POLİTİKA - 08 Ağustos 2024 Perşembe 16:34

Bakan Kurum açıkladı "Yarısı bizden kampanyasında tarih kısıtlamasını kaldırıyoruz"

A
A
A
Bakan Kurum açıkladı "Yarısı bizden kampanyasında tarih kısıtlamasını kaldırıyoruz"

Bağcılar Millet Bahçesi açılışında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "İstanbul’un sağlıksız konut fotoğrafını çektiğimizde şu acı gerçeği görüyoruz. İstanbul’daki toplam ev sayısının 5’te biri, yani 1,5 milyon yuvamız maalesef sağlıksız durumdadır. Yarısı Bizden kampanyasında yeni başvuru dönemini başlatıyoruz. Artık 'Yarısı Bizden'de tarih kısıtlamasını kaldırıyoruz, 39 ilçemizde, vatandaşımızın süresiz başvuru yapmasının önünü açıyoruz" ifadelerini kullandı.

Bağcılar Belediyesi tarafından yapılan içerisinde etkinlik alanlarından kütüphaneye ve koşu parkuruna kadar çok amaçlı noktaların olduğu Bağcılar Millet Bahçesi açıldı. Millet Bahçesinde yapılan açılış programına Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakını Bakanı Murat Kurum, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir, TOKİ Başkanı Mehmet Levent Sungur, AK Parti İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, çok sayıda davetli ve vatandaşlar katıldı. Programın devamında ise kentsel dönüşüm kapsamında 4 noktada yıkım gerçekleştirildi.

İstanbul Valisi Davut Gül ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, birer konuşma yaptı.
Programın açılışında konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, “İçinde bulunduğumuz alan 56 dönümlük alan, başta Cumhurbaşkanımızın iradesi, imarlı bir alanken Bağcılar'ımıza yeşil alana dönüştürülerek hediye edildi. bugün çok mutluyuz hem Millet Bahçemizin açılışı hem de sayın bakanımızın katılımıyla önemli kentsel dönüşüm hamlelerine imza atıyoruz” şeklinde konuştu.
Daha sonra konuşan TOKİ Başkanı Mehmet Levent Sungur, “İstanbul’un sahip olduğu tarihi, kültürel ve mimari zenginliği yarınlara taşımak için başlatılan imar ve inşa faaliyetleriyle; sosyal konutlardan kentsel dönüşümlere, kamu binalarından Millet Bahçelerine kadar yüzlerce projeyi ve binlerce konutu İstanbul’a kazandırdık. İştiraki şirketlerimizle birlikte ülke çapında inşa ettiğimiz 1 milyon 400 bin konutun, 257 binini İstanbul’da inşa ettik. Halen TOKİ eliyle İstanbul’da 26 bin konutun inşaatı devam etmektedir. Şehirlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, yeşil alanların çoğaltılması ve küreselleşen dünyada sürdürülebilir gelişmenin yakalanması doğru konut ve kentleşme politikaları ile mümkündür.

