ASAYİŞ - 18 Ağustos 2023 Cuma 11:14

İstanbul’da kısa mesafe cinayeti: Taksicinin öldüresiye dövdüğü adam öldü

A
A
A

Beyoğlu’nda evine gitmek için durdurmak istediği taksinin şoförü tarafından kısa mesafe nedeniyle araca alınmayan 57 yaşındaki Fas uyruklu adam, çıkan kavgada taksici tarafından sokak ortasında tekme ve yumruklarla dövüldü. Kavga esnasında yere düşerek başını çarpan adam ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Dehşet anları kameralara yansırken, Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polislerinin yakaladığı taksici ev hapsi cezasına çarptırıldı.

Olay, geçtiğimiz Pazartesi günü saat 10.30 sıralarında Beyoğlu Asmalı Mescid Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre yaklaşık 11 yıl önce ailesiyle birlikte yurda gelen 57 yaşındaki Fas uyruklu Jamal Doumane, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra bir gece kulübünde bodyguardlık yapmaya başladı. Bu süre içerisinde ikamet izninin süresi dolan adam, ülkesi Fas’a döndü. Yaklaşık 3 ay sonra geri gelen adam, ikamet iznine başvurarak sonucunu beklemeye başladı.

Kısa mesafe diyerek almadığı adamı dövdü

Bu süre zarfında adam olay günü arkadaşlarını ziyaret etmek için eskiden çalıştığı gece kulübüne gitti. Sabah saatlerinde kulüpten çıkan Doumane, Şişli Mecidiyeköy’deki evine gitmek için yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. Taksici iddiaya göre adamı, gideceği adresi kısa mesafe bulması nedeniyle aracına almadı. Bunun üzerine duruma sinirlenen Doumane, giden taksinin arka tamponuna eliyle vurdu. Bu duruma sinirlenerek aracından inen taksici ile adam arasında tartışma çıktı. Tartışmanın bir anda kavgaya dönüştüğü olayda, taksici adamı iterek yere düşürdü. Yerden kalkan adam, taksicinin üstüne yürüyerek kavgayı sürdürdü. Devam eden kavgada taksici, attığı yumrukla Doumane’yi bir kez daha yere düşürdü. Başını asfalta çarpan adam olduğu yerde hareketsiz şekilde kalırken, taksici ise aracına binerek kaçtı. Yaşananlar ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı.

İstanbul’da kısa mesafe cinayeti: Taksicinin öldüresiye dövdüğü adam öldü

Başını yere çarpıp beyin kanaması geçirdi

Olayın ardından çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede gelen sağlık ekipleri, ağır yaralanan ve bilinci kapalı olan Jamal Doumane’yi yaptıkları ilk müdahalenin ardından ambulansla Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırarak tedavi altına aldı. Burada müdahalesine devam edilen adamın beyin kanaması geçirdiği tespit edildi. Adam ardından ambulansla Avcılar’daki Murat Kölük Devlet Hastanesine sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan adamın beyin ölümünün gerçekleştiği öğrenildi. Gece saatlerinde ise hayati fonksiyonları duran adamın hayatını kaybettiği bilgisine ulaşıldı.

“Beyin ölümü gerçekleşti, ziyaret ettiğimde gördüm ki eşim bitti”

Olayla ilgili konuşan adamın eşi Fatima Krib, “Eşim Taksim’de bir taksi durduruyor ve taksici ile aralarında tartışma yaşanıyor. Kısa mesafe olduğu söyleyerek onu almak istemiyor. Daha sonra aralarında tartışma çıkıyor ve eşim kapıyı sertçe vurarak taksiden iniyor. Taksici de sinirlenerek eşime yumruk arıyor. Darbenin etkisiyle eşim yere düşüyor ve kafasını kaldırıma vuruyor. Ardından çevredekiler ambulansa haber veriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Beni tanımadığım bir numara aradı ve ‘eşinizi Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüyoruz’ dedi. İlk müdahalenin ardından yoğun bakımda yer olmadığı için ambulans ile Avcılar Murat Kölük Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Durumu çok ağır. Sürekli kalbi duruyor, yarım saatten fazla kalbi durdu. Beyin ölümü gerçekleşti. Ben ziyaret ettiğimde gördüm ki eşim bitti. Ben Türkiye devletine güveniyorum, eşim için adalet istiyorum” dedi.

