ASAYİŞ - 12 Aralık 2025 Cuma 12:32

Ekrem İmamoğlu’nun "bilirkişi" davası ertelendi

A
A
A
Ekrem İmamoğlu’nun "bilirkişi" davası ertelendi

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun bir kısım soruşturmalarda görevli bilirkişiyi hedef göstererek yargı görevini yapmasını etkilemeye teşebbüs ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Mahkeme, dava dosyasının esasa ilişkin mütalaanın hazırlanması için Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine hükmederek, duruşmayı 30 Mart 2026 tarihine erteledi.


İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun bir kısım soruşturmalarda görevli bilirkişiyi hedef göstererek yargı görevini yapmasını etkilemeye teşebbüs ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması görüldü. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan salonda görülen duruşmada ’yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu ile tarafların avukatları hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, İmamoğlu’nun eşi ile oğlu Dilek Kaya İmamoğlu ve Selim İmamoğlu, çeşitli parti üyeleri katıldı.



"Bu süreçte dediklerimin ne demek olduğunu araştırmak yerine, benim dediklerimin suç olduğunu araştırmakla mesai harcanıyor"


Duruşmada savunma yapan sanık Ekrem İmamoğlu, "Hakkımda açılan her dava kişiseldir. Normalde aylar sürecek işlemler, birkaç saat içinde tamamlandı. Bu normalde rastlanması mümkün olan bir şey değildir. Biz bu bilirkişiyi araştırdık, kendisi CHP’nin adı geçtiği tüm davalarda görev aldı. Bu tesadüf değil, bu normal değil. Ben bunu dile getirdim. Beni yargıladığınız sistem, işlediğim suçu değil, olayları siyasallaştıran sistemdir. Benim dediklerim bir eleştiridir, ben susamam, eleştirmek zorundayım. Herkesin doğruları söylemeye hakkı vardır. Ben doğruları söylemeye devam edeceğim. Benimle ilgili yargılama yapan iddia makamı, hakimleri etkilemektedir. Adil yargılamaya müdahale etmektedir. Bu süreçte dediklerimin ne demek olduğunu araştırmak yerine, benim dediklerimin suç oldugunu araştırmakla mesai harcanıyor. Benim korkmamı istiyorlar, bizim marşımız ’korkma’ diye başlıyor. Her türlü, kumpas, iftira ve komploların üretildiği bir adalet sistemi var. Birileri kişisel çıkarları için adalet sistemini çökertmekle meşgul. Ekonomiden, eğitime, üretimden sanayiye her türlü çöküşün eseri olan Cumhurbaşkanlığı sisteminin çözebileceği bir sistem kalmamıştır. Her şeyi bilen kişi zihniyeti kadar tehlikeli bir şey yoktur" ifadelerini kullandı.



"Ben yargılamayı etkiliyor muşum, bu zalimliği yapan yargılamayı etkilemiyor ben mi etkiliyorum? Hadi oradan"


Savunmasına devam eden sanık İmamoğlu, "Bugün adalete güven yüzde 20’lerin altına düşmüştür. Bu kadar kutsal bir görevin yanlış yapıldığı algısı oluşturuluyor. Bu durum, hukukçuların canını yakmalı. Benim bir önceki duruşmalarımda, savunma yaptığım sırada su içmeme izin veren hakimin yeri değiştirildi. Bunun hesabını kim verecek? Bunu yapanlar, günü geldiğinde yargı önünde çatır çatır hesap verecek. Ben bilirkişiyi değil, her şeyi bilen kişisiyi eleştirdiğim için buradayım. Ben, bu zihniyetle mücadele etmek için buradayım. Dünyada teknoloji gelişiyor, neler üretiliyor. Bizde ki zihniyet, dünyadaki en büyük adalet sarayı. Bu ayıbı, bu utancı 60’lı yıllardan sonra yeniden inşa ediyorsunuz. İkinci Yassı Ada’yı inşa ediyorsunuz. Benim kimseye önyargım yok ama görevini uygun yapan insanların sağa sola gönderilmesi ayıp değil mi? Millet adliyeden korkar hale geldi, ayağı titriyor insanların. Allah kimseye bu siyaset zincirinin halkası olmayı nasip etmesin. Hakkımda açılan ’Ahmak’ davasının hakiminin yeri değiştirildi. Benim 19 Mart sürecinde bazı arkadaşlarıma, adli kontrol şartıyla serbest bırakan Sulh Ceza Hakimi görevden alındı. Pazartesi görülen davada, sahte evrak yok ki, bu yüzden dava ertelendi. Ben savunma yapmıyorum, yapmayacağım. Ben yargılıyorum ve yargılayacağım. Pazartesi günü görülen davada hakime, ’Beni Adil yargılayabilecek misiniz?’ Diye sordum. Sormaya devam edeceğim. Adalette yargılamayı ben mi etkiliyorum, ben mi bozuyorum adaleti? Ben yargılamayı etkiliyor muşum, bu zalimliği yapan yargılamayı etkilemiyor ben mi etkiliyorum? Hadi oradan. Ergenekon ve balyoz kumpaslarında insanlar yargılandı. Bu ülkenin genelkurmay başkanı tutuklandı. Hepsinin hesabını soracağım. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de 3 bin kişilik duruşma salonu yaptırıyorsunuz. Kişi işi kendinden bilir" dedi.


