SAĞLIK - 23 Kasım 2023 Perşembe 10:41

Korkutan ‘aşı reddi’ açıklaması: “Hiç görmediğimiz vakaları görüyoruz, hayati tehlikesi süren bebekl

A
A
A

Son zamanlarda aşı reddinin arttığını belirten uzmanlar, sayıların yükselmesi durumunda bulaşıcı hastalıklarda salgın tehlikesi oluşabileceğine dikkat çekti.

Son zamanlarda birçok hastalığın önlenmesi amacıyla tavsiye edilmesine rağmen aşı retleriyle karşılaştıklarını ifade eden uzmanlar uyarıyor. Aşılarda doz eksikliği, aşı reddinin çoğalmasının bulaşıcı hastalıkların toplumda artışına neden olabileceğini belirten doktorlar, bu konuda farkındalık oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik, çocuklar başta olmak üzere tüm toplumun korunması amacıyla aşının büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

Hastanenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği İdari Sorumlusu Doç. Dr. Kamil Şahin ve Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden Uzm. Dr. Burcu Cebeci de aşı retleri sonrası uzun süredir görmedikleri vakaları görmeye başladıklarını aktardı. Doç. Dr. Şahin ve Dr. Cebeci, yeni doğanda kızamık ve boğmaca vakalarıyla karşılaştıklarını aktarırken tedavisi yoğun bakımda devam eden hayati risk taşıyan bebekler olduğunu ifade ederek vatandaşlara uyarılarda bulundu.

“Şu an için salgından söz etmemiz mümkün değil”

Vatandaşların doktorların tavsiyelerine kulak vermesi gerektiğini belirten Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mine Gürsaç Çelik, “Şu an için 30 binler civarında bir aşı reddi var, bu aşı reddinin 100, 150 binleri zorlaması bizi, sağlık sistemimizi de zor durumda bırakabilir. Bir salgından söz etmemiz şu an için çok mümkün değil ancak aşı reddi 100 binleri bulursa böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalabiliriz. Aşı yaptırmamak kişilerin kendi tercihi olabilir ancak aşı yaptırmadıkları çocuklarının çevredeki diğer çocuklarla temas hallerinde diğer çocukları da riske atmış olacaklar.

Korkutan ‘aşı reddi’ açıklaması: “Hiç görmediğimiz vakaları görüyoruz, hayati tehlikesi süren bebekl

Belki bunu hiç bilmiyorlar biz sağlıkçıların amacı da aslında bunu duyurmak. Lütfen duyarlı olalım, aşılarını zamanında yaptırtalım hem kendi çocuklarını hem de diğer çocukları, toplumu koruyalım. İleride yaşanabilecek sorunlar veya sağlık sistemimize getirebileceği yük açısından bunu istirham ediyorum. Yeni doğan döneminde aşılama programı da başlamadığı için yetişkinlerin de o noktada aşılı olması gerekir. Yeni doğanların korunması yetişkinlerin aşılı olmasından geçiyor. Herkes çocukluk çağında aşılarını olursa hatta koza stratejisiyle yakınları da aşılanırsa erişkin aşılamasından bahsediyoruz, o yeni doğanları ancak öyle koruyabiliriz” dedi.

“Yoğun bakımda 11 aylık daha aşısını yaptırmamış ölüm riski olan hastamız var”

Aşı reddi oranının artması halinde birçok salgının görülebileceği ve olumsuz sonuçlarla karşılaşılabileceğini belirten Çocuk Kliniği İdari Sorumlusu Doç. Dr. Kamil Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Maalesef önceki yıllarda sık görmediğimiz tek tük de olsa kızamık vakaları geliyor. Bunların bir kısmı aşılanmamış hastalar, Türkiye’de 30 binleri bulan aşı reddi nedeniyle bu vakaları tek tük de olsa görmeye başladık. Korunmanın tek yolu ya hastalığı geçireceksiniz bağışıklık sağlanması için ya da aşı olacaksınız.