İstanbul’da kısa mesafe cinayeti: Taksicinin öldüresiye dövdüğü adam öldü

Beyoğlu Asayiş polisi kaçan taksiciyi yakaladı

Yaşananların ardından Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, geniş çaplı çalışma başlattı. Çalışmalar çerçevesinde görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis ekipleri, çevredeki güvenlik kameralarını da incelemeye aldı. Yapılan çalışmalar sonucunda adamı döverek beyin ölümüne sebep olan taksicinin Doğan G. olduğu tespit edildi. Devam eden çalışmalarda kullandığı taksinin plakasının da 34 TAV 28 olduğunu belirleyen Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, Doğan G.’yi Balo Sokak’ta kaçmak üzereyken kıskıvrak yakaladı.

Taksici ev hapsi cezasına çarptırıldı

Gözaltına alınan Doğan G., ifadesi alınmak ve adli işlemleri yapılmak üzere emniyete götürüldü. Burada adamı dövdüğünü itiraf eden ve yaşananları anlatan Doğan G. “kasten yaralama” suçundan adli işlem yapılması sonrasında adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkartılan Doğan G. adli kontrol hükümleri uygulanarak ev hapsi cezasına çarptırıldı.

Doğan Can Cesur - Hakan Polat - Abdullah Altunbaş - Yağız Ekrem Çiftçi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ASO Başkanı Ardıç: "İhracat; sadece ürün satmak değil, güven inşa etmektir" Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) ihracat uzmanlığı dersinde deneyimlerini paylaşan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, "İhracat; sadece ürün satmak değil, güven inşa etmektir" dedi. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Ticaret Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) iş birliği protokolü kapsamında hayata geçirilen İhracat Akademisi İhracat Uzmanlığı Programı kapsamında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) ders verdi. ODTÜ’nün akademik geleneği içinde böyle bir programda kürsüye çıkmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren ASO Başkanı Ardıç, ihracatın yalnızca rakamlardan ibaret olmadığını; güven, kalite, sürdürülebilirlik ve stratejik bakış açısı gerektiren uzun soluklu bir yolculuk olduğunu vurguladı. Ders kapsamında kendi iş hayatından ve ihracat yolculuğundan örnekler paylaşan Başkan Ardıç, dış ticarette kalıcı başarının temelinde güven ilişkilerinin yer aldığını belirterek şu değerlendirmede bulundu: "İhracat; sadece ürün satmak değil, güven inşa etmektir. Kaliteyi sürdürülebilir kılmadan, beklentiyi doğru okumadan ihracatta kalıcı başarı sağlamak mümkün değildir." "Ankara savunma sanayinin kalbidir" Ankara’nın ihracat performansına da değinen Ardıç, başkentin son 20 yılı aşkın sürede ihracatta yaklaşık 10 katlık bir büyüme kaydettiğine dikkat çekti. Ankara’nın ihracatının 1,5 milyar dolar seviyelerinden 15 milyar dolara ulaştığını belirten Ardıç, Başkent’in Türkiye’nin en fazla ihracat yapan üçüncü ili konumunda bulunduğunu ifade etti. Savunma sanayi, havacılık, yazılım, medikal, makine, kimya ve elektronik sektörlerinin Ankara ihracatının omurgasını oluşturduğunu söyleyen Ardıç, yüksek teknolojili ürün ihracatında Ankara’nın payının yüzde 13’ün üzerinde olduğunu, bu oranın Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurguladı. Ardıç, Ankara’nın savunma sanayiinde 4,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğine de dikkat çekerek, "Ankara savunma sanayinin kalbidir" dedi. "Dış ticaret güvenle başlar; kalite, sürdürülebilirlik ve beklentiyi anlamakla büyür" İhracat Akademisi’nin, genç ihracat uzmanları ve sektör profesyonelleri açısından son derece kıymetli olduğunu ifade eden Ardıç, tecrübe paylaşımının Türkiye’nin ihracat kapasitesini güçlendiren en önemli unsurlardan biri olduğunun altını çizdi. Pazar çeşitliliğinin; iyi günlerde büyümeyi, zor günlerde ise ayakta kalmayı sağladığını vurgulayan Başkan Ardıç, "Dış ticaret güvenle başlar; kalite, sürdürülebilirlik ve beklentiyi anlamakla büyür" ifadelerini kullandı. Program sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Ardıç, Ankara Sanayi Odası olarak katma değerli üretimi, ihracatı ve nitelikli insan kaynağını merkeze alan çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi.
