ASAYİŞ - 22 Şubat 2017 Çarşamba 10:45

Fethullah Gülen’in yeğeni darbe girişimiyle ilgili soruya cevap vermedi

A
A
A
Fethullah Gülen’in yeğeni darbe girişimiyle ilgili soruya cevap vermedi

İzmir’de, FETÖ lideri Fethullah Gülen’in yeğeni Mehmet Mezher Gülen hakkında ’Silahlı terör örgütü yöneticiliği’ suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşması görülürken, ilk defa hakim karşısına çıkan Mehmet Mezher Gülen, hakimin "15 Temmuz darbe girişimiyle Fetullah Gülen’in bir alakası var mı?" sorusu üzerine, "Bununla ilgili çok şüphe ve şaibe var. Yargılanmam ile ilgili bir durum olmadığından bu konuya girmeyeceğim" dedi.
İzmir 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonu olmadığı için Sosyal Tesisler Konferans Salonu’nda görülmeye başlanan davaya FETÖ lideri Fethullah Gülen’in yeğeni tutuklu sanık Mehmet Mezher Gülen ile birlikte 13 tutuklu sanık, sanıkların avukatları ve sanıkların yakınları katıldı. Hazırlanan iddianamede, FETÖ’nün ’Okul ve dershaneler Türkiye sorumlusu’ ve Fethullah Gülen’in yeğeni Mehmet Mezher Gülen hakkında ’Silahlı terör örgütü yöneticiliği’ suçundan 22.5 yıla kadar ve 13 sanık hakkında ’Silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

"Suçlamaları kabul etmiyorum"
Hakim karşısında ilk defa ifade veren FETÖ liderinin yeğeni Mehmet Mezher Gülen, ’’Soruşturma aşamasında ‘Terör örgütü üyesi olmak’ suçlamasıyla karşı karşıya kaldım. Ancak iddianamede ‘Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ ile suçlandım, buna bir anlam veremiyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. İddianamede örgüt yöneticisi olduğuma ilişkin somut bir delil ve eylem yok. Tanıklardan hiçbirini tanımıyorum. Gizli tanığın ise beni tanıması mümkün değil. İddianameyi 4-5 kez okudum. ‘Örgütün özel okullar sorumlusu’ olduğuma dair bir suça rastlamadım ama mahkemeye sunulan delillerde benzer bir durum var" diye konuştu.

’’Benim ne alakam var?’’
Kendine yöneltilen suçlamaları reddeden Mehmet Mezher Gülen, ’’Hayatımda karakola gitmedim, mahkemelerle hiç işim olmadı ama birden bire buraya geldim. Silahlı terör örgütüyle bir bağlantım söz konusu değil. Eğer bu bir örgütse, benim bir kod adım olurdu. Buna benzer gizemli şeylerin olması lazımdı. Okuldaki başarılarımdan sürekli basında yer alıyordum, aleni ve deşifre olan bir insandım’’ şeklinde konuştu.
Soyadı nedeniyle burada olduğunu belirten Mehmet Mezher Gülen, ’’Ölen babam Seyfullah Gülen ve amcam Fethullah Gülen’le anılmam bir algı operasyonu. Akrabalarımdan 40 kişi tutuklandı. Nasıl bir aileyiz ki hepimiz terör örgütü üyesiyiz. Akrabalık ilişkisinden tutukluyuz. Suç bireyseldir. Akrabası diye bu insanlar amcasına sövsün mü? Dünürlerimiz, amcam ve kız kardeşim tutuklu. Kardeşimin evini taşladılar. Bir ailede bir kişi hırsızlık yaptı diye tüm aile toplanır mı? Ne olmuş? 15 Temmuz’da birileri darbe yapmış lanet olsun, benim ne alakam var?" ifadelerini kullandı.

Darbe girişimine yanıt vermedi
Hakimin "15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Fethullah Gülen’in bir alakası var mı?" sorusu üzerine sanık Mehmet Mezher Gülen, "Bununla ilgili çok şüphe ve şaibe var. Yargılanmam ile ilgili bir durum olmadığından bu konuya girmeyeceğim" dedi.