İstanbul’un geçmişte en büyük sınavını depremle verdiğini söyleyen Bakan Kurum, “Gelecekte de aynı deprem tehlikesi bizi beklemektedir. Hep söylediğimiz gibi; bir şehirde deprem söz konusuysa; diğer her şey önemini yitirir. Çünkü insanımızın canından daha değerli hiçbir şey yoktur. Bu sebepten deprem; ne birinci, ne de ikinci gündemimizdir. Deprem İstanbul’un tek ve en önemli gündemidir. İstanbul’da olası bir deprem bekleniyor. Ama biz depremi bekleyemeyiz, beklemeyeceğiz. Birileri gibi, gözlerimizi kapatıp bu gerçeği görmezden gelmeyeceğiz. Şehirlerimizin kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için 2018 yılında başlatılan Millet Bahçeleri projesiyle, estetik ve ekolojik değeri yüksek özgün peyzaj düzenlemeleriyle açık ve yeşil alanlar kazandırdık. Kent merkezlerinde insanımızı doğa ile buluşturan çağdaş tasarım yaklaşımı ile alanlar oluşturuldu. Bu Projeler kapsamında kıraathane, çocuk oyun alanları, cami, kütüphane, çay bahçesi, seyir terasları, büfeler, sanat atölyeleri, piknik alanları, bisiklet, koşu ve yürüyüş parkurları gibi sosyal ve kültürel işlevi olan donatılara yer verildi” ifadelerini kullandı.
Yıllardır hem dönüşüm yapıyor hem de bilim insanlarıyla çalışma yaptıklarını ve İstanbul’un sağlıksız konut fotoğrafıyla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “İstanbul’un sağlıksız konut fotoğrafını çektiğimizde şu acı gerçeği görüyoruz. İstanbul’daki toplam ev sayısının 5’te biri, yani 1,5 milyon yuvamız maalesef sağlıksız durumdadır. Hele hele 2.5 milyon insanımızı barındıran 600 bin konut; depremde saniyeler içinde yıkılacak haldedir. İstanbul’da 12 yılda 800 binden fazla evi, işyerini yeniledik, ama yetinemeyiz. 39 ilçemizin tamamında, yüzbinlerce yuvamızı dönüştürmek için arı gibi çalışıyoruz ama çok daha hızlı olmalıyız. Bugün Bağcılar’da 5 binden fazla kardeşimizi yeni yuvalarına kavuşturacak ilk adımı atıyoruz. 4 ayrı sitemizde bulunan toplam 1.076 konutu yıkıyoruz. Çok hızlı hareket edeceğiz. En geç 18 ay içerisinde; Güneşli THY sitesine 650, Demircan Sitesi’ne 678, Kazım Karabekir Yeni Cem Sitesi’ne 57 ve son olarak da Yenimahalle As Fatih Sitesi’ne 86 konutu inşa edeceğiz. Biz çok kararlıyız. Sizleri deprem tehdidinden kurtarmak için, yeni yuvalarınıza kavuşturmak için, aşkla, azimle, kararlıkla çalışıyoruz, çalışacağız” şeklinde konuştu.

“Yarısı Bizden kampanyasını süresiz uzatıyoruz”

Yarısı Bizden kampanyasında yeni dönemin müjdesini veren Kurum, "Yarısı Bizden kampanyamızda, 2,5 ayda tam 1 milyon 225 bin bağımsız bölüme ilişkin başvuru aldık. Projelerimizi, vatandaşımızla el ele vererek bitiriyoruz. Şimdi inşallah, vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu bazı iyileştirmeleri yapıyoruz, Yarısı Bizden’de yeni başvuru dönemini başlatıyoruz. Artık ‘Yarısı Bizden’ tarih kısıtlamasını kaldırıyoruz, 39 ilçemizde, vatandaşımızın süresiz başvuru yapmasının önünü açıyoruz. Yine, yeni üretilecek projelerde, otopark ve sığınak alanlarını proje metrekaresinin dışında tutuyoruz. Hiçbir kardeşimizin, hak kaybı yaşamasına izin vermiyoruz. Yüklenici firmalarımız için de bir iyileştirme yapıyor; işe başladıkları anda sözleşme bedelinin yüzde 30’unu hemen ödüyoruz. İnşallah bu kararlarla; Yarısı Bizden kampanyası; daha da hızlanacak, el birliğiyle İstanbul’umuzu en kısa sürede depreme hazır hale getireceğiz" ifadelerini kullandı.
İstanbul'daki deprem tehdidine dikkat çeken Kurum, "Bu güzel şehrin, İstanbul’umuzun polemiklerle kaybedecek vakti yok. İcraata ihtiyacı var. Tartışmaya, kısır çekişmelere, ayak oyunlarına değil, hizmete, projeye, yatırıma ihtiyacı var. Tüm belediye başkanlarından artık sorumluluklarını yerine getirmelerini bekliyoruz. Bunu milletimiz de istiyor. Sizden; sürekli bahaneler duymayı değil; 'İstanbul için ulaşımda şunu, dönüşümde şunu yapalım' demenizi bekliyor. Kritik bir süreçteyiz. Bu şehirde, deprem tehlikesiyle bir arada yaşıyoruz. Teşbihte hata olmaz: Pimi çekilmiş bir bombanın üzerinde oturuyoruz. Hep birlikte harekete geçmemiz lazım" diye belirtti.

