SPOR - 19 Ekim 2023 Perşembe 10:49

Omar Colley: 'Abobakar ile kafa vuruşu çalışıyorum'

A
A
A
Omar Colley: 'Abobakar ile kafa vuruşu çalışıyorum'

Beşiktaş’ın 30 yaşındaki stoperi Omar Colley, antrenmanlarda Aboubakar ile kafa vuruşu çalıştığını ve bu sezon attığı gollerde bunun etkisinin büyük olduğunu söyledi.

Beşiktaş’ın başarılı savunmacısı Omar Colley ile Beşiktaş JK dergisinin ekim sayısına açıklamalarda bulundu. Hem mevkisi olan defansta hem de hücumda yaptıklarıyla adından sık sık söz ettiren Colley, kariyerine ve Beşiktaş’a dair konuştu.

Tecrübeli futbolcunun siyah-beyazlıların dergisine verdiği röportaj şöyle:

"Gambiya’nın altyapı sistemiyle ilgili neler söylemek istersin?

16 yaşıma kadar Fransa’daydım, ben altyapı eğitimimi Fransa’da aldım ancak Gambiya’da da çok önemli futbol okulları ve akademiler mevcut. Bu futbol akademilerinin Avrupa ülkeleri kadar gelişmiş olduğunu söyleyemesek de Gambiya özelinde doğal bir futbol yeteneğinden bahsedebiliriz. İyi futbolcularımız var, kendilerini gösterip yurt dışına gitme fırsatını da çok yakalayamıyorlar. Hikaye bazen daha zor olabiliyor elbette. Ben 16 yaşıma kadar Fransa’da kaldım, orada iletişimlerim vardı. Sonrasında da benim için durum haliyle biraz daha kolaylaştı. Fransa’ya gittiğim dönemde benim sorumluluğumu üstlenen bir aile vardı, 16 yaşıma kadar o aile ile birlikteydim. Anlattığın bu sorunlarla ilgili senin bir planın var mı? Bazı futbolcuların kendi ülkelerinde futbol altyapı okulu ya da bir futbol sahası açtığı gibi örneklerle karşılaşıyoruz. Ben gençken bu işler evet, biraz daha zordu ancak şimdilerde ise biraz daha kolaylaştı. Milli takımımız, o dönemlere göre daha iyi, daha küçük yaş gruplarımız da A takım gibi o dönemlere nazaran daha iyiler. Çok fazla futbolcu gözlemciler tarafından izlenebiliyorlar ve böylece Avrupa’ya transfer olan futbolcularımız mevcut. Ama kendim de bir futbol akademisi kurmak istiyorum. Bunun yanı sıra bir futbol takımı kurmak ve o ligde bir takımımın olmasını istiyorum. Bununla ilgili olarak da bir arkadaşımla beraber çalışmalarımıza da başladık. Öte yandan Gambiya’ya farklı ülkeler tarafından da bazı akademiler kuruldu. Haliyle benim dönemimde çok sıkıntılı olsa dahi şu an iyi bir futbolcu, Gambiya’da da futbol oynamak adına iyi imkânlar bulabilir. Özellikle İtalya, Fransa gibi ülkelerden izlemek için gelenler oluyor. Elbette biz yurt dışına gidip iyi futbol oynayan isimlerin de bu duruma katkısı olmuştur. Daha sonraki yıllarda çok daha fazla Gambiyalı futbolcu ihraç edeceğimize inanıyorum.

Daha önce Sampdoria formasıyla bir hazırlık maçında Beşiktaş’a rakip olmuştun ve hazırlık karşılaşması olmasına rağmen mücadelen ve saha içindeki ciddiyetin de dikkat çekmişti. Kişisel hayatında nasıl birisin? Neler yapmaktan hoşlanırsın?

Evet, o maç da güzel bir maçtı. Hazırlık maçıydı ancak benim için maç, maçtır. Maçın içinde her zaman kazanmak isterim. Kaybetmeye tahammülüm yok. Özel hayatımda ise bir aile babası olduğumu söyleyebilirim. Şayet çocuklarım etrafımdaysa her zaman onlarla olmak, onlarla vakit geçirmek isterim. Genellikle sakin bir yapım var ancak saha içinde durumlar tabii ki öyle olmuyor. Evdeyken sakin bir aile babası rolüne bürünüyorum ancak sahada biraz farklı.

