GÜNDEM - 12 Aralık 2025 Cuma 14:57

Cezaevinde sağlık, psikoloji ve sanat buluşması

A
A
A
Cezaevinde sağlık, psikoloji ve sanat buluşması

Yakın Doğu Üniversitesi, KKTC Merkezi Cezaevi’ndeki kadın mahkûmlara psikoloji, sağlık ve sanat alanlarında eğitimler vererek dönüştürücü atölyeler düzenledi. Akademisyenlerin katılımıyla yürütülen program, kapalı ortamda yaşayan kadınlara destek ve güçlenme imkânı sundu.


Yakın Doğu Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi (TOCAM) Haspolat’ta bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Merkezi Cezaevi’ndeki kadın mahkûmlara yönelik psikoloji, sağlık ve sanat alanlarında eğitim etkinliği gerçekleştirdi. "Birlikte Düşünelim, Birlikte Öğrenelim" sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikte, üniversitenin öğretim üyeleri, KKTC Merkezi Cezaevi’nde bulunan 25 kadın mahkumun katılımıyla atölye çalışmaları da düzenledi.


Eğitimler kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özen Aşut, "Kapalı Ortamlarda Sağlığı Koruyucu Önlemler" başlıklı bir sunum yaparken, Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tijen Zeybek ise "Duygusal Denge ve Stresle Baş Etme Yolları" üzerine öneriler sundu. Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fatma Miralay ise iki hafta boyunca yürütülen "Kadınlar için Sanat Terapisi Atölyesi" ile katılımcılara dönüştürücü bir deneyim sağladı. Etkinlikte ayrıca, katılımcıların merak ettikleri konular üzerine soru-cevap oturumları da düzenlendi.



Doç. Dr. Ayça Demet Atay: "Eğitimlerle kadın mahkûmların yaşamlarına dokunmak istedik"


Topluma katkı yapan çalışmaları hayata geçirmeyi amaçladıklarını belirten Yakın Doğu Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ayça Demet Atay, "Biz akademisyenler fildişi kulelerde oturmuyoruz. Yaşamın içindeyiz, çalışmalarımızla yaşamlara dokunuyoruz" dedi. Özellikle kırılgan ve dezavantajlı kesimlere yönelik çalışmalara öncelik verdiklerini belirten Doç. Dr. Ayça Demet Atay, "Merkezi Cezaevi’ndeki kadın mahkûmlara yönelik çalışmalarımız bu ilke doğrultusunda hayat buldu. Verdiğimiz eğitimlerle kadın mahkûmların yaşamlarına dokunmak istedik ve çok olumlu geri dönüşler aldık. Suç sadece bireysel değildir, toplumun ve içinde yaşadığımız düzenin de suçun oluşumunda etkisi büyüktür. Bu sorumluluğu hayatın her alanında paylaşmamız gerek" ifadelerini kullandı.



Nerede olursa olsun, her insan temel haklara erişmeli


Üniversitelerinin toplumla bağ kurarak ihtiyaç duyan kesimlere toplumsal bir görev bilinciyle dokunduğunu belirten Prof. Dr. Özen Aşut ise "Üniversitenin topluma karşı sorumluluğu var, bu çalışmalar yalnızca kadınlarla sınırlı kalmamalı, erkek mahkumlar da unutulmamalıdır" dedi. Yrd. Doç. Dr. Tijen Zeybek de çalışmanın beklediğinden daha etkileyici bir sonuç verdiğini belirterek "Programda ortaya çıkan etkileşim ve paylaşım beklediğimden de güzeldi" dedi. "Hepimizin hikayesi farklıydı ama insan ve kadın olmanın ortaklığında buluştuk" ifadelerini kullanan Yrd. Doç. Dr. Zeybek, "Birbirimize iyi geldik ve yeniden bir araya gelmek için sözleştik" dedi.


Cezaevindeki sanat çalışmasının kendisi için çok özel bir deneyim olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Fatma Miralay ise "Pek çok projede yer aldım, ancak burada kadınlarla bir araya gelmek ve birlikte sanat üretmek bambaşka bir anlam taşıyordu" dedi. Dayanışmanın sessiz ama güçlü etkisini ilk kez bu kadar derinden hissettiğini belirten Doç. Dr. Miralay, "Kelimelerin duvarlar arasında umuda dönüştüğüne tanıklık ettim, paylaşılan küçük mutlulukların bile ne kadar değerli olduğunu gördüm. Nerede olursa olsun, her insanın temel haklara erişmesi gerektiğini bir kez daha anladım" ifadelerini kullandı.