Belediyelerin SGK borcuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurum, "Biz adımlarımızı tek tek atıyoruz. Ama sizin de artık elinizi taşın altına koymanız lazım. Cumhurbaşkanımız belediyelere, 'SGK borçlarınızı ödeyin' dedi. Bunu niye dedi? E milyarlarca borcu var belediyelerin de ondan söyledi. Onlar ne yapıyor? Hemen bahanelere sarılıyorlar. Baktılar ki, işin içinden çıkamıyorlar; müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırıyorlar. 'Bize itfaiye personeli için izin verilmiyor' diyorlar. Arkadaşlar, 2019’da İstanbul nüfusuna göre itfaiye personel sayısı 4 bin 263’tü; 2024 yılı itibarıyla nüfus arttı, personel sayısı ise 4 bin 642’ye yükseldi. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesinin itfaiye personeli sayısı ülke ortalamasının çok üzerindedir. Biz buna rağmen; 2019’dan bugüne kadar, İstanbul’umuzda tam bin yeni itfaiye eri alımına da izin vermişiz. Bir de bize; 'personel izni verilmiyor' deniyor. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Önce; yapmanız gerekeni yapın. Usule, erkâna uyun. Belediye tarafından yapılan harcama tutarlarını bize göndermelisiniz. Göndermemişsiniz. Yetkisi Ankara Büyükşehir’e ait olan Hazine taşınmazlarının satışlarının durumunu; ihale bedellerinin bilgilerini bizimle paylaşmalısınız. Paylaşmamışsınız. Önce görevinizi yapın" diye konuştu.

Konuşmalarının ardından Bakan ve beraberindeki protokol Millet Bahçesinin açılışını yaptı, kentsel dönüşüme giren noktalara canlı yayınla bağlanarak yıkımı başlattı.
Bakan Kurum ve beraberindekiler daha sonra Millet Bahçesini gezerek vatandaşlarla sohbet etti.