Bir kızın ve bir oğlun var. Onların futbol ile arası nasıl? Eşinle birlikte maçlara geliyorlar mı?

Büyük olan kızımın futbol ile arası çok iyi. Bazen evde de oynuyoruz ve gerçekten yetenekli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan zaten atletik bir yapısı var. Şu an iyi bir Beşiktaş taraftarı, İtalya’da ise Sampdoria’yı tutuyordu elbette. Ayrıca Kartal’ı, Kartal sembolünü de bir hayli seviyor. Evdeyken de bana sürekli tesise gelmek istediğini söylüyor, ben de getiriyorum bazen. Futboldan sahiden anlıyor ancak futbol oynamasını istemem, futbol zaman zaman çok stresli olabilen bir meslek fakat elbette daha çok küçük ve ilerleyen zamanlarda kendi kararını verecektir. Umuyorum bir sporun ucundan tutar ancak farklı bir spor branşı olursa çok sevinirim. Çok net bir şekilde, şu an kızımın büyük bir Kartal olduğunu söyleyebilirim.

Avrupa’da önemli liglerde forma giydin ve her ligin kendine öz bir karakteri vardır. Süper Lig’e ilk geldiğinde bir kıyaslama yapman gerekirse senin için farklı olan yönler nelerdi?

Serie A’da oynadım, Belçika’da oynadım. Serie A, Süper Lig’den daha sert bir lig. Belçika liginin ise taktik ve teknik açıdan gelişmiş bir lig olduğunu söyleyebilirim. Süper Lig de çok gelişim göstermiş bir lig. Her takımda çok iyi futbolcular var. Seviyenin İtalya gibi olmadığını söyleyebilirim ancak burada da her takımda fark oluşturabilecek birçok futbolcu var. Elbette her lig başka bir stile sahip. Ancak burada da çok atak takımlar, zorlayan isimler mevcut. Bazı takımlar futbol oynamak ister, bazı takımlar savunmada kalmak ister ancak futbol seviyesi Türkiye’de de gayet iyi. Bu sezonun da iyi bir sezon olacağını düşünüyorum. Öte yandan her zaman her şarta dikkatli ve hazır olmanız gerekiyor.

Savunmadaki geçilmezliğine bir de skor katkısı ekliyorsun. Geçtiğimiz haftalarda da gollerle ilgili olarak ’Bu daha başlangıç’ şeklinde bir açıklama yaptın. Antrenmanlar sırasında bununla ilgili özel taktik çalışmaları oluyor mu?

Geldiğimden beri kendi adıma defansif anlamda her şeyin hep iyiye gittiğini görüyorum ve bundan dolayı elbette bir hayli mutluyum. Eksik olanın gol olduğunu görüyorum hep. Antrenmanlarda da tabii ki zaman zaman çalışıyoruz. Ligde Aboubakar’ın da kafa golleri attığını görüyoruz. Ben de bu durumu idmanlarda Aboubakar ile birlikte çalışarak kendi futboluma yansıtmaya çalıştım. Burak hocamız idmanlarda da duran top organizasyonlarında bizlerden özel olarak neler istediklerini belirtiyor. Bu arada Ghezzal, Masuaku, Hadziahmetovic gibi çok iyi orta açan futbolculara da sahibiz. Haliyle idmanlarda da duran top organizasyonlarının üzerinde duruyoruz. Takıma gol katkısı vermekten dolayı mutluyum. Savunma kısmı da yine aynı şekilde, sadece gol atmak değil elbette. Her şeyden önce ben bir savunmacıyım ve her maçta gol yemememiz lazım. Öncelikli olarak görevim ve işim bu ancak sonrasında gol atabileceğim bir pozisyon yakaladığımda ise elbette atmaya çalışırım. Umuyorum bu şekilde devam ederiz. Kimin gol attığının bir önemi yok, önemli olan günün sonunda Beşiktaş’ın o maçı kazanması.

Savunma kısmına çok girmiyorum çünkü uzun bacaklarını özellikle kritik pozisyonlardaki top kapmalarında müthiş bir avantaj olarak kullanıyorsun ve genellikle geldiğinden beri ’çok temiz aldı’ tabirini bizlere söyletiyorsun. Ne söylemek istersin?

