GÜNDEM - 30 Kasım 2023 Perşembe 12:05

Seçil Erzan olayında çarpıcı detaylar!

A
A
A

“Fatih Terim Fonu” olarak anılan olayın ortaya çıkmasını sağlayan ilk şikayeti yaptığı ifade edilen iş adamı Atilla Baltaş'ın Avukatı Ümit Karadağ yaşananları anlatarak, “5 milyon dolara yakın para bankaya teslim edilmek üzere müvekkilimin girişimi oldu fakat kabul etmedik. Seçil Erzan'ın ilk duruşmada 'bir para gelecekti o para gelseydi bu olaylar ortaya çıkmayacaktı', dediği para da oydu'' dedi.

Yüksek karlı fon vaadiyle Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan gibi ünlü futbolcuların da bulunduğu 19 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Denizbank Florya Şubesi eski Müdiresi Seçil Erzan'ın davasında yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. “Fatih Terim Fonu” olarak anılan olayın ortaya çıkmasını sağlayan ilk şikayeti yaptığı ifade edilen iş adamı Atilla Baltaş'ın Avukatı Ümit Karadağ yaşananlara ilişkin İHA muhabirine konuştu.

Karadağ, Baltaş'ın teslim ettiği ve Semih Kaya'ya ulaşan çantada GPS bulunmasına ilişkin iddialara da yanıt verdi. Avukat Karadağ, GPS'in geçmişte yaşanan bir hırsızlık dolayısıyla çantada bulunduğunu anlatırken, o hırsızlığa ilişkin şikayet dilekçesine ise İhlas Haber Ajansı ulaştı. Müvekkilin Erzan'a yaklaşık 5 milyon dolar daha vermeye hazırlandığını ancak kendilerinin bu fikirden vazgeçirdiğini söyleyen Karadağ, Baltaş'ın arkadaşı bir başka iş adamının ise son anda para vermekten vazgeçtiğini aktardı.

“Seçil Erzan'ın ilk duruşmada 'Bir para gelecekti olaylar olmayacaktı' dediği para verdirmediğimiz 5 milyon dolar”

Yaşananlara ilişkin konuşan iş adamı Atilla Baltaş'ın Avukatı Ümit Karadağ, “Müvekkil Fatih Terim'i tanımaz, sadece banka müdürünün böyle bir söylemi neticesinde Fatih Terim Fonu varmış gibi hareket etmiş. Müvekkilim muhafazakar bir kişiliğe sahip ve bugüne kadar gerek kendi gerek şirketi adına hiçbir vadeli, faiz getirili hesabı yok. Seçil Erzan da bunu biliyor ve fon getirisi olarak söyleyerek böyle ikna ediyor. Savcılığa sunduğumuz belgelere dikkat edilince basına yansıdığı gibi yüzde 253 fonlar ya da 500 getiriler böyle oranlar yok. 1,5 milyon dolarlık verilmiş bir para sadece 23 bin dolar vade sonunda getirisi.

BDDK raporunda da aslında buna bir işaret var, herkesin somut durumu ayrı. Nisan ayının başında müvekkillerimi ziyaret ederim, orada müvekkilim bu konuyla ilgili danıştı. Verdiği evrakları avukat olarak inceledim hatta şöyle de bir gelişme oldu; 5 milyon dolara yakın para da tarafıma teslimle bankaya teslim edilmek üzere böyle bir girişimi oldu fakat biz bunu kabul etmedik. Seçil Erzan'ın ilk duruşmada 'Bir para gelecekti o para gelseydi bu olaylar ortaya çıkmayacaktı' dediği para da oydu. Bu şekilde müvekkilimin mağduriyetinin aslında büyümesinin de önüne geçmiş olduk.

Daha sonra müvekkilimin parayı çekmek istemesi, bankanın vermemesiyle parayı alamadık. Başka bir banka şubesinden teyit alamadık ve böyle bir fonun olmadığı aslında bunun Seçil Erzan'ın bir hayal ürünü olduğunu anlamamız üzerine 7 Nisan günü gerek bankaya bir ihtar yollayarak bankayı bilgilendirdik gerekse de aynı gün Cumhuriyet Savcılığı'na müracaat ederek suç duyurusunda bulunduk. Bülent Çeviker isimli mağdur da meslektaşımızdan aldığımız bilgiye göre aslında 7 Nisan Cuma günü Savcılığa geliyor fakat mesai saatlerine yetişemiyor. Kendisi de 11 Nisan itibariyle suç duyurusunda bulunmuş oluyor. Birçok kişi açısından bu olayı ortaya çıkararak mağdur olmalarının önüne geçtiğimizi düşünüyoruz. Müvekkilimin paralarını alamadığını geçenlerde Arda Turan'ın olduğu söylenen bir ses kaydı ve bunun dökümü dosyaya yansıdı, ‘Parasının çoğunu alamadı' gibi bir söylemde bulunuyor. Atilla Baltaş konusunda tefeci mi başka bir şey mi şeklinde karalayıcı paylaşımlar da oldu müvekkilim kesinlikle tefeyi bırakın faiz getirisi dahi olan bir hesap sahibi değildir” dedi.

Seçil Erzan olayında çarpıcı detaylar!

