SAĞLIK - 20 Kasım 2024 Çarşamba 11:01

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

A
A
A

Türkiye’yi sarsan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasında ilk duruşma çarpıcı ifadelerle pazartesiden bu yana sürerken özverili sağlık çalışanlarının bebekleri yaşamda tutma mücadeleleri de devam ediyor. 25 haftalıkken erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 114 günlük yoğun bakım sürecinin ardından sağlıkla taburcu edildi. Anne Ahlam Zaqout "Bu çocuk ölecek, yaşamaz diye düşündüm ama doktorlar umut verdi, çok mutluyum" derken, Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ise “Küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” diye konuştu.

112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle iş birliğinde acil durumdaki bebekleri anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevk ederek bebek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla sağlık çalışanlarına yapılan ‘Yenidoğan Çetesi’ operasyonu tüm Türkiye’yi sarsmıştı. İddianamenin kabul edilmesinin ardından çarpıcı ifadelerin verildiği ilk duruşma pazartesiden bu yana sürerken Türkiye’nin birçok noktasında görevini özveriyle sürdüren sağlık çalışanları da bebekleri yaşamda tutma çabasına devam ediyor. Filistin’den Türkiye’ye gelerek burada yaşamaya başlayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru 40 yaşındaki Ahlam Zaqout’ın bebeği de onlardan bir tanesi. 3’üncü çocuğuna 25 haftalık hamileyken edinilen bilgiye göre Zaqout, bindiği otobüste bir anlık sarsılma sonrası sancılanarak kanaması başladı. Bunun üzerine Zaqout, hemen Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada erken doğumla 620 gram olarak dünyaya gelen Ahmed bebek, yoğun bakıma alındı. Kilosu düşük olan ve erken doğuma bağlı problemler yaşayan minik bebek için yenidoğan ekibi adeta seferber oldu. Zorlu süreçlerin başarıyla sonuçlanmasıyla 114 günlük yoğun bakım süreci sonrası minik bebek sağlıkla taburcu oldu. Anne Ahlam Zaqout bebeğini beklerken yaşadığı süreci anlatırken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik ve Yenidoğan Uzmanları Hakan Çakır ile Burcu Cebeci de tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verdi.

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“Ölecek diye düşündüm ama doktorlar bana umut verdi”

Bebeğinin erken doğduğunu ancak sağlıkla evine götürüyor olmanın mutluluğunu yaşadığını aktaran 40 yaşındaki Ahlam Zaqout, “Filistin’de doktorum ama Mısır’dan mezun oldum, kadın doğumcuyum. Türkiye’de Sultangazi’de oturuyorum, 1 senedir buradayız. Savaş başladıktan sonra buraya kaçtık. Diğer çocuklarımda normal doğum yaptım, hiçbir sıkıntı olmadı. Ben bir otobüsteyken bir kanama ve su başladı, başım döndü. Sonra bir Türk komşum bana araba getirdi, buraya ulaştık. 20 Haziran’da bu olaylar oldu, ilk 1-2 hafta günler zor geçti çünkü çok az kiloluydu. Bir hafta düşündüm, bu çocuk ölecek, yaşamaz ama doktorlar bana biraz umut verdi, bekleyin çok şükür. Her çocuk özeldir, 3,4,5’inci aynı bir his var, kıymetli, çok mutluyum. Çocuklarım onu bekliyorlar, çocuklarım evde parti yapıyorlar. Doktorlar bana bilgiler verdi, ne yapacağım tek tek dediler. Onlar ne zaman inandı ben çocuğa iyi bakıyorum, taburcu olmasına izni verdiler” dedi.

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“Bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde”

Yenidoğan hekimlerinin çabasına dikkat çeken Başhekim Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik, “Yenidoğan hekimlerimizin önemi çok büyük. Her çalıştığım hastanede bu örnekler çokça şahit olduğumuz örnekler. 620 gramdan 3,5 kiloya kadar bir bebeğe can olmak yenidoğan hekimlerimiz ve ekibinin sayesinde. Sağlık camiamız çok emek sarf ediyor. Ben de bir yoğun bakım hekimiyim ve yoğun bakımda bir insanın hayatta kalması için kaç kişinin mücadele ettiğini biliyorum. Dolayısıyla hele de küçücük bebeklere can olma yolunda hemşiremiz, doktorumuz çok büyük gayretler içerisinde çalışıyor. Gerçek savaşçıların üzülmemesi lazım” şeklinde konuştu.

