EKONOMİ - 04 Eylül 2024 Çarşamba 13:40

Hepsiburada, okula dönüş alışverişinde 81 ildeki esnaf ve tüketiciyi bir araya getiriyor

A
A
A
Hepsiburada, okula dönüş alışverişinde 81 ildeki esnaf ve tüketiciyi bir araya getiriyor

Milyonlarca öğrenciyi ve ailelerini yakından ilgilendiren ‘Okula Dönüş’ sürecinde Türkiye’nin nabzını tutan Hepsiburada, ebeveynlere büyük tasarruf ve ödeme kolaylığı sağlayacak okula dönüş kampanyasını duyurdu.



Türkiye’nin önde gelen e-ticaret platformlarından Hepsiburada, 16 Eylül tarihine kadar geçerli olacak okula dönüş kampanyasını başlattı. Söz konusu kampanya süreci ve e-ticaret platformu tarafından gerçekleştirilen ‘Okula Geri Dönüş - Alışveriş Dinamiklerini Anlama Araştırması’nın sonuçları Hepsiburada Ticari Grup Başkanı (CCO) Ender Özgün tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.



Türkiye’nin 81 iline yayılan 103 bin esnaf ve KOBİ’ye ilave gelir


Ender Özgün, okula dönüş sürecinin sadece bir kampanya dönemi olmadığını, Türkiye ekonomisi için de yaz tatilinin ardından bir atak dönemine işaret ettiğini ifade ederken, “Kurulduğumuz günden bu yana, platform olarak en büyük önceliğimiz tüketicilerin uygun fiyatlı ve kaliteli ürünlere ulaşmasını sağlarken, Türkiye genelinde de esnafımıza, KOBİ’lerimize ilave gelir fırsatı oluşturup Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına destek olmak. Okula dönüş de aslında bu misyonumuzun simge dönemlerinden biri. Bugün milyonlarca müşterimizi, Türkiye’nin 81 iline yayılan ve toplam sayısı 103 bin esnaf ve KOBİ’lerimiz ile bir araya getirerek, ülkemize karşı olan sorumluluğumuzu da yerine getiriyoruz” ifadelerini kullandı.



“Müşterilerimizin beklentilerine göre kampanyamızı tasarladık”


2 Eylül’de başlayan ve 16 Eylül tarihine kadar geçerli olacak kampanya kapsamında defterden kitaba, ayakkabıdan kıyafete ve teknoloji ürünlerine uzanan binlerce farklı üründe indirim ve kampanyalar sunacaklarının altını çizen Ender Özgün, “Bu kampanyayı tasarlarken, öncelikle tüketicilerimizin bizden beklentilerini dikkate aldık. Sahaya inip, onları dinledik. Gerçekleştirdiğimiz araştırma sonuçlarını, ilgili ekiplerimizle anlamlandırarak bütüncül bir kampanya tasarlamaya dikkat ettik. Hem indirimlerle tüketicilerimize tasarruf imkanı sağlayan hem de esnafımıza, ilave ciro imkanı oluşturan bir kampanya sürecini hayata geçirdik. Burada bizim için en önemli noktalardan biri, Türkiye genelinde bir değer zinciri oluşturabilmek. Hepsiburada iş ortağı olarak e-ticarete giren esnafımıza, Iğdır’dan Tekirdağ’a pastel boya, kalem, kitap ve birçok farklı ürün satma imkanı oluşturuyor; onlara fiziksel sınırları ortadan kaldıran bir rekabet avantajı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.



“Kararı fiyat-performans, kalite ve ürün güvenliği belirliyor”


Hepsiburada tarafından gerçekleştirilen ‘Okula Geri Dönüş - Alışveriş Dinamiklerini Anlama Araştırması’nın sonuçlarını da katılımcılarla paylaşan Ender Özgün, okul alışverişinde kararın fiyat-performans, kalite ve ürün güvenliği odağında şekillendiğinin altını çizdi.



Özgün, “Bu süreçte, ailelerin en önemli gündem maddeleri, yüzde 58’lik oranla ‘fiyat değişimlerine karşı önlem alabilmek’ olarak karşımıza çıkıyor. Bunu yüzde 37 ile ‘kaliteli ürünlere erişmek’ ve yüzde 35 ile ‘bütçelerini kontrollü ve idareli kullanmak’ takip ediyor” dedi.



