki ilk kadın üyesi olarak atandı. Yeni görevinde, mevcut sorumluluklarının yanı sırası Strateji, Bilgi Teknolojileri ve İnsan Kaynakları süreçlerine de liderlik edecek.


20 yıllık deneyimiyle şirketin global büyüme, teknoloji, operasyonel mükemmeliyet odaklı dönüşümüne liderlik eden Utku Ayyarkın, Genel Müdür olarak Türkiye’deki operasyonunun güçlenmesinden sorumlu olmaya ve Aras Kargo Yönetim Kurulu’nda yer almaya devam edecek ve Yönetim Kurulu’na doğrudan raporlama yapacak.


CEO görevini Barbara Hagen’a devreden Carsten Wallmann ise, Aras Kargo Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam edecek. Yeni dönemde grubun Orta ve Doğu Avrupa’daki büyüme stratejilerine odaklanacak.


Barbara Hagen - Aras Kargo CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi


Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde uluslararası işletme lisansüstü eğitimini ve aynı zamanda LL.M. uluslararası vergi hukukunda eğitimini tamamlayan Barbara Hagen, kariyerine Mobilikom Avusturya’da birleşme ve satın alma departmanında başladı. Aynı göreve A1 Telekom Avusturya Grubu’nda devam etti.


2011’de Avusturya Postanesi’ne katıldı ve ardından kurumsal birleşmeler ve satın almalar bölümünün yanı sıra şube ağı ve bankacılık kontrol ekibinin başına geçti. 2020 yılının son çeyreğinde CFO olarak çalışmaya başladığı Aras Kargo’da, CEO’luk görevini Carsten Wallmann’dan devralarak şirketin Yönetim Kurulundaki ilk kadın üyesi olarak atandı. Hagen, aynı zamanda Rai Sigorta’da Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır.


Utku Ayyarkın - Aras Kargo Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi


Açıklamaya göre Utku Ayyarkın, kariyerine 2004 yılında Aras Kargo’ da acentelik alarak başladı. 2007 yılında Trabzon Bölge Müdürü olarak atanan Ayyarkın, daha sonra Acenteler Müdürü, İstanbul Bölge Müdürü, Strateji ve İş Geliştirme Direktörü, Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. Mayıs 2019’dan bu yana Aras Kargo Genel Müdürlüğü görevini sürdüren Utku Ayyarkın, 20 yılı aşkın deneyimiyle şirketin global büyüme, teknoloji, operasyonel mükemmeliyet odaklı dönüşümüne liderlik ediyor.


Carsten Wallmann - Aras Kargo Yönetim Kurulu Üyesi, Avusturya Postanesi Türkiye ve CEE’den Sorumlu Başkan Yardımcısı


1973 tarihinde Almanya’da doğan Wallmann, Master eğitimini Almanya’da Freiburg Üniversitesi’nde Hukuk alanında tamamladı. Sonrasında Berlin Yüksek Bölge Mahkemesi’nde katiplik eğitimini tamamlayan Wallmann, Heidelberg Ruprecht Karls Üniversitesi’nde Avrupa iş hukuku alanında doktora yaptı.


Profesyonel kariyerine 2003’te McKinsey & Company’de başlayan Wallmann, 2014 yılında Avusturya Postanesi’ne Strateji ve Kurumsal Gelişim Başkanı olarak katıldı. Nisan 2014 yılından beri Avusturya Postanesi’nde Türkiye ve CEE’den Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdürüyor.


2020 yılı Ekim ayından itibaren yürütmekte olduğu CEO’luk görevini Barbara Hagen’a devreden Carsten Wallmann, Aras Kargo Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam edecek. Yeni dönemde grubun Orta ve Doğu Avrupa’daki büyüme stratejilerine odaklanacak.



Aras Kargo’da, LEAD 2030 stratejisi doğrultusunda lider atamaları

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."