KÜLTÜR SANAT - 07 Şubat 2024 Çarşamba 10:02

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

A
A
A

Hattat Ressam Levent Karaduman, gubari üslubuyla 15 ayda Kuran-ı Kerim’in tamamını levha üzerine işledi. Ortaya çıkardığı eser hakkında konuşan Karaduman, "Dünyada ilk defa Kuran-ı Kerim gubari hatla yazılmıyor. Fakat Osmanlı döneminden sonra terk edildi. 19. yüzyıldan sonra 21. yüzyılda ilk defa ben yazdım" dedi. İş adamı ve koleksiyoner Ali Bayraktaroğlu’nun galerisinde bulunan eser, ilerleyen günlerde sanatseverlerle buluşacak.

Türkiye’de gubari üslubuyla Kuran-ı Kerim yazan ilk hattat olan Levent Karaduman, yine aynı üslupla yeni bir eser üretti. Hattat Karaduman, gubari üslubundaki Kuran-ı Kerim’i “İcaze” hattı ile yazarak dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Allah’ın isimlerinden Malik el-Mülk’ün harfleri içerisine Kuran-ı Kerim’in tüm sayfalarının yazılması 15 aylık bir süre içerisinde tamamlandı. “Toz gibi, gözle görülemeyecek kadar küçük” anlamına gelen gubari üslubu ve icaze hattının birleştiği eser, jelatinle hazırlanmış özel is mürekkebi ve 0.1 milimetre inceliğinde bir kalem ile aharlı kağıt üzerine yazıldı.

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

Devasa levhanın ölçüsünün yaklaşık 10 metrekare olduğu öğrenildi. Türkiye’de Kur’an-ı Kerim’in tamamını bir levha içerisinde yazan Hattat Levent Karaduman, eserde yer alan ve içinde Kur’an-ı Kerim’den ayetlerin yazıldığı hareke ve tezyini unsuru Hz. Muhammed’in 63 yıl boyunca dünyayı şereflendirmesi nedeniyle 63 adet olarak tasarladı. Eser, Kur’an-ı Kerim’in yazıldığı kısım dikeyde dört, yatayda ise üç sıra halinde toplam 12 bölüm olarak ve 3 renkte çalışıldı. Üç renk kombinasyonu olan sarı, kırmızı ve mavi kainatın zıtlıklar içinde bir uyumla yaratıldığına, toplam 12 bölüm olarak tasarlanması yılın 12 ayına, dikeyde 4 sıra olması 4 mevsime, yatayda 3 sıra olması günün vakitlerinin sabahtan öğlene, öğlenden akşama ve akşamdan geceye olarak 3’e ayrılmasına işaret etti. Eserin metni, hafız ve ilahiyatçı uzmanlar tarafından okunarak titiz bir süreçten geçti. İş adamı ve koleksiyoner Ali Bayraktaroğlu’nun galerisinde yerini alan eserin, ilerleyen günlerde sanatseverlerle buluşacağı öğrenildi.

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

"Kainatın zıtlıklar içerisinde var olduğuna işaret eden bir renk kombinasyonu yaptık"

Yaklaşık 32 yıldır hat sanatıyla uğraşan Hattat Ressam Levent Karaduman, "Dünya çapında birçok sergiye katıldım. Daha evvelden de 3 tane gubari hatla Kuran-ı Kerim yazdım. 4’üncü olarak da bu eseri ortaya koydum. Daha evvel yaptıklarımdan farkı ise Kelime-i Tevhid içerisinde çalışmıştım, bu eserde Esmaül Hüsna, Ya Malik el-Mülk içerisinde çalıştım. Genel olarak gubari hat yazı karakteri, Osmanlı döneminde, yaklaşık 19. yüzyıldan sonra terk edilmiş ve yazılmayan bir yazı biçimidir. Bu yazı biçimi terk edilmiş olduğu için tekrar hayata geçirmek ve icracılarının sayısını arttırmak niyetiyle Kuran-ı Kerim’i levha olarak yazmakta da kolaylık sağlayacağı için gubari yazıyı tercih ettim. Geri kalan 98 Esmaül Hüsna’yı da arka fonda yazmaya gayret ettim. Arka fonda çalıştığımız Esmaül Hüsnalarda ise 3 ayrı renk kullandım. Kainatın zıtlıklar içerisinde var olduğuna işaret eden bir renk kombinasyonu yaptık. İçerisinde kullanmış olduğumuz yazının hareke ve tezyini işaretlerindeki sayıyı da Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirdiği 63 yıla tekabül ettirmeye çalıştık. Boyutları 260’a 395 santimetre ölçülerindedir. Çerçeve bitimiyle birlikte yaklaşık 10 metrekareye tekabül ediyor" dedi.

