SPOR - 02 Kasım 2024 Cumartesi 20:05

Manchester City, Premier Lig’de ilk yenilgisini aldı

A
A
A
Manchester City, Premier Lig’de ilk yenilgisini aldı

İngiltere Premier Lig’de Manchester City, Bournemouth’a 2-1 mağlup olarak ligde ilk yenilgisini aldı.


İngiltere Premier Lig’in 11. haftasında Manchester City, deplasmanda Bournemouth ile karşılaştı. Ev sahibi ekip 9. dakikada Antoine Semenyo’nun golüyle 1-0 öne geçti. İlk yarı bu skorla tamamlanırken, 64. dakikada hızlı gelişen atakta Evanilson topu filelere gönderdi ve farkı ikiye çıkardı. 82. dakikada Manchester City farkı 1’e indirdi. Sağ taraftan yapılan ortada Gvardiol kafayla topu ağlara gönderdi. Karşılaşmada başka gol olmazken, kırmızı-siyahlılar 3 puana uzandı. Bournemouth bu galibiyetle puanını 15’e yükseltirken, Manchester City 23 puanda kaldı. Pep Guardiola’nın öğrencileri bu sezon ligde ilk mağlubiyetini yaşarken, 3 maçlık galibiyet serisi ve 32 maçlık yenilmezlik serisi de son buldu. Öte yandan milli futbolcu Enes Ünal, 77. dakikada oyuna girdi.


Aynı saatte başlayan diğer mücadelede Liverpool, Brighton’ı 2-1 yendi ve puanını 25’e yükseltti. Liverpool, geçtiğimiz hafta kaybettiği liderliği yeniden aldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Düden alarmı masada: İl Koordinasyon Kurulu 147 milyarlık proje gündemiyle toplandı Antalya’da sürdürülebilir kalkınma, çevresel hassasiyet, ulaşım yatırımları ve 24 yıl sonra gerçekleşecek tarım sayımı aynı masada buluştu. 2025 yılı itibarıyla 460 projenin sürdüğü kentte, su kaynaklarının korunmasından yat limanlarına, genel tarım sayımından kıyı erozyonu mücadelesine kadar geniş bir çerçevede çözüm odaklı gündem öne çıktı. Düden Çayı’nda yıllardır süregelen kirlilik riskinin yeniden gündeme taşındığı toplantıda Prof. Dr. Bülent Topkaya, "Bugün atacağımız adımlar, gelecekte Antalya’nın su güvenliğini belirleyecektir" diyerek acil önlem çağrısında bulundu. Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda, ilk aşamada düden sahalarındaki vahşi atıkların 1 ay içinde kaldırılması ve kirletici kaynakların izlenmesi planlanıyor. Antalya’da yılın ikinci İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Vali Hulusi Şahin başkanlığında Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi. Yatırımların seyri, çevresel sorunlar, ulaşım altyapısı ve gıda güvenliği gibi başlıklarda yapılan sunumlarda, şehrin geleceğine yön verecek kritik değerlendirmeler ve projeksiyonlar masaya yatırıldı. Toplantıda Antalya Valiliği, bilim kurulu ve ilgili kamu kurumlarının sahadaki duruma dair güncel verileri paylaşıldı. Antalya’da 460 proje üzerinde çalışılıyor Vali Hulusi Şahin, Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, il genelindeki yatırımlara ve projelerin mevcut durumuna ilişkin detaylı bilgi verdi. Vali Şahin, 2025 yılı Mart ayı sonu itibarıyla Antalya’da toplam 460 proje üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Bu projelerin 326 adedinin genel ve özel bütçeli kuruluşlarca, 134 adedinin ise belediyelerin imkanlarıyla yürütüldüğünü ifade etti. Projelerin toplam bedeli 147 milyar lirayı aştı Vali Şahin, söz konusu projelerin toplam bedelinin 147 milyar 398 milyon lira olduğunu, 2025 yılı ödeneklerinin ise 25 milyar 372 milyon lira olarak belirlendiğini kaydetti. Mart ayı sonu itibarıyla 4 