İmamoğlu savunma yaptığı sırada duruşma hakimi, sanığın savunmasını kürsiye yönelik yapmasını istedi. Sanık İmamoğlu ise, "Ben savunma yapmıyorum. Ben olanı size değil herkese anlatıyorum" dedi.



"Bilirkişi dosyası gereksizdir’’


Savunmasında, meclise çağrıda bulunan sanık İmamoğlu, "Bu hakim savcı atamaları nasıl yapılıyor. Bunları kim belirliyor, bunun hesabını mecliste sorun, çıkıp anlatın. Günü geldiğinde bunun hesabı sorulacak. Mart ayından bu yana İBB’nin kent uzlaşısı iddianamesi daha hazırlanmadı bile. Avukatım Mehmet Pehlivan, iyi avukatlık yaptı diye tutuklandı. Bu ülkede iyi avukatlıkta suç. Türkiye yol ayrımındadır. Bir tarafta eğitim, liyakat, adalet, diğer tarafta yorgun, bitkin iktidarın ayrımındadır. İBB iddianamesinde de gördük bunu. Tutuksuz yargılama şarttır. Bu duruşmaları canlı yayınlayın, insanlar görsün, bilsin. Ben vazifemi iyi yaptığım için, İstanbul’u iyi yönettiğim için buradayım. Hiçbir yalan hayatta kalmaz, günü geldiğinde adalet tecelli edecek, bunu kimse engelleyemeyecek. Bilirkişi dosyası gereksizdir. Ben bir hukukçu değilim, bu benim temennim." Şeklinde konuştu.