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

"Kuran-ı Kerim’in levha şeklinde yazılması ilk defa benimle başladı"

Kuran-ı Kerim’in levha şeklinde yazılmasının ilk defa kendisiyle başladığını ifade eden Karaduman, "Yüzyıllar evvelinde veyahut 19. yüzyılda Osmanlı döneminde yazılmış olanlar da var. Dünyada ilk defa Kuran-ı Kerim gubari hatla yazılmıyor. Fakat burada ilk defa yazılması, terk edildikten sonra 20. ve 21. yüzyılda ilk defa ben yazdım. Bizim burada yaptığımız şey ’Hattı İcaze’. Sadece tek bir karakter olan yazıyı gubari üslupla yazmak. Gubari; toz demektir. Çok ince bir yazıdır. Gözle görülmesi zordur. Günlük 5 sayfa yazmak suretiyle aşağı yukarı 8 saat çalışarak 10 ayda bitti. Tezyinatı 4 ay ve hazırlık aşamalarıyla birlikte 15 ayda tamamlandı" şeklinde konuştu.

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

"Bizden sonraki nesillere kalacak bir eser ortaya çıktı"

Galerisinde yerini alan eser hakkında konuşan iş adamı ve koleksiyoner Ali Bayraktaroğlu, "Hat sanatına çok önceden beri duyduğum bir alaka vardı. Neden hat sanatı hocalarıyla tanışmayalım, bu neden bir koleksiyona dönüşmesin diyerek bir yolculuğa çıktık. Hemen konuyla ilgisi olan arkadaşlarıma danışmaya başladım. Yaklaşık 2 buçuk sene sonra bu duruma geldik. Hat sanatı içerisinde çok kıymetli hocalarımız var. Onlarla tanıştıktan sonra ufkunuzda açılıyor. Oradaki manayı anlıyorsunuz. Daha önce şeklen baktığınız şeyler sonra mana içermeye başlıyor. Koleksiyonun içinde çok kıymetli hocaların eserleri var. Eserlere onların hikayesine göre sahip olmaya çalışıyorum. Önceden yapılmış bir eseri koleksiyonuma çok koymak istemiyorum. İstiyorum ki hocamızla baş başa verelim. Eserin bir hikayesi olsun ve bu hikayeyi ne şekilde bir ölçüyle tasarlayalım onu konuşuyoruz. Bu zaman alıyor, kolay iş değil. Bu Kuran-ı Kerim’in ortaya çıkması 15 aylık bir emek içeriyor. Sabırlı olmak gerekiyor, bu sabrın sonucu da çok keyifli oluyor. Eserde çok naçizane küçük dokunuşlarımız oldu. Tamamı, tasarımı vesaire Levent Hoca’ya ait. Kendisi çok emek sarf etti. Ortaya da kalem işleriyle, Malik el-Mülk’ün içine giydirilmiş Kuran-ı Kerim ile böyle bir eser çıktı.

Tamamı tek bir levhada: Kuran-ı Kerim, gubari üslubuyla yeniden yazıldı

Gurur verici bir şey. Bizden sonraki nesillere kalacak bir eser ortaya çıktı. Tefekkür ederken bazen karşısına geçiyorum, o bile bana yetiyor. Topluma yapılmış bir eser. Birçok kişi gelip görecek. Gelecekler ve görecekler bizler de naçizane anlatmaya çalışacağız. Bir açılışla eseri süslendirmek istiyoruz. Eser duvarda, kapalı kapılar ardında kaldığında çok bir şey ifade etmez. Mana anlamında ettiği ifadeyi kastetmiyorum. Topluma da yaymak gerekiyor ki onlarında farkındalığı artsın. Bütün toplumun farkındalığı hat sanatı üzerinde olsun. Ben bu durum için küçük bir neferim. Dileyen herkese Allah nasip etsin diyorum. Daha da güzel eserleri koleksiyonumuza dahil etmek için uğraşıyoruz" ifadelerini kullandı.