milyar 207 milyon liralık harcama yapıldığını ve yüzde 17 nakdi gerçekleşme oranına ulaşıldığını söyledi. Genel ve özel bütçeli kuruluşlarca yürütülen 326 projenin toplam bedelinin 129 milyar 810 milyon lira olduğunu aktaran Şahin, 2025 yılı için bu projelere ayrılan ödenek tutarının 16 milyar 937 milyon lira olduğunu, Mart ayı sonu itibarıyla 2 milyar 581 milyon lira harcama yapılarak yüzde 15 nakdi gerçekleşme sağlandığını ifade etti. Belediyelerin yürüttüğü projelerde yüzde 19 nakdi gerçekleşme Belediyeler tarafından yürütülen 134 projenin toplam bedelinin 17 milyar 587 milyon lira olduğunu belirten Vali Şahin, bu projelerin 2025 yılı ödeneklerinin toplam 8 milyar 435 milyon lira olduğunu, Mart ayı sonuna kadar 1 milyar 626 milyon lira harcama yapıldığını ve yüzde 19 nakdi gerçekleşme sağlandığını kaydetti. Vali Şahin, yatırımcı kuruluşlar ve belediyelerce yapılan harcamalar içerisinde en büyük payın 1 milyar 725 milyon lira ile diğer kamu hizmetleri sektörüne ait olduğunu, bunu sırasıyla 1 milyar 421 milyon lira ile Ulaştırma-Haberleşme sektörü ve 380 milyon lira ile Eğitim sektörünün takip ettiğini söyledi. 460 adet projeden 35’inin tamamlanarak hizmete alındığını, 300 projenin çalışmalarının devam ettiğini, 68 projenin ihale aşamasında olduğunu ve 57 projeye henüz başlanmadığını belirten Vali Şahin, projelerin sürdürülebilirlik ilkesine uygun şekilde yürütülmesinin önemine dikkat çekti. Vali Şahin, çevrenin korunmasının, su, toprak, deniz ve havanın korunmasının esas alınması gerektiğini vurgulayarak, sürdürülebilir kalkınmanın temel ilke olması gerektiğini söyledi. Şahin, "Ne yapacaksak ona göre yapalım. İmar yapacağız, ona göre yapalım. İnşaat yapacağız, ona göre. Yol yapacağız, ona göre yapalım. Yaptığımız hamlelerin ileriki sonuçlarını bugünden hesap edelim. Kaba taslak gitmenin bir alemi yok. Ölçelim, biçelim. Ondan sonra hareket edelim. Aksi takdirde 20-30 sene sonra torunlarımız bunlar ne yapmışlar diye bize inşallah kötü bir şey söylemezler" ifadelerini kullandı. Düden Çayı’nda alarm: Bilim Kurulu acil önlem çağrısı yaptı Antalya’nın temel su kaynaklarından biri olan Düden Çayı’ndaki kirlilik sorununa karşı Antalya Valiliği onayıyla oluşturulan Düden Çayı Bilim Kurulu çalışmalarını tamamladı. Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda Bilim Kurulu adına sunum yapan Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Topkaya, çayın mevcut durumu, kirlilik kaynakları ve çözüm önerilerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sundu. 1995’ten bu yana süregelen kirlilik riski Düden Çayı Bilim Kurulu, 13 Mayıs 2024 tarihinde Antalya İl Su Kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda kurulmuş, 4 Aralık 2024 tarihli Antalya Valiliği oluru ile resmiyet kazanmıştı. Kurul, ASAT, DSİ, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile belediyelerden sağlanan veriler, mevcut bilimsel raporlar ve sahada yapılan arazi incelemeleri doğrultusunda çalışmalarını yürüttü. Sunumda, 1995 yılında yapılan çalışmalarda Kırkgöz kaynakları ile kent arasında kalan bölgelerdeki yoğun tarımsal ve endüstriyel gelişmenin, Antalya’nın temel su kaynaklarını geri dönülmesi mümkün olmayan biçimde kirletebileceği yönünde uyarılarda bulunulduğu hatırlatıldı. Yeraltı su kaynaklarının ortalama 100 yıl gibi uzun bir yenilenme süresine sahip olduğu, bu nedenle kimyasal kirlenmenin çok geç fark edilebileceği ve su niteliğinin geri döndürülemez şekilde bozulabileceği vurgulandı. Su kalitesi yıllar içinde geriledi Düden Çayı’na yönelik önceki araştırmalarda da çayın Akdeniz’e yoğun besin maddesi, katı madde ve koliform bakteri taşıdığı, kanalizasyon sistemine bağlı olmayan küçük yerleşimlerin ve taşımacılık faaliyetlerinin yeraltı sularını tehdit ettiği tespit edildi. 