GENEL - 15 Kasım 2017 Çarşamba 09:48

(Özel haber) Şehir şehir gezip 2 yıldır kayıp olan oğlunu arıyor

A
A
A
(Özel haber) Şehir şehir gezip 2 yıldır kayıp olan oğlunu arıyor

İzmir’de ‘akşam geleceğim’ diye evden çıkan oğullarından tam 2 yıldır haber alamayan Eker ailesi, ellerinde fotoğraf şehir şehir gezerek oğullarını arıyor.

İzmir’de ‘akşam geleceğim’ diye evden çıkan oğullarından tam 2 yıldır haber alamayan Eker ailesi, ellerinde fotoğraf şehir şehir gezerek oğullarını arıyor. Gözyaşları içinde yetkililere seslenen acılı aile, “Bize yardım edin, elimizden tutun. Benim çocuğumu bulun. Sağ mı ölü mü bize iyi veya kötü haber verin” dedi.


Olay, İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Ayrancılar Mahallesi’nde 2015 yılı 7 Aralık günü yaşandı. Eker ailesinin tek oğulları Gökhan Eker (36) evden arkadaşı ile birlikte Denizli’ye gideceğini, akşam ise döneceğini söyledi. Akşam oğluyla en son telefonda konuşan anneye, oğlu araçlarının kaza yaptığını ancak geleceğini söyledi. Anne, sabah uyanınca ise oğlunu göremedi. Hemen tekrar oğlunu arayan ancak ulaşamayan acılı anne, oğlunun birlikte gittiği arkadaşını aradı. Ancak oğlunun o günden sonra ne yüzünü görebildi ne de sesini duyabildi. Elinde oğlunun fotoğrafı tam 2 yıldır şehir şehir gezen acılı anne ile kalp hastası baba yetkililere seslendi.



“Gitmediğim bir Antalya kaldı”


Gözyaşları içinde oğlundan gelecek bir haberi bekleyen anne Yetiş Eker (57), “Beni gittiği gün aradı. ‘Anne ben akşam geleceğim, sen yat uyu’ dedi. Sabah aradım yok, telefonu kapalı. Bir daha da hiçbir haber alamadım. Aramadığım yer kalmadı, gitmediğim bir Antalya kaldı. İstanbul’a kadar gittim, her yere gittim. Yok bulamadım. Bütün arkadaşlarının olduğu yere gittim, baktım, hiçbir haber alamıyorum” dedi.



“Aracın kaza yaptığını söylediler ama yapmamış”


Oğlunun birlikte gittiği arkadaşı ile bir senedir sürekli telefonda görüştüklerini ancak hiç tanımadığını söyleyen Yetiş Eker, “Ama ben adamı hiç göremedim. Oğlum kaybolunca birkaç kez telefonda görüştüm. ‘Oğlunu biz Söke’de otoban gişelerinin orada indirdik’ dedi. Arabanın kaza yaptığını söylemişti oğlum. Denizli’ye gittim araba plaka numarasına verdim. Araba kaza yapmamış” ifadelerini kullandı.



“En son üzeceği kişi bendim, üst kata çıksa arardı”


Oğlunun kendisine çok değer verdiğini anlatan acılı anne, şunları söyledi:


“Yakın bir yere gitse beni arıyordu. Üst kata çıksa beni arardı, ‘Anne ben üst kattayım’ diye. Beni biliyor, ben çok paniğim. Çok korkuyordum ortamlardan. ‘Anne bana bir şey olmaz, ben aklı başında insanım, korkma’ derdi. Hiç böyle şeyleri yoktu. En son üzeceği kişi de bendim. Sürekli arkadaşlarına dermiş ‘Ben annemi asla üzmem’ diye. Hangi arkadaşıyla konuşsam, ‘Onun canı sağ olduğu sürece seni böyle üzmezdi, mümkün değil.’ Şu an nerdeyse, gelmek istemiyorsa bile bir mesaj çeksin ya da bir telefon açsın. ‘Anne ben iyiyim’ desin bana, yeterli. Ama şimdi ömrümün sonuna kadar, nerde deseler oraya koşuyorum.”



