ASAYİŞ - 24 Mayıs 2024 Cuma 18:57

Fon davasında ara karar: Seçil Erzan’ın tutukluluk halinin devamına hükmedildi

A
A
A

Yüksek kar getirili özel fon vaadiyle aralarında Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, Erzan’ın tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi. Öte yandan duruşmada tanık olarak dinlenen Seçil Erzan’ın birinci dereceden sicil amiri Sermin Tekin, "Seçil bana çok zor zamanlar geçirdiğini, tehdit edildiğini, yakın akrabalarının tefeciler tarafından rahatsız edildiğini, bu paraları aldığını ancak veremediğini anlattı" dedi.

Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 28 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen 7 sanıklı duruşmada tutuklu sanıklar Seçil Erzan ile Ali Yörük ve bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmaya aralarında Fatih Terim’in kızı Buse Terim’in de bulunduğu bazı müştekiler de taraf avukatlarıyla katıldı.

Duruşmada bazı müşteki avukatları, ‘bankacılık zimmeti’ yönünden dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep etti. Sanıklar Atilla Yörük ile Seçil Erzan’ın avukatı ise müvekkillerinin dosyalarının ayrılmasını talep etti. Mahkeme, bu 2 talebin de reddine hükmederek duruşmaya devam etti.

"Seçil Erzan’ın annesine birkaç kere doktor olarak bakmıştım"

Duruşmada müşteki olarak dinlenen Deniz Güzel, sanık Erzan’ın 2022’de kendisini arayarak bahsedilen fona dahil etmek istediğini söyleyerek, "Ben güven ilişkisi olduğu için 125 bin doları Erzan’ın söylemesiyle sanık Nazlı Can’a gönderdim. Ben bir doktorum. Seçil Erzan’ın annesine birkaç kere doktor olarak bakmıştım. Annesinin bazı sağlık problemleriyle ilgili özel olarak da görüşürdüm. Erzan’a başarılı bir bankacı olduğunu düşündüğüm için güvendim. Erzan’ın annesi bana hasta olarak geldiğinde birkaç kez Nazlı Can da eşlik etmişti ve Erzan’ın akrabası olduğunu söylemişti. Seçil Erzan, Nazlı Can ile birlikte çekildiği bir fotoğrafı bana ‘fonu başlattık hayırlı olsun’ şeklinde yazıp göndermişti. Gönderme amaçları herhalde içim rahat etsin diye. Parayı tamamen tanımadığım bir insan olsaydı göndermezdim. Seçil Erzan’ın sözüne inandım" dedi.

"Yurt dışına kaçacak engel olun dedi"

Seçil Erzan’ın birinci dereceden sicil amiri Sermin Tekin de duruşmada tanık olarak dinlendi. Tanık ifadesinde, "7 Nisan günü İnci Çeviker isimli kişinin Seçil Erzan’a ulaşmak istediğine ama ulaşamadığına ilişkin bir telefon aldım. Aynı zamanda bazı futbolcuların da Erzan’a ulaşamadıklarına ilişkin bilgi de aldım. İnci Hanım ile görüştüğümde ‘10 yıllık arkadaşım tarafında sırtımdan bıçaklandım’ demişti, önce onu sakinleştirdim. Olayın ne olduğunu sordum, Seçil Erzan’a paralar verdiğini ancak kendisini oyaladığını söyledi ve ‘yurt dışına kaçacak engel olun’ dedi. İnci Hanım’ı dinledik, notlar aldık. Ben yöneticilerimizden Tanju Kaya’yı aradım. Şubeye gittiğimde alt katta Volkan Bahçekapılı ile karşılaştım. Ona ‘bir sıkıntı mı var’ diye sorunca ‘yanlış anlaşılmasın, Seçil ile bir şikayetimiz yok, biz evrakları teyit ettirmek için geldik’ dedi. Kolay gelsin deyip üst kata çıktım" dedi.