2019 yılı ölçümlerinde Varsak Kanalı’nda su kalitesinin "kötü", Düdenbaşı ile Şelale arasındaki bölgede ise "çok kötü" seviyede olduğu belirlendi. 2023 yılında yapılan Su Kalite İndeks analizlerinde de Düden Çayı’nın genel su kalitesinin "kötü" sınıfında yer aldığı ortaya kondu. Kirlenmenin başlıca kaynakları belirlendi Bilim Kurulu, Düden Çayı’ndaki kirlenmenin ana kaynakları arasında traverten plato üzerindeki sanayi tesisleri, tarım alanları, geri dönüşüm işletmeleri, vahşi çöp döküm alanları ve kanalizasyona bağlı olmayan yerleşimlerin bulunduğunu açıkladı. Yeraltı suyu ile doğrudan bağlantılı düdenlere atılan evsel atıklar, sanayi atıkları ve tarımsal kirliliğin, çayın ekosistemi için ciddi tehdit oluşturduğu belirtildi. Çözüm önerileri aşamalandırıldı Sunumda çözüm önerileri süre grupları halinde sunuldu. Acil önlemler kapsamında, 0-1 ay içinde düden sahalarındaki vahşi şekilde bırakılmış tüm atıkların kaldırılması ve tekrarının önlenmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, sorumlu bir kurumun belirlenmesi, farklı kurumlardan gelen izleme verilerinin birleştirilmesi ve havzadaki kirletici kaynaklara ilişkin veri tabanı oluşturulması gibi kısa vadeli (0-6 ay) adımlar önerildi. İzleme noktalarının belirlenmesi ve su kalite analizlerinin yapılacağı kurumun seçilmesi de kısa sürede hayata geçirilmesi planlanan diğer başlıklar arasında yer aldı. Orta vadede, 6 ay ile 1 yıl arasında pasif örnekleyicilerle izleme çalışmalarının düzenli şekilde yürütülmesi, izleme noktalarının artırılması ve çevrim içi izleme ağı kurulması öngörüldü. Bu süreçte elde edilecek sonuçların düzenli olarak değerlendirilip paylaşılması gerektiği vurgulandı. Uzun vadede ise, 1 yıl ve sonrasında Antalya Havzası genelinde sürdürülebilir kurumlar arası iş birliği ağının oluşturulması, Düden Çayı özelinde çevrim içi izleme sisteminin devreye alınması ve hurdacılık ile geri dönüşüm sektörleri için çevresel etkilerin kontrol altına alınabileceği faaliyet bölgelerinin tanımlanması önerildi. Düden Çayı’nın korunması için strateji çağrısı Prof. Dr. Bülent Topkaya, Bilim Kurulu adına yaptığı sunumun sonunda, Antalya’nın traverten platosu üzerindeki su kaynaklarının korunabilmesi için iklim değişikliğinin ve artan nüfusun oluşturacağı baskıların dikkate alınarak bütüncül bir havza yönetimi stratejisinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Topkaya, belirlenen önlemlerin aşamalı şekilde uygulanmasıyla hem Düden Çayı’nın hem de Antalya’nın su güvenliğinin gelecekte korunabileceğini ifade etti. Antalya’da ulaştırma yatırımları hızlanıyor Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü tarafından Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda bölgedeki ulaştırma ve altyapı yatırımlarına ilişkin kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi. VI. Bölge