Yozgat İstanbul’dan memleketi Yozgat’a döndü, binlerce hayvan üreterek geçimini sağlıyor İstanbul’dan memleketi Yozgat’ın Şefaatli ilçesine dönen Hasan Şahan, kanatlı hayvan yetiştiriciliğiyle hem kendi geçimini sağlıyor hem de vatandaşlara uygun fiyatlı ürün sunuyor. Küçük bir başlangıçla çıktığı yolda bugün binlerce hayvan üretimine ulaşan Şahan, özellikle hindi üretimiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 10 yıl önce İstanbul’daki hayatını bırakarak Yozgat’ın Şefaatli ilçesine yerleştiğini belirten Hasan Şahan, kanatlı hayvanlara olan sevgisi nedeniyle bu alana yöneldiğini söyledi. İlk olarak 10-15 hayvanla işe başladığını ifade eden Şahan, bugün işletmesinde bine yakın hayvan bulunduğunu, bugüne kadar ise 10 ila 15 bin arasında hayvan üretip satışını gerçekleştirdiğini dile getirdi. "Kendi işimi severek yapıyorum" Köyde kendi işini yapmanın hem maddi hem manevi olarak daha kazançlı olduğunu vurgulayan Şahan, "İstanbul’da ya da Ankara’da asgari ücretle çalışmak yerine burada kendi işimi yapıyorum. Severek çalışıyorum ve güzel ekmek yiyebiliyoruz. İnsanların da bu işi yapmasını istiyorum, teşvik ediyorum" dedi. Şahan, Şefaatli Belediye Başkanı Zeki Bozkurt’un kendisine önemli destekler sağladığını belirterek, "Maddi anlamda zorlandığım dönemlerde başkanımızın çok desteği oldu. Barınma alanları, iş imkânları konusunda yanımda oldu. Kendisine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. "Herkes yiyebilsin diye 2 bin liradan satıyorum" Bu yılı ‘hindi yılı’ ilan ettiklerini söyleyen Şahan, yaklaşık 3 bin 500 hindi yetiştirdiğini belirterek, piyasada 3 bin ile 3 bin 500 lira arasında satılan hindileri vatandaşların uygun fiyata tüketebilmesi için 2 bin liradan satışa sunduklarını kaydetti. Şahan, "Vatandaşlarımız ucuz hindi yesin istedik. Hindilerimiz 6-8 kiloya kadar çıkıyor. İsteyenler gelip canlı olarak görebilir, isterlerse temizlenmiş şekilde de alabilir" diye konuştu. İşletmesinde hindi dışında ördek, tavuk, kaz gibi birçok hayvan türünün bulunduğunu aktaran Şahan, müşteri taleplerine göre üretim çeşitliliğini artırabildiklerini ifade etti. Yerli kazların 2 bin liradan başladığını belirten Şahan, Çorum kazı, Alman mas kazı ve mamut kaz gibi farklı türlerin de bulunduğunu, fiyatların türüne göre değişiklik gösterdiğini söyledi. Gelecek yıl için de yeni planlarının olduğunu dile getiren Şahan, "Bu sene hindiye girdik, seneye de inşallah kaz sezonu olacak. Şu anda kaz ve tavuk satışlarımız devam ediyor" dedi.
Şırnak Elektrik yok, makine yok: Şırnak’ta asırlık değirmenden dünyaya coğrafi işaretli tahin Şırnak merkeze bağlı Kumçatı beldesinde 1850’li yıllara uzanan tarihi bir değirmenin küllerinden doğan coğrafi işaretli tahin üretimi, KOSGEB’in makine ve girişimcilik destekleriyle yeniden hayat buldu. Şırnak merkeze bağlı Kumçatı beldesinde 1850-1860 yılları arasında kurulan su değirmeni KOSGEB desteği ile restore edilerek, doğal yöntemler ile coğrafi işaretli tahin üretimi yapılmaya başlandı. Geleneksel su gücüyle çalışan taş öğütme sisteminde, katkı maddesiz yüzde yüz doğal tahin üreten işletmede, Türkiye’nin 81 ilinden ve Avrupa’dan taleplere yetişmek için ara vermeden tahin üretimi gerçekleştiriliyor. KOSGEB’in stratejik desteğinin bu geleneksel mirası modern bir başarı hikayesine dönüştürdüğünü belirten KOSGEB Şırnak İl Müdürü Ömer Güngör, ’’Bize, burayı daha restore etmeden önceki halini gösterdi. Bu işletmeyi, tekrar aktif hale getirmek istediğini söyledi. 