EKONOMİ - 21 Ağustos 2024 Çarşamba 13:17

Topkapı29’da yaşam başlıyor

A
A
A

İstanbul’un merkezi konumunda tüm ulaşım ağlarının kesiştiği noktada hayata geçen Topkapı29 projesinin ilk etabı tamamlandı, anahtarlar ev sahiplerine teslim edildi.

Gayrimenkul sektöründe önemli tecrübeye sahip Akzirve, Topkapı29’un 679 daireden oluşan ilk etabını tamamladı, ev sahiplerine anahtarlarını teslim etmeye başladı. Projenin ikinci etabında da 549 dairenin yer aldığı ikinci etap daireler de satışa çıktı. İkinci etap konutlar için yeni bir satış kampanyasının başladığının da müjdesi verilen projede, ticari alanlardan cadde dükkanlar da yatırımcılara açıldı.

Projenin tanıtım toplantısında bilgi veren Akzirve Yönetim Kurulu Danışmanı Mahir Katırcı, projenin ilk etabını tamamlayarak daire sahiplerine teslim etmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Katırcı, ‘‘Şimdi sıra, yeni etaplarımızın inşaatını da tamamlayarak bu başarımızı daha da ileriye taşımakta” dedi. Satışı başlayan 549 daireden oluşan ikinci etap konutlar için yeni bir satış kampanyasını da devreye aldıklarını açıklayan Katırcı, alıcılara 29 ay vade imkanıyla kefilsiz, kredisiz ödeme seçenekleri sunduklarını bildirdi.

Topkapı29’da yaşam başlıyor

Cadde dükkanlar yatırımcılara açılıyor

Ticari alanlarda 82 mağazanın yer aldığı cadde dükkanları da yatırımcılara açtıklarını kaydeden Mahir Katırcı, projenin ticari alanlarıyla ilgili “Projemizde ticari alan olarak hem cadde dükkanlarımız hem de alışveriş merkezimiz bulunuyor. 84 bin 563 metrekarelik bir inşaat alanına sahip olan ticari alanımızın 39 bin 624 metrekaresini kiralanabilir alan olarak tasarladık. Bu alanda da toplamda 178 mağazamız yer alacak. Yatırımcılara açtığımız ticari alanlarımızdan 82 mağazanın bulunduğu cadde dükkanlarımız, bölgenin ekonomik anlamda da canlanmasına önemli katkılar sağlayacak. 23 bin 76 metrekare inşaat alanının 12 bin 592 metrekaresinin kiralanabilir alan olarak belirlediğimiz cadde dükkanlarımıza yatırımcılarımızı davet ediyoruz. Projemizdeki diğer bir ticari alanımız olan alışveriş merkezimiz ise 61 bin 487 metrekarelik bir inşaat alanında yükselecek. 27 bin 32 metrekaresi kiralanabilir alan olarak tasarlanan alışveriş merkezimizde 96 farklı mağaza hizmet verecek. Projemiz, devasa bir alışveriş merkezi ve cadde dükkanlarıyla birlikte bölgenin alışveriş anlayışını da değiştirecek” ifadelerini kullandı.

Mahir Katırcı, ticari alanların konsept geliştirme ve kiralama danışmanlığı için de CBRE (Coldwell Banker Richard Ellis) ve MallMark firmalarıyla çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Topkapı29’da yaşam başlıyor

Otel, bölgeye hareketlilik katacak

Topkapı29’da; bölgeye hareketlilik katacak ve turizme önemli katkılar sağlayacak bir de otelin bulunduğunu vurgulayan Mahir Katırcı, uzun süren konaklamaların yanı sıra iş ve turistik amaçlı kısa süreli konaklamaların adresi haline gelecek otelin dünyaca tanınmış bir marka tarafından işletileceğini kaydetti. Birkaç markayla görüşme halinde olduklarını bildiren Katırcı, görüşmelerinin çok yakın bir zamanda netleşeceğini açıkladı.