Müdürü Serhan Özkanlı tarafından yapılan sunumda, Antalya, Burdur, Isparta ve Afyonkarahisar illerini kapsayan bölge müdürlüğünün çalışmalarına ilişkin güncel bilgiler paylaşıldı. Özkanlı, Antalya ilinin sahil şeridi uzunluğunun 640 kilometre olduğunu belirterek, halihazırda işletilmekte olan 14 kıyı yapısının bulunduğunu, 5 kıyı yapısının ise planlama ve proje aşamasında olduğunu söyledi. Gazipaşa Yat Limanı’nın 7 Ekim 2024 tarihinden bu yana işletildiğini ve toplam 308 yat kapasitesine sahip olduğunu ifade eden Özkanlı, Alanya Yat Limanı’nın 2010 yılından bu yana hizmet verdiğini ve 447 yat kapasiteli olduğunu, Kaş Yat Limanı’nın ise 25 Nisan 2011’den bu yana 600 yat kapasiteli olarak faaliyet gösterdiğini aktardı. Demre Yat Limanı açılışa hazır Devam eden yatırımlar kapsamında Demre Yat Limanı üstyapı işlerinin tamamlandığını belirten Özkanlı, limanın altyapısının 2017 yılında genel bütçeden sağlanan yaklaşık 732 milyon TL’lik yatırımla tamamlandığını ve 2023 yılında yer teslimi yapılarak üstyapı çalışmalarına başlandığını ifade etti. Üstyapı, peyzaj düzenlemeleri ve vinç montajları tamamlanan Demre Yat Limanı’nın 750 yat kapasiteli olduğunu ve açılış için kabul aşamasında bulunduğunu bildirdi. Özkanlı, Demre Kaleköy Gezi Tekneleri Yüzer İskelesi projesine de değinerek, bölgede geçmişte yerel imkanlarla yapılan iskelelerin yerine, belediyenin ÇED raporu çalışmalarını tamamlamasıyla birlikte 20 milyon TL ödenekle yeni bir yüzer iskele projesinin hayata geçirildiğini, Aralık 2024’te yer teslimi yapıldığını ve beton imalatlarının tamamlandığını söyledi. Doğal sit alanı olması nedeniyle tahsis sürecinin tamamlanmasının ardından imalatların sahaya indirileceğini ve sezona yetiştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Aksu Çayı Batı Sahili Kıyı Koruma Mahmuzları projesi hayata geçiyor Aksu Çayı Batı Sahili Kıyı Koruma Mahmuzları projesi kapsamında Kundu bölgesinde yaşanan kıyı erozyonuna yönelik analiz raporu hazırlandığını belirten Özkanlı, kıyıya dik 5 adet mahmuz ve suni kum beslemesi yapılmasına karar verildiğini, imar planı ve ÇED raporlarının onaylandığını, gerekli ödeneklerin tahsis edildiğini ve ihalenin kısa sürede gerçekleştirileceğini ifade etti. Alanya Balıkçı Barınağı Batı Rıhtımı’nda 240 metrelik bölümde hasar tespit edildiğini belirten Özkanlı, genel müdürlükçe 40 milyon TL bütçeyle ihale sürecine geçileceğini söyledi. Planlanan yatırımlar arasında Türkler Tekne Barınağı’nın da bulunduğunu aktaran Özkanlı, Alanya Türkler mevkiinde planlanan proje için imar planlarının, projelerin ve ÇED raporlarının tamamlandığını ancak tasarruf tedbirleri nedeniyle henüz yatırım programına alınamadığını, bu yıl tekrar teklif edileceğini bildirdi. Projenin yatırım bedelinin 502 milyon lira olduğunu kaydetti. Kaleiçi’ne yönelik çalışma sürüyor Kaleiçi Yat Limanı için ise bir koruma mendireği yapılabilirliğine yönelik çalışmaların sürdüğünü belirten Özkanlı, bölgede deniz derinliğinin 30 ila 35 metre arasında değiştiğini, bu nedenle dolgu şeklinde bir mendirek yapımının mümkün olmadığını aktardı. Bu şartlar altında kazıklı yapı alternatiflerinin değerlendirildiğini, dalga değerlerine göre tasarım çalışması yürütüldüğünü ve teknik olarak yapılabilirliğin netleşmesi sonrasında diğer aşamaların değerlendirileceğini