Evet, bacak boyumun uzunluğu bu duruma katkı sağlıyor. Rakip futbolcu ne kadar hızlı olursa olsun, Allah’ın bana bir lütfu olsa gerek, onu hemen yakalayabiliyorum. Hızlı bir futbolcunun attığı iki-üç adım benim tek bir adımıma eşit oluyor. Bu da elbette benim için bir hayli önemli bir avantaj durumunda. Futbolda reaksiyon her şeydir. Ben de her zaman elimden geleni yapacağım.

Aslında futbolda genellikle boyu uzun futbolcuların diğerlerine nazaran daha yavaş kaldığına şahit oluruz. Senin görüşün nedir?

Evet, boyumdan dolayı genellikle insanlar yavaş olduğumu düşünüyorlar ancak hızımdan bir hayli memnunum. İlk iki-üç adımda yavaş kaldığımı söyleyebilirim ancak sonrasında ritmi yakaladığımda beni geçebilecek futbolcular da çok nadirdir. O noktada maksimum hızıma ulaşabiliyorum. Takımdan bazı arkadaşlarımla kıyasladığımızda da beni geçecek birkaç futbolcu var yalnızca. Şaka bir yana abartmak da istemiyorum ancak hızlıyımdır, evet. Topa müdahalelerde de mümkün olduğunca zamanlamayı iyi tutmak ve yeri geldiğinde topa müdahale etmek bir hayli önemlidir. Boşa müdahale etmekten kaçınıyorum.

Yeni transferlerden Eric Bailly ile de birlikte oynadığınız ilk maçtan itibaren aranızda şahane bir uyum oluştu. Bununla ilgili neler söylemek istersin?

Eric çok iyi bir futbolcu. Her zaman üst seviyede oynayan ve üst bir seviyeye sahip bir futbolcu. Birlikte ilk kez oynuyoruz ancak bunun tek bir anahtar noktası var ki bu da iletişim. Bir hata yapmamamız adına birbirimize rehberlik etmemiz, saha içinde sürekli olarak iletişimde olmamız gerekiyor. Diğer takımlara göre bizim oynadığımız futbol da farklı. Ben çıktığımda o kademede kalacak ya da bazen tam tersini yapacağız. Taktiksel anlamda da futbolculuk yetenekleri anlamında da Eric tartışılmaz bir isim, gerisini de kurduğumuz iyi iletişimle gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Sadece Eric de değil elbette, diğer isimlerle birlikte de o tandemi oluşturduğumuzda yine zorlanmıyoruz. Burada çok farklı tandemlerde de oynadım ancak diğer takım arkadaşlarımla da iletişim ve uyumum gayet iyi. Aslında bu gibi sorunları yaşamamak adına sahada yapmamız gerekenin iletişim kurmak olduğunu iyi biliyoruz ve bununla ilgili hiçbir sorunumuz yok. İletişim, her zaman işleri kolaylaştırıyor. Örneğin oynadığımız Kayseri maçı daha farklı bir maçtı. Gol yemememiz gerekiyor elbette ancak bazen olabiliyor. Yine de aldığımız her puan çok önemli bu yüzden her maçı kazanmak istiyoruz tabii ki. Sadece Eric ile değil, tüm takımla olan iletişim çok önemli ve gayet iyi durumda.

Kayserispor maçında da oyun hakim olunmasına karşın ilk gol yenildi ancak golün ardından gösterilen reaksiyon da bir hayli önemliydi. Bunun hakkında ne dersin?

