SAĞLIK - 20 Haziran 2017 Salı 11:27

Kalp atışınızı rahatsız edecek derecede hissediyorsanız dikkat

A
A
A
Kalp atışınızı rahatsız edecek derecede hissediyorsanız dikkat

Kardiyoloji Uzmanı Doç.

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, kalp ve ritim bozukluklarında ablasyon tedavisinin yüzde 95’lere varan oranlarda başarı sağlayabileceğini söyledi.


Kalp ritmi bozukluğunda kalbin olması gerekenden daha hızlı ya da daha yavaş veya düzensiz çalıştığını belirten uzmanlar, stres veya heyecan yaşanmadan çarpıntı hissediliyorsa bu durum kalp ritim bozukluğunun belirtisi olabileceğini kaydetti. Kişinin çarpıntı hissetmesinin her zaman kalp ritmi bozukluğu veya kalp hastalığı varlığını göstermediğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, "Çarpıntı yakınması, hastaneye başvuran hastaların en sık ifade ettikleri şikayetlerden birisidir. Normal şartlarda sağlıklı bireyler yoğun efor yapmadıkları veya duygusal stres yaşamadıkları durumlarda kalp atışlarını genelde hissetmezler. Kalbimiz normal şartlarda belirli bir düzen içerisinde atar. Kalp hızımız normal şartlarda dakikada 60-100 arasındadır. Uyku veya dinlenme halinde iken kalp hızı dakikada 60’ın altına inebilir. Kişi efor yaptığında, bir heyecan yaşadığında kalp atışları hızlanabilir, şiddetlenebilir ve bu genelde kişiler tarafından hissedilebilir. Ancak kişinin herhangi bir efor yapmadan veya duygusal bir stres yaşamadan çarpıntı hissetmesi bir kalp ritim bozukluğunun belirtisi olabilir” diye konuştu.



Ablasyon tedavisi başarılı bulunuyor


Ritim bozukluklarının önemli bir kısmının başarılı şekilde tedavi edilebildiğini dile getiren Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Serkan Saygı, “Bazı ritim problemleri ilaç tedavisi ile iyileşebilirken, bazılarının tedavisinde yakma/dondurma olarak bilinen ablasyon işlemi uygulanıyor. Halk arasında yakma tedavisi olarak bilinen ablasyon tedavisi günümüzde birçok ritim bozukluğunun ilaçsız tedavisini mümkün kılmaktadır. Absalyon tedavisinin başarı şansı yüzde 60 ile yüzde 95 arasında değişmektedir. Tüm bu başarı oranları ilaç tedavisi ile karşılaştırılmayacak kadar yüksektir” dedi.


Medical Park İzmir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Saygı, şöyle devam etti:


"İşlemin esası kalp içerisindeki ritim bozukluğu yapan dokunun tespit edilerek kontrollü bir şekilde harap edilmesine dayanır. Ablasyon öncesi tanı amacıyla taşikardi tipi, kalbin neresinden kaynaklandığı, mekanizması ve ölümcül olup olmadığı anlaşılabilmektedir. Ablasyon tedavisi ile hastaların önemli bir kısmında bozulmuş olan kalp ritmi ilaç kullanımına gerek olmadan düzelir ancak ablasyon işleminin bu konuda eğitim almış hekimler tarafından yapılması gerekir. Ablasyon işlemi ehil olmayan hekimler tarafından yapıldığında kalıcı hasarlar ve sakatlanmalara sebep olabilir. Kalp ritminde düzensizleşme ve hızlanmaları kısaca taşikardiler olarak tanımlayabiliriz. Genelde ölümcül sonuçlar doğurabilecek ritim bozukluklar yaşı veya koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kalp kapak hastalığı veya kalp krizi geçirmiş hastalarda daha sık görülürken tamamen sağlıklı görünen genç hastalarda da ciddi taşikardiler görülebilmektedir. Taşikardilerde önemli nokta tanının doğru konulabilmesidir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.