GÜNDEM - 13 Haziran 2024 Perşembe 11:06

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

A
A
A

Asrın felaketi 6 Şubat depremine Hatay’da yakalanan Mustafa Avcı’nın, enkazdan 261 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartılmasının ardından sağ ayağı ampüte edilmiş, protez hazırlama süreci başlamıştı. İrade Adımları Derneği tarafından hazırlanan protezine kavuşan Avcı, "Tam umudumu kesmiştim, yeniden ayağa kalktım" dedi.

Türkiye’yi derinden etkileyen ve 11 ilde büyük yıkıma sebep olan 6 Şubat depremine öğretmen eşi Bilge Şahinkaya Avcı’nın doğum için gittiği Akademi Hastanesi’nde yakalanan Mustafa Avcı, depremden 261 saat sonra canlı olarak çıkartılmış, ancak depremden dolayı yaralanan sağ ayağı ampüte edilmişti.

Bir süredir protezine kavuşmak için bekleyen Avcı’ya, günlük hayatında rahatlıkla kullanabileceği ve yeniden yürümesini sağlayan protezi, merkezi İstanbul Beylikdüzü ilçesinde bulunan İrade Adımları Derneği tarafından hazırlandı.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

Yaşadığı zorlu süreci anlatan Mustafa Avcı, "6 Şubat depreminde hastanede yakalandık. Eşim hamileydi, normalde doğum bir hafta sonra olacaktı, bizim için de sürpriz oldu. Eşim rahatsızlandı ben de evimin en yakınındaki hastaneye götürdüm. Orada doğum gerçekleşti. Doğumdan bir saat sonra eşimi servise aldılar. Orada biraz vakit geçirdik. Ben de hastane kantinine indim ihtiyaçlarımızı almak için. En son onu hatırlıyorum. Asansöre binmiştim, asansörün içindeyken sarsıntı başlamıştı. Ben onun deprem olduğunu düşünmedim. Herhalde asansör sallanıyor diye düşündüm. Sonrasında kapı açıldı ve sarsıntının şiddeti arttı. Tavandan moloz yığınları dökülüyordu, çerçeveler düşüyordu. Ben o an deprem olduğunu anladım. Daha önce deprem yaşamıştım ama böylesini ilk kez gördüm" dedi.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

"Eğer düşmeseydim daha kötü olacaktı"

Depremde oluşan yaşam alanında bulunan Mehmet Ali Şakiroğlu’na doğru koşarken ayağının kaydığı ve düştüğünü, sonrasında ayağının molozların altında kaldığını belirten Mustafa Avcı, "Böyle şiddetli, yüksek ivmeli bir sarsıntı yaşamadım. Can havli ile en yakın kapıya koştum. Kapının önünde bir arkadaş vardı onunla orada tanıştım, kapıyı zorladık ama açılmadı. O arkadaş bir sütunun arasında cenin pozisyonu, deprem pozisyonu aldı. Ben çok bilinçli davranmıyordum. Beni yanında çağırdı ağabey yanıma gel diye. Ben de onun yanına gittim. Tam koşmaya başlarken sarsıntı bir anda yükseldi, yürünmeyecek hale geldi ben de düştüm. Düştüğüm yerde bir koltuk vardı, bir yaşam alanı oluşmuştu. Ben düştüm, ayağım moloz yığınlarının altında kaldı. Eğer ben düşmeseydim zaten moloz yığınlarının altında vücut olarak tamamen kalacaktım. Allah işte, ayağım bir an yerden kesildi düştüm. Eğer düşmeseydim belki de çok kötü olacaktı” ifadelerini kullandı.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

"11 günün ardından 12’nci günde çıkartıldım"

