SPOR - 22 Aralık 2025 Pazartesi 09:53

Beşiktaş kupada Fenerbahçe’ye konuk olacak

A
A
A
Beşiktaş kupada Fenerbahçe’ye konuk olacak

Beşiktaş, Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk hafta maçında yarın deplasmanda Fenerbahçe ile karşı karşıya gelecek.

Ziraat Türkiye Kupası’nda grup aşaması heyecanı yarın oynanacak müsabakalarla başlayacak. Kupa serüvenine C Grubu’ndan başlayan Beşiktaş, saat 20.30’da ezeli rakibi Fenerbahçe’nin konuğu olacak. Süper Lig’de ilk yarının son maçında evinde Çaykur Rizespor’u 1-0 mağlup eden siyah-beyazlılar, alınacak derbi galibiyetiyle kupaya da 3 puanla ‘merhaba’ demek istiyor.

Son 6 maçı kaybetmedi

Kartal, oynadığı son 6 maçta mağlup olmadı. Süper Lig’deki bu mücadelelerden 3 galibiyet ve 3 beraberlikle ayrılan Beşiktaş, son yenilgisini 2 Kasım 2025 tarihinde Dolmabahçe’de Fenerbahçe’ye 3-2’lik skorla karşı yaşadı. Siyah-beyazlılar bu süreçte Antalyaspor, Fatih Karagümrük ile Rizespor’u mağlup ederken, Samsunspor, Gaziantep FK ve Trabzonspor’la da puanları paylaştı.

Büyük maçları kazanamadı

Siyah-beyazlı takım, 2025-2026 sezonunda ligde Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile oynadığı karşılaşmalarda galibiyet alamadı. Galatasaray karşılaşmasının 12. dakikasında Abraham’ın golüyle 1-0 öne geçen Beşiktaş, rakibi 10 kişi kalmasına rağmen sahadan 1-1’lik beraberlikle ayrıldı. Tüpraş Stadyumu’nda karşı karşıya geldiği Fenerbahçe maçına da hızlı başlayan ve 2-0 öne geçen Kara Kartal, hakem son düdüğü çaldığında 3-2 kaybeden taraftı. Son olarak da Trabzonspor’a konuk olan siyah-beyazlı ekip, 3-1 öne geçmesine rağmen 3-3 beraberlikle 1 puana razı oldu.

5 futbolcu eksik

Beşiktaş’ta Fenerbahçe derbisi öncesi 5 eksik futbolcu bulunuyor. Sakatlıkları bulunan Cengiz Ünder ve Jota Silva ile tedavisi devam eden Mustafa Erhan Hekimoğlu yarın forma giyemeyecek. Bunun yanı sıra Afrika Uluslar Kupası sebebiyle ülkelerinin milli takımlarına giden Wilfred Ndidi ile El Bilal Toure de görev alamayacak. Öte yandan haftalar sonra Rizespor karşılaşmasında geniş kadroya dahil edilen ancak hazır olmadığı için yeşil zemine ayak basamayan Portekizli futbolcu Rafa Silva’nın da yarın top koşturması beklenmiyor.

6 oyuncunun ilk Fenerbahçe derbisi heyecanı

Kartal’da 6 futbolcu ilk Fenerbahçe derbisi heyecanını yaşamak için Teknik Direktör Sergen Yalçın’dan forma bekleyecek. Yalçın’ın şans vermesi halinde Tiago Djalo, David Jurasek, Taylan Bulut, Demir Ege Tıknaz, Kartal Kayra Yılmaz ile Devrim Şahin siyah-beyazlı forma ile sarı-lacivertlilere karşı ilk kez mücadele edecek.