‘Link Gelir’ ile hane bütçelerine 100 milyon TL’lik ilave gelir


Okul alışverişinin genel olarak planlı bir şekilde yapıldığını sözlerine ekleyen Ender Özgün, “Araştırmaya katılan her 100 kişiden 84’ü, bu süreçte bir alışveriş listesi hazırladığını söylerken, yüzde 69’luk bir kesim de bu listeyi başkalarıyla da paylaştığını ifade ediyor. Aslında bu istatistik, son dönemde e-ticarette popülaritesi hızla artan link paylaşımı modelinin önemini göstermesi adına da son derece kıymetli. Güvenilir tavsiyenin alışveriş alışkanlıklarındaki rolünü çok iyi bilen bir şirket olarak geçtiğimiz günlerde önemli bir uygulamayı hayata geçirerek, ‘Link Gelir’ programımızı tanıtmıştık. Özellikle kadınlar ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği ve bugün itibarıyla 1.1 milyon kullanıcımızın yer aldığı programımızla, bu kampanya sürecinde hane bütçelerine toplam 100 milyon TL’lik ilave gelir sağlamayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.



Hepsijet ile 24 saat içerisinde teslimat


Okul alışverişinde hem ebeveynlerin hem de öğrencilerin bir yandan da zamanla yarıştığını vurgulayan Ender Özgün, “E-ticaret platformu olarak, buradaki müşteri odaklı yaklaşımımızı, HepsiJET’in sektördeki dinamizmiyle bir araya getirerek, tüketicilerimize farklı teslimat seçenekleri sunuyoruz. ‘Bugün Kapında’ hizmetimizle, ilk etapta İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir illerinde, Hepsiburada satıcısından saat 13.00’ kadar sipariş verilen ürünleri aynı gün içinde adrese teslim ediyoruz. Bugün toplam sayısı 3 milyonu aşan Hepsiburada Premium üyelerimizden de bu servis için ilave bir ücret almıyoruz. Diğer yandan, HepsiJET ücretsiz olarak uygulamaya aldığımız ‘Yarın Kapında’ hizmetimizle siparişlerin yüzde 82’sini ertesi gün gerçekleştirerek tüketicilerimiz zamanlarını da en iyi şekilde yönetmesini sağlıyoruz” şeklinde konuştu.



Okul alışverişine ortalama 10 bin TL bütçe ayrılıyor


Araştırmada öne çıkan diğer detaylar şu şekilde:


Kırtasiye ürünleri ve ayakkabı her yaş grubunda, en çok tercih edilen kategoriler arasında yer alıyor. Onları yüzde 69 ile çanta takip ediyor.


Araştırmaya katılan aileler, okul alışverişine ortalama 10 bin TL bütçe ayırdığını ifade ediyor.


Araştırmaya katılanların; yüzde 55’i kredi kartı limitine dokunmadan borçlanma veya kredilenme yöntemini tercih edeceğini söylüyor.


Okula dönüş alışverişinde yüzde 84’ü alışveriş listesini planlıyor, yüzde 69’u diğerleriyle de paylaşıyor.


Okul Alışverişinde kadınların yüzde 72’si, erkeklerin ise yüzde 54’ü süreci tamamen kendisi yürüttüğünü söylüyor.


