GÜNDEM - 28 Mayıs 2025 Çarşamba 15:05

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türk Savunma Sanayii’nin başarısına vurgu yaptı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türk Savunma Sanayii’nin başarısına vurgu yaptı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "185 ülkeye ihraç edilmekte olan Türk Savunma Sanayisi ürünleri ürün çeşitliliği 230’u aşmıştır. 2025 yılı Ocak-Nisan döneminde ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 67 artışla 2 milyar 238 milyon dolara ulaşmıştır. Hedefimiz en kısa zamanda 10 milyar dolar ihracatı aşarak, çift haneli ihracatı olan ülkeler arasına girmektir’’ dedi.


18’inci Balkan ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı, Beşiktaş’ta bulunan Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi Komutanlığı’nda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak Başkanlığı’nda düzenlendi. Türkiye’nin üçüncü kez ev sahipliği yaptığı konferansa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da katıldı. Yılmaz’ın yanı sıra Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan, Yunanistan ve Slovenya’nın Genelkurmay Başkanları ile birlikte NATO Temsilcileri de katılım sağladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı girişte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak karşıladı. Karşılamanın ardından Cevdet Yılmaz ‘Birlik Ziyaret Defteri’ni imzaladı ve Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Konferansta bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk Savunma Sanayii’nin son yıllardaki başarılarına vurgu yaparak ’’Türk Savunma Sanayii’nin geliştirdiği NATO standartlarına uygun bu insansız sistemler ve diğer pek çok ürünler, operasyonlarda başarıyla kullanılmış ve harekat ortamında kendini birçok yönden kanıtlamıştır. Türk savunma sanayiinde bugün 3 bin 500’ü aşkın firma, bin 200’ün üzerinde proje ve 100 milyar doları aşan proje hacmiyle faaliyet göstermektedir. 18 milyar dolara ulaşan ciro ve 100 bine yaklaşan istihdamla sektör, Türkiye’nin teknolojik gücünü ve stratejik vizyonunu yansıtmaktadır. Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkanlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilir noktadayız. Geçmişte paramızla alamadığımız bazı ürünleri bugün parası mukabilinde ihraç edecek konumdayız.185 ülkeye ihraç edilmekte olan Türk savunma ürünleri ürün çeşitliliği 230’u aşmıştır’’ dedi.



‘’ Birçok alanda sınır aşan güvenlik riskleriyle karşı karşıyayız’’


Söz konusu konferansın, dünyanın çok yönlü krizlerle sarsıldığı ve güvenliğe dair sınamaların yaşandığı bir dönemde icra düzenlendiğinin belirten Yılmaz, "Sadece savaşlar değil; enerji ve gıda arzında yaşanan kırılmalar, iklim değişikliğinin yol açtığı doğal afetler ve çevresel tehditler, milyonları yerinden eden düzensiz göç hareketleri ve sınır aşan güvenlik riskleriyle karşı karşıyayız. Gazze’de devam eden insani felaket, sivillerin en temel haklardan dahi mahrum bırakıldığı bir ortamda uluslararası düzenin vicdani ve hukuki sınavdan geçmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Ukrayna’daki savaş ise, sadece Avrupa kıtasında değil, küresel ölçekte güvenlik, ekonomi ve diplomasi alanlarında ciddi sarsıntılara neden olmuş; enerji ve gıda arz zincirlerinde kırılmalar meydana getirmiştir. Bu çok boyutlu sınamalar, askeri güvenliğin yanı sıra bütüncül bir güvenlik anlayışının geliştirilmesini de kaçınılmaz hale getirmiştir. Aynı zamanda, bölgesel diyalogun, çok taraflı iş birliğinin ve kurumsal dayanışmanın ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu bir kez daha teyit etmektedir. Ancak bu çabaların kalıcı sonuçlar doğurabilmesi, yalnızca iyi niyet beyanlarına değil; güvenlik kapasitesinin dengeli paylaşımına, teknolojik eşitsizliklerin giderilmesine ve savunma alanında daha adil bir iş birliği zemininin oluşturulmasına bağlıdır’’ diye konuştu.