"Arda Turan, ‘bende Seçil’in telefon numarası var, size verebilirim’ dedi"

İfadesine devam eden tanık Tekin, "7 Nisan gecesi Genel Müdürümüz Hakan Ateş’ten bir telefon aldık. Fatih Terim’in sabah 10.00 gibi geleceğini ve toplantı olacağını söyledi. Sabah 10’da genel müdürlüğe gittik. Fatih Terim, yanında Arda Turan ve Emre Belözoğlu ile birlikteydi. Görüşme yaptık, Arda Turan, Erzan’a paralar verdiğini ama geri alamadığını söyledi. Biz Seçil Erzan ile görüşemediğimizi söylediğimizde Arda Turan, ‘Bende Seçil’in telefon numarası var, size verebilirim’ dedi. Fatih hoca, ’Seçil benim kızım gibidir’ demişti. Toplantının ardından Fatih Terim ile diğer futbolcular gittiler, biz çalışmalarımıza devam ettik. Turan’ın verdiği numarayı aradım açan olmadı, sonra Seçil beni aradı. Perişan halde ağlıyordu. Çok utandığını, korktuğunu ve üzgün olduğunu söyledi. Ne yapabileceğimi sordum görüşmek istediğini söyledi. Şoförümle birlikte attığı konuma gittim. Çorlu’da bir site içerisinde kapının dışında Seçil Erzan beni karşıladı. Çok perişan haldeydi. Seçil bana çok zor zamanlar geçirdiğini, tehdit edildiğini, yakın akrabalarının tefeciler tarafından rahatsız edildiğini, bu paraları aldığını ancak veremediğini anlattı. 3 saat kadar orada kaldım" şeklinde konuştu.

"Muhtemelen Mehmet Aydoğdu’nun haberler çıktıktan sonra bilgisi olmuştur"

Görüşmelerinde Seçil Erzan’ın rızası olmadan izinsiz hiçbir şey yapmadığını belirten tanık Tekin, "Bizdeki tüm para alışverişleri ve nakit alışverişler kameralarla izlenen operasyon alanında olur. Bu fon mevzusunu ben ilk kez İnci Çeviker’den duydum. Sonra Tanju Kaya’ya ilettim. Muhtemelen Mehmet Aydoğdu’nun haberler çıktıktan sonra bilgisi olmuştur. Şubede herhangi bir tartaklama olayı olsaydı, çalışanlarımız oradaysa bunu görmemesi ve de müdahale etmemesi mümkün değildir. Orada değillerse bilemem" ifadelerini kullandı.

Duruşmada Cumhuriyet Savcısı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve eksik hususların giderilmesine karar verilmesini talep etti.

Erzan’ın tutukluluk halinin devamına hükmedildi

Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Seçil Erzan ile Ali Yörük’ün tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, UYAP sisteminde bakım çalışması olduğu gerekçesiyle tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 29 Mayıs tarihine erteledi.