Alışverişte anneler giyim konusunda öncü iken, babalar teknoloji ve kırtasiye alanında öncü konumda yer alıyor. Ebeveynler, bir yandan aile bütçesini düşünürken, bir yandan da çocuklarının ‘gönlünü yapmaya’ gayret ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı Rönesans Holding’in, 10’uncusunu düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" Yarışması bu yıl Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleşti. İklim değişikliği ile mücadele olarak belirlenen tema çerçevesinde ‘Azaltım’ veya ‘Uyum ve Dayanıklılık’ odağında projelerin kabul edildiği Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Yarışması’nda yapı, ürün ve hizmet tasarımı kategorilerinde toplam dokuz proje ödül aldı. Rönesans Holding’in, gençlerin fonksiyonel, insan ihtiyaçlarını karşılayan ve bunun yanında doğaya saygılı çözümler sunan fikirler üretmelerini teşvik etmek ve daha iyi yaşam koşulları sağlanmasına katkıda bulunarak geleceği şekillendirmek amacıyla düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı. Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleştirilen ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerin ödüllendirildiği yarışmada, üç farklı kategoride toplam 9 proje ödül almaya hak kazandı. SGT Yarışması’nda finale kalan 14 ekip, 19 Aralık’ta jüri karşısına çıkarak projelerini sundu. Jüri değerlendirmesi sonucunda ‘Yapı Tasarımı’, ‘Ürün Tasarımı’ ve ‘Hizmet Tasarımı’ kategorilerinde dereceye giren ekipler belirlendi. Her kategoride birinci olan projeler 50 bin TL, ikinciler 40 bin TL, üçüncüler ise 30 bin TL’lik ödülün sahibi oldu. Üç kategoride dokuz proje ödüllendirildi Yapı Tasarımı kategorisinde; kriz anlarında dönüştürülebilir ve dayanışmayı güçlendiren modüler bir yapı sistemi öneren ‘Ekolojik Çekirdek Projesi’ birinci olurken, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla toplumsal güven ve farkındalık oluşturmayı hedefleyen ‘Ekinoks Projesi’ ikinci, doğal döngülerle sosyal etkileşimi bir araya getiren bütüncül yaşam alanı önerisi ‘DeepFlow Projesi’ ise üçüncü oldu. Ürün Tasarımı kategorisinde; tarımsal atıkları geri dönüştürerek çevre dostu bir gübre geliştirmeyi amaçlayan ‘BiyoPolTech’ birinci oldu. Jüri değerlendirmesinde alg teknolojisiyle oksijen üreten akıllı kent direği ‘Yeşil Direk’ ikinci, tek kullanımlık plastiklere alternatif olarak biyobozunur ambalaj sunan ‘Bak-pack Projesi’ ise üçüncü olarak seçildi. Hizmet Tasarımı kategorisinde ise atıkları hammaddeye dönüştüren blockchain tabanlı pazar yeri ‘Re-source’ birinci, iklim verilerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlık izleyen ‘Sağlık Odaklı İklim Haritaları (SOİH)’ ikinci, binalar için şeffaf ve dijital bir çevresel performans sistemi sunan ‘Yeşilport Projesi’ ise üçüncülük ödülünü kazandı. 157 aday, 67 başvuru, yoğun bir gelişim süreci Toplam 157 aday sisteme giriş yaparken; 41’i hizmet tasarımı, 13’er tanesi ürün ve yapı tasarımı olmak üzere 67 başvuru alındı. Ön değerlendirme sonucunda seçilen 14 proje, iki aylık kapsamlı bir kapasite geliştirme programına dahil edildi. Program kapsamında ekipler; sürdürülebilirlik, değer önerisi geliştirme, varsayım doğrulama, proje planlama, hikâye anlatıcılığı ve etkili sunum teknikleri başlıklarında eğitimler aldı. Her projeye mentor ve uzman desteği sağlandı. Alanında uzman jüri kadrosu Yarışmanın jüri kadrosunda; akademi, özel sektör ve sivil toplumdan alanında uzman isimler yer aldı. Yapı Tasarımı Kategorisi’nde Rönesans Holding Sürdürülebilirlik ve Çevre Direktörü Evrim Atalas, Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden Doç. Dr. Öğr. Üyesi Betül Bilge Özdamar, Rönesans Holding Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Baytan, PIN Architects Kurucu Ortağı Salih Küçüktuna jüri üyesi olarak yer aldı. Ürün Tasarımı Kategorisi’nde ise TOBB ETÜ, Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aydın Öztoprak, Toyi Kurucu Ortağı ve Tasarımcısı Elif Atmaca, Airqoon Kurucu Ortağı Barış Can Üstündağ ve Doç. Dr. Engin Kapkın jüri üyeliği yaptı. Hizmet Tasarımı Kategorisinde ise Galatasaray Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Belgin Kaygan, Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Ayşe Sabuncu, KODA Kurucusu ve Genel Koordinatörü Mine Ekinci, Pakt Ajans Kurucusu Anlamlandırıcı Serdar Paktin jüri üyesi olarak yer aldı. "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" 10 yılda, 150’nin üzerinde üniversite semineriyle 400 binden fazla öğrenciye yüz yüze, dijital kanallarla ise yılda ortalama 3 milyon öğrenciye ulaştı.