‘’Dünya, askeri teknolojilerde yaşanan hızlı dönüşümle birlikte yeni bir dönemin eşiğindedir’’


Küresel barış ve istikrar için savunma teknolojilerinde şeffaflık, adil erişim ve kapsayıcılık gibi yaklaşımlarının benimsenmesi gerektiğini belirten Yılmaz, ’’Dünya, askeri teknolojilerde yaşanan hızlı dönüşümle birlikte yeni bir dönemin eşiğindedir. Muharebe sahalarının dinamikleri köklü biçimde değişmekte; yalnızca insan gücüne veya konvansiyonel kabiliyetlere dayalı anlayış yerini, yüksek teknolojili platformlara ve yapay zekaya dayanan hibrit yapılara bırakmaktadır. İnsansız sistemler ise bu yeni dönemin merkezinde yer almakta; hava, kara, deniz ve sualtı gibi farklı alanlarda geliştirilen otonom araçlar, komuta kontrol yapılarının da evrilmesini zorunlu kılmaktadır. Hız, hassasiyet ve esneklik gibi nitelikleriyle öne çıkan insansız sistemler, riski minimize etme, insan kaybını azaltma ve kaynakları daha etkin kullanma gibi yönleriyle askeri operasyonlarda kritik roller üstlenmektedir. Küresel ölçekte yürütülen projeler, ülkelerin insansız sistem yatırımlarını artırdığını; doktrinlerini, teşkilat yapısını ve operasyonel yaklaşımlarını bu doğrultuda yeniden şekillendirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye, son yıllarda insansız savunma sistemleri alanında çarpıcı bir ilerleme kaydetmiş, kara, hava, deniz ve sualtı platformlarında yüksek teknolojiye dayalı çözümler geliştirmiştir’’ diye konuştu.



‘’İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretimiyle Türkiye, dünyada öncü ülkeler arasında yer almıştır’’


Türkiye olarak Balkanlardan Kafkaslara, Ukrayna-Rusya Savaşından Etiyopya-Somali ilişkilerine, Suriye’den Gazze’ye her bölgede diplomasiyi önceleyen, barış ve istikrara katkı sunan, güven veren bir siyaset yürüttüklerini aktaran Yılmaz, ’’Tüm taraflarla diyalog kanallarını açık tutarak çözüm için gayret ediyoruz. Diğer yandan, caydırıcı bir güç olarak kapasitelerimizi geliştiriyoruz. Savunma alanında geliştirdiğimiz kapasite sayesinde, müdahil olduğumuz süreçleri, kimsenin icazetini alma ihtiyacı duymadan, kendi irademizle yönetme kabiliyetine sahibiz. Yerli tedarik oranımızı yüzde 20’lerden yüzde 80’lere çıkarmamız bir tesadüf değil, güçlü bir siyasi iradenin sonucudur. İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretimiyle Türkiye, dünyada öncü ülkeler arasında yer almıştır. Bugün Türkiye dünya İHA pazarının yüzde 65’ine sahiptir ve küresel pazarda bu alanda en önemli oyunculardan biri konumundadır. İnsansız kara ve deniz araçları alanında da önemli mesafeler kat ederek, bu alandaki yetkinliğimizi hızla güçlendiriyoruz. 2025 yılı Ocak-Nisan döneminde ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 67 artışla 2 milyar 238 milyon dolara ulaşmıştır. Hedefimiz en kısa zamanda 10 milyar dolar ihracatı aşarak, çift haneli ihracatı olan ülkeler arasına girmektir’’ dedi.