Depremde 11 gün boyunca enkaz altında kaldıklarını ve 12’nci günün gecesinde çıkartıldıklarını söyleyen Avcı, "Depremde 11’inci gün bitti, 12’nci güne geldiğimizde beni çıkaranların söylediği kadarıyla 01.30 - 01.40 gibi gece enkazdan çıkartıldık. Tam da Miraç Günü enkazdan çıkartılmıştım, o da büyük bir tesadüf yani. Miracın anlamına baktım, ferahlamak yükselmekmiş. Allah’ta bizi orada çok güzel bir Miraç Gecesi yaşattı. Ailem, bütün herkes umudunu kesmişti. Çok şükür Allah’a, çok güzel bir günde çıktım" dedi.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

"Ampütasyon sürecim çok zorlu geçti"

Depremden sonraki tedavi sürecinde yaşadıklarını anlatan Mustafa Avcı, “Ampütasyon sürecim çok zorlu geçti. Ayağımdaki rahatsızlığımın tedavi edilmesinde kendi açımdan düşündüğümde biraz şansızım yani. Önce parmaklarımdan başladı. Baş parmağım, orta parmağım. İlk başta öyle denildi. Parmaklarla kurtulacağını söylediler. İnsanın vücudundan bir saç teli dahi kopsa insan çok üzülüyor. Ayağımı, parmaklarımı düşündükçe çok üzüldüm. İşte parmaksız kalacağım, uzuv kaybım olacak diye. Sürekli ameliyatlara giriyordum. Bir hafta boyunca kendimi ayak baş parmağımın koptuğu ile telkin ediyordum. Çok üzülüyordum ama en azından ayağım var ayağa kalkacağım, parmaktır hallederim diyordum. 5-6 ameliyat geçirdim, her ameliyatta seviye biraz ileriye doğru bu pozisyona kadar geldi. Beni inanılmaz yıprattı. Ben depremde 11-12 gün kaldığımda bile bu kadar çok üzüntü, bu kadar stres yaşamadım" ifadelerini kullandı.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

"Dışarısı benim için daha büyük bir mücadeleydi"

Tedavi sürecinde çok zorlandığını belirten Mustafa Avcı, "Ayağımın ampüte olacağını düşündükçe, hissettikçe daha çok korktum daha çok yıprandım. Dışarısı daha büyük bir mücadeleydi. Çok zor ameliyatlar geçirdim, çok zor tedaviler gördüm. Çok aşırı acılar çektim. 6-7 ameliyat geçirdim. 2 ay Mersin’de kaldım. 4 ay Çapa Tıp Fakültesi’nde kaldım. Çok zordu ameliyatlarım" dedi.

Asrın felaketinde 261 saat enkaz altında kalan Mustafa Avcı protezine kavuştu

"Allah her şeyin sabrını veriyor"

Yaşadığı zorlu süreçte ailesinin ve eşinin destekleriyle mücadeleyi bırakmadığını belirten Avcı, "Sonradan ailemin, sevdiklerimin, eşimin destekleriyle toparlandım. Allah sabrını veriyor. En önemlisi Allah. Allah gerçekten her şeyin sabrını veriyor. Bu belki yaşamayan bilmeyen biri için sadece bir sözden ibarettir ama gerçekten her şeye alışıyormuş insanoğlu. Allah her şeyin sabrını veriyor. Alıştım buna, şu an gerçekten mutluyum, çok şükür" diye konuştu.

"Kendi imkanlarımla protez arayışına girdim"

Sağ ayağının ampute edilmesinin ardından protez arayışına başladığını söyleyen Avcı, "Ben kendi imkanlarımla bir arayış içerisinde girdim. Bu işin az çok maliyetlerini biliyorum. Benim bütçemi çok aşacak maliyetlerdeydi. Ama ayağa kalmam gerekiyordu, mecburdum. Bakmakla hükümlü olduğum bir ailem var, çocuğum var. Genç yaştayım, çalışmam gerekiyor. Yani bir şekilde ayağa kalkmalıydım. Maddi boyutu düşünecek boyutta değildim, ne olursa olsun onu üstlenmem gerekiyordu. Bir protez firması sahibi Ahmet Bey ile irtibata geçtim. Durumumu anlattım. Üstlenebileceğim benim durumuma uygun bir protez var mı diye sordum. Daha önce böyle bir tecrübemiz yoktu. İnsan bu işin içine girince bu dünyanın ne kadar farklı olduğunu anlıyor. Sağ olsun o da çok yardımcı oldu, bu kuruluşla irtibata geçtik" dedi.