Dosya mütalaaya gönderildi


Ara kararını açıklayan mahkeme, dava dosyasının esasa ilişkin mütalaanın hazırlanması için Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine hükmederek, duruşmayı 30 Mart 2026 tarihine erteledi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AB’den Türkiye’ye: "Pozitif Gündem ve Diyalog Karşılık Buluyor" mesajı Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Maslahatgüzarı Jurgis Vilcinskas, 2025’in AB-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin hızlandığı, vize kolaylaştırmalarının genişlediği, ticaret hacminin arttığı ve mültecilere yönelik AB desteğinin güçlendiği bir yıl olduğunu belirtti. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Maslahatgüzarı Jurgis Vilcinskas, Ankara’da bir otelde basın mensupları ile bir araya gelerek AB ile Türkiye arasındaki gelişmeleri değerlendirdi. Maslahatgüzar Vilcinskas, 2025 yılının AB-Türkiye ilişkileri açısından "çok güçlü ve olumlu bir yıl" olarak kayda geçtiğini belirterek ticaret, göç, güvenlik, bilim ve inovasyon gibi alanlarda yürütülen üst düzey temasların "somut sonuçlar" doğurduğunu söyledi. Vilcinskas, yıl boyunca devam eden pozitif gündemin ve yoğun angajmanın altını çizerek, altı yıllık aranın ardından üst düzey ekonomik diyaloğun; dört yıl sonra ise terörle mücadele diyaloğunun yeniden başlatıldığını hatırlattı. Vilcinskas, "Diyalog derken sadece görüşme kastetmiyorum; her bir temas, ticaret engellerinin azaltılması, Ar-Ge işbirliğinin ilerletilmesi ve güvenlik tehditlerine ilişkin değerlendirmelerin paylaşılması gibi somut çıktılar üretti" ifadelerini kullandı. Yıl sonunda Schengen vizesi başvurularında 1 milyonun üzerinde seyretmesi bekleniyor Vilcinskas, yılın ikinci olumlu tablosunun halklar arası temas ile iş dünyasının hareketliliğinde görüldüğünü belirterek, AB üyesi ülkelerin Türkiye’deki konsoloslukları tarafından 2025 sonunda 1 milyonun üzerinde Schengen vizesi başvurusunun işlenmiş olacağının öngörüldüğünü söyledi. Bu rakamın Çin’in ardından dünyadaki en yüksek ikinci sayı olduğuna dikkati çekti. Yaz aylarında yürürlüğe giren aşamalı vize (visa cascade) düzenlemesinin, güvenilir seyahat geçmişine sahip Türk vatandaşlarına çok yıllı ve çok girişli vize alma imkânı sağladığını belirten Vilcinskas, "Uygulama şimdilik yalnızca tır şoförlerini kapsamıyor. Bunun dışındaki tüm başvuru sahipleri bu kolaylıktan yararlanıyor" dedi. Maslahatgüzar, düzenlemenin kısa sürede etkisini gösterdiğini, konsoloslukların önceki yıllara kıyasla daha fazla çok girişli vize verdiğini kaydetti. Ayrıca birçok AB ülkesinin iş dünyası, akademi ve öğrencilere yönelik özel kolaylaştırılmış uygulamalar başlattığını ifade etti. Avrupa Komisyonu’nun, Türkiye ile vize serbestisi teknik diyaloğunu yeniden başlatmayı teklif ettiğini hatırlatan Vilcinskas, kalan 6 kriterin tamamlanmasının önemine vurgu yaptı. Ticaret hacmi 230 milyar Euro’ya doğru AB-Türkiye ticaretindeki büyümeye değinen Vilcinskas, dengeli ticaret hacminin 2025 sonunda yaklaşık 230 milyar Euro’ya ulaşmasının beklendiğini belirtti. Gümrük Birliği’nin 30. yılına işaret eden Vilcinskas, otomotiv, temiz teknoloji ve tekstil gibi sektörlerde AB ve Türk şirketleri arasında "derinleşmiş değer zinciri entegrasyonu" bulunduğunu ifade etti. AB’den Suriyeli mülteciler için ek 1,5 milyar Euro Vilcinskas, Türkiye’nin Suriyeli mültecileri barındırma konusundaki "büyük insani sorumluluğunu" takdir ettiklerini belirterek AB’nin desteklerinin süreceğini kaydetti. Önümüzdeki üç yılda mültecilerin güvenli ve onurlu dönüş süreçlerini desteklemek için özel programlar tasarlandığını aktaran Vilcinskas, sınır lojistiğinin ücretsiz sağlanması ve Suriye’de yeni bir hayat kurabilmeleri için finansman desteğinin planlandığını kaydetti. Mülteci destek paketi kapsamında AB’nin geçen yıl sağladığı 1 milyar Euro’ya ek olarak bu dönem için 1,5 milyar Euro daha ayırdığını belirten Vilcinskas, desteğin özellikle sosyal sektörler, sınır yönetimi ve göç alanlarında yoğunlaşacağını söyledi. Göç politikalarının koordinasyonu, Suriye’de istikrar ve geçiş süreci konularında Türkiye ile çalışmaya devam edeceklerini dile getiren Vilcinskas, "Kapsayıcı ve demokratik bir Suriye’nin inşası, AB-Türkiye ilişkilerini ve stratejik ortaklığımızı derinleştirmek için büyük bir fırsat" dedi. "AB kendi savunma