Uygar Aydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum ETÜ’de iklim değişikliği ve etkileri ele alındı Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Sürdürülebilirlik ve Sıfır Atık Koordinatörlüğü öncülüğünde ve ETÜ öğrenci topluluklarından Ekoloji ve İklim kulübü ile Kutup Araştırmaları Kulübü’nün katkılarıyla "İklim Değişikliği: Etkiler ve Çözüm Arayışları" adlı panel gerçekleştirildi. İklim değişikliğinin çevresel ve toplumsal etkilerini bilimsel veriler ışığında ele almak, çözüm yaklaşımlarını disiplinler arası bir bakış açısıyla tartışmak ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen panele Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Prof. Dr. Naim Ürkmez, Genel Sekreter Prof. Dr. Ahmet Dumlu ve çok sayıda personel ile öğrenci katıldı. Moderatörlüğünü Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihal Gördes Aydoğdu’nun üstlendiği Panelde Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Tosunoğlu, iklim değişikliğinin ekstrem hidrolojik olaylar üzerindeki yansımalarını ele alırken, Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Handan Akalın, iklim değişikliğinin beslenme süreçleriyle ilişkisini değerlendirdi. Öte yandan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Cansaran Ertaş, iklim değişikliği koşullarında kar ölçümü, yönetimi ve su kaynaklarına yönelik yaklaşımlar hakkında dinleyenlere bilgi verirken, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuba Yetim ise küresel ölçekte değişen iklim koşullarına karşı yapılması gerekenleri anlattı. Katılımcıların ilgiyle takip ettiği program, Ekoloji ve İklim kulübü ile Kutup Araştırmaları Kulübü öğrencilerinin ambalaj atıklarının toplanması ve geri dönüşümünü teşvik etmek amacıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından geliştirilen DOA İade Makinesinin tanıtımını gerçekleştirilmesiyle sona erdi.
Muş Muş’ta geleneksel oyunlar yaşatılıyor Muş’un Hasköy ilçesine bağlı Dağdibi köyünde yaşayan çocuklar, geleneksel oyunlar oynayarak bu geleneği sürdürüyor. Köyde bir araya gelen çocuklar ve gençler, geçmişten günümüze aktarılan oyunlarla hem eğleniyor hem de kültürel mirası gelecek nesillere taşıyor. Mahalle aralarında, park alanlarında ve okul bahçelerinde oynanan dokuz taş, yakan top, beşte çakma, stop ve kemer saklama gibi geleneksel oyunlar, çocukların sosyalleşmesine katkı sağlarken teknoloji bağımlılığından da uzak kalmalarına imkan tanıyor. Köyde yükselen neşeli sesler, eski günleri aratmayan görüntüler oluşturuyor. Geleneksel oyunları severek oynadıklarını dile getiren Ahmet Mustafa Toktaş, "Biz burada beşte çakmaca, dokuz taş gibi geleneksel oyunlar oynuyoruz. Hafta sonları halı sahada futbol oynuyoruz. Bu oyunları abilerimizden ve babalarımızdan öğrendik. Küçük kardeşlerimiz daha çok evde telefonla vakit geçiriyor ama biz sokakta arkadaşlarımızla oynamayı tercih ediyoruz" dedi. Oyunları büyüklerinden öğrendiklerini ve bu kültürü sürdürmek istediklerini ifade eden Hasan Menteş ise "Bu oyunlar sülalemizden bize kalan gelenekler. Sabah erken saatlerde köye gelip top oynuyoruz. Bu kültürü abilerimizden ve babalarımızdan öğrendik, bizden sonraki nesillere de aktarmayı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Geleneksel oyunları sevdiğini söyleyen çocuklardan Bilal Aktaş da, "Futbol, yakan top, stop ve beşte çakma oynuyoruz. Bu oyunları seviyoruz ve gelecek nesillere de öğretmek istiyoruz" şeklinde konuştu. Sokakta oyun oynayan çocuklardan Berat Aktaş, cuma günleri Japon kale ve futbol oynadıklarını belirterek, "Arkadaşlarımızı çağırıp birlikte oynuyoruz. Oyunlardan sonra eve gidip yemek yiyoruz. Bu oyunları çok seviyoruz" diye konuştu. Çocuklardan Mir Ali Tosun ise "Burada futbolun yanı sıra yakan top, beşte çakmaca, cırra cırra ve kemer saklama gibi oyunlar oynuyoruz. Bu oyunları bizden sonra gelecek nesillere aktarmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Dağdibi köyünde yaşatılan geleneksel oyunlar, hem çocukların fiziksel ve sosyal gelişimine katkı sağlıyor hem de kültürel değerlerin korunmasına örnek oluyor.