‘’Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Savunma Sanayimiz, Balkan ülkeleriyle iş birliğine her daim gönülden açıktır’’


Savunma Sanayii’ndeki başarıların ve eldeki ekonomik verilerin, sadece savunma ve güvenlikle ilgili olmadığını, katma değeri yüksek bir ekonomi ve yüksek sosyal refah için de son derece kıymetli olduğunu belirten Yılmaz, ’’Bir taraftan da savunma sanayiinde elde ettiğimiz bu yetkinlikleri, sivil endüstrilere de daha fazla transfer edip sadece güvenlik sağlamakla kalmayacağız, bu gelişmelerin ekonomik refaha, sosyal refaha dönüşümü anlamında da çabalarımızı sürdüreceğiz. Elde ettiğimiz bilgimizi, tecrübemizi ve teknolojimizi dostlarımızla paylaşmaya her zaman hazırız. Bu doğrultuda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Savunma Sanayimiz, Balkan ülkeleriyle iş birliğine her daim gönülden açıktır. Milli savunma sanayimizi geliştirdikçe bölge ve dünya barışına vereceğimiz katkının da artacağına inanıyoruz. Her bakımdan ayrılmaz bir parçası olduğumuz Balkanlarda yapıcı, öncü ve tüm aktörlerle etkileşimi önceleyen rolümüzü muhafaza etmekteyiz. Türkiye NATO içindeki stratejik konumunu muhafaza etmeye de devam edecektir’’ diye konuştu.



‘’Barış hepimizin barışı, güvenlik de hepimizin güvenliğidir’’


Uluslararası kuruluşların, asli görevlerine dönerek daha adil, daha dengeli ve daha kararlı bir duruş sergilemelerinin artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu kaydeden Yılmaz, ‘’Sizler, bulunduğunuz görevler itibarıyla bölgesel barış ve işbirliğinin ne kadar hayati olduğunu en iyi bilen aktörlersiniz. Bu kritik dönemde hepimize düşen ortak sorumluluk, geçmişin acılarını unutmadan; geleceği ortak akılla, adalet ve güven temelinde inşa etmektir. Balkanlar’da kalıcı barışın ve stratejik istikrarın sağlanması, ancak birlikte düşünerek, birlikte hareket ederek ve birlikte çözüm üreterek mümkündür. Karadeniz’in yeniden bir istikrar ve iş birliği havzası haline gelmesi, kıyıdaş ülkeler arasında güvene dayalı diyalog ve ortak sorumluluk bilinciyle mümkündür. Bu doğrultuda, mevcut iş birliğimizi bölgesel sahiplenmeyi esas alan kapsayıcı bir anlayışla daha da derinleştirmeyi hedefliyoruz. Balkan ülkelerinin NATO, Avrupa Birliği ve AGİT başta olmak üzere Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyon süreçlerini, bölgesel istikrar ve ortak güvenlik anlayışı çerçevesinde desteklemeye devam ediyoruz. Türkiye olarak, bu yöndeki kapasite geliştirme çabalarınıza, NATO bünyesindeki mekanizmalar aracılığıyla katkı sunmayı sürdüreceğimizi özellikle ifade etmek isterim. Barış hepimizin barışı, güvenlik de hepimizin güvenliğidir’’ ifadelerini kullandı.