Sema Demir - Gamze Şenyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: “Tüm sektörler sermayenin elinde” Enflasyonla mücadelenin en önemli ayağı olan esnaf ve sanatkarların haksız rekabet karşısında dayanacak gücü kalmadığını hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkede haksız rekabet çok ciddi boyuta ulaştı. Tüm sektörler sermayenin elinde. Maalesef perakende yasası bir türlü çıkmıyor. Çıkmayınca da haksız rekabetle birlikte fiyatları regüle edecek mahalle esnafı neredeyse yok noktasına geldi. Artan nüfusa karşı esnaf sayısında büyük bir artış yok. Sokakta kasap, manav kalmadı. Karşılıklı fiyatların ucuzlamasını sağlayacak bir sistem gerekiyor. Öncelikle zincirlerin haftada 1 gün tatil ve açma kapama saati belli olmalı. Bunun içinde perakende yasası şart. Yasanın olmaması, Hakkari’de, İstanbul’da, Ankara’da veya Bursa’da da aynı fiyatları dayatmaya yol açıyor. Oysa esnaf ve sanatkarlarımız enflasyonla mücadelenin en önemli ayağıdır. Anayasanın 173. maddesinde olduğu gibi esnaf ve sanatkar korunmalı. Meclis tatile girmek üzere bundan sonraki süreçte açılır açılmaz perakende yasası tartışılacak ilk madde olmalı” dedi. “Esnafı tezgahtar, çiftçiyi işçi konumuna getirdiler” Haksız rekabet yüzünden esnafın tezgahtar çiftçinin ise işçi konumuna geçtiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Türkiye’de, gelişmiş ülkelerden örneği alınanla hiç uyuşmayan bir haksız rekabet var. Tüm sektörler sermayenin elinde. Tüm sektörlerdeki ürünleri sattıkları yetmiyormuş gibi ülkenin her yerindeki ürünlerin fiyatını tek tuşla belirleyebiliyorlar. Esnafı bitirdiler, tezgahtar yaptılar. Çiftçiyi de kendilerine işçi yaptılar. Fideyi veriyor, ürettiriyor. Ondan sonra ürünü toplayıp kendi mağazalarına gönderiyor. Fiyatı da kendisi belirliyor. Bir tarafta işsizler ordusu varken diğer tarafta da iştigal edecek, kendi kendine iş yeri müteşebbis olacak insan yok. Artık her şey sermayenin elinde. Ben yaparım, ithal ederim diyor. Bireysel işletme kalmadığı müddetçe etin fiyatının düşmesini kimse beklemesin” şeklinde konuştu. “Haksız rekabetin önüne geçilmeli” Her şeyi bol olan ülkemizde fiyatları düşürememe sıkıntısı olduğunu dile getiren Palandöken, “Küçük esnafımız enflasyonla mücadelenin olmazsa olmaz ayağıdır. Her şeyi bol olan bir ülkede fiyatları düşürememenin sıkıntısı var. Sorunun çözümü belli. Perakende Yasası acilen esnafın ihtiyaçları doğrultusunda güncellenmeli. Devletimizin enflasyonla mücadele ederken aldığı tedbirlerin işe yarayabilmesi için önce esnaf ve sanatkarların korunması şart. Küçük işletmeler ayakta kalmalı ki vatandaş fiyatları mukayese edip gerçek indirimin farkına varsın” diye konuştu.
Bursa Özgür Ozel: “Küfeyi benim sırtıma ver. Ben taşırım” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara hitap etti. Sırtına küfe alan Özel, “Tayyip Bey, bırak küfeyi benim sırtıma ver. Ben emekliyi aslan gibi taşırım” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara otobüs üzerinden seslendi. İki gencin protesto amaçlı küfe getirdiğini gören Özel, gençleri yanına çağırdı. Burada eleştirilerini sürdüren Özel, “Geçen gün Tayyip Bey’i dinliyorum. Ben demişim ‘emekliye 12 bin 500 yetmez, 17 bin 500 ver.’ ‘Asgari ücrete zam yok’ demiş, asgari ücreti zam yapalım demişim. 17 bin lira çay parası çay parası olmaz, 25 bin taban fiyat olsun dedim. 9 bin 200’e buğday satılmaz, 15 bin olsun dedim. Tarlalarda 2 liraya domates kaldı, kavunun karpuzun bostanda kalması olmaz demişim, diyor ki ‘Özgür Bey’in sırtında küfe yok, emekliye zam istiyor.’ ‘2 bin 500 lira zam 33 milyar tuttu’ diyor. ‘Benim sırtımda küfe var’ diyor. Gençler bunu duymuş, küfeyi getirmişler. Tayyip Bey’e dedim ki, ‘Doğru, senin sırtında küfe var. Bu milletten oy istedin, onlar da aldı küfeyi sırtına koydu. Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliler bana ağır geliyor, taşıyamam. Asgari ücretli ağır gelir taşıyamam. Rizeli hemşerime çay parası veremem ağır geliyor’ diyor. Ama bir bakıyorsunuz yandaş müteahhitte sıra gelince dikeliveriyor. 660 milyar lirayı buluyor. Ben diyorum ki, ‘Tayyip Bey, bırak küfeyi ver benim sırtıma. Ben emekliyi aslan gibi taşırım. Asgari ücretliyi taşırız. Biz bu milleti taşırız. Eğer taşıyamıyorsan, bırak küfeyi. Sen bu milletin sırtına yüksün. Emekliler değil, asgari ücretliler değil, esnaf, çiftçi değil. Bu küfeye ne yük koyarsan koy, biz taşırız. Taşıyamayanlar bırakacak, taşıyanlar gelecek. Getir sandığı küfeyi biz taşıyalım. Emeklileri biz ayağa kaldıracağız” dedi. Özel, seçimlerin galibiyetle sonuçlanması durumunda kutlamalarda bu iki gencin de olacağının sözünü verdi.
Konya Konjonktivit tedavi edilmezse gözde ömür boyu izler bırakabiliyor Uzmanlar, gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkan kırmızı göz hastalığı olarak bilinen konjonktivitte, belirtileri görülen kişilerin göz doktoruna gitmesi konusunda uyarıyor. Konjonktivit, gözün beyaz ve şeffaf bölümünü ve göz kapaklarının içini kapsayan tabakanın (konjonktivanın) iltihaplanması olarak tanımlanıyor. Normalde saydam olan konjonktiva, iltihap oluştuğunda pembe ya da kırmızı renk alıyor. Konjonktivitin temas yoluyla bulaştığını ifade eden Medicana Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hasta olan kişi elini gözüne dokunduktan sonra başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor" dedi. "Göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür" Adenoviral konjonktivitlerin, adenovirüs denilen bir virüs nedeniyle ortaya çıktığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hastalarımızda genellikle ilk günlerde gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkar. Özellikle pandemi döneminden sonra adenovirüslerdeki salgınlar daha da artmaya başladı. Daha çok toplu yaşam alanları, çocuklarımızın gittiği kreşler gibi alanlarda daha sık görülüyor. Çünkü bu enfeksiyonda en önemli etken aslında dışarıdan bulaş. Havadan bir bulaş olmuyor. Genellikle temasta bulaş olur. Hasta olan birey elini gözüne dokunduğu zaman başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor. Bu virüs aslında uzunca sürebilen, tamamıyla geçmesi bazen bir ayı bulabiliyor, bazen göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür. O yüzden evde herhangi birinde gözünde bir kızarıklık başladı, birkaç gün içinde şiddetlenerek arttı, göz kapaklarında şişlik oldu, aşırı bir kızarıklık oldu mutlaka bir an önce bir hekime başvurmak lazım. Hekim muayenesinde eğer adenovirüs tanısı koyduysa hemen uygun ilaçlarla tedaviye başlıyor" diye konuştu. "Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz" Evde dikkat edilmesi gereken birtakım durumlar olduğunu belirten Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Elimizi her gözümüze dokundurduğumuzda mutlaka sabunlu suyla beraber yıkamamız gerekiyor. Ortak havlu kullanımını ortadan kaldırmalıyız. Bu tarz şeyler evde salgınlar halinde görülmesine neden oluyor. Genellikle gördüğümüz tablolar ailede bir sağlık çalışanı ya da çocuklarımız kreşe gittikten sonra diğer aile bireylerine bulaşla ortaya çıkıyor. Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz. Fakat hastalarımız bize geç zamanda gelirse ya da kişilerin bağışıklık sistemine bağlı göz yüzeyinde kalıcı izler oluşturursa, bu kalıcı izler göz yüzeyinde ömür boyu bile kalıcı olabilen izler bırakabilmekte. Bu da hastaların gözünde astigmata, görme bulanıklıklarına neden olabilmektedir. O yüzden böyle bir durumdan şüpheleniyorsak en kısa zamanda mutlaka bir göz hekimine başvurmalıyız" şeklinde konuştu.