ASAYİŞ - 02 Aralık 2025 Salı 17:28

Beylikdüzü’nde medya çalışanını öldüren sanıkların yargılanmasına devam edildi

A
A
A
Beylikdüzü’nde medya çalışanını öldüren sanıkların yargılanmasına devam edildi

Beylikdüzü’nde 2024 yılında medya çalışanı Muharrem Can Kurtuluş’u öldüren 3’ü tutuklu 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.


Beylikdüzü’nde 14 Aralık 2024 tarihinde medya çalışanı Muharrem Can Kurtuluş’un önce cep telefonunu yağmalayan ardından ise ateş ederek öldüren sanıkların yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 3 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları ile maktulün kardeşi ve babası da katıldı.



Beraatlarını talep etti


Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Asilcan Aras, "Ben bir suç işlemedim. Bir suçum olmadığı için beraatımı talep ediyorum" dedi. Savunmasında olayın yanlış anlaşıldığını belirten tutuklu sanık Atakan Gökmen ise, "Bu olay yanlış anlaşılma sonucu bu evreye gelmiştir. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.



Tanık, ateş eden kişiyi kesin ve net olarak gördüğünü iddia etti


Erkan Altış isimli şahıs tanık sıfatıyla verdiği beyanında, "3 sanık arasından sadece Atakan’ı gördüm. Atakan araca gidip silah aldı. Ateş eden kişiyi kesin ve net olarak gördüm, Atakan’dı. Maktul ölmeden önce bana, sanıkların telefonunu aldığını söyledi" dedi.


Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik hususların giderilmesini, dinlenmeyen tanık hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti. Beyanda bulunan müşteki ile avukatları, sanıklardan şikayetçi olduklarını ve cezalandırılmalarını istediklerini belirtti. Savunma yapan tutuklu sanık Asilcan Aras, "Savcının talebine katılmıyorum, ben bir suç işlemedim. Bir suçum olmadığı için beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.



Duruşma ertelendi


Ara kadarını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi.



İddianameden


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 14 Aralık 2024 tarihinde Beylikdüzü’nde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede Atakan Gökmen, Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras’ın arkadaşları Mine T. ve Selin S. ile birlikte Yakuplu Mahallesi’nde bulunan restoranda içki içtiği belirtildi. Arkadaş grubunun gece saatlerinde restorandan ayrıldığı, Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras’ın, Mine T.’nin aracına bindiği, Selin S. ve Atakan Gökmen’in ise diğer araca bindiği iddianamede aktarıldı. Sonkan Gökmen’in burada bariyerin önünde aracı ile bekleyen maktul Muharrem Can Kurtuluş’a ‘bu ne yapıyor" dediği de iddianamede açıklandı. Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras’ın maktulün yanına giderek saldırdıkları, Gökmen’in maktulün telefonunu aldığı, araca binerek sanık Atakan’ın yanına gittiği iddianamede kaydedildi. Maktulün tanık Erkan Alkış’ın telefonu ile kendi cep telefonunu aradığı ve telefonunu istediği, sanık Atakan Gökmen’in telefona cevap vererek maktule küfürler edip nerede olduğunu sorduğu iddianamede ifade edildi. İddianamede Atakan Gökmen, Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras’ın maktulün yanına gittiği belirtildi. Hazırlanan iddianamede Atakan Gökmen’in tabanca ile 6-7 el maktule ateş ettiği belirtildi. Sanıkların ardından Taha Keskin’i çağırıp durumu anlattığı, Keskin ile Esenyurt’ta bulunan bekar evine gittikleri iddianamede kaydedildi. Atakan Gökmen iddianamede yer verilen savunmasında, "Maktule ateş ettim. Benden başka kimse ateş etmedi. Olayda kullanılan tabanca bana ait" dedi.


İddianamede sanıklar Sonkan Gökmen, Asilcan Aras ve Atakan Gökmen hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet, ‘silahla birden fazla kişiyle nitelikli yağma’ suçundan ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Bir diğer sanık Taha Keskin hakkında ise ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi. Öte yandan sanık Atakan Gökmen hakkında ‘ruhsatsız silah taşıma’ suçundan da 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.