‘‘Ulaşım kolaylığı projenin en önemli özelliklerinden’’

İnşaatına 2022 yılında başlanan, bin 692 konut, rezidans, alışveriş merkezi, ofis, otel gibi birçok farklı fonksiyonu bir arada bulunduran Topkapı29’un İstanbul’un merkezinde benzersiz bir konumda bulunduğunun altını çizen Mahir Katırcı, projenin en dikkat çeken özelliklerinden birinin de ulaşım kolaylığı olduğunu söyledi. Katırcı, Şehrin en önemli ulaşım ağlarına sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Topkapı 29; metro, metrobüs, tramvay ve Marmaray istasyonlarına yakınlığı ile toplu ulaşım olanaklarından en üst düzeyde yararlanma imkanı sunuyor” dedi.

Topkapı29’da yaşam başlıyor

‘‘Yüksek tavan ferah bir yaşam’’

Topkapı29’un; Avrupa’nın tanınan mimarlık ofislerinden Chapman Taylor tarafından tasarlandığına işaret eden Katırcı, “ Proje; meydanları, özel peyzaja sahip yeşil alanları, sokakları, avluları ve sosyal buluşma noktalarıyla tamamen yaşam konforunu öne alan yenilikçi bir tasarım anlayışıyla hayata geçirildi” dedi.

Topkapı29’da 5 ile 15 katlı 16 blok bulunduğunu belirten Mahir Katırcı, projede 1 artı 1’den 5 artı 1’e kadar uzanan farklı büyüklüklerdeki dairelerden oluştuğunu kaydetti. Katırcı, “Her bir dairemiz, 3.05 metre tavan yüksekliğiyle ferah bir yaşam alanı sunuyor. 8-28 metrekare arası geniş balkon ve 35-80 metrekare arası özel bahçeli teraslarla doğayla iç içe ve huzurlu bir yaşam alanı oluşturmayı hedeflediğimiz projemizde, beş farklı temadan oluşan avlularımız da bulunuyor” diye konuştu.

‘‘LEED sertifikalı bir yaşam tarzı sunuluyor’’

Mahir Katırcı, açık ve yarı olimpik kapalı yüzme havuzu ve 10 bin metrekarelik kent parkıyla proje sakinlerine yaklaşık yüzde 64’ü yeşil alanlardan oluşan bir yaşam merkezi sunduklarını kaydetti. Katırcı, “Projemiz, sahip olduğu LEED sertikasıyla da fark oluşturuyor. Bina içlerinde hava kalitesini artırarak, çevresel sürdürülebilirlik standartlarına uygun olarak inşa edilen projemiz, enerji ve su tasarrufuyla, atıkları minimuma indiren bir yapı olarak öne çıkıyor. Çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konusunda dünya çapında kabul gören bir belge olan LEED sertifikasına sahip olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

‘‘Sosyal alanlarıyla dikkat çekiyor’’

Projenin sosyal imkanlarına değinen Mahir Katırcı, “4 bin metrekarelik sosyal donatı alanlarımızda, fitness salonu, stüdyo, SPA, kapalı ve açık havuz, kafe, sinema salonu, dinlenme salonu, kütüphane, TV alanı ve ortak çalışma alanı gibi birçok sosyal olanak bir arada bulunuyor. Ev sahiplerimiz, site dışına çıkmadan sadece birkaç dakika içinde tüm bu sosyal olanaklara erişebilir, yaşamın tadını doyasıya çıkarabilirler” şeklinde konuştu.

‘‘Depreme dayanıklılığı tasdik ettirildi’’

Projenin depreme dayanıklılığı ile ilgili de konuşan Katırcı, “Topkapı29 projemizde doğal afetler konusunda son derece titizlikle çalıştık. Yapılarımızda perde-çerçeve taşıyıcı sistemlerin dışında C40 sınıfı beton ve B420C sınıfı betonarme çelik malzemeler kullanarak, en yüksek güvenlik standartlarını sağladık. Tüm yönetmeliklere uygun olan projemizin depreme dayanıklılığı, ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılan kontrollerle de onaylandı ve sertikalandırıldı” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.