“GPS önceki olay nedeniyle tamamen tedbir amacıyla konulmuş bir cihaz"

Atilla Baltaş'ın verdiği para dolu çantada GPS'in bulunması ve çantanın Semih Kaya'ya ulaşması konusuyla ilgili konuşan Avukat Karadağ, “GPS çok konuşuldu, benim müvekkilimin Seçil Erzan'ın parayı ne yapacağı ya da kime vereceğiyle ilgili ‘Acaba ne olacak' gibi bir şüpheyle yaptığı bir olay değil. Hem GPS'yi hem önceki suç duyurumuzu beraber savcıya sunacağız, müvekkilimin bir çantası çalındı. O olay sonrasında daha yüklü bir para, daha büyük bir mağduriyete neden olmasın çünkü müvekkilim iş adamı ve restoranlardan, fabrikalardan para toplanıyor. Bir bilgi kirliliği oldu sanki GPS'yi müvekkil bu olayı biliyor da şüphelenmiş gibi adeta değerlendirildi bunu bütün kamuoyuna iletmiş olalım. Bir önceki olay nedeniyle tamamen tedbir amacıyla konulmuş bir cihaz. Bunu gizli şekilde yapsaydık zaten GPS'in üstünde marka ibaresi var, bunu bir kişinin çantanın içinde görmemesi zaten söz konusu değil” şeklinde konuştu.

“Sevgili iddiasını Seçil Erzan'a sorduk 'Ben asla böyle bir şey söylemedim' dedi”

GPS'in bulunması üzerine Seçil Erzan'ın eski futbolcu Semih Kaya'ya Baltaş ile sevgili olduğunu söylediği iddiaları üzerine konuşan Avukat Karadağ, “Semih Kaya GPS'yi fark edince tabi takip edildiğini düşünmüş o da müvekkilimle Seçil Erzan üzerinden iletişime geçmiş. Muhtemelen Semih Kaya'yı ikna etmek için böyle bir şey söyledi ama biz bunu Seçil Erzan'a meslektaşımız vasıtasıyla da sorduk. O da böyle bir şeyi kesinlikle söylemediğini, asla böyle bir söylemde bulunmadığını belirtti. Biz kimseye bir ithamda bulunmamak üzere Semih Kaya'ya ya o anki durumu idare etmek için Seçil Erzan söyledi, Seçil'in iddiasına göre de ‘Ben asla böyle bir şey söylemedim' ki zaten böyle bir şey mümkün değil. Ben Hakan Ateş veya Mehmet Aydoğdu'nun bu işin içinde olabileceğine ihtimal vermiyorum.

Benim müvekkilim ne futbolcuları ne Fatih Terim'i tanır, şahsi görüşüm Fatih Terim'in de burada lekelendiğini düşünüyorum. Seçil Erzan'ın ne diyeceği, kimin fazla para aldığı önemli, tefecilik iddiasında bulunduğu kişilerin gerçekten tefeci olup olmadıklarının araştırılması anlamında önemli. Paranın nereye gittiğiyle ilgili çeşitli söylemler var, İsviçre'ye Bulgaristan'a gittiği belli şekillerde aklandığı şeklinde. Fatih Terim ile ilgili şikayetçi olup olmaması tabi ki Fatih Hoca'nın kendi takdirindedir, zararını belki de hala tespit edemedi bilemiyorum” ifadelerini kullandı.

Seçil Erzan olayında çarpıcı detaylar!
“5 milyon dolar teslim edilseydi muhtemelen bu süreç devam edecekti”

Müvekkilin vermeyi planladığı yaklaşık 5 milyon doların verilmemesinin hem kendi hem de başka insanların mağduriyetinin önüne geçtiğini söyleyen Avukat Karadağ, “Daha önce böyle bir yatırım yapmamış, müvekkil aslında oradan yanılıyor. Hiç tecrübeli olmadığı bir yatırım alanı, diğer yandan da kendisi arkadaşlarına söylüyor. Seçil Erzan ‘Parası olan varsa onlar da katılabilir' şeklinde söylüyor. Hatta bir arkadaşı geliyor, tam ikna olmak üzereyken vazgeçiyor. Biz bu tanıklarımızı da savcılığa sunacağız. Fakat başka getiren ya da bu fon adı altındaki olaya para veren tanıdığımız yok. Vazgeçen kişi de bir iş adamıydı, orada tereddütler olduğundan değil o an belki de müsait değildi yoksa müvekkilim bir de oradan mahcubiyet yaşayacaktı. Müvekkilim eğer o parayı teslim etmiş olsaydı 5 milyon dolar, muhtemelen bu süreç sadece biraz daha devam edecekti alacaklılar kimse atıyorum; Bülent Çeviker'in 2 milyon dolar civarında alacağı vardı diye hatırlıyorum, o şikayetçi olmayacaktı çünkü parasını tahsil etmiş olacaktı. Muhtemelen süreç birkaç ay daha devam edebilirdi, yeni insanlar mağdur olabilirdi. Ben iş insanları bir banka müdürüne güvenmeyecek de kime güvenecek diyorum, banka müdürünün tavsiyesi onlar için de değerli olmuş. Belki de daha başka konular da var, ortaya çıkmadı bilemiyoruz” dedi.

Öte yandan 21 Kasım'da görülen davanın ilk duruşmasında ise mahkeme, tutuklu 2 sanığın tahliyesine hükmederken sanık Erzan'ın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Bir sonraki dava ise 12 Ocak'ta görülecek.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.