Sanık Gülen ifadesinin devamında, ’’1989’da Özel Yamanlar Kolejinde coğrafya öğretmeni olarak işe başladım. 1992’den sonra müdür yardımcısı ve müdür olarak görev yaptım. 2004-2006 arasında Manisa’da örgütün kapatılan okullarında genel olarak çalışmamın ardından soruşturma aşamasına kadar Özel Yamanlar Kolejinde müdür yardımcılığı görevini sürdürdüm. Bunun dışında başka okulda çalışmadım ya da yönetici olmadım. Çalıştığım okula Fethullah Gülen’in talimatıyla atanmadım. İş bulamadığımdan Özel Yamanlar Kolejinden ayrılmadım. Çocuklarım da bu okulda okuyordu. Bu okulları nasıl yönetmişim, kime ne talimat vermişim, cebir kullanarak kimi görevden almışım, bu okulları kiminle nasıl yönetmişim? Kimden ne emir almışım, bu emirler telefon, mektup ya da yüzleşme yöntemiyle hayata geçirilmiş, bu emirlerle ne olmuş, nasıl bir sonuç doğurmuş? İddianamede ya da mahkemede buna ilişkin bir bilgi yok" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da selin neden olduğu hasar günün aydınlanması ile ortaya çıktı Ankara’da gece sağanak sonrası meydana gelen selin yol açtığı hasar havanın aydınlanması ile ortaya çıktı. Meydana gelen sel nedeniyle yollarda göçükler oluşurken, su basan birçok ev ve dükkan kullanılamaz hale geldi. Sel sularına teslim olan birçok otomobilde de hasar oluştu. Ankara’da günlerdir etkisini sürdüren kuvvetli sağanak ve fırtına, dün gece de kentte yaşamı olumsuz etkiledi. Şehrin birçok noktasında yollar sular altında kaldı. Durma noktasına gelen trafik sebebiyle uzun araç kuyrukları oluştu. Sağanağın bilançosu ise havanın aydınlanması ile belli oldu. Yenimalle ilçesi Detevler Mahallesi’nde saatlerce süren yağış nedeniyle evleri ve dükkanları su basarken, içerideki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Otoparklarda mahsur kalan otomobillerin birçoğunda da hasar oluştu. Çöken yollar sebebiyle sürücüler alternatif güzergahları tercih etmek zorunda kalırken, yayalar ise su basan yollarda güçlükle ilerledi. Ekipler tarafından geceden itibaren çalışmalar aralıksız sürdürülürken, vatandaşlar da kendi imkanları ile ev ve iş yerlerindeki suları tahliye etmeye çalıştı. “Ortalık su içerisindeydi” Ayhan Özenç adlı vatandaş, “Yağmur başlamıştı, fırtına ile birlikte hızlandı. Çok şiddetliydi. Yollar su içerisindeydi. Aşağıya indiğimde ortalık su içerisindeydi. Arabalar suya batmıştı. Kapıcımız su baskınından dolayı canını zor kurtardı. Eşyaları mahvoldu. Otomobiller motorlarına kadar ıslandığı için pert hale geldi. İtfaiye ve belediye ekipleri geldi, suları çektiler” dedi. “Afet durumuna gelecek kadar hasara neden oldu” Mağdurlardan Kenan Çiftçi, “Yağmurun bu kadar şiddetli olacağını düşünmüyorduk. 10 saniye içerisinde bütün otoparkımız sular içerisinde kaldı. Afet durumuna gelecek kadar hasara neden oldu. Araçlar kullanılamaz hale geldi. Apartman görevlimizin evi kapı boyuna kadar suya battı, eşyaları kullanılamaz hale geldi. Dükkanlar da aynı şekilde oldu. İtfaiye ekipleri tespit çalışmalarını yapıyor. Şu an için beklemedeyiz” diye konuştu. “Tesisatın tamamen yenilenmesi gerekiyor” Aracı kullanılamaz hale gelen Mevlüt Tutuş, “Arabam suyla dolmuştu. Araçlar garajda olduğu için mahsur kaldı. Yollardan tahliye edilen sular buraya doldu. Aracım şu anda kullanılamaz halde. Hiçbir aksamı çalışmıyor. Motoru tamamen su almış. Tesisatın tamamen yenilenmesi gerekiyor. Sular motor seviyesini geçmiş. Şimdilik beklemedeyiz. Gelişen durumlara göre hareket edeceğiz” diye konuştu.