1850-1860’lı yıllardan kalma bir değirmen. KOSGEB’den bu konuda bize bir destek çıkar mı diye sohbet ettik. Biz de KOSGEB desteklerini anlattık. KOSGEB’in makine demirbaş anlamında bir desteğin olduğunu, girişimcilik destek programımız, iş geliştirme desteğimizin buna uygun bir model olduğunu, eğer böyle bir işletmeyi faal hale getirecekseniz destek sunabileceğimizi ilettik. Onlar da kolları sıvadılar ve başladılar. Çok şükür şuan neticelenmiş hali ile buradayız’’ dedi. "Bu üretim geleneksel değil tamamen doğal" Güngör, bölgenin coğrafi işaretli susam ve tahin mirasına dikkat çekerek, "Bulunduğumuz yerde susam coğrafi tescilli bir ürün ve burada üretimi gerçekleştirilen tahin de coğrafi tescilli. Ayrıca Kumçatı tahini ile bilinen bir yer Kumçatı beldesi. Doğal olarak böyle bir ürünü ülke içinde ve yurt dışında insanlar talep edecektir. Talep edildikçe de üretim konusunda onlara gerekli hizmeti sunacağız. Yurt dışına satışlar oluyor, yurt içinde çok çok fazla talep gördüğünü görüyoruz. Çünkü el değmemiş, dışarıdan herhangi bir katkı maddesi bulunmayan bir üründen bahsediyoruz. Eski bir üretim yönetimidir. Suyun çarklarını çevirdiği bir değirmen. Eski bir kavurma modeli, eski bir öğütme modeli ile yüzde yüz doğal bir tahinden bahsediyoruz. Özellikle belirtmek istiyorum, geleneksel bir üretim değil, tamamı ile doğal bir üretim" diye konuştu. İşletmeci Selahattin Demir, restorasyon öncesi zorluk çektiklerini kaydederek, "Biz ne yaptık burada, kültürümüze sahip çıktık, kültürümüzü yaşattık ve markalaştırdık, restorasyonumuzu yaptık. Türkiye’nin 81 iline gönderiyoruz. Taleplerimiz var. Avrupa’dan da talepler var. Biz insanların bunu tatmasını istiyoruz" şeklinde konuştu. Bölgenin sulak arazilerinde ekimi yapılan susamlar ile tahin üretimi yapılıyor Demir, üretim sürecini şöyle anlattı: ’’Susamlarımız, kendi sulak arazilerimizde ektiğimiz susamlarımız. Hasadı yapıldıktan sonra buraya getiriyoruz. Temizleme işleminden sonra taşta döverek soyuyoruz, taşta kavurduktan sonra yine taşta öğütüyoruz. Bütün aşamalar geleneksel ve o kültüre bağlı olarak yapılıyor. Tamamen su ile çalışıyor değirmenlerimiz. Elektrik yok, makine yok. KOSGEB bize destek oldu. KOSGEB’in makine desteği vardı bize. Paketlememizin tamamını KOSGEB destekledi. Zaten coğrafi işaretli bir ürün yapıyoruz. Türkiye’de yöntemi ile, mahreç alan tek ürün. Bazı yerler susamı ile alıyor. Ama biz geleneksel, doğal yöntem ile coğrafi işaret almış bir ürün yapıyoruz." İşletme, elektrik ve makineye sıfır bağımlılıkla, sadece su gücü ve taş teknolojisiyle üretim yapılarak çevre dostu bir model sunuluyor.
Çankırı Yerin 150 metre altındaki bu mağarada şifa arıyorlar Türkiye’nin dört bir yanından Çankırı’ya gelen astım ve KOAH hastaları, yerin 150 metre altındaki tuz mağarasında şifa arıyor. Çankırı’da Hititler döneminden kalan, yerin 150 metre altında bulunan ve "Yer Altı Tuz Şehri" olarak adlandırılan tuz mağarası, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. İl merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan ve 18 bin metrekare kapalı alana sahip mağara, astım ve KOAH hastalarına da umut oluyor. Hayata geçirilen proje kapsamında, farklı illerden Çankırı’ya gelen astım ve KOAH hastalarının mağarada her gün 4 ila 6 saat boyunca tuzlu havaya maruz kalmaları sağlanıyor. Mağarada çeşitli etkinlikler yapan hastaların kanındaki oksijen seviyesinde ciddi bir artış oluyor. Mağaradaki terapiye katılan hastalar, mağarada