"Tam umudumu kesmiştim, yeniden ayağa kalktım"

Protez arama sürecinde umudunu yitirmek üzereyken İrade Adımları Derneği ile tanıştığını belirten Mustafa Avcı, "En son buradaki kuruluşla irtibata geçtik. Tamamen bir şans eseri, bir telefon yani. Sağ olsun onlar da benim durumumu üstlendiler. Ben bir mail atmıştım protez firmasına benim ihtiyaçlarımı karşılayacak protez açısından. Allah vesile etti, Ahmet Bey 2 hafta sonra hiç umudum yokken aradı. Ben tamamen umudumu kesmiştim. Yerel protez firmalarıyla görüşüp, kendim bir şeyler yapacaktım. Dernek beni tekrar ayağa kaldırdı. Tekrardan ayağa kalkabileceğimi, tekrardan yürüyebileceğimi, tekrardan kendi ihtiyaçlarımı karşılayabileceğimi düşünemiyordum. Buraya geldiğim zamanı biliyorsunuz, kütük gibi bir ayakkabıyla geldim. Hiç yürüyemiyordum. Motivasyonum sıfırdı. Bir ömür boyu bu şekilde hayatımı nasıl devam ettireceğimi düşünüyordum ama dernek bu konuda bana kol kanat oldu. Bana yeniden yaşama heyecanı kattı. Bu konuda yetkililere, yardımsever insanlara, buraya destek olup küçücük damlalar ile büyük bir okyanus oluşturan bütün insanlara çok teşekkür ediyorum. İyi ki böyle insanlar var" dedi.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Acil serviste hayat kurtarıyor, dağlarda pedal çeviriyor Giresun’un Eynesil ilçe Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, yoğun geçen 24 saatlik nöbetlerin ardından dağ bisikletine atlayarak Karadeniz’in zorlu coğrafyasında kilometrelerce pedal çeviriyor. Kar, yağmur ve sis demeden yüksek rakımlı yaylalara uzanan yolculuklarıyla dikkat çeken Gürel, hem mesleği hem de doğa tutkusuyla sosyal medyada ilgi odağı oluyor. Giresun’un Eynesil ilçesinde Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, insanların en zor anlarına tanıklık ettiği 24 saatlik nöbetlerin ardından, yorgunluğunu Karadeniz’in sisli dağ yollarında pedal çevirerek atıyor. Beyaz önlüğünü çıkarıp kaskını takan Gürel, kar, yağmur ve soğuğa aldırmadan yaylalara uzanan yolculuklarıyla hem kendini hem de izleyenleri derinden etkiliyor. Ankara’dan yaklaşık 1,5 yıl önce Giresun’a atanan Dr. Semih Gürel, şehir hayatında scooter kullandığını, Karadeniz’e gelince ise bu coğrafyanın ruhuna uygun bir dağ bisikleti aldığını söylüyor. Acil serviste geçen yoğun ve stresli saatlerin ardından bisikletine binmenin kendisi için sadece bir spor değil, bir nefes alma anı olduğunu dile getiren Gürel, dağ tepe demeden yollara düşüyor. Bazen 5-6 saati bulan sürüşlerinde yüksek rakımlı yaylalara çıkan Gürel, karla kaplı patikalarda, yağmur altında ve sisin içinde pedal çeviriyor. Doğayla baş başa kaldığı bu yolculukları kask kamerasıyla kayda alan genç doktor, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşıyor. İnsan hayatına dokunduğu saatlerin ardından doğanın kalbine sığınan Semih Gürel, bisikletin kendisi için bir terapi olduğunu vurguluyor. Zorlu görev temposunun ağırlığını her pedalda biraz daha geride bırakan Gürel’in Karadeniz’in zorlu ama bir o kadar da etkileyici doğasında yaptığı yolculuklar, takipçilerine hem ilham veriyor hem de bölgenin doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor. Ankara’dan 1,5 yıl önce Giresun’un Eynesil ilçesine atandığını belirten Semih Gürel, "Orada scoter sürücüsüydüm. Buraya gelince coğrafyaya uygun dağ bisikleti aldım. 