Evet, aslında iyi bir maç oynamıştık. İlk andan itibaren oyunun hakimi bizdik ancak bu da ilk kez olan bir durum değil. Zaman zaman sakin başlıyoruz, zaman zaman hızlı başlıyoruz. Rakipler savunma mantığıyla oynadığında, o savunma mekanizmasını geçip skor yapmak çok da kolay olamayabiliyor. İlk yarı da dediğiniz gibi oyunun hâkimiyeti bizdeydi. Evet, iyi oynadık ancak ilk golü de biz yedik. Olur, olabilir. Zaten futbol da tam olarak böyle bir oyun olduğu için bu denli seviliyor. İşler her zaman beklenildiği gibi ya da olması gerektiği gibi olmuyor. Geçtiğimiz sezon da yaşandı bunlar, derbilerde geri düşüp sonrasında şahane maçlar kazandık. Geri dönüşü çok güzel yapıyoruz ancak bunun bir alışkanlık olmaması gerekiyor elbette. Bunu yaşadığınızda elinizden geleni yapıp kendi limitinizi zorlamanız gerekiyor özellikle de evimizde oynadığımız maçlarda. Böyle büyük bir tutkuyla sizi destekleyen taraftarlarınız olduğunda evinizde maç kaybetmemeniz gerekiyor.

Taraftarların takımına olan tutkusu tüm dünya tarafından bilinen bir durum. Taraftarlar için neler söylemek istersin?

Taraftarlarımızı birkaç cümleyle anlatmak, en başta onların hissettiği Beşiktaş tutkusuna büyük bir haksızlık olur. Geldiğim ilk günden bu yana maçlardan önce, maçlar sırasında, maçlardan sonra takıma ve bana verdikleri destek sahiden çok güzel. Onlar da tutkuları için çok büyük emekler ve fedakârlıklar yapıyorlar. Bu durum da elimden gelenin daha fazlasını yapmamı sağlıyor ki yapıyorum da. Beşiktaşlı taraftarlar sayesinde, limitlerimi zorluyor ve aşıyorum. Her maça final gözüyle bakıyorum. Evimizde oynadığımız maçlarda stadımız neredeyse yanıyor ve birçok zaman deplasmanlarda dahi evimizde oynuyormuş gibi hissediyoruz. Gittiğimiz her yerde bizimle birlikteler ve bize şahane destek oluyorlar. Bu desteğe sahip olduğum için de onlara çok minnettarım. Elbette her maçı kazanmamızı isterler, biliyorum. Zaman zaman puan kayıpları olacaktır, futbol böyle bir şey. Ancak o zamanlarda dahi bizleri destekliyorlar. Ben onlara yalnızca aynı taraftayız ve aynı şeyi istiyoruz demek istiyorum. Futbol, taraftarsız düşünülemez. Futbolu güzelleştiren unsur, taraftarlardır. Ve bizim taraftarlarımız dünyanın en iyi taraftarlarıdır. Oynadığım her takımın taraftarlarıyla kıyaslayabilirim ancak daha önce hiç Beşiktaş taraftarları gibisine denk gelmedim. Tüm dünya üzerinde Beşiktaşlı taraftarların eşi benzeri olduğuna inanmıyorum. Umuyorum ki onlar için de bu sezon unutulmaz, eşsiz başarılar elde edeceğiz. Yaptığımız her mücadele, çaldığımız her top, vurduğumuz her top, attığımız her gol onlar için. Kendilerine geldiğim günden bu yana gösterdikleri destek nedeniyle de minnettarım."

