GÜNDEM - 26 Şubat 2025 Çarşamba 16:24

Olası İstanbul depreminde 39 ilçenin yardımına 39 il koşacak

A
A
A

Biruni Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün ve İstanbul Gazeteciler Federasyonu’nun desteğiyle ile düzenlenen ‘Afetlerde Medya ve STK’ların Rolü’ panelinde afet süreçlerinde medya ve STK’ların kriz yönetimindeki rolü ele alındı.

Biruni Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen panel, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü, İstanbul Gazeteciler Federasyonu(IGAFED) ve Türk İnternet ve Medya Birliği’nin (TİMBİR) destekleriyle gerçekleşti. Afet süreçlerinde kriz yönetiminin ele alındığı panelde İstanbul Vali Yardımcısı Mahmut Hersanlıoğlu, Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, IGAFED Genel Başkanı Adil Koçalan yer aldı.

"İl genelinde olan 23 çalışma grubu faaliyetlerini sürdürüyor"

İstanbul Vali Yardımcısı Mahmut Hersanlıoğlu, İstanbul’da iki plan üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Bir tanesi afet müdahale planı. Bu plan, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve özel sektörün içerisinde olduğu plan. Bu plan 23 çalışma grubunu içeriyor. Sayın Valimizin emri gereği bütün ilçelerde il genelinde olan 23 çalışma grubu faaliyetlerini sürdürüyor. Zaman zaman tatbikatlar yapıyor. Buna ben tabiri caizse ‘felakete hazırlık planı’ diyorum. Bununla alakalı olarak, özellikle arama kurtarma faaliyeti noktasında STK’lardan çok ciddi destek görüyoruz" dedi.

Olası İstanbul depreminde 39 ilçenin yardımına 39 il koşacak

"Deprem durumunda İstanbul’da 39 ilçe 39 ille eşleştirildi"

Olası bir depremle ilgili yapılan planlamadan söz eden Hersanlıoğlu, "İstanbul özelinde ilk 12 saatte, bir deprem durumunda 39 ilçe 39 tane ille eşleştirilmiş durumda. Eşleştirilen illerin sayın valileri, imkan ve kabiliyetleriyle birlikte o ilçeye gelecekler. Ama bu, bir süre gerektiriyor. Bizim bu süre zarfında en büyük ihtiyacımız deprem arama kurtarma eğitimi almış insan kaynağı. Bununla alakalı rektör hocalarımızla iki toplantı yaptık. Acil durum ve afet yönetimiyle ilgili 2 yıllık yüksekokul olduğunu biliyorum. Bunu İstanbul için bir şans gördüğümü özellikle söylüyorum. Bu bölümün devamlılığının sağlanması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Hersanlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan da önemli risk azaltma planı var. Risk azaltma planıyla alakalı olarak da sayın valimizin liderliğinde İstanbul risk azaltma planı yeniden revize edildi ve 1594 eyleme dönüştürüldü. Bu eylemler kamu kurum ve kuruluşlarına atandı. İlçe belediyelerimizin, büyükşehir belediyelerimizin kamu kurum ve kuruluşlarında yapması gereken eylemler var. Bu eylemler yapıldığı zaman oluşabilecek bir afette maddi manevi zararlar minimize edilmiş olacak."

Olası İstanbul depreminde 39 ilçenin yardımına 39 il koşacak

"İstanbul için bir tedbir almamız lazım"

Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, "Önümüzde büyük bir beklenti var. Doğal afetlerin sık beklendiği bir konumdayız. Dolayısıyla hep böyle toplantılar yapıyoruz ama sonuçta kaç kişiye ulaşıyoruz derseniz ben çok memnun değilim. Mevlana diyor ki, ‘Akıl sonradan ah çekmek için değil, önceden düşünüp tedbir almak için.’ Bizim acilen İstanbul için bir tedbir almamız lazım. Eğitim dediğiniz şey davranış değişikliğidir. Davranış değişmiyorsa, akıl yürütürseniz ama problemi çözemezsiniz, sonuç sıfır olur. O yüzden bu toplantılar çok hoş" dedi.

"Afet bilinci küçük yaşlarda aşılanmalı"

Afet bilincinin küçük yaşlarda aşılanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yüksel, "AFAD insan yetiştiriyor ancak okul öncesi öğrencisine, ilkokul öğrencisine kadar afet yönetimini öğretmemiz lazım. Bir şeyi öğrenirseniz çabuk unutursunuz ama onu anlarsanız, davranışınızı değiştirirseniz, alışkanlıklarınızı bir noktadan bir noktaya getirirseniz başarılı olursunuz. Bu ülkede herkes ilk ve acil yardımı, afet ve acil yardımı bilmeli. Herkes gibi yaparsak herkes gibi oluruz. Yaptığımız işe heyecan, motivasyon ve ruh katarsak o işi en iyi biz yaparız" ifadelerini kullandı.