ifade etti. Özkanlı ayrıca, koruma mendireği çalışmasının sonuçlanması halinde mevcut mendireklerin onarımının da bu kapsamda ele alınabileceğini söyledi. Sunumun sonunda Serhan Özkanlı, VI. Bölge Müdürlüğü olarak Antalya ve çevresinde ulaştırma ve altyapı yatırımlarını hızla sürdürdüklerini ve bölgenin ihtiyaçlarına yönelik yeni projeler geliştirmeye devam ettiklerini ifade etti. Türkiye 24 yıl sonra genel tarım sayımına hazırlanıyor Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Antalya Bölge Müdürü Ergün Ertaş, Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda yaptığı sunumda, 2025 yılında Türkiye genelinde uzun bir aradan sonra genel tarım sayımı gerçekleştirileceğini açıkladı. Ertaş, bu yılın ikinci yarısından itibaren genel tarım sayımının yapılmasının gündemde olduğunu belirterek, sürecin Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile başlatılacağını, genelgenin imza aşamasında olduğunu ve kısa süre içinde yayımlanmasının beklendiğini söyledi. Tarım sayımının önemi ve gıda arz güvenliği Dünyada genel tarım sayımlarının normalde her 10 yılda bir yapıldığını hatırlatan Ertaş, Türkiye’nin en son 2001 yılında tarım sayımı gerçekleştirdiğini, bu nedenle 2025 yılında yapılacak sayımın 24 yıl aradan sonra gerçekleştirilecek ilk genel tarım sayımı olacağını ifade etti. Tarım sayımının, gıda arz güvenliğini sağlamak, jeopolitik risklere karşı önlem almak ve tarımsal araştırmalara sağlam veri temeli oluşturmak açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Mikrodüzeyde veri toplama imkanı Ertaş, şu anda tarımsal verilerin çoğunlukla ilçe düzeyinde derlenebildiğini, yapılacak sayımla birlikte parsel ve işletme bazında mikro düzeyde veri elde etmenin mümkün olacağını söyledi. Tarım sayımı sayesinde daha sağlıklı üretim planlaması yapılabileceğini, işlenmeyen tarım alanlarının üretime kazandırılabileceğini ve farklı kurumların ortak kullanabileceği güvenilir bir veri tabanı oluşturulabileceğini belirtti. Sayım iki aşamadan oluşacak Yapılacak genel tarım sayımının iki aşamadan oluşacağını belirten Ertaş, ilk aşamada mevcut tarım parsellerinin tarımsal işletmelerle eşleştirileceğini, ikinci aşamada ise belirlenen işletmelerle anket uygulamalarının gerçekleştirileceğini ifade etti. İlk aşamadaki parsel eşleştirme çalışmalarının Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlükleri tarafından yürütüldüğünü ve Nisan ayı sonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı. 1 Temmuz’da başlayacak, 6 ayda tamamlanacak Çalışmanın 1 Temmuz 2025 tarihinde başlaması ve 6 ay içerisinde tamamlanması planlanıyor. Ertaş, yaklaşık 4 bin personelin görev alacağı çalışmada hem Tarım ve Orman Bakanlığı personelinin hem de TÜİK tarafından istihdam edilecek personelin görev yapacağını belirtti. Çalışmanın yaklaşık 900 milyon liralık bir bütçeyle yürütüleceğini kaydetti. Veriler 2026’da açıklanacak Ertaş, genel tarım sayımı sonucunda elde edilecek verilerle tarımsal üretim planlamasının daha etkili yapılabileceğini, ürün bazında maliyet, fiyat ve katma değer analizlerinin gerçekleştirilebileceğini söyledi. Tohumdan sofraya kadar tüm tarımsal değer zincirlerinin izlenebilir hale geleceğini vurgulayan Ertaş, sayım sonuçlarının 2026 yılının ikinci yarısından itibaren yayımlanmaya başlanacağını ifade etti.