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Tersine göç: Metropolden köyüne döndü, kurduğu fabrika ile gençlerin istihdam umudu oldu Metropoldeki yaşamını bırakarak Muş’un Kırköy beldesine dönen genç girişimci İsmail Baçaru, tarafından kurulan tekstil fabrikası, üç aydır sürdürdüğü üretimle başta gençler olmak üzere belde halkına istihdam umudu oldu. Metropollerden kırsala dönüşü ifade eden tersine göçün örneklerinden biri Muş’un Kırköy beldesinde hayata geçirildi. Büyükşehirdeki yaşamını geride bırakarak memleketine dönen genç girişimci İsmail Baçaru, Kırköy beldesinde kurduğu tekstil fabrikasıyla bölge gençlerine istihdam kapısı oldu. Belediyeye ait ek binada yaklaşık üç ay önce faaliyete başlayan tekstil fabrikasında, çeşitli markalar için üretim yapılıyor. Özellikle gençlerin ve kadınların istihdam edildiği tesiste, düzenli üretimle birlikte ekonomik hareketlilik de sağlanıyor. Fabrikanın faaliyete geçmesiyle birlikte beldede iş imkanlarının artmaya başlaması ile gençler, büyükşehirlere göç etmek yerine kendi memleketlerinde çalışma fırsatı buluyor. Bu tür yatırımların tersine göçü teşvik ederek kırsal bölgelerin kalkınmasına katkı sağlaması hedefleniyor. Beldede işsiz genç sayısının yüksek olduğunu belirten Kırköy Belediye Başkanı Rahmetullah Yaktı, her gün atölyeye geldiklerinde makinelerin çalıştığını, gençlerin cıvıl cıvıl iş başında olduğunu ve işletme sahiplerinin de üretim alanında gençlerin başında durduğunu görmenin kendilerini gururlandırdığını söyledi. Başkan Yaktı, "Gençlerimizin her gün Muş merkeze gidip gelerek çalışmaları hem ulaşım açısından zor oluyor hem de özellikle genç kızlar için aileler tarafından pek tercih edilmiyor. Bu nedenle gençlerimizin kendi beldelerinde çalışma imkânına kavuşması çok daha iyi oldu. İşletmeci kardeşlerimiz ihtiyaç duydukları sürece binanın tüm katlarını kullanabiliyor. Şu anda birinci ve ikinci kat aktif olarak kullanılıyor, üçüncü kat da tamamen kendilerine tahsis edilmiş durumda. Amacımız; köydeki ve beldedeki gençlerimize, kız-erkek ayrımı olmadan iş imkânı sunmak ve aile ekonomilerine katkı sağlamaktır. Bugün burada 35 civarında gencimiz çalışıyor. Gençlerimiz hem iş sahibi oluyor, hem ailelerine destek oluyor hem de meslek öğreniyor. Overlokçu, makineci, usta olarak işe başlayan gençlerimiz zamanla kendilerini geliştirerek ileride devlet desteklerinden faydalanıp kendi iş yerlerini açabilecek seviyeye gelebilecekler. Belediye olarak, belediye başkanı ve eğitimci kimliğimizle gençlere yönelik böyle bir projeyi uzun zamandır hayal ediyorduk. Bu yıl hayata geçirmek nasip oldu. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyor; tüm gençlerimize başarılar temenni ediyoruz" şeklinde konuştu. İstanbul’dan göç ederek beldesine dönen İsmail Baçaru, teksil işini küçük yaşlarda öğrendiğini ve kendi evinde, tek bir makineyle pantolon ve gömlek dikerek işe koyulduğunu belirtti. Baçaru, "Kardeşlerimle birlikte kendi iş yerimizi Kırköy Belediyesinin ek binasında açarak iş başı yaptık. Kırköy Belediye Başkanı Rahmetullah Yaktı bize bu yeri tahsis edip bize destekte bulundu. Bu süreçte bizlere kolaylıklar nasip oldu. Yaklaşık 3 aydır burada üretim yapıyoruz. Şuanda 35 personelimizle faaliyet gösteriyoruz. Gençlerimiz işlerinin başında, çalışıyor ve ailelerine ekonomik olarak katkı sağlıyor. Biz de burada çalışmaktan son derece mutluyuz. Bu vesileyle tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepsi işini severek, disiplinle yapan arkadaşlarımızdır. Burada çalışan gençlerimiz merkeze gitmek zorunda kalmıyor. Sabah-akşam yolda geçen birer saatlerini kazanmış oldular. İş yerimiz evlerine çok yakın, neredeyse kapılarının önünde. Özellikle kızlarımız güvenli bir ortamda çalışıyor, aileleri de bu durumdan memnun. Ben buradaki tüm gençlerimize şunu tavsiye ediyorum. Çalışın, çalışarak ve öğrenerek bir yerlere gelirsiniz. Buraya sadece zaman geçirmek için gelmeyin. Masanın başına her geçtiğinizde, yaptığınız işten bir güç alın. Zamanın ve emeğin değerini bilin. Çünkü bugün öğrendikleriniz, yarın size çok lazım olacak. Ben çocukluğumdan beri bu işi yaparak bugünlere geldim. Sizler de aynı azim ve emekle bu seviyelere gelebilirsiniz" dedi.
