EKONOMİ - 23 Şubat 2017 Perşembe 10:24

Çiftçinin yüzünü güldüren tarım projesi

A
A
A
Çiftçinin yüzünü güldüren tarım projesi

İzmir'in Torbalı ilçesinde faaliyet gösteren DB Tarımsal Enerji, Trakya ve Anadolu'da sözleşmeli çiftçilerin ürettiği yerli tarım ürünü yağlı tohumları ve topladığı atık bitkisel yağları modern tesisinde işleyerek biyodizel üretiyor. Böylelikle hem çiftçiye hem de ülke ekonomisine katma değer yaratıyor. Firmanın kurucularından ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Borovalı "Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn.Faruk Özlü' nün tesislerimize ziyareti bizleri çok mutlu etti. Kuruluşumuzun 10. yılına girdiğimiz bu günlerde sayın Bakan’nın ziyareti çok anlamlı oldu.

Bugüne kadar yaptığımız üretimleri, faaliyetleri ve ülkemiz açısından sektörümüzün önemini vurgulamak için büyük fırsat oldu. Biyodizel çağımızın artan enerji ihtiyacını karşılamada yerli kaynakları kullanan, atıkları değerlendiren bir yenilenebilir akaryakıt çeşidi olarak piyasadaki yerini aldı. Bu ürünü ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve yabancı akaryakıt dağıtım şirketleri motorin içerisine yüzde 2 oranında harmanlama yolu ile kullanıyor. Böylece hem çiftçi hem de ülke ekonomisi kazanıyor. Geçtiğimiz yıllarda, biyodizel ülkemizde üretilebilir mi, sürdürülebilir olur mu diye sorgulanırken, bugün artık biyodizel sektörü daha nasıl ülkemiz ekonomisine katkı sağlayabiliri konuşuyoruz. Bu süreçte, mevzuat konularında EPDK, Ulusal Marker konusunda TÜBİTAK, kalite standartları konusunda üniversite laboratuvarları ve TSE, akaryakıt sektöründeki dağıtım firmaları desteklerini ve ilgilerini eksik etmedi, çok şükür bugünlere gelebildik." dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü' nün geçtiğimiz günlerde programı kapsamında incelemelerde bulunduğu DB Tarımsal Enerji, Türk çiftçilerinin ürettiği yerli tarım ürünü yağlı tohumlardan elde edilen bitkisel kökenli yağları biyodizele çevirerek Tarımsal Kalkınma açısından önemli bir işlevi yerine getiriyor. Firma Genel Müdür Gökay Biraltın, Türkiye’deki Metil Ester üretimde yüksek teknolojiyi kullanan, alanında lider bir tesis olduklarını söyledi. Tesislerinde girdi olarak yerli tarım ürünü bitkisel yağlarla birlikte toplanmış atık bitkisel yağların da kullanıldığını anlatan Biraltın, "Tarlada Sözleşmeli Tarım Uygulaması ile anlaşmalı çiftçilerimize ağırlıklı olarak Aspir ve Kanola ürettiriyoruz. Yağlı tohum üretimi yapılan bölgelerde kırma ve yağ çıkarma işini de yaptırarak, bölgesel ekonomiye de katkı sağlamaya çalışıyoruz. Trakya bölgesinde Kanola, Anadolu'da ise Aspir üretimi yaptırıyoruz. Alım garantili bu çalışmamızda elde edilen tohumları kırım işleminden sonra tesislerimizde işleme alıyoruz. Üretimin sonucu metil ester(biyodizel) ana ürünümüz çıkıyor. Yan ürün olarak elde ettiğimiz Gliserin’i de saflaştırarak farma kalitede Saf Gliserin olarak ülkemizdeki ihtiyacı karşılayacak şekilde satıyoruz. " dedi.


"Biyodizel Türkiye için bir Tarım Projesidir"