1,5 yıldır boş günümde dağ bayır geziyorum. Acil serviste 24 saatlik nöbetlerden sonra kafa dağıtma amaçlı spontane geziler düzenliyorum" dedi. "Bir tarafım yeşil bir tarafım mavi" Yol boyunca bir tarafın mavi diğer tarafın yeşil olmasının güzel hissettirdiğini kaydeden Gürel, "Burası bir sahil ilçesi ama 2 kilometre ötesi hep yükselti başlıyor. Dağlık bir alan. Sahil boyu gezdikten sonra içeri girsek yüksel engebe, çukur, tepe başlıyor. Ona uygun bir bisiklet almak istedim. Hava koşulları zorlu oluyor ancak bisiklet sürmemize engel olmuyor. Bisikletin jantı kara uygun. Karda zorlanmıyorum. Mekanik bir alet tamiri kolay. Bazen yolculuklarım 4-5 saat sürebiliyor. Zirveye çıktığım zaman sahile iniş gerçekleştiriyorum. İnişler 1-2 saat sürüyor. Yolda çok fazla yaban hayvanı ölülüleri ile karşılaşıyorum. Yoldayken trafikte renkli görüntüler görüyorum. Yol boyunca bir tarafın mavi bir tarafın yeşil olması çok güzel hissettiriyor. Bu bölge çok sulak bir alan. Yol boyunca şelaleler, deniz manzarası ve dereler güzel manzaralar oluşturuyor" şeklinde konuştu. "Hayalim dünya turu" Bisikletin kendisine enerji verdiğini kaydeden Gürel, "Bisiklet beni yormuyor açıkçası enerji veriyor. Çok kez mesai sonrası nöbetten çıkıp uyumadan bisikletle uzun turlar attığım olmuştur. Bisiklet çok sağlıklı bir spor. Vücuttaki birçok kası çalıştırıyor. Başta bacak kası dahil olmak üzere üst vücudu da çalıştırıyor. Bu 14 kilogramlık bir bisiklet. Sadece bunu taşımak bile yük taşıtmış oluyor yani kol, göğüs, sırt kasları çalışıyor. Bel anatomisine çok iyi geliyor. Dizlere, menüsküse yani her şeye çok iyi geliyor. En önemlisi de psikolojiye çok iyi geliyor. Trabzon, Gümüşhane ve Giresun arası gezdim. Bundan sonra hayalim bir Türkiye turu ondan sonraki hayalim ise dünya turu" ifadelerini kullandı.
Aydın Aydın Devlet Hastanesi’nin özel güvenlikçileri şaşırttı Aydın Devlet Hastanesi Acil Servis binasının bahçesinde bir grup şahıs, hastaneye sağlık raporu için getirilen husumetlilerine saldırı girişiminde bulundu. Polis ekipleri kalabalıkla mücadele ederken hastane bahçesindeki olayda polise destek vermesi beklenen özel güvenlik görevlileri olaya müdahale etmek yerine, gazeteciye müdahale etti. Özel güvenlikçilerin saldırıyı gerçekleştirenlerin talimatı doğrultusunda gazeteciye ve kamerasına müdahale ettiği öğrenilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Edinilen bilgiye göre; Aydın’da, parkta tartıştıkları iki kişiyi bıçaklayan A.K. çıkarıldığı Aydın Adliyesi’nde tutuklandı. Polis, A.K.’yi cezaevine teslim etmeden önce sağlık raporu almak için Aydın Devlet Hastanesi’ne götürdü. Hastanede tedavi altına alınan yaralının yakınları A.K.’yi görünce saldırıya geçti ve ortalık bir anda karıştı. Gerginliği fark eden polis, A.K.’yi hızlıca hastaneden uzaklaştırmak için harekete geçti. Ancak, hastane önünde bekleyen kalabalık koşarak polis otosunun önünü kesti ve hastane önünde arbede yaşandı. Acil servisin önündeki polis otosuna saldırıyı görmezden gelen hastanenin özel güvenlik görevlileri ise olaya değil bu sırada görevini yapmakta olan gazeteciye hedef aldı. Olayı takip eden gazetecinin kamerasına müdahale edip görüntü almasını engelleyen özel