ASAYİŞ - 22 Mart 2025 Cumartesi 15:57

İmamoğlu’nun kasası Adem Soytekin’e savcıdan "çakar" kıyağı

A
A
A

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik ‘yolsuzluk’ ve ‘terör’ soruşturmalarında gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemler devam ederken, İmamoğlu’nun "kasalarından birisi" olduğu iddia edilen işadamı Adem Soytekin’in kullandığı aracın, koruma kararı bulunan bir Cumhuriyet savcısına tahsis edildiği ortaya çıktı. Trafikte üstünlük sağlayan söz konusu tertibatı Soytekin’e verdiği iddia edilen savcı hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulunulduğu öğrenildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçları ile yine İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan başlatılan soruşturmalar sürüyor.

İBB Başkanı ve beraberindeki şüphelilerin emniyetteki işlemler devam ederken, İmamoğlu’nun "kasalarından birisi" olduğu iddia edilen işadamı Adem Soytekin’le ilgili çarpıcı bir ayrıntıya daha ulaşıldı. İmamoğlu İnşaat’ta sigortalı olduğu, bir dönem sıvacılık yaptığı, Ekrem İmamoğlu belediye başkanı olduktan sonra orantısız şekilde zenginleştiği ortaya çıkarken, Adem Soytekin’in kullandığı aracın, koruma kararı bulunan bir Cumhuriyet savcısı tarafından kendisine usulsüz şekilde verildiği tespit edildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, soruşturma kapsamında dosyalarda yapılan incelemede, gözaltında bulunan iş insanı Adem Soytekin’in çeşitli öncelik ve üstünlük sahibi "çakarlı" araç kullandığını belirledi. Ekrem İmamoğlu‘nun kasalarından biri olarak bilinen Soytekin’in, kullanmış olduğu araçla ilgili teknik ve fiziki takip yapan polis, incelemelerde aracı şahsen kendisinin kullandığı tespit edilmiş olup, üzerinde çakar tertibatı olduğu anlaşıldı. İnceleme neticesinde aracın, hakkında koruma kararı bulunan Muğla’da görevli bir Cumhuriyet savcısına kiralandığı, ancak yine Adem Soytekin’in kullanımında olduğu öğrenilirken, başka bir ilde görev yapan söz konusu Cumhuriyet savcısının İstanbul’a hiç gelmediği ve Adem Soytekin’in çakarlı araçla İstanbul trafiğinde haksız sebeplerle öncelik ve üstünlük sahibi olarak seyahat ettiği belirlendi. Aracın koruma kararı bulunan Muğla’da görevli ve İstanbul’a gelmeyen bir Cumhuriyet savcısına kiralandığını belirleyen emniyet güçleri, Soytekin’in bu sayede İstanbul trafiğinde öncelik ve üstünlük sahibi araçla haksız şekilde seyahat ettiğini ortaya çıkardı.

Öte yandan polis, ifade işlemi sırasında Adem Soytekin’e söz konusu çakarlı araçla ilgili de soru yöneltti. Soytekin’in verdiği cevapta, ilgili Cumhuriyet savcısını tanımadığını, aracın tamir için İstanbul’a geldiği süreçte kullandığını belirtti. Ancak Soytekin’in verdiği ifadeyi PTS (Plaka Tanıma Sistemi) kayıtları çürüttü. Polisin teknik ve fiziki takip tutanakları ile PTS kayıtları Soytekin’in beyanını yalanlar nitelikte soruşturma tutanaklarında yer aldı. Koruma kararı bulunan Muğla’da görevli söz konusu savcının ve İstanbul’a o araçla hiç gelmediği anlaşıldı.

Diğer yandan Soytekin’e çakarlı aracı usulsüz tahsis ettiği iddia edilen savcı ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HSK‘ya suç duyurusunda bulunulduğu öğrenildi.

