ASAYİŞ - 08 Nisan 2025 Salı 15:00

İmamı okla vuran sanığın yargılanmasına devam edildi

A
A
A

İstanbul’un Bağcılar ilçesinde cami imamı Dursun Kuru’yu okla vurarak yaralayan sanık Muhammed Fatih Gündoğdu’nun yargılanmasına devam edildi. Duruşmada mahkeme başkanı tarafından imam Dursun Kuru’ya atılan okun hayati tehlikeye neden olabilecek nitelikte olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun dosyaya ulaştığı belirtildi.

Bağcılar’da 24 Temmuz 2024 tarihinde imam Dursun Kuru’yu namaz kıldırmasının ardından okla vurarak yaralayan Muhammed Fatih Gündoğdu’nun yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Muhammed Fatih Gündoğdu hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı. Duruşmada mahkeme başkanı tarafından imam Dursun Kuru’ya atılan okun hayati tehlikeye neden olabilecek nitelikte olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun dosyaya ulaştığı belirtildi. Duruşmada dinlenen tanık Faruk Güler ise, "Ben olay günü namaz kılmak için camideydim. Sesler geldi. Sanık ‘bu adamı neden içeri alıyorsun kapri ile namaz kılınmaz’ dedi. İmam Dursun Bey ise ‘ben şu an buna engel olamam’ dedi. Sanık ‘sizin aldığınız para haram’ gibi şeyler söyledi. İmam Dursun Kuru namazı kıldırdı. Namazdan sonra ‘hocayı vurdular’ diye sesler duydum. Sanık yakalanınca ‘beni öldürün şehit edin’ gibi şeyler söyledi. Ben İmam Dursun Bey’in vurulduğu anı görmedim" şeklinde beyanda bulundu. Sanık Muhammed Fatih Gündoğdu duruşmada "Bazı tanıklar beni dövmeye çalıştı. Dursun Bey de dini hizmeti kötüye kullanmıştır cami içerisinde. İşlem yapılmasını talep ediyorum" şeklinde savunma yaptı. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin rapor aldırılmasına karar verdi. Mahkeme sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Muhammed Fatih Gündoğdu’nun 24 Temmuz günü Bağcılar Necattin Camisi’ne gittiği aktarılmıştı. Saldırganın camiye gittikten 10 dakika sonra evinin bulunduğu Dr. Sadık Ahmet Caddesi’ne geldiği ve bir süre sonra elinde yay ve okla tekrar camiye gittiği belirtilmişti. Güvenlik kamerası görüntülerine göre sanık Gündoğdu’nun imam Dursun Kuru’yu beklediği de iddianamede ifade edilmişti. İmam Kuru’nun hedefe girmesiyle birlikte Gündoğdu’nun iki kişi arasından oku fırlatarak imamı vurduğu, ikinci oku atmak istediğinde ise çevredekiler tarafından durdurulduğu iddianamede açıklanmıştı. Sanık Muhammed Fatih Gündoğdu’nun, ‘kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni: Son 22 Yılda Yanıldıklarımız ve Keşfettiklerimiz’ başlıklı seminer, Turuncu Salon’da gerçekleştirildi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’ın konuşmacı olduğu seminere; Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aslı Aslan’ın yanı sıra öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Sunumunda bilişsel süreçlerin tarihi gelişimini ve Stroop etkisini ele alan Prof. Dr. Nart Bedin Atalay, dikkatin yalnızca stratejik ve yavaş bir süreç olmadığını, çevresel ipuçlarıyla tetiklenen otomatik bir kontrol mekanizmasının devrede olduğunu ifade etti. Günlük hayattan örneklerle otomatik kontrolün evrimsel önemine değinen Atalay, "Çevre sürekli değişiyor ve biz adapte olmak zorundayız. Eğer her seferinde stratejik ve yavaş bir kontrol mekanizması kullansaydık, hayatta kalmamız zor olurdu. Otomatik kontrol, tehlike anında hızlı karar vermemizi ve enerjiden tasarruf