Kastamonu Kastamonu’da kadınlara, şapka tasarımı ve dikimi konularında eğitim verilecek Kastamonu’da hayata geçirilen proje çerçevesinde kadınlar için şapka tasarımı ve dikimi konusunda verilecek eğitimlerle istihdam kapısı oluşturulacak. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından "Kastamonu’da Şapkanın Kalıbının Çıkarılması, Dikilmesi, Tasarımının Yapılması Eğitiminin Verilmesi" adı altında proje hazırlandı. Hazırlanan proje, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Destek Programına başvuruldu. Başvurusu değerlendirilen proje, 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Destek Programı kapsamında desteğe layık görüldü. Proje çerçevesinde Kastamonu’da kadınlara yönelik şapka tasarımı, dikilmesi ve kalıbının çıkarılması konularında eğitimler verilecek. Eğitimler neticesinde Kastamonu’da satış mağazası bulunmayan iş yeri açma, kaybolmaya yüz tutan Kastamonu kasketinin yeniden canlandırılması ve istihdamın oluşturulması amaçlanıyor. KUZKA’nın desteklediği projenin tanıtım toplantısı, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirildi. Eğitim öncesinde proje hakkında bilgilendirmede bulunan TOBB Kastamonu KGK Başkanı Yüksek Mimar Halime Nilgül Şener, "Proje kapsamında, kadınlara yönelik olarak şapkanın kalıp çıkarma, tasarım ve dikim süreçlerini içeren kapsamlı bir şapka yapım eğitimi düzenlenecek. Eğitimimiz toplam 136 saat sürecek olup bu eğitimin yüz yüze olan kısmını Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı teknik desteği karşılamaktadır. Online ve diğer konuları Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odamız bizlere destek vermektedir. Eğitimlerimiz toplam çok kıymetli 6 öğretim görevlisi tarafından online ve yüz yüze verilecektir. Eğitimlerimiz kalıp çıkarmadan başlayarak her tür şapkanın tasarlanması ve dikilmesini kapsamaktadır. Abiye şapkalar, fötr şapka, keçe şapka yöresel kasketimiz olmak üzere pek çok çeşit şapka eğitimi verilecektir. İlk dersimiz 30 Nisan’da başlayacaktır. Kursumuz temmuz ayında sonlanacaktır. 23 Ağustos 2025 ise 100’ncü yıl etkinliği olarak sergi ve defile ile çalışmalarımız sergilenecektir. Ders programı sosyal medya grubundan paylaşılacaktır. Haftada üç gün, günde 3,5-4 saat olmak üzere sabah ve öğleden sonra olacaktır. Çalışmalarda gerekle olan malzemeler derslerde öğretmelerimiz tarafından bildirilecektir" diye konuştu. Konuşmanın ardından projede yer alan kadınlara yönelik eğitmenler tarafından alanlarıyla ilgili eğitimler verildi.
