EKONOMİ - 05 Nisan 2024 Cuma 13:41

Castrol ile Bosch Car Service anlaşmasını 2027 yılına kadar yeniledi

A
A
A
Castrol ile Bosch Car Service anlaşmasını 2027 yılına kadar yeniledi

Madeni yağ pazarının önde gelen markalarından Castrol ile Bosch Car Service, iş birliklerini 2027’ye kadar sürdürecek.



Dünyada 125, Türkiye’de 67’nci yılını kutlayan Castrol, her marka araca hizmet verebilen, dünyanın önde gelen bağımsız otomobil servis organizasyonlarından Bosch Car Service ile 2018 yılından bu yana devam eden iş birliğini 3 yıllık 3’üncü dönem ile uzatıyor.



Anlaşma kapsamında Türkiye’de bulunan tüm fazla Bosch Car Service noktalarında markanın madeni yağları kullanılıyor. Ayrıca araç bakımında kullanılan Car Care ürünleri de anlaşma dahilinde 2027 yılına kadar şirketin servis noktalarında satılacak.



Hızla değişen dünyadaki trendleri karşılamak amacıyla global olarak duyurusu gerçekleştirilen yeni ‘Onward, Upward, Forward’ stratejisi doğrultusunda müşterilerinin ilerlemesini hızlandıracak çözümler sunduklarını belirten Castrol TUCA (Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya) Genel Müdürü Nilay Tatlısöz, madeni yağ işlerini büyütürken sürdürülebilir başarı için yeni alanlara da yatırım yaptıklarının altını çizdi. Sektördeki dönüşümü yakından izlediklerini aktaran Tatlısöz, “Bosch Car Service gibi müşterilerinin güven duyduğu markalarla yaptığımız iş birliklerini sürdürmek, sektörün lider iki markası olarak sürekli bir şekilde kaliteli hizmet sunmaya devam etmek, yenilenen stratejimizin de odağında yer alıyor. Her iki şirket olarak otomotiv sektöründe 100 yıldan fazla deneyime sahibiz. Yaptığımız bu anlaşmayla da 2027’ye kadar tüketiciye iki güçlü ve güvenilir markanın ortak vaadini sunuyoruz. Şirketin servis noktalarındaki kaliteli, yenilikçi ve profesyonel hizmet anlayışıyla markamızın üst düzey ürün ve çözümlerini müşterilerimize ulaştırarak memnuniyetlerini uzun yıllar boyunca sürdürmeyi hedefliyoruz” dedi.



Bosch Mobilite Satış Sonrası Çözümler Türkiye ve Ortadoğu Bölge Direktörü Arda Arslan da dünyada asırlık deneyim ve uzmanlığa sahip servis zincirinin Türkiye’de her geçen gün büyüdüğünü belirterek, “Türkiye’nin dört bir yanındaki Bosch Car Service’ler, araç sürücülerine, marka bağımsız geniş ve yüksel kaliteli bir hizmet sunuyor. Bu hizmetimizde müşteri odaklı markalarla iş birliği yapmaya büyük özen gösteriyoruz. Bu kapsamda 2018 yılından bu yana servislerimizde Castrol madeni yağlarını kullanıyoruz. Araç sürücülerinden aldığımız geri bildirimler ve müşteri memnuniyetindeki artıştan dolayı mutluyuz. Verimli ve başarılı iş birliğimizin daha uzun yıllar boyunca devam edeceğine inanıyoruz” diyerek iş birliklerinin önemini vurguladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.