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türk Savunma Sanayii’nin başarısına vurgu yaptı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Ülkemiz ve bölgemiz üzerinde hesabı olanlar, bu terör yapılanmalarını birer araç olarak kullanıyor" Yalova’da DEAŞ terör örgütüne düzenlenen operasyonda şehit düşen 3 polise Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bu örgütlerin, bütün bu yaşadığımız süreçlerle bağlantılı olmadığını düşünebilir miyiz? Kendilerinden ortaya çıkmış yapılar olduğunu düşünebilir miyiz? Ülkemiz ve bölgemiz üzerinde hesabı olanlar, bu terör yapılanmalarını birer araç olarak kullanıyor" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, AK Parti Bingöl Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı. Burada partililere seslenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Terörsüz Türkiye’ye değindi. Türkiye Yüzyılı’nın huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacağını vurgulayan Yılmaz, "Terörsüz Türkiye’nin ana çerçevesi Türkiye yüzyılı vizyonudur. Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmalarda ilk cephemizi kuvvetlendirmemiz lazım dedi. Bunun üzerine düşünmemiz gerek. Bölgemizde farklı planlar ve tasarımlar yapan emperyalist ve uluslararası güç odaları, bu bölgeyi parçalamaya çalışan odanlar var. Bunlara karşı en büyük dayanağımız milletimizin birlik ve beraberliğidir. Bizim millet anlayışımız ırka dayalı bir anlayış değildir. Allah korusun biz ırkçı değiliz. Bizim millet anlayışımız kapsayıcı, kucaklayıcı bir millet anlayışıdır. Bu anlayış içinde milli birliğimizi, beraberliğimizi pekiştireceğiz ki başkalarının tuzaklarına düşmeyelim. Emperyalist oyunlara, bizi bölmeye, parçalamaya çalışanlara prim vermeyelim. Bunu da başaracağız" diye konuştu. "Bahçeli, önce ülkem ve milletim diyen bir anlayış ile hareket etti" Bahçeli’nin tarihi bir çıkışı olduğunu aktaran Yılmaz "Ezberleri bozan, gerçekten siyasetçi olarak düşündüğünüzde çok cesur adımlar attı. Kolay değil. Birçok siyasetçi yarını veya 3 gün sonrasını düşünür. Bahçeli, önce ülkem ve milletim diyen bir anlayış ile hareket etti. Böyle hareket edenlere bu millet her zaman destek olmuştur. Milletin menfaati için gerekirse siyasi bedel öderim diyenlere millet her zaman destek olmuştur ve bundan sonrada olacaktır. Allah razı olsun, Bahçeli’nin yaptığı açılımlar, ezber bozan çıkışlar. Tüm bunlarla birlikte yeni bir süreç içerisindeyiz. İnşallah bunu başaracağız. Silahların gölgesinin olmadığı, siyasetinin alanının genişlediği, demokratik siyaset içerisinde ülkemizin ilerlemeye devam ettiği bir ortamı hep birlikte oluşturacağız. Bu kolay değil. Gel-gitler olabilir mi olabilir. Bu tür süreçleri sabote etmek isteyenler, dezenformasyonlar yayarak milletin kafasını karıştırmak isteyenler olabilir mi elbette olabilir" dedi. "Hesabı olanlar bu terör yapılanmalarını birer araç olarak kullanıyor" Yalova’da şehit düşen 3 polise Allah’tan rahmet dileyen Yılmaz, "Mekanları cennet olsun. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bu örgütlerin, bütün bu yaşadığımız süreçlerle bağlantılı olmadığını düşünebilir miyiz? Kendilerinden ortaya çıkmış yapılar olduğunu düşünebilir miyiz? Ülkemiz ve bölgemiz üzerinde hesabı olanlar, bu terör yapılanmalarını birer araç olarak kullanıyor. Bir enstrüman olarak kullanıyor. Maalesef böyle bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. İnşallah Terörsüz Türkiye, çok daha güçlü bir Türkiye demektir. Çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürüyen bir Türkiye demektir. İnşallah onu da hep birlikte inşa edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Ankara TÜRKYED Genel Başkanı Çelik; "TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" Tarımsal Üretim ve Küçükbaş Yetiştiricileri Genel Merkezi (TÜRKYED) Genel Başkanı Nihat Çelik, 2025 yılının tarım ve hayvancılıkta oldukça zor geçtiğini belirterek, "2026 yılından en büyük beklentilerimiz kırsalda yaş ortalamasını düşürmek için gençlerin kırsala