geçirdikleri her geçen gün daha sağlıklı olduklarını hissettiklerini ifade etti. "Yürüyüşlerimde hızlı ve nefes alışverişlerimin güçlü olduğunu hissettim" Mağara sayasinde rahat nefes alabildiğini söyleyen Bünyamin Erkaya, "Buraya ağabeyim ile birlikte Erzurum’dan geliyorum. Ağabeyim ileri derecede KOAH hastası bende de başlangıcı var. Tuz mağarasını ve hastanenin faydalarını duyduk ve buraya geldik. Bugün üçüncü günüm ve yürüyüşlerimde hızlı ve nefes alışverişlerimin güçlü olduğunu hissettim. Her geçen gün sağlıklı olduğumu hissediyorum" dedi. "Daha rahat nefes almaya başladım" Sağlık probleminde belirgin azalmalar olduğunu ifade eden Yaşar Yavuz da, "Çankırı’ya Safranbolu’dan geliyorum, KOAH hastasıyım. Şehirde bulunan çeşitli etkinlikler ve tuz mağarası bana çok iyi geldi. Buraya gelmeden önce oksijen seviyem 51’di ama şu an 95’e kadar çıktı. Daha rahat nefes almaya başladım" diye konuştu. "Burası insana huzur veriyor, nefes alışını ferahlatıyor" Mağarada rahat nefes aldığını belirten Zeliha Tekercioğlu, "Tuz mağarasına Ankara’dan gezmek için geldim. Burasının şifa kaynağı olduğunu da öğrendik. Burası insana huzur veriyor, nefes alışını ferahlatıyor. Güzel bir yer" ifadelerini kullandı. Mağaraya gezmek için geldiğini ve çok beğendiğini söyleyen Sevda Yılmaz ise, "Buraya Ankara’dan geliyorum. Daha önceden de burayı merak ediyordum. Mağara çok güzel, çok büyüleyici ve enteresan. Çok beğendik" şeklinde konuştu.
Samsun Başkan Kurnaz: "Çocuklarımızın yerel yönetimlerde söz sahibi olmalarını önemsiyoruz" Samsun’un İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, İlkadım Kent Konseyi Çocuk Meclisi’nin bölgede seçimle oluşturulan ilk çocuk meclisi olduğuna dikkat çekerek, "İlkadım’da fikirleri ve projeleri olan çocuklarımızın yerel yönetimlerde söz sahibi olmalarını önemsiyoruz" dedi. Çocukların kent planlamalarında söz sahibi olmaları, kentlilik bilincinin aşılanması ve çocuklara yerel yönetimlerde katılım hakkı sağlanması amacıyla oluşturulan İlkadım Kent Konseyi Çocuk Meclisi’nin seçimli Genel Kurulu gerçekleştirildi. İlkadım Belediyesi Konferans Salonu’nda düzenlenen genel kurula 103 öğrenci katılırken, başkanlık için 11 aday yarıştı. Yapılan oylama sonucunda Tepecik 100. Yıl Millî Mücadele Ortaokulu 7. sınıf öğrencisi Serra Akagündüz, 17 oy alarak İlkadım Kent Konseyi Çocuk Meclisi Başkanı seçildi. Genel kurulda konuşan İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, Çocuk Meclisi’nin katılımcı demokrasinin en güzel örneklerinden biri olduğunu söyledi. İlkadım Kent Konseyi Çocuk Meclisi’nin bölgede seçimle oluşturulan ilk çocuk meclisi olduğuna dikkat çeken Kurnaz, "İlkadım’da fikirleri ve projeleri olan çocuklarımızın yerel yönetimlerde söz sahibi olmalarını önemsiyoruz. 11 adayın yer aldığı bu genel kurulda katılımcı demokrasinin en güzel örneklerinden birini yaşadık. Çocuklarımız akranlarının ihtiyaçlarına yönelik projeler üretecek, bizler de bu projeleri memnuniyetle hayata geçireceğiz" dedi. Seçilen başkan ve yönetim kurulunu tebrik eden Kurnaz, öğrencilerin oy kullanırken okul ayrımı yapmadığını vurgulayarak, "En iyi çalışan, en iyi proje hazırlayan aday başkan seçildi. İşte demokrasi budur. Çocuk Meclisi Başkanlığına seçilen Serra Akagündüz’ü ve yönetim kurulunu tebrik ediyorum. Hazırlayacakları projeleri dört gözle bekliyoruz" diye konuştu. İlkadım Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Salih Kesgin ise çocukların hayallerinin kentin geleceğini şekillendireceğini belirterek, "Çocuklarımız, projeleri ve sorumluluk bilinciyle yarının İlkadım’ına katkı sunacak. Çocuk Meclisi’nin şehrimizin geleceğine büyük değer katacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.