İstanbul Ayşe Barım’a ‘Gezi Parkı’ soruşturmasında 30 yıla kadar hapis talebi Menajer Ayşe Barım hakkında Gezi Parkı olaylarında sanatçıları eylemlere katılması için yönlendirdiği ve olayların planlayıcılarından olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede Barım’ın ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme’ suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Menajer Ayşe Barım hakkında Gezi Parkı olaylarında şirketine bağlı sanatçıları eylemlere katılması için yönlendirdiği ve olayların planlayıcılarından olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Ayşe Barım’ın Gezi Parkı ana davasının ana aktörlerinden, hükümlü ve firari sanık olarak bulunan Mehmet Ali Alabora, Çiğdem Mater Utku ve Mehmet Osman Kavala isimli şahıslara gezi eylemlerinin olduğu süreç ve devamında irtibatlı olduğunun tespit edildiği anlatıldı. Aralarında Halit Ergenç, Hande Erçel, Merve Dizdar, Nejat İşler ve Serenay Sarıkaya’nın bulunduğu 68 oyuncunun isimleri yer aldı Hazırlanan iddianamede, ‘Id İletişim Danışmanlık Anonim Şirketi’ isimli firmanın bünyesinde 68 oyuncunun olduğu, bu isimlerin ise Ahmet Rıfat Şungar, Ali Atay, Alp Navruz, Aslı Enver, Aslıhan Gürbüz, Bensu Soral, Bergüzar Korel, Berkay Ateş, Bige Önal, Birce Akalay, Birkan Sokullu, Bülent İnal, Caner Cindoruk, Ceyda Düvenci, Devrim Özkan, Devrim Yakut, Dolunay Soysert, Ece Sükan, Ekin Koç, Erkan Can, Esra Bilgiç, Ezgi Mola, Fahriye Evcen, Fatih Akın, Fatih Artman, Hakan Kurtaş, Halit Ergenç, Hande Erçel, Hazal Kaya, Hümeyra, İbrahim Selim, İpek Bilgin, Lale Mansur, Mehmet Günsür, Mehmet Kurtuluş, Mert Yazıcıoğlu, Merve Dizdar, Metin Akdülger, Miray Daner, Nehir Erdoğan, Nejat İşler, Nur Fettahoğlu, Okan Yalabık, Oktay Çubuk, Philip Arditti, Pınar Deniz, Rıza Kocaoğlu, Selma Ergeç, Serenay Sarıkaya, Serkan Altunorak, Sinem Kobal, Su Burcu Yazgı Coşkun, Şükran Ovalı, Şükrü Özyıldız, Taro Emir Tekin, Zafer Algöz, Zerrin Tekindor, Afra Karagöz, Çağla Naz Kargı, Defne Burnaz, Ecem Simge Yurdatapan, Elif Uslusoy, Hakan Zavlak, Melis Sevinç, Melisa Bostancıoğlu, Samet Kaan Kuyucu, Sezer Arıçay oldukları kaydedildi. Oyuncuların eylemlere katıldıkları anlar iddianame yer aldı Oyuncuların hesap incelenmeleri sonucu bazı oyuncuların gezi olayları ile ilgili herhangi bir paylaşım yaptıklarının görülmediğinin ancak eylemlere katıldıklarına ilişkin internette birçok görsel bulunduğunun tespit edildiği iddianamede o görüntülere de yer verildi. Ayrıca şüpheli Barım’ın şirkete bağlı olan sanatçılar ile Gezi olaylarının başlangıç tarihleri olan 29 Mayıs 2013- 2 Haziran 2013 tarihleri arasındaki irtibat bilgisi de yer aldı. Halkın sempati duyarak kitleleri peşine sürükleme potansiyeli yüksek olan sanatçı ve oyuncular adına irade göstererek planlama, yönlendirme yaptığı belirtildi Hazırlanan iddianamede, söz konusu eylemlerin gelişi güzel ortaya çıkmadığı, bir organizasyon dahilinde, sistemli ve planlı olarak yürütüldüğü, şüpheli Barım’ın ilgili süreçte halkın sempati duyarak kitleleri peşine sürükleme potansiyeli yüksek olan sanatçı-oyuncular adına sosyal medyada ve sahada irade göstererek planlama, organizasyon, yönlendirme yönünde faaliyet gösterdiği aktarıldı. Ayrıca Barım’ın gezi parkı ana aktörleri ile önceye ilişkin hiç bir HTS irtibatı bulunmazken gezi parkı hazırlık ve başlangıç sürecinde sık sık ve sistemli olarak irtibatlandığı kaydedildi. Oyuncu