"Biyodizel Türkiye için bir tarım projesidir" diyen Biraltın, "Çünkü biyodizelin hammaddesi tarlada yetişen bitki kaynaklıdır. Kurulduğumuz günden beri yaklaşık 200 bin ton üretim ve satış yaptık. Yaklaşık 150 Milyon USD tutarında bir kaynak, yurdumuzda tarlasını eken, toprağı işleyen kesime aktarılmış oldu. Bu para Türk çiftçisine gitti. Çünkü biz Türkiye'de şirketimiz ve kooperatifler vasıtasıyla sözleşmeli tarım modeli uyguluyoruz. Kooperatifler vasıtasıyla ekiciyi daha bilinçli ve verimli hale getirmek için birlikte çalışıyoruz. Zaten Tarım Bakanlığı’mızın gerek Havza uygulamaları, gerek münavebe bitkisi olarak yönlendirmeleri ve Aspir, Kanola’ya uyguladığı teşvik primleri bu süreçte önümüzü açıyor. Hasat edilen ürüne en başından alım garantisi veriyoruz. Tohum veriyoruz. DB Tarımsal Enerji bünyesinde bu işlerin organizasyonu ve takibi için bir Ziraat Mühendisimiz var. Tarlaların daha verimli olması için tarlalara ziyaretlerde bulunuyoruz, doğru ilaçlama ve bakım önerilerimizi veriyoruz, üniversiteler ve tohum üreticileri ile tohum ıslah çalışması yaparak , yağlı tohumlarda verimin artması için bölgesel eğitimler ve toplantılar yapıyoruz" dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Fabrikanın dereye bıraktığı atık, mahalleliye eylem yaptırdı Sakarya’nın Ayazı ilçesinden geçmekte olan ve bölgedeki birçok köyün tarım için kullandığı dere, iddiaya göre gıda fabrikasının atıkları sebebiyle kirli akıyor. Yıllardan beri kötü koku ve dere pisliğinden isyan eden mahalleli, fabrikanın önüne kadar yürüyüş eylemi yaptı. Kzıılcıkorman Mahallesi’nden geçen ve çevre mahallelerden geçerek Mudurnu Deresi ardından da Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e dökülen derenin, bölgede bulunan GSF Gıda Sanayi Fabrikaları’nın atıklarından dolayı yıllardan beri kirli aktığı iddia edildi. Adeta siyaha bürünen derenin yıllardır bir çözüme kavuşturulmadığı için duruma tepki gösteren mahalle halkı, fabrikanın önüne kadar yürüyerek eylem gerçekleştirdi. Fabrikanın önünde toplaşan mahalle sakinleri ellerindeki ‘Balıklar öldü sıra çocuklarda’, ‘Yeter artık 40 yıl oldu, bıktık’, ‘Doğaya zulüm insana zulümdür’ pankartlarıyla yaptığı yürüyüşte ise jandarma ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Mahallelinin tek istediği ise fabrikanın arıtma cihazını aktif hale getirip bölgenin pislik ve kötü kokudan arındırılması. “Artık ceza da işe yaramıyor” İnsanların mağdur olduğunu belirten mahalle sakini Mehmet Gülşen, “Deremiz hali çok kötü ve yıllardan beri biz bu çileyi çekiyoruz. Dere yakınlarında okul var ve birçok çocuk kötü kokudan dolayı sınıflara giremiyor. Derenin hemen kenarında Kur’an kursu var ve buraya çocuklar gelemiyor. Zamanında biz bu derede yüzerdik şimdi ise siyahlaştı. Köyün içinden geçeni geçtim D-100 kara yolundan geçen insanlar bile kokuya dayanamıyor. Artık köyümüzün ismi ‘Pis kokulu köy’ kaldı. Burada kahvehaneler, lokantalar var kimse buralara gelemiyor. Geçtiğimiz Cuma günü atık suyu bırakan fabrikaya ceza kesildi ve 2-3 gün kapalı kaldı ama bugün yine atık, yine koku var artık ceza da işe yaramıyor” dedi. “Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık” Yaklaşık 40 yıldan beri kokudan rahatsız olduklarını belirten Kızılcıkorman Mahallesi Muhtarı Mecid Kızıldağ, “Mahallemizin içinden geçmekte olan tarla seviyelerini düşürmek için açılan kanalda 1982 senesinde açılan bu fabrika ürettiği nişasta ve glikoz üretiminin atıklarını kanalımıza bırakıyor. Burası 1982 senesinde açıldı ve o günden bu güne kadar kanala akıtıyor pisliklerini. Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık. Dilimizin döndüğünce insanlara anlattık ama hiç kimse bir çare bulamadı ev bu günlere kadar geldik. Çevre mahalle sakinleri muhtarları herkes burada ve bu işten muzdarip, biz de bunu dile getirmek için yürüyüş gerçekleştirdik. Bizim kimseyle sorunumuz yok, art niyetimiz yok. Fabrikanın üretim yapması gerekiyorsa üretimini yapsın ama arıtmasını çalıştırsın. Bu fabrikadan 100-150 kişi ekmek yiyorsa diğer taraftan yoldan geçenler hariç 3 bin, 5 bin kişi kokuyu çekmek zorunda bırakılıyoruz. Muhtarlıkta benim dördüncü dönemim gelen her kaymakama, belediye başkanına ve valiye yani bu işte etkisi olabilecek herkese anlatmaya çalıştım ama herkes topu başkalarına attı. Sağ olsunlar yeni gelen vali ve kaymakam bize sahip çıktı, biz de mahalle halkı olarak düzen içinde eylem yaptık” diye konuştu. “İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor” Mahalle halkının çoğunun maske taktığını aktaran Kızıldağ, “Sinekler öyle bir hale geldi ki eşek arısı gibi oldu. Burada insanlar pencerenin camlarını açamıyor, misafir ağırlayamıyor hatta kanala yakın olan insanlar daha kötü durumda. Ben muhtar olarak utanıyorum. Buradan kim kime sıkıntı oluşturarak para kazanıyorsa haram olsun. İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor artık çünkü kokudan durulmuyor. Ben muhtarlık dönemimde defaten temizlettim ama yine de pislik içinde kalıyor” şeklide konuştu.