güvenlik görevlilerinin saldırganların talimatı doğrultusunda bu eylemi gerçekleştirdiği öğrenildi. Gazeteci Mert Cona uğradığı fiziki müdahale, telefonunun özel güvenlikçiler tarafından el konulması ve görevinin engellenmesinden dolayı şikayetçi oldu. Özel güvenlikçilerin olaylar karşısındaki tutumu ve saldırganların talimatı ile gazetecilerin görüntü almasını engelleme girişimi şaşkınlığa neden olurken olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Antalya Antalya’da motorcudan hayat kurtaran hamle Antalya’da yoğun akşam trafiğinde ilerlemekte zorlanan bir ambulansın yolunu açmak için harekete geçen motorcu Eyüp Polat, önce fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Başarılı olamayınca motosikletinden inerek trafik polisi gibi araçları yönlendiren Polat, ambulansın geçişini sağladı. O anlar kask kamerasına yansırken, görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Antalya’da geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde Meydan Kavşağı istikametinde seyir halinde olan motorcu Eyüp Polat, arkasından gelen ambulansı fark edince yol açmak için harekete geçti. Yoğun trafik nedeniyle araçların ilerleyemediğini gören Polat, ilk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Trafik akışının rahatlamaması üzerine motosikletini yol kenarına çeken Polat, araç sürücülerini sözlü olarak yönlendirerek ambulansın önünü açmaya çalıştı. "Devam et, ambulans geliyor" diyerek sürücülere seslenen Polat, kırmızı ışığa rağmen araçların kontrollü şekilde ilerlemesini sağladı. "Seyirci kalamazdım" Yaşananları kask kamerasıyla kaydeden Eyüp Polat, ambulansı ilk fark ettiği anı ve neden müdahale ettiğini anlattı. Polat, "Antalya istikametinde, Aspendos tarafından evime doğru giderken arkamda bir ambulans gördüm. Kimse kıpırdayamıyordu. Ya sireni duymuyorlardı ya da fark edemiyorlardı. Buna seyirci kalamazdım. O an tek düşündüğüm ambulansın hastayı bir an önce yetiştirmesiydi. Ceza yer miyim, kendi canım tehlikede mi hiç düşünmedim. Kendi canımı dahi orada hiçe saydım belki de" dedi. Trafiğin özellikle akşam saat 18.30 sıralarında yoğunlaştığını belirten Polat, yolun iki şeritli olması nedeniyle ambulansın ilerleyemediğini söyledi. İlk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştığını ifade eden Polat, yoğunluk nedeniyle bunun yeterli olmadığını belirterek, motorunu yol kenarına çekip motosikletten indiğini ve araçları sözlü olarak yönlendirmeye başladığını dile getirdi. Trafiği açabilmek için zaman zaman araçların arasından motosikletle geçmek zorunda kaldığını aktaran Polat, kendi yol güzergâhı olmamasına rağmen ambulansın ilerlediği yoldan devam ettiğini belirterek, "Geçemeyeceği belliydi. Oradaki trafiğin akışını sağlayarak gelen ambulansçı arkadaşın oradan geçmesini sağladım" şeklinde konuştu. Kask kamerası kaydetti, video viral oldu Ambulansın geçişinin ardından sürücülerin de siren sesini fark ederek yol verdiğini belirten Polat, ambulans ekibinin kornayla teşekkür ettiğini söyledi. Kask kamerasına yansıyan görüntüleri sosyal medyada paylaştığını aktaran Polat, videonun kısa sürede yayıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Birçok kişi teşekkür mesajı attı. Bunu bir görev olarak gördüm. Belki birçok motorcu arkadaşım da aynı şeyi yapıyordur ama benimkisi kask kamerasına denk geldi. İnşallah hasta kurtulmuştur, sağlık durumu iyidir. Mutlu oldum, yapmam gerektiğini düşündüm ve yaptım."