Korkutan ‘aşı reddi’ açıklaması: “Hiç görmediğimiz vakaları görüyoruz, hayati tehlikesi süren bebekl

Küçük bir iğneyle sonuçları çok kötü olan, öldürebilen hastalıklara karşı aslında korunmuş oluyorsunuz. Kızamık için konuşursak koridordan kızamıklı bir hasta öksüre öksüre geçse yüzde 90 aşılanmamış bireylere bulaştırıyor, hastalığın nasıl seyredeceği maalesef belli olmuyor. Yüzde 30’unda zatürreye varan durumlar olabiliyor, maalesef ölümle sonuçlanan vakalar da var. Aşı retlerinin artmaması, ailelerin bunların önemine vakıf olup aşılarını yaptırmaları lazım. Kızamık aynı grip gibi başlıyor, ateş öksürük, burun akıntısı, gözlerde kızarıklık ve bu maalesef bu dönemde de bulaştırmaya devam ediyor. ’Çocuğum grip oldu’ diye aileler okula gönderiyorlar, 4-5 gün sonra döküntü çıkıyor.

Duyarlı bireyler fazlaysa tüm temas ettiği kişilere bulaşıyor, bu şekilde de çok hızlı yayılmaya neden oluyor. Anne aşılı ya da geçirmişse anneden geçen antikorlar 3-9 ay arası bebekleri koruyabiliyor ama bu her bebek için farklı olabiliyor. Erken doğanlarda bu koruma daha az oluyor. Yine de anne aşısızsa yeni doğan döneminde de kızamık görülebiliyor, bu tabi daha nadir, boğmaca açısından daha farklı. Boğmaca ve kızamık vakaları hastanemizde var. Şu anda da kliniğimizde 11 aylık daha aşısını yaptırmamış, yoğun bakımda ölüm riski devam eden bir hastamız var. Aşı reddi çok artarsa Türk toplumunda ileride birçok salgınlar görebiliriz ve birçok çocuk hayatını kaybedebilir"

“Yeni doğanda çok sık rastlamıyorduk ama yoğun bakımımıza 2 tane boğmaca tanılı yatışımız oldu”

"Kış dönemi özellikle bulaşıcı hastalıklar açısından aslında pediatrik grupta en çok vakaların olduğu dönem" diyerek uyarılarda bulunan Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden Uzm. Dr. Burcu Cebeci, “Üst solunum yolu enfeksiyonu yapan birçok hastalığın bulguları birbiriyle karışabilmekte fakat boğmacanın özelliği aslında diğerlerine ek olarak çok inatçı boğulur tarza öksürük tablosuyla başvurması, bu tablonun ağır hipoksiye neden olabilecek kadar nefes durmasına sebep olması. Şu zamana kadar boğmaca yeni doğan döneminde çok sık rastladığımız bir hastalık değildi ama bu sene özellikle yoğun bakımımıza 2 tane boğmaca tanılı yatışımız oldu. Yaş aralığı azaldıkça hastalığın klinik seyri, ölüm riski de maalesef ters orantılı bir şekilde artmakta. Sadece prematüre değil miadında doğan bebeklerimiz bile risk altında diyebiliriz. Bu hastalıkların sonrasında sebep olabilecekleri şeyleri gösterdiğimizde, hastalıkları anlattığımızda aslında hepsinde bir pişmanlık olup sonrasında bu fikirden vazgeçip çocuklarını tekrar aşılatma konusunda gerekli merkezlere gönderebiliyoruz. Burada aslında en büyük sıkıntı; bu hastalıkları şimdiye kadar aşılandığımız ve görmediğimiz için sonuçlarını da net bir şekilde bilmiyor olmaları" diye konuştu.

"Hiç görmediğimiz vakaları görmeye başladık”

Bebeklerde yaş düştükçe hastalıklar beraber oluşan riskin arttığını söyleyen Dr. Cebeci, “Özellikle yeni doğan döneminde yüzde 60-70’ye kadar bildirilen mortalite oranları var, şu an bir bebeğimizin klinik durumu giderek ağırlaştığı için solunum cihazına bağlı takip etmekteyiz. Belirli bir sayının üstüne çıktıktan sonra zaten engelleme şansımız olmuyor.

Yaklaşık 4-5 yıl öncesine kadar neredeyse hiç boğmaca vakası görmüyorduk, son yıllarda biraz aşı reddi olayı arttığı için giderek hiç görmediğimiz vakaları görmeye başladık. Ölüm olmasa bile çok ağır bir akciğer yetmezliği tablosundan geçerse bebek, oksijen bağımlı, evde ventilatörle bakım ya da yaşam boyu kronik akciğer hastalığıyla da devam etme gibi komplikasyonlar olabiliyor.