etmemizi sağlar. Beyin enerjiyi verimli kullanmayı sever" dedi. İki dilli bireylerde dikkat süreçleri Konuşmasında laboratuvar ortamında yürütülen deneylere de yer veren Atalay, özellikle iki dilli bireyler üzerindeki dikkat çalışmalarına değindi. Dil hâkimiyetinin dikkat kontrolü üzerindeki etkilerini açıklayan Atalay, yapay zekâ ile insan beyni arasındaki ilişkiye de dikkat çekti. Modern yapay zekâ modellerinin, insan beynindeki hata düzeltme mekanizmalarına benzer şekilde çalıştığını belirten Atalay, buna karşın insan beyninin hâlâ daha esnek bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Prof. Dr. Aslı Aslan’ın, Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.
Kastamonu Yaşlı adam para ve altınlarla kayıplara karışan eşinden 8 aydır haber alamıyor Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki adam evdeki altın, para ve kredi kartını alarak ayrıldığı iddia edilen 35 yıllık eşinden yaklaşık 8 aydır haber alamıyor. Yaşlı adam, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki Hüseyin Demirel’in 35 yılık eşi Dudu Demirel’den (50) nisan ayında evdeki 30 bin TL nakit para ile evde bulunan iki adet Cumhuriyet altını ve 40 bin TL limitli kredi kartıyla ayrıldıktan sonra haber alınamıyor. Demirel, 5 çocuk annesi eşinin evden ayrıldıktan sonra kredi kartıyla da altın aldığını iddia etti. Eşini, kaybolduktan sonra telefonla aradığı ve ailecek tanıdıkları F.K. isimli şahısla birlikte olduğunu söylediğini, daha sonra bir daha kendisinden haber alamadığını söyledi. 5 çocuk annesi eşinin kendisini sevdiğini ve büyü yapıldığı için evden ayrılarak kaybolduğunu belirten Hüseyin Demirel, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Eşinin daha önce F.K. ile kaçtığını daha sonra eve döndüğünü söyleyen Demirel, "Ben rahatsızım, içeride odada yatıyorum. Bir gün saat 03.00 gibi kalktım. Eşim yoktu. Telefonla aradım, eşim açtı, ’Dudu neredesin’ diye sordum, ’ben F.K.’nin yanındayım’ dedi. ’F.K.’nin yanında ne yapıyorsun’ diye sorduğumda, ’F.K. ne yaptı etti beni aldı, götürüyor, yoldayız, gidiyoruz’ dedi. ’Nereye gittiklerini sordum, ’nereye gittiğimizi bilmiyorum’ dedi. Sonra avukata boşanma dilekçesi vermiş, mahkemeye çıktık, sadece avukat gelmişti. ’Ben karımdan vazgeçmeyeceğim, ben karımı er ya da geç alacağım’ dedim. Ondan 10 gün sonra eşim geldi. İstanbul’a gidip dilekçe verdi, ’ben kocamı seviyorum, ayrılmak istemiyorum’ dedi ve mahkeme düştü. Altın almıştık, iki tane altın vardı. Altın alınca kart eşimin cebinde kalmış. Kartı da almış, cebimde 60 bin TL para vardı, 30 bin TL’sini de almış. Karttan para çekilmiyor, o yüzden kartla altın almış. Kartın 40 bin TL limiti vardı, hepsiyle altın almışlar. Evde de iki tane Cumhuriyet altını vardı, onları da almış" şeklinde konuştu. Şu an eşinden haber alamadığını belirten Demirel, "Eşimin telefonunu arıyorum, ’numara kullanılmıyor’ diyor. Ben, eşimin geri gelmesini istiyorum, çocuklarımın yanına gelmesini istiyorum. Eşimin bende çok emeği var, bu evi eşim ile birlikte satın aldık. Ben kanser tedavisi gördüm, eşim 3 yıl bana baktı, bir kez ’niye böyle yapıyorsun’ demedi. Benim eşim evini, köyünü bırakacak birisi değildi. Eşim kendisi çıkıp evden gitti ama F.K.’nin eşime büyü yaptırdığını düşünüyorum. Çünkü evden muska çıktı, muskanın içinde de F.K.’nin saçı çıktı. Biz bunu bir hocaya okutturamadık" ifadelerini kullandı.