İstanbul Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri Arnavutköy’de kardeşlik köprüsüne dönüştü Arnavutköy Şehir Parkı’nda, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın köklü kültürü, yöresel lezzetleri ve sahne programlarıyla üç gün sürecek Memleket Günleri yoğun katılımla başladı. Arnavutköy Belediyesi’nce düzenlenen Kars, Ardahan, Iğdır Memleket Günleri’nin açılış programı Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirildi. Programa Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu, Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, sivil toplum kuruluşları ve dernek başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Kars, Ardahan ve Iğdır’ın kadim kültürünü Arnavutköy’e taşıyan etkinlik alanında yöresel ürün stantları, el sanatları sergileri ve kültürel sunumlarla renkli bir atmosfer oluşturuldu. Kars’ın yöresel mutfağı, Ardahan’ın doğal ürünleri ve Iğdır’ın bereketli topraklarından çıkan lezzetler ziyaretçilerle buluştu. Vatandaşlar, üç gün boyunca Doğu Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü ve geleneklerini yakından tanıma imkanı buldu. Kaymakam Ersanlıoğlu: "Bu coğrafya Türkiye’nin birlik fotoğrafıdır" Programda konuşan Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Ersanlıoğlu, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın serhat illeri olarak güçlü bir tarihsel hafızaya ve birlik kültürüne sahip olduğunu vurguladı. Bölgenin farklı etnik ve inanç gruplarını yüzyıllardır aynı potada buluşturduğunu belirten Ersanlıoğlu, Memleket Günleri’nin bu kardeşlik ruhunu güçlendiren önemli organizasyonlardan biri olduğunu ifade etti. Başkan Candaroğlu: "12 haftadır Anadolu’nun renklerini Arnavutköy’de yaşadık" Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ise konuşmasında Memleket Günleri’nin 12 hafta boyunca Arnavutköy’ü Türkiye’nin dört bir yanından gelen kültürlerin buluşma noktası haline getirdiğini söyledi. Bu hafta Kars, Ardahan ve Iğdır’ı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Başkan Candaroğlu, "Bu üç kadim şehir, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve güçlü kültürel mirasın sembolüdür. Bugün bu değerleri Arnavutköy’de hep birlikte yaşıyoruz" dedi. Memleket Günleri ile amaçlarının unutulmaya yüz tutan komşuluk ve hemşehrilik bağlarını yeniden canlandırmak olduğunu vurgulayan Candaroğlu, her hafta alanı dolduran vatandaşların memleket sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini ifade etti. Programların fiziken sona ermesine rağmen kurulan gönül köprülerinin kalıcı olacağını belirten Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, organizasyona katkı sunan dernek başkanlarına, hemşerilere ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Etkinlikler pazar gününe kadar sürecek Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri, pazar akşamına kadar Arnavutköy Şehir Parkı’nda yöresel lezzetler, kültürel etkinlikler ve sahne programlarıyla devam edecek. Organizasyon, İstanbul’un dört bir yanından gelen ziyaretçileri kardeşlik ve dayanışma atmosferinde bir araya getirmeyi sürdürecek.