Semanur Kaygısız - Enis Derdimentoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta eksi 28 derece: Göletler dondu, çatılarda buz sarkıtları oluştu Muş’ta gece saatlerinde hava sıcaklığının eksi 28 dereceye kadar düşmesiyle göletler dondu, binaların çatılarında metrelerce buz sarkıtları oluştu. Muş’ta etkili olan dondurucu soğuklar, kent genelinde günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Gece saatlerinde hava sıcaklığının sıfırın altında 28 dereceye kadar düşmesiyle birlikte göletler tamamen donarken, çatılarda buz sarkıtları oluştu. Aşırı soğuklar nedeniyle vatandaşlar araçlarını korumak için brandayla örtme yoluna giderken, soğuk hava özellikle sabah ve gece saatlerinde yaşamı zorlaştırdı. Kent genelinde birçok noktada buzlanma meydana gelirken, yetkililer sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. Çam ve diğer ağaçların dallarında oluşan kar örtüsü kartpostallık görüntüler oluşturdu. Dondurucu soğuklara rağmen çocuklar parkları mesken tutarak karın keyfini çıkarırken, ortaya çıkan manzaralar kente ayrı bir güzellik kattı. Soğuk havanın önümüzdeki günlerde de etkisini sürdürmesi bekleniyor. Parkta gezen vatandaşlardan İrfan Acar, kendisi için karın bereket anlamına geldiğini dile getirdi. Yağan karın toprağı ve ağaçları besleyerek gelecek yılın verimini artıracağını belirten Acar, zahmet çekilmeden bereket elde edilemeyeceğini vurgulayarak, "Köyde tarımla uğraşıyorum. Memurluktan emekli olduktan sonra günümüzü tamamen tarıma verdik. Ağaç dikiyor, büyütüyoruz. Beş yıldır emek vererek ağaç yetiştiriyoruz. Millet bu karı gördüğü zaman hep ‘soğuk’ diyor, kışın sertliğini görüyor. Ben ise bu karı gördüğümde hoşlanıyorum. Çünkü bu kar bize su olacak; ağaçlarımızı ve toprağımızı besleyecek. Biz zahmeti çekmeden, onun ertesi yılki bereketini göremeyiz. İnsanlar ‘soğuk oldu, donuyoruz, doğal gaz geldi’ diyor. Tamam ama bu kar da yağsın ki biz seneye bunun nasibini yiyelim. Üretelim; ceviz üretelim, badem üretelim, her şeyi üretelim. Ama üretmek için de bu kar lazım. Ben bu soğuğu keşfetmek için bazen doğada geziyorum. Allah nasip ederse, seneyi de görürsek, bir şeyler üretirsek toplumumuz da bu karın bereketinden faydalanır. Dün gece eksi 28’i gördük. Saat 22.00 gibi dışarı çıktım, yarı yolda eve dönerken ellerim dondu. Kendimi bir markete attım, eldiven aldım. Eksi 28 derece gerçekten çok soğuk. Allah var, eve kendimi nasıl attım bilmiyorum. Göletler donuyor. Her ne kadar dayanmak zor olsa da ben soğuğu da seviyorum. Muş’un iklimi çok ağır ama kendimizi koruduğumuz müddetçe güzel günler yaşarız. Önemli olan bu zorluğun da tadını çıkarabilmek" dedi. Kar yağışını fırsata çevirerek gönüllerince eğlenen çocuklardan Kasım Bozkurt, havanın soğuk olmasına rağmen karın keyfini çıkardıklarını söyledi. Bozkurt, "Yaz aylarında parklarda, kaydıraklarda oynardık. Şimdi ise kar yağdığı için kızağımızı alıp karın üstünde kayıyoruz. Her ne kadar hava soğuk olsa da karın keyfini çıkarıyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte kayıyor, oyunlar oynuyoruz. Karın üstünde oynadıktan sonra ıslanıyoruz. Islak elbiselerle eve gittiğimizde ise annem, ben ıslandım diye bana kızıyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul Artaş Holding, yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesinde gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Gayrimenkul sektörünün önde gelen şirketlerinden Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesine gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Anadolu Yakası’nda Yamanevler bölgesinde konumlandırılan Avrupa Residence Oryapark, Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2 ve Güneşli’de inşa edilmekte olan Avrupa Konutları Güneşli projeleri, alıcıların beğenisine