Elazığ Aytar, kabri başında anıldı Elazığ’ın yetiştirdiği milli atlet merhum Ahmet Aytar, vefatının 32. yıldönümünde Asri Mezarlıkta kabri başında, Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdulsamet Eren, kurum müdürleri ve personelin katıldığı törenle anıldı. 1922 yılında Elazığ’da dünyaya gelen ve 1951 yılında Mısır’ın İskenderiye kentinde yapılan Akdeniz Oyunlarında Türkiye’ye maraton dalında ilk altın madalyayı kazandıran milli atlet Ahmet Aytar, vefatının 32. yılında kabri başında dualarla anıldı. Kariyerinde 8 defa Türkiye Maraton Şampiyonluğu bulunan Aytar, 1 Mayıs 1992 yılında vefat etmişti. Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdulsamet Eren yaptığı açıklamada, ’’Uzun yıllar boyunca ilimizi atletizm alanında gururla temsil edip, ülkemize Akdeniz Oyunları Şampiyonasında atletizm alanında ilk altın madalyayı getiren sporcumuz Merhum Ahmet Aytar aynı zamanda, ilimizi temsilen katıldığı 1944, 1948, 1949, 1951, 1952, 1954, 1956 ve 1960 yıllarında yapılan Türkiye Maraton Şampiyonalarında birincilik elde ederek, 8 defa Türkiye Maraton Şampiyonu olmuştur. Ahmet Aytar ismi daha önce merkezdeki salonumuza verilmişti, salonun yıkılmasıyla bir müddet Ahmet Aytar meydanı olarak anıldı. Belediyemizin Kent Meydanı Projesi devam ettiğinden Belediye Başkanı Şahin Şerifoğluları spor kamuoyuna yaptığı açıklama ile stadyum yanında yapılan 3000 kişilik spor salonuna isminin verileceğini açıkladıktan sonra Valimiz Dr. Ömer Toraman’ın onayı ile Ahmet Aytar ismi Bakanlığımıza teklif edildi ve şu anda salonumuza yeniden Ahmet Aytar ismi verildi. Vefatının 32. yıl dönümünde kabri başında dualarla andığımız milli atletimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum’’ dedi.
Erzurum Vali Çiftçi’den 1 Mayıs mesajı Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü vesilesiyle bir mesaj yayınladı. Vali Çiftçi, mesajında emeğiyle varlık bulan, maddi ve manevi değer üreten, alın teri döken ve helal kazanç peşinde koşan tüm çalışanların "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü"nü kutladığını ifade ederek, “Hayatın dengesi olarak sayabileceğimiz emek; alın teri döken, helal kazanç ile hem kendi geçimini sağlayan hem de milletimizin kalkınması ve refahı için çalışan emekçi kardeşlerimizin temel hayat prensibini oluşturmaktadır. Çünkü bizim inancımızda ve medeniyetimizde çalışmak; bir işe emek vermek, müstesna bir yere sahiptir. Zahmet çekmenin rahmete işaret olduğuna inanılarak, "Emek olmadan yemek olmaz." anlayışıyla hareket edilir. Nitekim Peygamber Efendimiz (S.A.S.) "Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir kazanç yememiştir." buyurmaktadır. Bu anlayışla bizler de çalışanlarımızın mutluluğunu, ülkemizin müreffeh geleceğini aydınlatan bir meşale olarak görüyoruz. Devlet olarak çalışanlarımızın ve işçi kardeşlerimizin emeklerinin karşılığını tam almaları, çalışma şartlarının daha da iyileştirilmesi, hak ettikleri yaşam standardına kavuşmaları, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için var gücümüzle çalışıyoruz. Üreten elleri ve çalışkan yürekleriyle milletimiz ve devletimiz için çok büyük bir değere sahip olan emekçi kardeşlerimiz, dayanışmanın ve birlikte çalışmanın timsalidir. Çalışanlarımızın fedakârlıklarıyla maden ocaklarından atölyelere, tarlalardan fabrikalara, kooperatiflere kadar icra edilen her faaliyette el emeği, göz nuru, alın teri ile hizmet ederek Türkiye’mizin ekonomik alanda büyümesine katkı sağlamaktadır. Daha müreffeh bir ülke olma yolunda işçinin