SPOR - 21 Ağustos 2020 Cuma 18:40

Ebrar Efkan Bilgiç: "Fenerbahçe, Giuliano davasından ekstra 1.7 milyon Euro alacak"

A
A
A
Ebrar Efkan Bilgiç: "Fenerbahçe, Giuliano davasından ekstra 1.7 milyon Euro alacak"

Spor Hukukçusu Ebrar Efkan Bilgiç, Fenerbahçe’nin Giuliano davasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Spor Hukukçusu Ebrar Efkan Bilgiç, Fenerbahçe’nin Giuliano davasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Suudi Arabistan temsilcisi Al Nasr’ın Fenerbahçe’ye ödemediği 4,5 milyon Euro’ya ek olarak sarı-lacivertli ekibin 1.7 milyon Euro faiz alacağını ifade eden Bilgiç, "Eğer CAS, tazminat kararı verirse, Fenerbahçe ekstra 2 milyon Euro’ya yakın tazminat alabilir" diye konuştu.


Fenerbahçe’de gündemin önemli maddelerinden birisi de CAS’ın Giuliano transferi için vereceği karar. Brezilyalı oyuncu, 2 sezon önce 10 milyon 500 bin Euro karşılığında Fenerbahçe’den Suudi Arabistan ekibi Al Nasr’a transfer olurken, Suudi temsilcisi bonservis bedelinin 4,5 milyon Euro’sunu sarı-lacivertli kulübe ödemedi. Bu gelişme üzerine Fenerbahçe, FIFA’ya başvururken, FIFA, sarı-lacivertli takıma bu paranın faiziyle birlikte ödenmesine karar verdi. 1.7 milyon Euro faiz ödenmesine hükmedilmesinin ardından Al Nasr yetkilileri, bu faizi ödemek istemedikleri için CAS’a başvurdu. Önümüzdeki günlerde bu futbolcunun dosyasıyla ilgili karar çıkması beklenirken, spor hukukçusu Avukat Ebrar Efkan Bilgiç, konuya açıklık getirdi.



"Ödeme yapılmazsa transfer yasağı ve puan silme gelebilir"


Fenerbahçe’nin Al Nasr’dan alacağı olan 4,5 milyon Euro anaparaya ek olarak 1.7 milyon Euro da faiz olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Avukat Ebrar Efkan Bilgiç, "Bu parayı her türlü ödeyecekler. Ödemezlerse uluslararası transfer yasağı alırlar. Fenerbahçe’ye ödemeleri gereken parayı, çıkan kararın ardından ödemek zorundalar. Talimatta, ’Mevcut transfer bedelini ödememesi ve kulübün CAS’a başvurması halinde 1 ya da 2 dönem transfer yasağı ve para cezası alabilir’ maddesi var. Transfer yasağı gelse bile ödemeleri gereken miktar silinmeyecek. Bu parayı her şekilde ödeyecekler. Al Nasr burada puan silme cezası da alabilir. Ama bunu ilgili futbol federasyonunun vermesi gerekiyor. Buradaki kararda ilk uygulanacak olan yaptırım, para cezası ve ardından da transfer yasağıdır. Bunları da yerine getirmezse, borç ve tazminata faiz işlemeye devam eder, üzerine de puan silme gelir. FIFA, şubat ayında Fenerbahçe lehine bir karar verdi ve ardından olay CAS’a taşındı. Faiz ödemesine karşı oldukları için CAS’a başvurdular. Açıklanacak olan kararın ardından, Al Nasr’ın Fenerbahçe’ye tazminat ödemesine de hükmedilebilir" ifadelerini kullandı.



"Bu gelirler limite eklenebilir"


Giuliano dosyasında hükmedilen 1.7 milyon Euro’luk faiz getirisinin Fenerbahçe tarafından limitlere eklenebileceğini de söyleyen Avukat Ebrar Efkan Bilgiç, "Ben bunları dışında Fenerbahçe’nin tazminat alacağını da düşünüyorum. CAS kararının açıklanmasının ardından 4.5 milyon Euro anapara ve 1.7 milyon Euro faiz ödemesiyle birlikte Al Nasr kulübüne tazminat cezasının da çıkması muhtemel. Giuliano’nun bonservis bedelinin 10 milyon 500 bin Euro olduğunu düşündüğümüzde, tazminat olarak 2 milyon Euro’ya yakın bir miktar ortaya çıkabilir. Yani CAS kararı sonrasında Fenerbahçe, 4.5 milyon Euro’luk anapara alacağının yanı sıra, 3,5 milyon Euro civarı da faiz ve tazminat geliri elde edebilir, bunu da limitlerinde kullanabilir" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.