hazırlıklarına çok yatırım yapıyor" Türkiye’nin savunma sanayii ve askeri alandaki ihracatın dünyayla kıyaslandığında ivmelenme yaşadığını dile getiren Vilcinskas, "Ülkeniz savunma ürünlerinde ihracatı 7 milyarı (dolar) aşkın bir tutara ulaştırdı. Yine gerçekten en yüksek rakamlardan bir tanesi küresel alanda bu alandaki başarısı. Pek çok fırsat var, işbirliği fırsatı var. Endüstriler, savunma ve güvenlik konularında çalışan endüstriler arasında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında pek çok işbirliği fırsatı var diyebiliriz. Şimdi Avrupa Birliği tarafında halen şuna dikkate devam etmeliyiz. Avrupa Birliği kendi savunma hazırlıklarına çok yatırım yapıyor. Bazı spesifik planlar var, mevzuat girişimleri var bununla ilgili olarak yapılan. O da şu anlama geliyor, bizim yatırımlarımızın fonlarla desteklenmesi lazım ve uzun vadeli stratejilerle de desteklenmesi lazım" "Türkiye, AB aday ülkesi olarak SAFE’e katılabilir" AB’nin yürüttüğü "Security Action for Europe" (SAFE) Programı’nın savunma alanında mali bir destek sağladığını ve üye devletler için 150 milyar Euro kredi desteği sağlayacağına dikkati çeken Vilcinskas, şu ifadeleri kullandı: "Program, üye devletler için hazırlanmış bir program her şeyden önce. Bu krediler acil durumda satın almalar için kullanılacak, bazı ileri silah sistemlerinin satın alınması için kullanılacak. Bu şekilde Avrupa Birliği üye devletlerinin dayanıklılığının direncini artıracak ve özellikle de Ukrayna. Çünkü Ukrayna o programın tam üyesi olacak. Onu da güçlendirecek. SAFE aynı zamanda diğer ortakları da kapsayabiliyor ve özellikle genişleme ülkelerini, aday ülkelerini kapsıyor. Aday ülke olarak Türkiye katılabilir, ortak satın alma programlarına katılabilir. Eğer Türkiye diyelim güç birliği yapıp ihalelere Avrupa Birliği üye devletleriyle birlikte katılmak, belli sistemlere satın almak isterse bunu yapabilir ve daha düşük fiyatlardan faydalanabilecek. Çünkü bu sözleşmelerde daha büyük finansman olacak ve fiyatlarla el verişi daha uygun olacak o sözleşmelerde. Şimdi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ndeki oluşumları da tedarikçi olarak da katılabilir ortak satın alma programlarına belli şartlara tabi olarak. Şimdi Türkiye’nin kontrolü oluşumları hem Avrupa’da hem Türkiye’de, Türkiye’deki kontrolü oluşumları da yüzde 35’e kadar katılabilir alt hibelere. Ama bazı şartlar var, Türk firmaları değerinin yüzde 15’ine kadar bir değer de sunabilir, o yüzden Türkiye’ye SAFE’den hariç tutuldu demek doğru bir değerlendirme olmaz. Türkiye’nin kredilere erişimi yok, programın finansmanına erişimi yok ama öte yandan bazı kısımlarına erişimi var."
Kayseri Melikgazi’de yaşam alanları modern görünüme kavuşuyor Yaptığı çalışmalarla ilçenin estetik dokusuna da değer katan Melikgazi Belediyesi; Küçükali (Battalgazi) Mahallesi 2. etap kentsel dönüşüm alanında yaptığı yaya yolu, otopark düzenleme ve parke döşeme çalışmalarıyla hem güvenliği artırıyor hem de yaşam alanlarını modern ve estetik bir görünüme kavuşturuyor. Örnek ve referans kentsel dönüşüm projeleri ile Küçükali (Battalgazi) Mahallesi’nin çehresini güzelleştirmeye devam ettirdiklerini belirten Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu; "Melikgazi’miz her geçen yıl düzenli ve imarlı bir şekilde büyüyüp gelişiyor. Melikgazi olarak yepyeni yollar, caddeler, kavşaklar, parklar ile vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir bir projelerimizi hayata geçiriyoruz. Melikgazi’de her mahalleye eşit şekilde hizmet ulaştırmak için gayret ediyoruz. İlçemizin farklı noktalarında başlattığımız yaya yolu ve otopark düzenleme yatırımlarını da bir yandan titizlikle sürdürüyoruz. Bu kapsamda Küçükali (Battalgazi) Mahallesi 2. etap kentsel dönüşüm alanındaki 20 adet bloğu kapsayan bölgede parke, bordür, yaya yolu ve otopark çalışması yapılıyor. Bu bölgede nisan ayından beri çevre düzenleme çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca yollarını da sıcak asfalt yaparak daha güzel hale getiriyoruz. Parkesi, bordürü, otopark ve kaldırımları ile büyük bir alanda çalışma yapıyoruz. Bu çalışmalar tamamlandığında hemşehrilerimiz daha güçlü, konforlu, estetik ve modern bir çevreye sahip olacak. Melikgazi’mizin sağlıklı gelişimine katkı sağlayacak olan tüm çalışmalarımızın hayırlı olmasını dilerim" dedi.