sunuluyor. Avrupa Residence Şişli-2 İstanbul’un hareketli ve prestijli bölgelerinden biri olan Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2, 6 konut bloğundan oluşuyor. Projede, bölgenin ticari dinamizmini destekleyen mağaza alanlarının yanı sıra ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak özel bir kreş de yer alıyor. Projede 1+1’den 3+1’e kadar farklı daire alternatifleri de bulunuyor. Şehrin önde gelen alışveriş merkezlerine, popüler caddelerine ve sosyal yaşam noktalarına yakınlığıyla dikkat çeken projenin; Mecidiyeköy metro ve metrobüs hatlarına yürüme mesafesinde bulunduğu aktarıldı. Mecidiyeköy, Levent, Zincirlikuyu ve Maslak gibi İstanbul’un önemli iş ve finans merkezlerine yakın bir konumda bulunan projenin, Beşiktaş İskelesi ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne de kısa sürede ulaşılabilen bir konumda yer aldığı kaydedildi. Avrupa Konutları Güneşli İstanbul’un yükselen yaşam ve yatırım akslarından biri olan Güneşli’de hayata geçirilen Avrupa Konutları Güneşli, 1+1’den 4+1’e kadar uzanan toplam 1.556 konuttan oluşuyor. Projede 24 ticari ünite de yer alıyor. 72 bin 148 metrekarelik geniş bir arsa üzerinde konumlanan proje, yaklaşık 345 bin metrekarelik inşaat alanıyla bölgenin en büyük projeleri arasında bulunuyor. Proje; yansıma havuzlarıyla çevrili verandalı ve bahçeli daireleri, kapalı yüzme havuzu, spor alanları, yürüyüş parkurları ve çocuk oyun alanlarıyla dikkat çekiyor. Ulaşım imkanlarıyla da öne çıkan projenin, Basın Ekspres Yolu, E5 ve TEM otoyollarına yakın bir konumda yer aldığı belirtildi. Eğitim kurumları, sağlık merkezleri, ticari alanlar ve alışveriş merkezlerinin yakınlarında bulunan Avrupa Konutları Güneşli; İkitelli-Ataköy metro hattına da yakın bir konumda yer alıyor. Avrupa Residence Oryapark Avrupa Residence Oryapark, Avrupa Konutları Yamanevler’in ardından Anadolu Bölgesi’nde dikkat çekecek projelerden biri olarak yer alıyor. Konut, ofis ve cadde mağazalarını aynı projede bir araya getiren Avrupa Residence Oryapark’ta 1+1 ve 2+1 tiplerinde toplam 317 rezidanstan bulunuyor. Yamanevler ve Çakmak metro istasyonlarına yakın bir konumda bulunan projenin, eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, sağlık tesisleri ve ana ulaşım akslarına da yakın bir konumda yer alıyor. Ayrıca proje; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne 6 kilometre, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ise 7 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. 22 ve 34 katlı iki bloktan oluşan projede, bloklara doğrudan bağlantılı kapalı otopark alanları da bulunuyor. Avrupa Residence Şişli-2 projesi ile Avrupa Konutları Güneşli projesi 2027’de, Avrupa Residence Oryapark projesi 2026’da teslim edilecek.
İstanbul Novo Nordisk’ten obezite farkındalığı için "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyası Novo Nordisk, obezitenin hekime başvurularak tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna dikkat çekmek amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" farkındalık kampanyasını başlattı. Novo Nordisk Türkiye, obezite hakkında toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyasını başlattı. Kampanya, kilo yönetiminde bireysel çabalarla çözüme ulaşmak yerine, obezitenin karmaşık biyolojisini en iyi bilen hekimlere danışılması için çağrıda bulunuyor. Şirket, bu kampanya ile obezitenin bir kilo ve irade sorunu olmanın ötesinde, tedavi gerektiren ciddi ve kronik bir hastalık olarak ele alınması için farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Kampanya kapsamında, kilo yönetimi konusunda toplumu bilimsel ve güvenilir bilgilerle buluşturmak amacıyla hayata geçirilen kilovesaglik.com web sitesine de yönlendirme yapılıyor. Platform, obezite ve fazla