dönüşünün sağlandığı, girdi maliyetlerinin düşürüldüğü, desteklerin daha fazla artırıldığı bir yıl olmasıdır. TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" dedi. Tarımda 2025 yılının zor geçmesine karşın olumlu manada önemli gelişmelerin de yaşandığına dikkati çeken Çelik, 2025’te yeni projeler ile tarımsal desteklerden su planlamasına kadar birçok başlıkta önemli gelişmeler yaşandığını söyledi. Çelik, zirai don ve kuraklığın tarımsal üretime önemli ölçüde zarar verdiğine işaret ederek "Nisan ayı döneminde 65 ilde yaşanan don olayı, 16 üründe ciddi hasarlar oluşturdu. Diğer taraftan yağışlardaki azalma ve artan sıcaklıklar nedeniyle bu defa kuraklık nedeniyle tarım havzalarında toprak nemi kritik seviyelere geriledi. Barajlar tükenme noktasına geldi. Birçok üründe rekolteler yarıdan fazla düştü. Bu manada suyun önemi bir kez daha anlaşıldı. Dolayısıyla Tarım Bakanlığımızın gerekli tedbirleri almak adına 10 Yıllık Ulusal Su Planını ortaya koyması geleceğimiz açısından en önemli gelişmelerden birisi olmuştur" ifadelerini kullandı. Öte yandan tarım politikalarına ışık tutacak olan genel tarım sayımı çalışmalarının 2025 yılında başlamasının önemli bir gelişme olduğunu belirten Çelik, Tarım ve Orman Bakanlığınca Tarım Orman Şurasının dördüncüsünün gerçekleştirilmesinin de önemli bir adım olduğunu vurguladı. Çelik, Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek projesinin 2025 yılının da başladığını anımsatarak projeye 2026 yılında küçükbaş hayvancılığın da dahil edilecek olmasının hayvancılığa önemli bir ivme kazandıracağını kaydetti. "Hayvan varlığında özellikle küçükbaş hayvan varlığında artışlar yaşandı" 2025 yılının bitkisel ve hayvansal üretimdeki durumuna dikkati çeken Çelik, "Bitkisel üretimde düşüşler kaydedilmesi yanında hayvan varlığında özellikle küçükbaş hayvan varlığında artışlar yaşandı. Ancak tarımsal girdi fiyatlarının yüksek olması üreticilerin zor bir yıl geçirmesine neden oldu. Ayrıca 2025 yılı, sektörde en önemli sorun olarak sürekli gündemde tutulan gerek et gerekse süt ürünlerinin fiyatlarındaki artışlarda fırsatçılar, tedarikçiler ve aracıların etkin rol oynaması yetiştiricinin kar etmemesi ve tüketicinin de pahalı fiyatlardan dolayı yeterince et ve süt tüketemediği bir yıl olmuştur" ifadelerini kullandı. Çelik, Kurban Bayramı sonrasında ortaya çıkan şap hastalığının hayvancılığa ciddi manada zararlar verdiğini kaydederek bu konuda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve Bakanlık personelinin hastalığı bertaraf etmek için ülke genelinde yoğun bir şekilde gayret saf ettiklerini sözlerine ekledi. "TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" Çelik, TÜRKYED’in 2026 vizyonunun kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanı olduğuna işaret ederek, "TÜRKYED olarak öncelikle 2026 yılında her alanda tarımsal üretimin artacağı gerek çiftçilerimizin ve üreticilerimizin gerekse tüketicilerimizin mutlu olacağı bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Özellikle kırmızı et üretim ve tüketiminin artırılarak ithalat yerine ihracat yapan bir ülke konumuna geçmek en önemli beklentilerimizdendir. 2026 yılının tarımsal üretimde iklim değişikliklerinden en az etkilendiği, çiftçileri üretimde tutacak desteklerin artırılacağı bir yıl olmasını diliyoruz. Sadece üretimi değil gıda güvenliğimizi de tehlikeye sokmamak için iklim değişikliklerine uyumlu uzun vadeli politikaların hayata geçirilmesini bekliyor bu konuda önemli çalışmalar yapan Bakanlığımıza topyekûn sektör paydaşlarının destek olmasını istiyoruz. 2026 yılından en büyük beklentilerimiz, üreticilerin tarımdan uzaklaşmadığı, tarım arazilerimizin her bir karışının ekilip biçildiği, kırsalda yaş ortalamasını düşürmek için gençlerin kırsala dönüşünün sağlandığı, girdi maliyetlerinin düşürüldüğü, desteklerin daha fazla artırıldığı, üreticinin ve tüketicinin kazanacağı bir yıl olmasıdır. TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" değerlendirmesinde bulundu.