Siirt 6 yaşında başladığı bakırcılığı neredeyse yarım asırdır sürdürüyor Siirt’te 50 yaşındaki Fatih Bakırcı, 6 yaşında öğrendiği bakırcılık mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Fatih Bakırcı, çekirdekten yetişerek baba mesleğini devam ettiriyor. Yaklaşık 5 yıl önce babasını kaybeden Bakırcı, babasının da işi dedesinden öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 100 yıldır bu işin aile içinde yapıldığını kaydeden Bakırcı, "Hatta daha fazla. 6-7 yaşından beri babamın yanına dükkana gidip geliyordum, bu zamana kadar. Şu anda bakırın bir sürü farklı modeli var. Çünkü çok yayıldı, kullanılıyor. Birde sağlıklı bir ürün. İçinde pişen yemek çok lezzetli olduğu için yoğun bir talep var bakıra’’ dedi. İşinin baba mesleği olduğunu ve bu zanaatı ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Bakırcı, "4 tane çocuğum var. Buradaki kazancımla aşımı sağlamaya çakıyorum. Bu iş zaten terkedilmeye yüz tutmuş, zanaatlar kategorisinde fakat baba, dede mesleği olduğu için bunu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burada kalabalığı olmadığı için bakır üzerine rağbet oluşturamıyoruz" diye konuştu. Yaklaşık 30 sene önce her evde sadece bakır kullanıldığını aktaran Bakırcı, "Şu an çelik veya farklı çeşitler kullanılıyor. Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Burada yıllardır zanaatla iç içeyiz. Bu zanaat üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığından bana verilmiş bir belge var. Devlet zanaatkarıyım kendi alanım üzerinde. Büyükşehirlerde Türkiye genelinde bakıra çok fazla rağbet var. Fakat bir iki handikapı var. Bakırda kalay problemi var. Gelen müşteriler bayanlar, ‘Rengi kararıyor, kalaycı nerede bulurum?’ diyor. O olmazsa bakırın önünü kimse tutamaz. Bayanların ona kesinlikle takılmaması lazım. Bakır ürünleri makinaya atamayacaklar, tellemeyecekler. Süngerle yıkacaklar bu şekilde yıkayacaklar. Bakırın en büyük özelliği iletken olması ve aynı ölçüde stresi çekiyor olmasıdır. Avrupa’da son birkaç yıldır kadınlar ev döşedikleri zaman bir çıtadan bakır çekiyorlar hastalığı stresi çeksin diye. Ağabeyimle yaklaşık 50 seneden beri bu işin içindeyiz" şeklinde konuştu.
Erzurum Uluslararası dil sınavları Erzurum’da başarıyla uygulanıyor Atatürk Üniversitesi; Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü (ATAİLE) aracılığıyla Erzurum’u, Doğu Anadolu Bölgesnin uluslararası dil sınavları merkezi hâline getirerek bölgeye yönelik stratejik bir hizmeti başarıyla sürdürüyor. Dünya genelinde geçerliliği bulunan prestijli dil sınavlarının üniversite bünyesinde düzenli ve tam kapasiteyle uygulanması, akademik ve profesyonel hedefleri olan adaylar için önemli bir fırsat sunuyor. Uzun yıllar boyunca YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan uluslararası dil sınavlarına katılmak isteyen adaylar, sınavlara girebilmek için büyükşehirlere seyahat etmek zorunda kalıyor; bu durum hem maddi hem de psikolojik açıdan ciddi bir yük oluşturuyordu. Atatürk Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bu uygulama sayesinde adaylar, sınav stresine eklenen yolculuk, konaklama ve zaman kaybı gibi zorluklardan tamamen kurtularak kendi şehirlerinde, güvenli ve konforlu bir ortamda sınava girme imkânına kavuşuyor. Fırsat eşitliğini güçlendiren stratejik hamle Atatürk Üniversitesinin bu hizmeti, yalnızca sınav uygulaması olmanın ötesinde, bölgesel kalkınma ve eğitimde fırsat eşitliği vizyonunun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor. Erzurum’un eğitim üssü kimliğini daha da pekiştiren bu adım, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki akademisyenler, öğrenciler ve profesyoneller için erişilebilirliği artırarak uluslararasılaşma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. YÖK ve ÖSYM denkliği ile resmi güvence Atatürk Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen tüm uluslararası dil sınavlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olması, bu hizmetin en kritik yönünü oluşturuyor. Bu sayede adaylar; yüksek lisans ve doktora başvurularında, doçentlik süreçlerinde ve dil puanı şartı aranan kamu personeli alımlarında elde ettikleri sonuçları güvenle kullanabiliyor. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bölgenin akademik gücüne yatırım yapıyoruz" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitenin yalnızca eğitim veren değil, bölgenin geleceğini şekillendiren bir vizyonla hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak temel önceliklerimizden biri, bulunduğumuz coğrafyanın akademik ve entelektüel potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Uluslararası geçerliliğe sahip dil sınavlarını Erzurum’da uygulamaya başlamamız, bu anlayışın somut bir göstergesidir. Akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve tüm adaylarımızın büyükşehirlere gitmek zorunda kalmadan, kendi şehirlerinde bu sınavlara girebilmeleri; hem fırsat eşitliği hem de bölgesel kalkınma açısından son derece kıymetlidir. YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan bu sınavlarla, bölgemizin akademik rekabet gücünü artırmaya ve uluslararasılaşma hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz." Tüm süreç, alanında uzman personel tarafından yürütülüyor Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörü Öğr. Gör. Cengizhan Akdağ, ATAİLE bünyesinde yürütülen sınav uygulamalarında aday memnuniyetini ve sınav kalitesini merkeze alan bir anlayış benimsediklerini belirtti. Akdağ, sınav merkezlerinin modern teknolojik altyapıya sahip, sessiz ve konforlu alanlar olarak tasarlandığını vurgulayarak, "Sınav süreçlerimizi alanında uzman personelimiz eşliğinde, uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüyoruz. Adaylarımızın kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturmak, sınav stresini en aza indirerek gerçek performanslarını ortaya koymalarına doğrudan katkı sağlıyor," ifadelerini kullandı. Yüksek standartlarda sınav ortamı Erzurum’da düzenli olarak uygulanan uluslararası dil sınavlarına da değinen Akdağ, Atatürk Üniversitesi Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü bünyesinde TOEFL iBT, IELTS, LanguageCert, PTE Academic, Oxford Test of English ve Cambridge Linguaskill gibi dünya genelinde geçerliliği bulunan sınavların başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sınavların YÖK ve ÖSYM tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olmasının adaylar için büyük bir güvence sunduğunu dile getirdi. Bölge halkına çağrıda bulunan Akdağ, "Erzurum ve çevre illerde yaşayan tüm adayları, uluslararası geçerliliğe sahip dil yeterlilik puanlarını kendi şehirlerinde, yüksek standartlarda bir sınav ortamında elde etmeye davet ediyoruz. Atatürk Üniversitesi olarak akademik ve profesyonel gelişimin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
Siirt 6 yaşında başladığı bakırcılığı neredeyse yarım asırdır sürdürüyor Siirt’te 6 yaşlarında babasının yanında bakırcılık mesleği öğrenen 50 yaşındaki Fatih Bakırcı, yaklaşık 44 yıldır bakır dövüyor. Fatih Bakırcı, çekirdekten yetişerek baba mesleğini devam ettiriyor. Yaklaşık 5 yıl önce babasını kaybeden Bakırcı, babasının da işi dedesinden öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 100 yıldır bu işin aile içinde yapıldığını kaydeden Bakırcı, "Hatta daha fazla. 6-7 yaşından beri babamın yanına dükkana gidip geliyordum, bu zamana kadar. Şu anda bakırın bir sürü farklı modeli var. Çünkü çok yayıldı, kullanılıyor. Birde sağlıklı bir ürün. İçinde pişen yemek çok lezzetli olduğu için yoğun bir talep var bakıra’’ dedi. İşinin baba mesleği olduğunu ve bu zanaatı ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Bakırcı, "4 tane çocuğum var. Buradaki kazancımla aşımı sağlamaya çakıyorum. Bu iş zaten terkedilmeye yüz tutmuş, zanaatlar kategorisinde fakat baba, dede mesleği olduğu için bunu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burada kalabalığı olmadığı için bakır üzerine rağbet oluşturamıyoruz" diye konuştu. Yaklaşık 30 sene önce her evde sadece bakır kullanıldığını aktaran Bakırcı, "Şu an çelik veya farklı çeşitler kullanılıyor. Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Burada yıllardır zanaatla iç içeyiz. Bu zanaat üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığından bana verilmiş bir belge var. Devlet zanaatkarıyım kendi alanım üzerinde. Büyükşehirlerde Türkiye genelinde bakıra çok fazla rağbet var. Fakat bir iki handikapı var. Bakırda kalay problemi var. Gelen müşteriler bayanlar, ‘Rengi kararıyor, kalaycı nerede bulurum?’ diyor. O olmazsa bakırın önünü kimse tutamaz. Bayanların ona kesinlikle takılmaması lazım. Bakır ürünleri makinaya atamayacaklar, tellemeyecekler. Süngerle yıkacaklar bu şekilde yıkayacaklar. Bakırın en büyük özelliği iletken olması ve aynı ölçüde stresi çekiyor olmasıdır. Avrupa’da son birkaç yıldır bayanlar ev falan döşedikleri zaman bir çıtadan bakır çekiyorlar hastalığı stresi çeksin diye. Ağabeyimle yaklaşık 50 seneden beri bu işin içindeyiz" şeklinde konuştu.