Eskişehir Eskişehir cezaevlerinde 5 bin 742 hükümlü ve tutuklu bulunuyor Adli Kolluk Değerlendirme Toplantısı’nda, 24 Aralık 2025 tarihi itibariyle Eskişehir Ceza İnfaz Kurumları’nda 5 bin 26 hükümlü ve 716 tutuklu olmak üzere toplam 5 bin 742 kişi bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Eskişehir Adliyesi Yunus Emre Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. "Güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır" Ardından, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah tarafından açılış konuşması yapıldı. Karakülah, adli kolluğun, ceza adalet sisteminin temel unsurlarından biri olduğunu belirtti. Başsavcısı Üzeyir Karakülah, "Suçun aydınlatılması, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması, mağdurun korunması ve şüphelinin haklarının gözetilmesi noktasında gösterilen her titiz çalışma, adaletin doğru ve zamanında tecellisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede, soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan kararlar, ancak sizlerin titizlikle yürüttüğünüz çalışmalar ile verilebilir. Unutulmamalıdır ki; güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır. Bu noktada, kurumlarımız arasındaki koordinasyonun artırılması, suçla mücadelede daha etkin olma yolunda büyük önem taşımaktadır. Adli kolluk ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasındaki koordinasyonun güçlenmesi, hem soruşturmaların hızını hem de hukuki güvenliği artırmaktadır. Elbette değerlendirme toplantıları, yalnızca başarıların konuşulduğu değil; eksikliklerin, yaşanan sorunların ve geliştirilmesi gereken alanların da samimiyetle ele alındığı toplantılardır. Gerçekleştirdiğimiz bu toplantıyla da yargı hizmetlerinin daha etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesini amaçlamaktayız" şeklinde konuştu. Adli kolluk birimlerinin bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar hakkında istatistikler paylaşılması sonrası basına kapalı şekilde devam eden programda, karşılaşılan sorunlar ve gelecek döneme ilişkin hedeflerle ilgili değerlendirmeler yapıldı. Programa; Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah’ın yanı sıra İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, İl Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz, Gümrük Müdürü Muhammet Uçar, Orman Bölge Müdürü İsmail Çetin, Uludağ Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürü Vekili Mustafa Aşıcı, Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları ve kolluk amirleri katıldı.
Erzurum ETÜ’de "Erzurum’daki kütüphaneleri tanımak ve tanıtmak" söyleşisi düzenlendi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Merkez Kütüphanesi ev sahipliğinde "Erzurum’daki Kütüphaneleri Tanımak ve Tanıtmak" başlıklı söyleşi programı gerçekleştirildi. Erzurum’daki kütüphanelerin mevcut durumu, sundukları imkânlar ve kütüphanelerin kültürel hayattaki yerini konuşmak amacıyla düzenlenen programa ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naim Ürkmez, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Moderatörlüğünü ETÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Süleyman Yıldız’ın üstlendiği programda, Atatürk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkan Vekili Murat Üstündağ, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Daire Başkanı Mustafa Keleş ile İsmail Saib Sencer İl Halk Kütüphanesi Müdür Vekili Hatice Doğulu konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar kendi kurumlarında yürütülen kütüphane hizmetleri, kullanıcı odaklı uygulamalar ve kütüphanelerin sosyal yaşam içindeki rolüne ilişkin görüş ve deneyimlerini paylaştı. Programda konuşan ETÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Yıldız ise Erzurum’un tarih boyunca ilim ve irfanın önemli merkezlerinden biri olduğuna dikkat çekerek, kütüphanelerin yalnızca kitapların saklandığı mekânlar olmadığını, aynı zamanda geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran, bireyin kendini ve dünyayı anlamasına katkı sağlayan canlı kültür merkezleri olduğunu vurguladı. 