Yeni doğan dönemindeki bebeklerimizi biz takvim yaşı gelmediği için aşılatarak koruyamadığımız için en önemli silahımız çevresini, ailesinden başlayarak ve onların korunmasıyla hastalıkları önleme şansımız var. ’Benim bebeğime bir şey olmaz’ diye hiçbir ailenin rehavete kapılmaması gerekiyor, bu risk herkes için geçerli. Bu bebekleri temas izolasyonu olan tekli küvözlerde yatırarak takip ediyoruz. Tabi ki bu şartların temas izolasyonunun sağlandığı oda sayısı da her ünitede belirli kapasitede.

O yüzden vaka sayılarındaki artışla birlikte bu hastaların bakımı, yatış süreleri ve tedavi süresine göre de ünitelerin bu bebeklere ayırması gereken yerlerle ilgili de sıkıntı yaşama ihtimali çok yüksek. Özellikle negatif basınçlı, temas izolasyonu gereken özel giyinilip, maske takılıp bakılması gereken bebekler” dedi.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

 

 

 

 

 

 

 

 



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 15 Temmuz gazisi ve eski Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan: "FETÖ’nün infaz listesine adım yazılmıştı" 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında başından vurularak infaz edilmek istenen dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında hazırladığı raporun ardından, darbecilerin hedefi haline geldiğini ve adının infaz listesine yazıldığını söyledi. Dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı 1. Sınıf Emniyet Müdürü Turgut Aslan, 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara’da yaşanan askeri hareketlilik hakkında bilgi almak için koruması Hasan Gülhan ile birlikte Jandarma Genel Komutanlığı’na gitti. Burada darbeci komutan eski Kurmay Albay Erkan Öktem ve beraberindeki askerler tarafından alıkonulan Aslan ve koruması Gülhan derdest edildi. İnfaz edilerek başlarından vurulan Hasan Gülhan hayatını kaybederken, ağır yaralanan Turgut Aslan 5 ayda geçirdiği çok sayıda operasyonla hayata tutunarak "gazi" unvanını aldı. Terör örgütleriyle korkmadan mücadele ettiklerini söyleyen Aslan, Havacılık Daire Başkanlığında o gece yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. "Korumamım kafasına ateş ederek öldürdüler" Jandarma Genel Komutanlığında alıkonulmasıyla ilgili konuşan Aslan, "O gece Jandarma Genel Komutanlığına gittim. Darbeci Erkan Öktem içeriye girince beni rehin aldı. Benim ve korumam Hasan Gülhan’ın ellerini bağladı. Su istedim vermedi. Lavaboya gitmek istedim. ‘Seni öyle bir yere göndereceğim ki lavabo ihtiyacın olmayacak’ dedi. Başka devletlerden mi maaş alıyorsun diye sordum. Türkiye Cumhuriyeti sana maaşını veriyor dedim. Korumamım kafasına ateş ederek öldürdüler. Benim başıma da ateş ettiler. Öldüğümü düşünüp oraya bırakmışlar. Beni bulduklarında şahadet getiriyormuşum. Beni hastaneye götürmüşler. 4 beyin ameliyatı olmuşum, aylarca komada kalmışım. Uyandığımda Fetullah Gülen’in başarılı olup olmayacağını sormuşum. Başarılı olamadığının cevabını alınca rahat bir nefes almışım" dedi. "FETÖ’nün infaz listesine adım yazılmıştı" Fetullahçı Terör Örgütü - Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) faaliyetleri ile ilgili hazırladığı raporun ardından darbecilerin hedefi olduğunu söyleyen Aslan, "Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan benden bir rapor istedi. 60 sayfalık rapor yazdım. Sonuna da, ‘FETÖ bir terör örgütüdür’ diye yazdım. FETÖ’ye yönelik tutuklamalar başlayınca onların infaz listesine adım yazıldı. Bazı tahminlerim vardı ama darbe girişimine kalkışacaklarına ihtimal vermiyordum. Hazırlık içindelermiş. Bu durumdan haberim olduğunu öğrenince de girişimlerini birkaç gün öne çekmişler" diye konuştu. "FETÖ’cüler arabama ateş etti" Uğradığı saldırılar hakkında da konuşan Aslan, "Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, yanıma koruma verilmesini önerdi. Bu öneriyi kabul etmemiştim. FETÖ’cüler arabama ateş etti. Daha sonra korumalı ve zırhlı araçla hareket etmeye başlamıştım. Mardin Nusaybin’de inceleme yapmaya gitmiştim. Orada da teröristler beni vurmak istemiş. Yakalanan teröristler silahın tutukluk yaptığı için beni vuramadıklarını söylemiş" ifadelerine yer verdi.