Cezaevinde sağlık, psikoloji ve sanat buluşması

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Pendik’teki yangın faciasında hayatlarını kaybeden çocuklar son yolculuklarına uğurlandı Pendik’te bir evde dün meydana gelen ve yangın esnasında içeride bulunan Ö.S. (2), Z.S. (5) ve C.Ç. (9), feci şekilde hayatını kaybetmişti. 3 çocuk bugün Nursen Özdayi Safa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuklarına uğurlanırken, öz babaları E.Ç.’nin cezaevinden izinli çıktığı; anne S.S.’nin ise güvenlik sebebiyle cenazeye getirilmediği iddia edildi. Olay, gece 02.37 sıralarında Pendik Fevzi Çakmak Mahallesi Umman Sokak’ta bulunan iki katlı bir evin giriş katında meydana geldi. İddiaya göre evde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Anne S.S. (28), kızı E.N.Z.’yi (1) hastaneye götürmek için Ö.S. (2), C.Ç. (9) ve Z.S. (5) ve M.A.Ç. (11) isimli dört çocuğu evde yalnız bıraktı. Vatandaşların yardımıyla çıkarılan çocuklardan Ö.S., Z.S. ve C.Ç. ağır yaralı olarak kaldırıldıkları hastanelerde yaşamını yitirdi. Entübe edilen M.A.Ç. (11) ise Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Konuyla ilgili olarak T.Ö. isimli şahıs gözaltına alınırken, olay sırasında evde bulunmadığı öğrenilen anne S.S. ise serbest bırakıldı. Ö.S. (2), Z.S. (5) ve C.Ç.’nin (9) naaşları ilk olarak Kartal Soğanlık Sefa Camii Gasilhanesi’ne getirildi. Ardından 3 çocuk için Nursen Özdayi Safa Camii’nde cenaze namazı kılındı. Kartal İlçe Müftüsü Mustafa Öztürk’ün kıldırdığı cenaze namazında, çocukların öz babası olan Emrah Ç. gözyaşlarına boğuldu. Emrah Ç.’nin cezaevinden izinli olarak çıktığı öğrenildi. Öte yandan Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel de cenazeye katılanlar arasında yer aldı. Ö.S., Z.S. ve C.Ç.’nin cenazelerinin, Pendik Yenişeyhli Mezarlığı’na defnedileceği öğrenildi.
İstanbul Marmara denizinin dibinde 50 yıllık sır ortaya çıkıyor Türk Hava Yolları’nın (THY) 50 yıl önce Marmara Denizi’ne düşen yolcu uçağının sırrı ortaya çıktı. Uçağın düştüğü yeri tespit eden Youtuber Nedim Kuru ve ekibi, su altı dronu ile yaptıkları dalışta uçak enkazına ait olduğu iddia edilen parçaları görüntüledi. 30 Ocak 1975 tarihinde 42 kişiye mezar olan ve yarım asırdır ulaşılamayan Türk Hava Yolları’na (THY) ait ’Bursa’ isimli F-28 uçağının enkazına dair önemli gelişme yaşandı. İzmir-İstanbul seferini yaparken inişe geçtiği sırada Büyükçekmece açıklarında Marmara Denizi’ne düşen uçağın yerini tespit ettiğini öne süren Youtuber Nedim Kuru, su altı dronu ile yaptığı dalışta enkaz parçalarına ulaştığını iddia etti. Kuru, 42 yolcunun hala deniz altında olduğunu belirterek, kazada hayatını kaybedenler arasında ünlü isimlerin yakınlarının da bulunduğunu vurguladı. 30 Ocak 1975’te Türkiye’yi yasa boğan THY’nin F-28 tipi ’Bursa’ uçağı kazası, üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen hafızalardaki yerini koruyor. Resmi kayıtlara göre 41 yolcu ve bir hostesin çocuğuyla birlikte toplam 42 kişiye ev sahipliği yapan uçağın enkazına, o dönemin şartlarında ulaşılamamıştı. Kazanın üzerinden 50 yıl geçtikten sonra Youtuber Nedim Kuru tarafından su altı dron ile yaptığı dalışla uçağa ait olduğu düşünülen parçaları görüntüledi. "Dron ile daldığımızda bulduğumuz parçaların uçağa ait olduğunu düşünüyoruz" Geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi’nin derinliklerine odaklanan Youtuber Nedim Kuru, uçağın düştüğü iddia edilen