Metin Yıldız, Barım’ın sanatçılar üzerlerinde hegamonya kurduğunu belirtmek istediğini ifade etti Şüpheli Ayşe Barım’ın ID iletişim isimli menajerlik şirketine bağlı oyuncuların Gezi Parkı sürecinde en etkili etiket olan #direngeziparkı, #occupyturkey hastaghlerinin paylaşımlarında olduğu gibi Türkiye’de yaşanan orman yangını ve deprem felaketlerinden sonra Türkiye’yi uluslararası arenada yetersiz gösterme adına sosyal medyada başlatılan #HelpTurkey kampanyasına da sistemsel olarak katıldıklarının belirtildiği iddianamede, bunu Barım’ın etkisinin altında kalarak yaptıkları, bilgi sahibi sıfatlı ifadeleri alınan gazeteci Enver Aysever ve oyuncu sanatçı Metin Yıldız’ın sosyal medyadan Barım’ın Id İletişim Danışmanlık Anonim Şirketi’ne bağlı sanatçıların üzerlerinde hegamonya kurduğunu izinsiz herhangi bir toplumsal faaliyete katılamayacaklarını gezi parkı eylemlerini kastederek belirttikleri kaydedildi. İddianamede, Her ne kadar basın-yayın organlarında ve sosyal medyada gösterilerin toplum refleksi ile bir anda oluştuğuna dair kanaat oluşturulmaya çalışılsa da olayın sosyal medyada yayılış biçimi, olayı başlatan ve yayılmasında rol oynayan şüpheli Emine Ayşe Barım’a ait Id İletişim Danışmanlık Anonim Şirketi’ne bağlı sanatçıların ve kurumsal hesabın sürece ilişkin etkili olarak seçilen slogan ve imgelerin eylemin ilk gününden itibaren meydanlarda ve sosyal medyada en önde yer alan sembollerin paylaşımı ile organize bir şekilde sanatçılar adına kitlesel yayılım sağlamak amacıyla hareket ederek bilinçli bir şekilde yönlendirildiği aktarıldı. Oyuncuların kaçamaklı cevaplarla şüpheliyi kayırma amacıyla hareket ettikleri belirtildi İddianamede ayrıca, şüpheli Barım’ın irade gösteren, danışılan ve onayı alınan kişi olarak tespit edildiği, bu şekilde olayları planlayan, örgütleyen ve yönlendiren, iradesi sorularak bu yönde kendisinin karar bildirerek yön verici ve belirleyici olduğu, kendi şirketine bağlı toplumda tanınan oyuncuları eylemlere yönlendirerek oyuncuların toplumda tanınırlığını ve etki gücünü de kullanarak daha fazla kitleselleşmesini amaçladığı, bunda da kısmen başarılı olduğu belirtildi. İddianamede, oyuncuların tanık sıfatıyla alınan ifadelerinde kendi iradeleriyle eylemlere katıldıklarını beyan etseler de şüpheli ile eylemlerin başladığı döneme dair yoğun irtibatlarının içeriğini hayatın olağan akışına uygun olarak açıklayamadıkları, iç ve dış kamuoyu tarafından günlerce takip edilen ve gündemde tutulan olayların kitleselleşmeye başladığı bir dönemde, görüşme içeriklerine yönelik ile şüphelinin eylemlerin olduğu dönemde Gezi Parkında kendileriyle bulunmasına rağmen kaçamaklı cevaplarının şüpheliyi kayırma amacıyla yapıldığı belirtildi. Şüpheli Barım’ın Gezi Parkı eylemleri ile ilgili olarak hem toplumsal hem de küresel algı oluşturulması kapsamında film, belgesel ve video çekimleri yapılmasını sağladığının aktarıldığı iddianamede, ‘önceye ilişkin hiçbir irtibatı olmamasına karşın ilk kez’ ana dosyada firari sanık Mehmet Ali Alabora ile Gezi Parkı döneminde 3 kez, hükümlü Mehmet Osman Kavala isimli şahıs ile 39 kez, hükümlü Çiğdem Mater Utku isimli şahıs ile 14 kez irtibatlarının tespit edildiği kaydedildi. 30 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Ayşe Barım’ın ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme’ suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.