"Asrın felaketi, ülkeye 100 milyar dolar zarar verdi"

ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, afetlerin Türkiye ekonomisine verdiği zarara değinerek, "Kaybettiğimiz binlerce canların yanı sıra; 6 Şubat tarihindeki asrın felaketinin maliyetinin 100 milyar dolar gibi bir rakama ulaştığını biliyoruz. Hakeza geçmişte Gölcük depreminin 10-15 milyar dolar, 2020 depreminin 1,2 milyar dolar, 2021 Yılı Karadeniz bölgesi sellerinin 1 milyar dolar, Akdeniz Bölgesinde, 2021 yılında yaşanan orman yangınlarının 1,2 milyar dolar ekonomiye zarar verdiğini, 99 depreminin de Türkiye’nin Gayrisafi Milli Hasılasını bir yıl içinde yüzde 3,3 düşürdüğünü de biliyoruz" diye konuştu.

Medya-Sivil Toplum Kuruluşları iş birliği ele alındı

İGAFED Genel Başkanı Adil Koçalan ise yaptığı konuşmada;

"Afetler hususunda bilgilenme, medya ile afet yönetimi kuruluşları ve Sivil Toplum Kuruluşları arasında doğrudan ve etkili çalışma ilişkileri kurma, Sivil Toplum Kuruluşlarının acil durum öncesinde ve sonrasında medya-afet ilişkisini daha etkin bir şekilde yönetebilmelerinin yollarını birlikte değerlendirebileceğimiz bir etkinlikte sizlerle birlikteyiz" ifadelerini kullandı. Koçalan konuşmasının devamında programın tüm destekçilerine teşekkür etti.