2025 Yılı YÖK Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda Erzurum Teknik Üniversitesi’nin, kütüphane hizmetlerinden duyulan memnuniyet oranında yüzde 80,86 ile Türkiye genelinde zirvede yer aldığını hatırlatan Yıldız, bu sonucun nitelikli hizmet anlayışı ve kullanıcı odaklı çalışmaların önemli bir göstergesi olduğunu ifade etti. Programı, kütüphanelerin dijital çağda nasıl daha etkin kullanılabileceği, gençlerin kütüphanelere ilgisinin artırılmasına yönelik çalışmalar ve kurumlar arası iş birliğinin önemi gibi konular çerçevesinde gerçekleştirilen değerlendirmelerin ardından soru cevap bölümü ile sona erdi.
Denizli Denizli için kapsamlı turizm yol haritası belirlendi Denizli’nin 2026-2030 turizm vizyonu dijitalleşme, gastronomi, kültür, sürdürülebilirlik ve deneyim odaklı projelerle şekilleniyor. Denizli Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serkan Bertan, kentin sahip olduğu güçlü turizm potansiyelini daha etkin ve sürdürülebilir biçimde değerlendirmek amacıyla Denizli Turizm Yol Haritası’nı kamuoyuyla paylaştı. 2026-2030 yıllarını kapsayan yol haritası; dijital turizm, gastronomi, kültürel miras, doğa turizmi ve ulaşım başlıkları altında çok sayıda somut öneri içeriyor. Prof. Dr. Bertan, Denizli’nin Pamukkale ve antik kentler başta olmak üzere önemli değerlere sahip olmasına rağmen, bu potansiyelin bütüncül bir planlama ile desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan yol haritasının temel yaklaşımının sürdürülebilirlik, dijital entegrasyon ve deneyim odaklı turizm olduğu ifade edildi. Hop-On Hop-Off ve dijital rehber ön planda Yol haritasında, Denizli Sesli Rehber Mobil Uygulaması temel alınarak şehir merkezini ve ören yerlerini kapsayan Hop-on Hop-off tur sistemi önerildi. Pamukkale, Karahayıt, Hierapolis, Laodikya ve şehir merkezini kapsayan bu tur kapsamında DenizliCard ile müze, teleferik ve alışverişte indirimli kombine bilet uygulamaları öngörüldü. Turizm noktalarına 118 adet karekodlu dijital levha, antik kent girişlerine ve toplu taşıma alanlarına karekodlu bilgilendirme panoları yerleştirilmesi planlandı. Havalimanı, Pamukkale ve Hierapolis girişlerinde dijital tanıtım merkezleri kurulması da öneriler arasında yer aldı. Gastronomi, doğa ve kültür rotaları Denizli mutfağının turizmle daha güçlü entegrasyonu için Gastronomi Yolu, Yöresel Lezzetler Yolu, Coğrafi İşaretli Ürünler Yolu, Karanlık Gökyüzü Park Yolu ve Sakin Şehir Rotaları gibi tematik turizm yolları planlandı. Elmalı Köyü’nün Gastroköy olarak konumlandırılması, Karataş Mesireliği’nin Gastropark haline getirilmesi ve Yeryüzü Pazarları’nın yaygınlaştırılması hedeflendi. Ayrıca, Denizli mutfağının korunması ve tanıtımı amacıyla Gastronomi Müzesi/Evi kurulması, kadın kooperatifleri aracılığıyla yöresel yemeklerin sunulması ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin yeniden canlandırılması önerildi. Yaşayan müzeler, çarşılar ve deneyim alanları Yol haritasında; tarihi konakların ve yapıların deneyim odaklı yaşayan müzeler haline getirilmesi, el sanatları ve somut olmayan kültürel mirasın ziyaretçilerle buluşturulması da önemli yer tuttu. Kaleiçi Çarşısı, Peynirciler Çarşısı ve Babadağlılar Çarşısı’nın yaşayan kültür alanları olarak yeniden düzenlenmesi önerildi. Ulaşım, sürdürülebilirlik ve termal turizm Ulaşım başlığında; uluslararası uçuşların artırılması, charter seferler, hızlı tren hattı, şehir merkezi-Pamukkale arasında nostaljik tren projesi gibi öneriler yer aldı. Termal turizm için ise Termal Turizm Master Planı hazırlanması, "Termal Kent Denizli" markasının güçlendirilmesi ve wellness odaklı tesislerin desteklenmesi gerektiği belirtildi. Denizli için ortak turizm vizyonu Prof. Dr. Serkan Bertan tarafından hazırlanan Denizli Turizm Yol Haritası; kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün ortak hareket etmesini hedefliyor. Yol haritasının hayata geçirilmesiyle Denizli’nin yalnızca günübirlik ziyaret edilen bir destinasyon olmaktan çıkarak, konaklama süresi uzun, marka değeri yüksek bir turizm kenti haline gelmesi amaçlanıyor.