“Negatif bakış açısı oluşmasını istemiyoruz”

Yenidoğan yoğun bakım süreçlerinde işleyişe ilişkin bilgiler veren Yenidoğan Uzmanı Dr. Hakan Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenidoğan yoğun bakım üniteleri 7-24 çalışan doktorların, hemşirelerin, personellerin çok dikkatli, hassas olduğu, özveriyle çalıştıkları üniteler. Burada bebeklerimizin her halini gözlemliyoruz, en ufak bulgular bizim için sonrasında önüne geçilemeyecek hastalıkları önlemek için önemli. Bu zor çalışma şartlarına hazır olmak için önemli bir eğitimden geçmekten gerekiyor. Alanımızda çalışan hemşirelerimiz de bu konuda özel eğitimler alıyorlar. Yenidoğan Çetesi adı altındaki haberler herkesi çok üzdü, bizi de çok üzdü. Tabi ki bu süreçte zarar gören aileler kadar üzülmemiz mümkün değil. Biz de bu işi layıkıyla yapmaya çalışan insanlar olarak bu kötü olaylardan dolayı negatif bir bakış açısı oluşmasını istemiyoruz. Ahmed bebek özel bir bebek, annesi Filistinli bir hekim, Türkiye’de şu an Cerrahpaşa’da eğitimine devam ediyor. 620 gram gibi çok küçük bir ağırlıkta, 25 haftalık doğdu. Birçok badire atlattı, doğduğunda organları çok az gelişmişti. Başta akciğer olmak üzere beslenmesi, kalbi, beyni ile ilgili önemli olaylar atlattı. Yakın bakım ve destek ile bugünleri gördük”

Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı

“114 günlük süreç sonunda 3 bin 100 gram taburcu etmeyi başardık”