kilonun nedenleri, sağlık riskleri ve tedavi yaklaşımlarına dair güncel ve kanıta dayalı zengin içerikler sunuyor. Obezite verileri dünyada ve Türkiye’de alarm veriyor Bundan 30 yıl önce Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bir hastalık olarak tanımlanan obezite, bugün kalp-damar hastalıklarından tip 2 diyabete, bazı kanser türlerinden kas-iskelet sistemi ve ruh sağlığı sorunlarına kadar 200’den fazla hastalıkla ilişkili, ciddi, kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak kabul ediliyor. Dünya genelinde obezite görülme sıklığı son yıllarda hızla artarken, Türkiye de bu tablodan ciddi şekilde etkileniyor. Türkiye’de yetişkin her 3 kişiden 1’i obeziteyle, 1’i ise fazla kiloyla yaşıyor. Yetişkin nüfusun yarıdan fazlasının fazla kilolu veya obeziteli olduğu bu tabloda, obezite hem bireysel sağlık hem de sağlık sistemleri açısından giderek büyüyen bir yük oluşturuyor. Araştırmalar, obezite veya fazla kilo ile yaşayan bireylerin çoğunlukla diyet, egzersiz, bitkisel takviyeler gibi kendi buldukları çözümlerle kilo yönetimini sürdürmeye çalıştığını gösteriyor. Buna karşın, etkili kilo yönetimi için hekime danışanların oranı oldukça düşük. Bu durum hem başarısız kilo verme girişimlerine hem de obeziteye bağlı hastalıkların ilerlemesine neden olabiliyor. Uzmanlara göre, obezite yalnızca yaşam tarzı değişiklikleriyle çözülemeyecek kadar karmaşık biyolojik mekanizmalara dayanıyor. Etkili ve sürdürülebilir bir kilo yönetimi için bu mekanizmaları en iyi bilen uzmanların desteği gerekiyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Aydın konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Obeziteyi yalnızca alınan ve harcanan kalori üzerinden açıklamak bugün için yetersizdir. Açlık ve tokluk sinyalleri, hormonlar, genetik yatkınlık gibi birçok biyolojik mekanizmanın yanı sıra psikolojik ve çevresel birçok faktör kilo kontrolünde belirleyici rol oynamakta. Bu nedenle obezite, bireyin iradesiyle kısa sürede çözülebilecek bir durum olmaktan çıkıyor. Eşlik eden hastalıkların ve hasta öyküsünün değerlendirilmesiyle birlikte hekim kontrolünde uygulanacak medikal tedaviyi içeren uzun soluklu bir takip gerektiriyor. Erken dönemde başvurulan profesyonel destek hem kilo yönetiminde başarıyı artırıyor hem de obeziteyle ilişkili diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde kritik rol oynuyor." Obezite tedavisinde 20 yıllık uzmanlığa sahip Novo Nordisk’in Türkiye Genel Müdürü Bike Başaklar, şunları söyledi: "Novo Nordisk olarak 100 yılı aşkın süredir diyabet ve obezite alanlarına odaklanan, ’daha sağlıklı bir gelecek’ vizyonumuz ve vakıf şirketi olma özelliğimizle uzun vadeli toplumsal değer oluşturmayı amaçlayan bir sağlık şirketiyiz. Yaklaşık 20 yıl önce, obezitenin yalnızca yaşam tarzı tercihlerinden ibaret olmadığını, arkasında karmaşık ve güçlü bir biyoloji bulunduğunu bilimin rehberliğinde ortaya koyarak, bu alanda sorumluluk almaya karar verdik. Obeziteyi kronik ve ciddi bir hastalık olarak ele alan bu yaklaşımla, bugün obezite tedavisinde bilimsel dönüşümün öncülerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz. ‘Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş’ kampanyamızla obezitenin bireylerin hekim desteği almadan çözülemeyecek bir sağlık sorunu olduğuna ve sağlığa kavuşmak için doktora danışılması gerektiğine dikkat çekiyoruz." Kampanya; influencer iş birlikleriyle dijital mecralarda, outdoor uygulamalarla spor salonları, alışveriş merkezleri ve metro ekranlarında hayata geçiriliyor. Şirket, bu çok kanallı iletişim yaklaşımıyla Türkiye’de obezite ve tedavisi hakkında farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Detaylı bilgiye kilovesaglik.com web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.