Sadık Kahraman

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni: Son 22 Yılda Yanıldıklarımız ve Keşfettiklerimiz’ başlıklı seminer, Turuncu Salon’da gerçekleştirildi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’ın konuşmacı olduğu seminere; Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aslı Aslan’ın yanı sıra öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Sunumunda bilişsel süreçlerin tarihi gelişimini ve Stroop etkisini ele alan Prof. Dr. Nart Bedin Atalay, dikkatin yalnızca stratejik ve yavaş bir süreç olmadığını, çevresel ipuçlarıyla tetiklenen otomatik bir kontrol mekanizmasının devrede olduğunu ifade etti. Günlük hayattan örneklerle otomatik kontrolün evrimsel önemine değinen Atalay, "Çevre sürekli değişiyor ve biz adapte olmak zorundayız. Eğer her seferinde stratejik ve yavaş bir kontrol mekanizması kullansaydık, hayatta kalmamız zor olurdu. Otomatik kontrol, tehlike anında hızlı karar vermemizi ve enerjiden tasarruf etmemizi sağlar. Beyin enerjiyi verimli kullanmayı sever" dedi. İki dilli bireylerde dikkat süreçleri Konuşmasında laboratuvar ortamında yürütülen deneylere de yer veren Atalay, özellikle iki dilli bireyler üzerindeki dikkat çalışmalarına değindi. Dil hâkimiyetinin dikkat kontrolü üzerindeki etkilerini açıklayan Atalay, yapay zekâ ile insan beyni arasındaki ilişkiye de dikkat çekti. Modern yapay zekâ modellerinin, insan beynindeki hata düzeltme mekanizmalarına benzer şekilde çalıştığını belirten Atalay, buna karşın insan beyninin hâlâ daha esnek bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Prof. Dr. Aslı Aslan’ın, Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.
Kastamonu Yaşlı adam para ve altınlarla kayıplara karışan eşinden 8 aydır haber alamıyor Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki adam evdeki altın, para ve kredi kartını alarak ayrıldığı iddia edilen 35 yıllık eşinden yaklaşık 8 aydır haber alamıyor. Yaşlı adam, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki Hüseyin Demirel’in 35 yılık eşi Dudu Demirel’den (50) nisan ayında evdeki 30 bin TL nakit para ile evde bulunan iki adet Cumhuriyet altını ve 40 bin TL limitli kredi kartıyla ayrıldıktan sonra haber alınamıyor. Demirel, 5 çocuk annesi eşinin evden ayrıldıktan sonra kredi kartıyla da altın aldığını iddia etti. Eşini, kaybolduktan sonra telefonla aradığı ve ailecek tanıdıkları F.K. isimli şahısla birlikte olduğunu söylediğini, daha sonra bir daha kendisinden haber alamadığını söyledi. 5 çocuk annesi eşinin kendisini sevdiğini ve büyü yapıldığı için evden ayrılarak kaybolduğunu belirten Hüseyin Demirel, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Eşinin daha önce F.K. ile kaçtığını daha sonra eve döndüğünü söyleyen Demirel, "Ben rahatsızım, içeride odada yatıyorum. Bir gün saat 03.00 gibi kalktım. Eşim yoktu. Telefonla aradım, eşim açtı, ’Dudu neredesin’ diye sordum, ’ben F.K.’nin yanındayım’ dedi. ’F.K.’nin yanında ne yapıyorsun’ diye sorduğumda, ’F.K. ne yaptı etti beni aldı, götürüyor, yoldayız, gidiyoruz’ dedi. ’Nereye gittiklerini sordum, ’nereye gittiğimizi bilmiyorum’ dedi. Sonra avukata boşanma dilekçesi vermiş, mahkemeye çıktık, sadece avukat gelmişti. ’Ben karımdan vazgeçmeyeceğim, ben karımı er ya da geç alacağım’ dedim. Ondan 10 gün sonra eşim geldi. İstanbul’a gidip dilekçe verdi, ’ben kocamı seviyorum, ayrılmak istemiyorum’ dedi ve mahkeme düştü. Altın almıştık, iki tane altın vardı. Altın alınca kart eşimin cebinde kalmış. Kartı da almış, cebimde 60 bin TL para vardı, 30 bin TL’sini de almış. Karttan para çekilmiyor, o yüzden kartla altın almış. Kartın 40 bin TL limiti vardı, hepsiyle altın almışlar. Evde de iki tane Cumhuriyet altını vardı, onları da almış" şeklinde konuştu. Şu an eşinden haber alamadığını belirten Demirel, "Eşimin telefonunu arıyorum, ’numara kullanılmıyor’ diyor. Ben, eşimin geri gelmesini istiyorum, çocuklarımın yanına gelmesini istiyorum. Eşimin bende çok emeği var, bu evi eşim ile birlikte satın aldık. Ben kanser tedavisi gördüm, eşim 3 yıl bana baktı, bir kez ’niye böyle yapıyorsun’ demedi. Benim eşim evini, köyünü bırakacak birisi değildi. Eşim kendisi çıkıp evden gitti ama F.K.’nin eşime büyü yaptırdığını düşünüyorum. Çünkü evden muska çıktı, muskanın içinde de F.K.’nin saçı çıktı. Biz bunu bir hocaya okutturamadık" ifadelerini kullandı.