Yenidoğan Uzmanı Dr. Burcu Cebeci, “Ahmed bebeğimiz 25’nci haftada 620 gram olarak doğdu, acil bir operasyonla erken doğmak zorunda kaldı. Doğum sonrasında hemen yoğun bakım ünitemize alıp gerekli tedavi, takiplerini yaptık. 114 günlük bir takip süreci sonunda da 3 bin 100 gram olarak annesine sağlıklı bir şekilde taburcu etmeyi başardık. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaştık. Anne açısından da bizim, bebek açısından da zorlu bir süreç geçti. 114 günün sonunda başarıyla taburcu edebildik. Öncelikle çok küçük doğduğu için en çok akciğer problemleri yaşadık, çok uzunca bir süre solunum cihazına bağlı olarak takip etmek zorunda kaldık fakat yaklaşık 55-56’ıncı gününde solunum cihazından ayırabildik. Beslenmeyle ilgili problemler oldu başlangıç döneminde, gözle, görmeyle ilgili prematüre bebeklerde sıkça gördüğümüz prematüre retinopatisi açısından takip oldu. Gerekli anlarda tedavisi uygulandı. Şu an bunlarla ilgili takip altında. Herhangi bir sıkıntısı olmadan bebeğimizi şu an sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz. Gerekli anlarda her zaman onların yanında olmaya devam ediyoruz. Birçok alanda takip edilmesi gereken durumlar söz konusu ve tabi ki ailesi, anne, babası çok detaylı bir şekilde bilgilendirilerek ayaktan poliklinik hizmeti vererek bu bebeklerin takibine devam ediyoruz. Filistinli bir ailenin bebeği olarak geldi, anne kadın doğum doktoru. Bizi çok derinden yaralayan, üzen haberler oldu. Bu işe gönül veren birçok hekim arkadaşımızla birlikte şunu söylemek istiyorum ki; yenidoğan hekimi olmak ayrı bir fedakarlık ve özveri isteyen bir branş. Biz her zaman bu bebeklerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 15 Temmuz gazisi ve eski Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan: "FETÖ’nün infaz listesine adım yazılmıştı" 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında başından vurularak infaz edilmek istenen dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında hazırladığı raporun ardından, darbecilerin hedefi haline geldiğini ve adının infaz listesine yazıldığını söyledi. Dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı 1. Sınıf Emniyet Müdürü Turgut Aslan, 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara’da yaşanan askeri hareketlilik hakkında bilgi almak için koruması Hasan Gülhan ile birlikte Jandarma Genel Komutanlığı’na gitti. Burada darbeci komutan eski Kurmay Albay Erkan Öktem ve beraberindeki askerler tarafından alıkonulan Aslan ve koruması Gülhan derdest edildi. İnfaz edilerek başlarından vurulan Hasan Gülhan hayatını kaybederken, ağır yaralanan Turgut Aslan 5 ayda geçirdiği çok sayıda operasyonla hayata tutunarak "gazi" unvanını aldı. Terör örgütleriyle korkmadan mücadele ettiklerini söyleyen Aslan, Havacılık Daire Başkanlığında o gece yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. "Korumamım kafasına ateş ederek öldürdüler" Jandarma Genel Komutanlığında alıkonulmasıyla ilgili konuşan Aslan, "O gece Jandarma Genel Komutanlığına gittim. Darbeci Erkan Öktem içeriye girince beni rehin aldı. Benim ve korumam Hasan Gülhan’ın ellerini bağladı. Su istedim vermedi. Lavaboya gitmek istedim. ‘Seni öyle bir yere göndereceğim ki lavabo ihtiyacın olmayacak’ dedi. Başka devletlerden mi maaş alıyorsun diye sordum. Türkiye Cumhuriyeti sana maaşını veriyor dedim. Korumamım kafasına ateş ederek öldürdüler. Benim başıma da ateş ettiler. Öldüğümü düşünüp oraya bırakmışlar. Beni bulduklarında şahadet getiriyormuşum. Beni hastaneye götürmüşler. 4 beyin ameliyatı olmuşum, aylarca komada kalmışım. Uyandığımda Fetullah Gülen’in başarılı olup olmayacağını sormuşum. Başarılı olamadığının cevabını alınca rahat bir nefes almışım" dedi. "FETÖ’nün infaz listesine adım yazılmıştı" Fetullahçı Terör Örgütü - Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) faaliyetleri ile ilgili hazırladığı raporun ardından darbecilerin hedefi olduğunu söyleyen Aslan, "Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan benden bir rapor istedi. 60 sayfalık rapor yazdım. Sonuna da, ‘FETÖ bir terör örgütüdür’ diye yazdım. FETÖ’ye yönelik tutuklamalar başlayınca onların infaz listesine adım yazıldı. Bazı tahminlerim vardı ama darbe girişimine kalkışacaklarına ihtimal vermiyordum. Hazırlık içindelermiş. Bu durumdan haberim olduğunu öğrenince de girişimlerini birkaç gün öne çekmişler" diye konuştu. "FETÖ’cüler arabama ateş etti" Uğradığı saldırılar hakkında da konuşan Aslan, "Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, yanıma koruma verilmesini önerdi. Bu öneriyi kabul etmemiştim. FETÖ’cüler arabama ateş etti. Daha sonra korumalı ve zırhlı araçla hareket etmeye başlamıştım. Mardin Nusaybin’de inceleme yapmaya gitmiştim. Orada da teröristler beni vurmak istemiş. Yakalanan teröristler silahın tutukluk yaptığı için beni vuramadıklarını söylemiş" ifadelerine yer verdi.
İstanbul Arnavutköy Liman Sosyal Tesisleri hizmete açıldı Arnavutköy Belediyesi tarafından Karaburun sahiline kazandırılan Liman Sosyal Tesisleri, düzenlenen törenle hizmete açıldı. Arnavutköy Belediyesi’nin Karaburun’da inşa ettiği Liman Sosyal Tesisleri, gerçekleşen törenle hizmete açıldı. Programa Başkan Mustafa Candaroğlu, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu, AK Parti Arnavutköy İlçe Başkanı Salim Gökhan Gürek ve çok sayıda davetli katıldı. Açılış töreni öncesinde gerçekleştirilen özel etkinlikte, davetli konuklar mutfağa girdi. Oyuncular Willma Elles, Ahmet Arıman ve Songül Korkmaz ile birlikte şef Ayvaz Akbacak, şef Gamze Tosun ve sunucu Kadir Balık, tesisteki profesyonel mutfakta yemek hazırlayarak programa renk kattı. Etkinlik, Karaburun’un sıcak ve samimi atmosferini yansıtan keyifli anlara sahne oldu. "Birlikte yaşamayı, birlikte güzelleştirmeyi hedefliyoruz" Açılış programında konuşan Başkan Mustafa Candaroğlu, Karaburun’un hem doğal güzellikleriyle hem de sosyal yaşam imkanlaryla İstanbul’un nadide köşelerinden biri olduğunu vurguladı. Candaroğlu, "Biz Arnavutköy’ü sadece inşa etmiyoruz; birlikte yaşamayı, birlikte güzelleştirmeyi hedefliyoruz. Karaburun sahilinde yürüttüğümüz çalışmalarla bu bölgeyi daha yaşanabilir, daha fonksiyonel ve çağdaş bir yapıya kavuşturuyoruz" dedi. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu büyük Türkiye vizyonuna da değinen Başkan Candaroğlu, "Biz Arnavutköy’den bu vizyona gönülden omuz veriyoruz. Milletimize hizmet yolunda azimle ilerlemeyi sürdüreceğiz" dedi. Candaroğlu, ayrıca kısa süre önce görev esnasında şehit olan Mehmetçiklerimize de rahmet dileyerek birlik ve beraberlik mesajı verdi. Üç Katlı Modern Yapı, Dünya Mutfağı, Eşsiz Manzara Karaburun Liman Sosyal Tesisi; üç katlı modern mimarisi, deniz manzaralı ferah oturma alanları, üst düzey hijyen standartlarına sahip mutfağı ve dünya mutfağından seçkin lezzetler sunan zengin menüsüyle dikkat çekiyor. Hem mimari estetiği hem de işlevselliğiyle öne çıkan tesis, dünya standartlarının üzerinde, kaliteli ve nezih bir sosyal yaşam alanı olarak tasarlandı. Karaburun’un doğal güzellikleriyle bütünleşen bu tesis, bölge halkı ve ziyaretçiler için yeni bir cazibe merkezi olmayı hedefliyor. Açılış kurdelesinin kesilmesi ve tesisin gezilmesiyle devam eden program, katılımcılara yapılan ikramlarla sona erdi.