Medeni Topaloğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İZTO Başkanı Özgenener’den tahmin güncelleme talebi İZTO Meclis Başkanı Mahmut Özgener yurtiçi talep, enflasyon, büyüme, ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini belirtti. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mart ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde, Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve üyelerin katılımıyla gerçekleşti. Özgener, ekonomiye ilişkin güncel değerlendirmelerde bulundu. Finansal piyasalarda Türk Lirası varlıklardaki oynaklığın belirli bir seviyenin altına geldikten sonra, yurtiçi talep, enflasyon, büyüme ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini belirten Özgener, "Geçtiğimiz hafta içinde uzun süredir stabil olan döviz kurları ciddi oranlarda değerlendi. Borsa sert bir şekilde geriledi. Ülkemizin 5 yıllık kredi risk primi CDS, 74 puan artarak, son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı. Ülkemizin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 28 seviyelerinden yüzde 33’e yükseldi. Bu oranı, kurlardaki değişim kadar kritik olarak değerlendiriyoruz. Merkez Bankası geçen hafta yaklaşık 25 milyar dolarlık rezerv satış yaparak, Türk Lirası’ndaki değer kaybını yüzde 3-4 arasında tutmaya çalıştı. Gecelik vadede borç verme faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 44’den yüzde 46’ya yükseltti. Piyasadaki hem Türk Lirası, hem de döviz likiditesine yönelik müdahaleleri de devam ediyor. Bu müdahalelerle, hafta başı itibariyle bankaların Türk Lirası mevduat faizlerinin, geçen haftaya göre arttığını gözlemliyoruz. Bunlardan hareketle; Merkez Bankası’nın Türk Lirası’ndaki değer kaybını belirli bir oranda tutmak amacıyla, rezerv satışlarına devam edeceği ve Türk Lirası likiditesini kısma yolunu tercih edeceği anlaşılıyor. Yapılan açıklamalar bize, asıl amacın, mevcut yılsonu makroekonomik tahminlerinde kalıcı bir bozulmanın engellenmesini amaçlandığını gösteriyor. Finansal piyasalarda Türk Lirası varlıklardaki oynaklık belirli bir seviyenin altına geldikten sonra, yurtiçi talep, enflasyon, büyüme, ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Her halükarda, siyaset kaynaklı olarak oluşabilecek belirsizliğin azaltılmasının, ekonomik programla ilgili olarak maliyetlerin düşürülmesi ve programın başarılı olması için kritik bir önemde olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum" diye belirtti. "Birlik olmalıyız" Son günlerde yaşanan olayların üstesinden gelebilmek için birlik ve sağduyu mesajı veren Özgener, "Hepimiz biliyoruz ki Türkiye, tarihi boyunca birçok zorluktan geçmiş, ancak her defasında birlik ve beraberlik içinde, sağduyusunu koruyarak yoluna devam etmiş bir ülke. Türkiye’nin en büyük gücü, krizleri yönetme becerisi ve toplumun ortak aklıdır. Şimdiye kadar nice badireleri atlattık, bundan sonra da diyalog ve sağduyu ile her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz. Bugün yaşanan zorlukları aşmanın yolu da yine birlikte hareket etmekten, ortak aklı ve doğru politikaları devreye sokmaktan geçiyor. Toplumsal ve bireysel olarak haklarımızın bir bütünü olan "hukuk", adaletin tecelli etmesini sağlayan bir araçtır. Hepsinin üzerinde bir kavram olarak "hukukun üstünlüğü", ülkeler için toplum düzeni ve devlete güveni sağlamlaştıran vazgeçilmez bir norm oluşturmaktadır. Kurumları ve kavramları yıpratarak bir yere varamayız. Bunu yaparsak hepimiz bundan büyük zarar görürüz. Önünde sonunda hepimizin sığındığı değerler; adalet ve hukukun üstünlüğü olmalıdır" dedi. "Belirsizliğin bedeli çoktur" Yaşanan gelişmelerin ekonomiye yansımaları hakkında da açıklamalarda bulunan Özgener, "Siyasi akıştaki olayların, "belirsizlik" değil, "ölçülebilir risk" seviyesinde kalması gerekir. Finansal piyasaların seyri ve ekonomik aktivitenin sürdürülebilirliği söz konusu olduğunda, riskleri yönetebilir ve bir bedel ödesek de sonuçta aşabiliriz. Ancak; belirsizliğin getireceği bilinmezlerin bedeli çoktur. Öngörülebilirlik kavramını bu nedenle sıklıkla konuşmalarımda kullanıyorum. 20 aydır toplumunun her kesiminin büyük çabası ve özverisiyle uygulanan Ekonomik Program kapsamında, dezenflasyonist sürecin hızlanmasını, reel sektörün maliyetinin azalmasını, faiz oranlarının düşmesini ve krediye erişimin kolaylaşmasını bekliyoruz. Enflasyonla mücadelenin çok hassas dengeler üzerinde devam ettiği bu süreçte, hep birlikte çalışarak bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları riske atmamamız gerektiğini vurguluyoruz. Siyaset kaynaklı olayların, ekonomide bugüne kadar ödenen maliyetleri artırmaması ve ekonomik programın devamlılığı ile ilgili soru işaretleri oluşturmaması gerekir. Bunu sağlarken; tüm tarafların sorumluluk bilinciyle, verilecek kararların özellikle ülke ekonomimiz üzerinde etkilerinin etraflıca istişare edilerek alınmasının, hayati öneme sahip olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum" açıklamasında bulundu.