İki oturumdan oluşan program yapılan sunum ve bilgilendirmelerle son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Tunç: "Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur" AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, yaşanan su kesintisiyle ilgili olarak, "ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" dedi. Gün boyu süren geniş çaplı su kesintisi sebebiyle siyasi isimler Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürlüğü’ne tepki göstermeye devam ediyor. Son olarak ise AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. Başkan Tunç’un açıklamasında, "ESKİ tarafından yapılan açıklamada, Tepebaşı İlçesi’nin bazı mahallelerinde 00.00-08.00 saatleri arasında planlı su kesintisi uygulanacağı duyurulmuştu. Ancak bugün gelinen noktada, Tepebaşı İlçesi’nin tamamında hâlâ su yoktur. Bu tablo, planlama eksikliğini ve ciddi bir yönetim beceriksizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Planlı olduğu söylenen bir çalışmanın saatleri belli olmasına rağmen, ne süreye uyulmuş ne de vatandaşlara doğru ve zamanında bilgi verilmiştir. Tepebaşı’nda yaşayan on binlerce vatandaş, sabah saatlerinden bu yana en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamamaktadır. Hijyen, sağlık ve günlük yaşam tamamen aksatılmıştır. Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur. Vatandaşlar açıklama değil bahane değil, çözüm beklemektedir. ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.
İstanbul Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı. Saran evinde bulunan ve ilk testte uyuşturucu olduğuna dair sonuç çıkan maddelere ilişkin soruya ilişkin savunmasında, "Bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ‘uyuşturucu madde temin etme, uyuşturucu madde kullanma ve uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma’ suçlarından ifadeye çağrılan Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Saran, hakimlik tarafından yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Öte yandan, soruşturma kapsamında Ela Rümeysa Cebeci’nin de ek ifadesine başvuruldu. Cebeci ardından tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu’na geri gönderildi. "Sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım" Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Saran ifadesinde, "Ela Rümeysa ile tahmini olarak 3 sene önce bana mesaj atmasından dolayı tanışmıştık. Bu vesile ile konuşmaya başladık" dedi. Saran’a savcılıkta, spiker Ela Rümeysa Cebeci’ye, "Sende var mı ondan? Pazar sabahtan teyitleşelim olma ihtimali yüzde 70. Assos’a gideceğim birazdan geç dönmem herhalde, tamam? Konuşuruz hadi bay bay" şeklinde mesaj attığı, Cebeci’nin ise "Ben Escobar mıyım nereden bulayım sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım haberleşiriz" şeklinde cevap verdiği konuşma soruldu. Saran konuşmaya ilişkin, "Mesaj içerikleri doğrudur. Ancak tarihleri noktasında yanlışlık olabilir. Bu yazışmalar yaklaşık 17-18 ay önceki yazışmalardır. Mesaj içerikleri daha önceki izlediğim filmden dolayı kendi aramızda yaptığımız espridir. Benim uyuşturucu yetiştirme ile uzaktan yakından hiçbir alakam olamaz. İzlediğimiz filmin konusu ile ilgili olduğu için kendi aramızda yaptığımız bir espridir. Bu mesajlaşmalar da şaka amaçlıdır" dedi. "Acayip rahatlatıyor müthiş bir şeymiş o" Saran’ın Ela Rümeysa Cebeci’ye gönderdiği bir başka mesaj da savcılık ifadesi esnasında soruldu. Mesajda Saran’ın "Gel git Ela nasılsın? dediği, ses dosyası çözümünde ise "Kızım laf dinlemiyorsun ki yavaş yavaş diyorum, böyle apsesif insanlar gibi böyle şey yapıyorsun. Bi ayarında bırak. Her şeyi abartıyorsun ya, neyse Habertürk’te bir sürü insanı işten çıkarıyorlarmış, doğru mu ha? Bir de baskı yapıyorlar galiba" dediği Ela Rümeysa Cebeci’nin ise cevap olarak ses dosyası çözümünde "Ama var ya ne HD rüyalar gördüm ve böyle düşüncesizce uyudum, acayip rahatlatıyor. Müthiş bir şeymiş o. Bahçeden topla getir bana bir dahakine. Evet evet çok kelle alıyorlar. İnsanları spikerleri falan çıkarma değil kafaları koparıyorlar. Bakalım neler olup bitecek bekleyip göreceğiz ama bir dizayn var. Lütfen sen de Kenan Bey ile aranı düzelt. Bu benim için çok önemli bir şey, çok mutlu olurum bunu yaparsan" dediği konuşma içeriği soruldu. "Hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur" Saran bu konuşmalara ilişkin ifadesinde, "O akşam içtiğimiz şaraptan bahsediyorum. Ben akşam puro içtim. Ela da vozol sigara içti. O akşam şarabı da çok fazla içti. Bir şişeden ben yarım kadeh içtim. Geri kalanını da Ela içti. Ben Kenan Tekdağ’ın kötü kalpli ve tehlikeli bir insan olduğunu bildiğim için Ela Rümeysa TV 100 kanalından Show TV’ye geçerken kendisini uyardım. Kenan’ın kötü kalpli tehlikeli ve karanlık ilişkileri olduğunu söyledim. Ondan dolayı Kenan Tekdağ ile ilgili mesajlar atmış olabilir. ‘müthiş bir şeymiş o bahçeden topla getir bana bir dahakine’ mesajında ise yine aynı şekilde izlediğimiz bir filmdeki repliklerden kaynaklı kendi aramızda metafor şeklinde geliştirdiğimiz bir espridir. Benim kesinlikle böyle bir şeyle alakam olamaz. Hatta Ela Rümeysa’ya en son birkaç hafta önce ilk gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra geçmiş olsun mesajı da attım. Kendisi de bana ‘inan ben böyle bir şey yapmadım’ tarzında cevap vermişti. Birlikte uyuşturucu madde içmiş olsaydık bana böyle bir cevap vermezdi. Ben de ona ‘sana inanmak istiyorum’ şeklinde cevap vermiştim. Benim bu hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur. Sadece benim kanser olduğum dönemde, annem ile babamın son hastalık ve ölüm süreçlerinde, Fenerbahçe başkanlık seçimlerinde ve iftiraya uğradığım süreçte pek çok kişi tarafından tarafıma organik sakinleştiriciler verilmişti. Ben de bunları hatırladığım kadarıyla kullandım. Bunların içerisinde de uyuşturucu etken maddesi olduğunu düşünmüyorum. İstanbul’daki evimde misafir odası olarak kullanılan odada cam kavanozun içerisinde kızımın muhtelif ilaçları vardı. Büyük ihtimal camdaki kalıntılar bu ilaçların tozlardır. Zaten inceleme sonucunda anlaşılacaktır. Assos’taki evimde yapılan aramada çıkan maddelere ilişkin olarak, o evde çalışan hizmetliyi aradım. Bunlar ne diye sordum. Asos‘taki evimde tahmini 20 gün önce kadın basketbol takımını ağırlamıştım. Bahçeye çok fazla sinek gelmişti. Bu sinekleri uzaklaştırmak için lavanta veya türevi şeklinde yaprakları evde çalışan hizmetli yaktığını söylemişti. Daha sonra mangal yaptıktan sonra da arılar geldi. Arıları uzaklaştırmak için yine evde çalışan hizmetli kahve yakmış. Ele geçirilen maddeler de kahve, lavanta ve adaçayı yakılması sonucu kalıntılardır. Maddeler üzerinde yapılan ilk testte uyuşturucu madde olduğuna dair sonuç çıkması sorusuna ilişkin savunmam ise bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Melike İnal