Eskişehir Yurt dışından telefon alışverişi devri kapanıyor Yurt dışından bireysel olarak getirilen cep telefonlarının pasaport kayıt harcının 2026 yılında 57 bin 241 TL 26 kuruş olması bekleniyor. Eskişehir’de uzun zamandır telefon tamiri ve satışı yapan Yiğit Aytekin ise bu durumda yurt dışından yapılan telefon alışveriş devrinin biteceğini belirtti. Halihazırda 45 bin 614 TL olan kayıt ücretinin, yeni yılda 57 bin 241 TL kuruş seviyesine çıkması öngörülüyor. Bu durumun yurt dışı telefon pazarını tamamen bitirme noktasına getireceği belirtiliyor. Öte yandan ise oluşan bu yüksek kayıt ücretine karşılık bazı vatandaşlar, piyasada 5-6 bin liraya satılan cihazlara daha önce kayıt ettirilmiş cihazların numaralarının kopyalanması gibi illegal yöntemlere yönelme eğilimi gösteriyor. Uzun yıllardır Eskişehir’de telefon satışı ve tamiri yapan Yiğit Aytekin ise telefonlarda bu yönetim bir durum ve suç teşkil ettiğini kesin bir dille hatırlattı. Yasa dışı pasaport numara kopyalama işlemlerinin büyük idari ve maddi cezalara neden olduğunu belirten Aytekin, güvenlik risklerine de dikkat çekti. "Kayıt ücreti 45 bin TL’den 57 bin TL’ye çıkacak" Yeni yılda artan kayıt ücreti hakkında konuşan esnaf Yiğit Aytekin, "Yurt dışından getirilen telefonların kayıt harçları hakkında önemli bir güncelleme bulunmaktadır. 2025 yılında bu harç ücretleri 45 bin 614 TL iken, bu ücretin 2026 yılında 57 bin 241 TL 26 kuruş olarak güncellenmesi beklenmektedir. Vatandaşlara bu konuda önerimiz şudur, yılbaşından evvel, bu zamlı fiyattan etkilenmemek adına, pasaport kayıt harçlarını mevcut fiyattan yapabilirler. Geçtiğimiz yıllarda pasaport kayıt harçları çok daha düşüktü 3 bin TL, 6 bin TL gibi. Bu dönemlerde insanlar yurt dışına çok gidip telefon getiriyordu; hatta tur şirketleri vizesiz, sadece kimlikle gidilebilen ülkelere "telefon turları" düzenliyordu. Oradan, özellikle pahalı olan, çok satılan telefonları alıyorlardı. Ancak, ücretin 45 bin 614 TL’ye çıkmasıyla bu durum zaten neredeyse tamamen bitirildi. Şimdi ücretin 57 bin TL seviyesine çıkmasıyla birlikte, yurt dışından telefon getirip kaydettirmek artık çok mantıklı olmayacak. Bu durum, yurt dışı telefon pazarını neredeyse bitirecektir. Böylelikle, iç pazarda Türkiye’ye resmi yollarla getirilen telefonlar daha fazla satış görecektir" dedi. "Vatandaşların yasa dışı yollara yönelmemesini tavsiye ediyoruz" Artan ücretler yüzünden illegal yollara yönelmeyi düşünen kullanıcılara uyarılarda bulunan Aytekin, "Vatandaşlar bu yüksek ücrete karşılık farklı çözüm yolları arayabiliyorlar. Piyasada 5-6 bin liraya satılan cihazlara kayıt numarası kopyalamak gibi kaçak yöntemlere yönelmek söz konusu olabiliyor. Bazı cihazlarda bu kayıt numaraları değiştirilebiliyor, lakin bu illegal bir durum ve suç teşkil ediyor. Bu işlemi yapmanın hem büyük idari cezaları hem de parasal cezaları vardır. İnsanların bu tür yasa dışı ürünlere yönelmemesini tavsiye ederiz. Ayrıca bu işlemler yapılırken cihazların güvenlik duvarları kaldırıldığı için, telefonlar çok güvensiz hale geliyor. Bazı cihazlarda ise, sim kart takılıp telefona bağlanan harici cihazlar var. Bu cihazda sim kartınızı takıyor, uygulamasını kuruyorsunuz ve bağlantılı bir şekilde çalışıyor. Ancak bu, iki tane telefon taşıyormuşsunuz gibi bir durum oluşturduğu için tek telefon kullanmak adına sağlıklı değildir" ifadelerini kullandı. "Kullanıcılar bankalarındaki tüm parayı kaybetme riskiyle karşı karşıya" Bu illegal yolların ise telefonlara zararlı yazılım bulaştırabileceği ve bu durumun banka uygulamalarına kadar uzanabileceğini aktaran Yiğit Aytekin, "Bu tarz bilinmeyen yazılımları yüklemenin cihaza zararı olabilir. Son zamanlarda piyasada çokça duyulan reklam virüsü gibi virüsler, bu uygulamalarla birlikte telefonlara gönderilebiliyor. Bu virüslerle herkese mesaj gidebilir. Android cihazlarda ise o virüslü uygulamayı yükledikten sonra, banka uygulamasına girilip dolandırıcılık bile yapılabiliyor. Bundan kaynaklı olarak, hem bilmediğimiz uygulamalar indirilmemeli hem de bilmediğimiz cihazlar kullanılmamalıdır. Vatandaşlar 40 bin liradan kaçarken, bu yasa dışı yöntemlerle bankalarındaki tüm parayı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler" şeklinde konuştu.