alın teri kurumadan hakkını veren, işçi kardeşlerimizin özverili çalışmalarını takdir eden, çalışanlarının sorunlarını dile getirmesini sağlayan ve bu sorunların çözümüne ışık tutarak İşçi-işveren kaynaşmasına vesile olan işverenlere de ihtiyacımız olduğunun bilincindeyiz. Hakkaniyetli bir çalışma ortamı sunarak çalışanlarının emeğini karşılıksız bırakmayan işverenlerimizin artması temennisiyle devletimiz, helal kazanç politikasıyla sermayesini yöneten işverenlerimizi de göz ardı etmemekte, çeşitli desteklerle onlara kol kanat germektedir. "Ekmeği, öğrendim, sonra ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini, sonra da ekmeği hakça bölüşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim." diyen Hz. Mevlana’nın anlayışıyla bir araya gelerek iş bölümüne bağlı olarak çalışıp, refah ve bolluğumuzun artmasına vesile olan tüm emekçi kardeşlerimiz, üretimin en önemli unsurudur. Tüm dünyada işçi ve emekçiler tarafından kutlanan 1 Mayıs’ın birlik ve beraberliğimizi pekiştirmesini, hakkaniyetli bir çalışma ortamına vesile olmasını ve kardeşçe uzak bir bayram havasında geçmesini temenni ediyorum. Bu vesileyle tüm emekçi kardeşlerimize aileleriyle birlikte sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yaşam diliyor, çalışma hayatlarında başarılar niyaz ediyorum.” dedi.
Van Van’da 1 ton 800 kilo kaçak avlanılan inci kefali ele geçirildi Van’ın Muradiye ilçesinde jandarma ekiplerinin çalışması sonucu 1 ton 800 kilo inci kefali ele geçirildi. Van Gölü’nde yaşayan endemik tür olan ve üreme dönemine girmesi nedeniyle avlanması yasak olan inci kefali balığını korumak için çalışmalar devam ediyor. Kontrol çalışmaları çerçevesinde Muradiye İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, dün gece ilçenin Yalındüz bölgesinde yapılan çalışmalar sonucunda 1 tonu canlı, olmak üzere 10 çuval içine konulmuş yaklaşık 800 kilo ölü inci kefali balığı ele geçirildi. Canlı balıklar tekrar dereye bırakırken, el konulan ölü balıklar imha edilmek üzere Muradiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Olayla ilgili 1 kişiye 67 bin 558 TL para cezası uygulanırken, kaçakçılıkta kullanılan kamyonet ise 15 gün trafikten men edildi. "İnci kefallerinin tarihte olmadığı kadar bizim yardımımıza ihtiyacı var" Konuyla ilgili açıklamaya yapan Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, "İnci kefali Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı sularından üremek için tatlı sulara göç ediyor. Nu göç sırasında inci kefalleri, martılarla, yılanlarla ve bir çok canlıya mücadele ediyor. Akıntıyı yeniyor fakat, inci kefalleri yenemediği tek canlı oda insanoğlu. Üremek için derelere giren balıklar, maalesef kaçak avcıların hedefi oluyor. Bu sebepten dolayı Van İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, 7/24 dere kenarında üreme döneminde nöbet tutuyor. Jandarma ekipleri, bu akşam da yine kaçak avcılığı önlemiş oldu. Yaklaşık 1 ton canlı balığı kurtarıp tekrar suya bırakırken, kaçak avlanmış balıklar da el koydu. Bu aslında bize şunu gösteriyor. Koruma çalışmaları varsa balığın geleceği var. Şayet koruma çalışmaları sekteye uğrarsa maalesef inci kefalinin geleceğinden bahsetmemiz mümkün değil. Ümit ediyoruz ki bu koruma çalışmaları önümüzdeki günlerde de hız kesmeden devam eder. Çünkü inci kefallerinin tarihte olmadığı kadar bizim yardımımıza ihtiyacı var. Bu sebepten dolayı Muradiye İlçe Jandarma Komutanlığı ile Muradiye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerine teşekkür ediyoruz" dedi.