noktada su altı dronu ile dalış gerçekleştirdi. Kuru, yaptığı incelemelerde uçağa ait olduğunu düşündüğü parçalara ulaştığını açıkladı. Kuru, "50 yıl önce düşen Bursa isimli uçağımız tam bu noktada 50 yıldır yolcularıyla beraber denizin altında duruyor. Uçak düştüğü için parçaları geniş bir alana yayıldı. Biz dron ile daldığımızda bir parçadan oldukça şüphelendik. Çünkü büyük, ikiye katlanmış alüminyum bir parçaydı. Muhtemelen uçağın olduğunu düşünüyoruz. Tabi tam anlamıyla çıkarmadan bir şey demek doğru değil" ifadelerini kullandı. "42 kişi Marmara’nın altında bekliyor" Kazanın üzücü bir dram olduğunu belirten Kuru, "50 yıldır denizin dibinde duran bir uçaktan bahsediyoruz üzücü bir kaza. Toplamda 42 kişi maalesef Marmara denizinin altında bekliyor, çıkarılmadılar enkaz hala Marmara denizinin dibinde" ifadelerini kullandı. Kazada hayatını kaybeden ünlü yakınları Kuru uçak kazasında ünlü Teknik Direktör Fatih Terim’in kayınpederi Kamuran Aksu ve şarkıcı Seyyal Taner’in hostes kardeşi gibi isimlerin de bulunduğuna dikkat çeken Kuru, "1975 yılında teknolojinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle enkaz çıkarılamamış. Ancak bulduğumuz parçaların enkaza ait olduğunu düşünüyoruz. Artık enkazın yerini biliyoruz" şeklinde konuştu. Bölgede önümüzdeki günlerde ikinci bir dalış daha gerçekleştireceklerini duyuran Kuru, enkazın resmi olarak tespit edilip denizden çıkarılması için yetkililere çağrıda bulundu. Uçağın yolcuları için Yeşilköy’de bir anıt mezarı olabileceğini dile getirdi
Kastamonu Bin kişiye ev pansiyonculuğunu öğrenerek sertifika aldı Kastamonu Üniversitesi tarafından 2 yıldır sürdürülen ve bin kursiyere çevrimiçi ev pansiyonculuğu eğitimi verilen proje sona geldi. Kastamonu Üniversitesi yürütücülüğünde, Erasmus+ Yetişkin Eğitiminde İş birliği Ortaklıkları çerçevesinde desteklenen "Ev Pansiyonculuğu Eğitim Modülü ile Sürdürülebilir Kırsal Kalkınmayı Destekleme ve Dijital Avrasya Yemek Kitabı Geliştirme" başlıklı projenin kapanış toplantısı, Mevlüt Beyribey Konukevi’nde gerçekleştirildi. 24 ay süren ve toplamda 250 bin Euro destek alan proje, proje çıktılarının tanıtımı, katılımcı sertifikalarının takdimi ve proje sürecine ilişkin değerlendirmeleri içeren etkinlik programıyla tamamlandı. Toplantıya, Proje Yürütücüsü Dr. Nagihan Çakmakoğlu Arıcı, çok sayıda akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantının açılış konuşmasını Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Nagihan Çakmakoğlu Arıcı gerçekleştirdi. Doç. Dr. Çakmakoğlu Arıcı, projenin bölgesel kalkınmaya yaptığı katkıya dikkat çekerek bu proje ile hem ev pansiyonculuğu alanında uygulanabilir bir eğitim modülü geliştirdiklerini hem de kültürel gastronomi mirasını dijital bir platformda kayıt altına aldıklarını ifade etti. Ayrıca Doç. Dr. Çakmakoğlu Arıcı, kırsal turizmin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi için yerel halkın güçlendirilmesini çok önemsediklerini söyleyerek çalışmanın sonuçlarını paylaşmanın mutluluğunu yaşadıklarının altını çizdi. Etkinlik kapsamında proje sürecinde yer alan katılımcılara belgeleri takdim edildi. İtalya’dan Benevento Sannio Üniversitesi, İspanya’dan Sevilla Üniversitesi ve Norveç’ten Stavanger Üniversitesi’nin ortak olduğu projede bin kursiyer çevrimiçi ev pansiyonculuğu eğitim modülünde eğitime katılarak sertifika aldı. Ayrıca proje kapsamında 80 yöresel yemek tarifi sisteme kazandırıldı.