“Bir kadının giremeyeceği yerlere bile girdim, aradım”


Oğlunu bulmak için şehir şehir gezen anne Yetiş Eker, Marmaris’te bir otelde çalıştığı haberini alır almaz da oğluna kavuşma umuduyla gitti. Ancak oğlunun hiçbir izine rastlanamayan acılı anne, “Sokak sokak elimde resimle, kadının girmeyeceği yere bile girdim. İçimdeki his onun sağ olduğunu söylüyor” dedi.



“Yardım edin, sağ mı öldü mü bana haber versinler”


Gözyaşları içinde yetkililere seslenen acılı anne, “Buradan yetkililere sesleniyorum. Benim çocuğumun ölü mü sağ mı olduğunu öğrenmek istiyorum. Öldü mü sağ mı ben de bilmiyorum. Bana yardım edin, elimden tutun. Benim çocuğumu bulun. Sağ mı ölü mü bana iyi veya kötü haber versinler” diye konuştu.



“Oğlum yaşıyorsan bir telefon aç”


Her gece evinin penceresinin önünde sabaha kadar oturup yol gözlediğini anlatan anne Eker, oğluna da seslenerek, “Her gün şu pencereden bakıyorum, abisinin evine belki gelir de abisi bana getirir diye her gün bekliyorum. Oğlum yaşıyorsan en azından ya telefon aç ya da bir mesaj çek. Beni bir ara. Oğlum canın sağsa ki sağ olduğuna inanıyorum, nerdeysen, ne şekildeysen bana telefon aç. ‘Annem ben iyiyim merak etme’ de, ben de seni merak etmeyeyim. En ufak bir haber, ipucu ver bana. Her gün gözümüz yaşlı ağlaya ağlaya oturuyoruz” dedi.



Kalp hastası baba gözyaşlarına boğuldu


Gökhan’ın kalp hastası babası da gözyaşların hakim olamadı. Gece gündüz bir haber beklediklerini belirten İsmail Eker (60) , “Gelmediği gün telefon ettim, ‘Nerdesin’ diye. ‘Ben meşgulüm seni ararım baba’ dedi. Bir daha ne aradı ne sordu. Yeter ki arasın, ‘Beni aramayın’ dese yeter, ben başka bir şey istemiyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bu sütunlar 642 yıllık caminin sigortası Bolu’da 1382 yılında yapılan ve 2 yangın, 3 büyük deprem yaşayan Yıldırım Bayezid Camii’nin sigortası olarak adlandırılan denge sütunları ilk günkü gibi çalışıyor. Bolu’da, Büyük Cami Mahallesi’nde bulunan ve 1382 yılında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan 642 yıllık tarihi Yıldırım Bayezid Camii, mihrabının her iki yanında bulunan denge sütunlarıyla görenleri hayrete düşürüyor. O yıllarda ahşap olan bu cami 1891 yılında yanmış ve 1899 yılında ise kubbeli olarak yeniden yapılmıştır. 1944 yıllarında hasar görürken orijinali yer yer bozularak onarıldı. Çiftminareli, tek kubbeli olan caminin iç mekanları Türk motifleri ile süslendi. 642 yıldır ayakta kalan Yıldırım Bayezid caminin en büyük özelliği mihrabın her iki tarafında dönen denge sütunları. Sütunlar caminin statik dengesini ve geçirdiği depremlerde herhangi bir hasar alıp almadığını gösteriyor. Yaşanan afet sonrasında eğer sütunlar dönmezse, caminin temelinde veya dengesinde bir bozukluk olduğu anlaşılıyor. “Şu anda 650 yıllık bir yapının içerisindeyiz” Her yıl binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiye Bolu’yu tanıtan turist rehberi Levent Kahveci, “Şu anda 650 yıllık bir yapının içerisindeyiz. Yıldırım Bayezid Camii, Bolu’da bilinen ismiyle Büyük Cami’deyiz. Büyük Cami denmesinin sebebini açıklayayım. Osmanlı döneminde hüküm sürülen her yere ‘Cuma Camisi’ yapılırmış. Hanefi mezhebine göre ‘Cuma Camisi’ Cuma namazları en büyük camide ve hep beraber kılınmalıdır. Eğer en büyük cami dolmaz ise diğer camilerde kılınan namazlar geçersizdir. Bu yüzden Cuma namazının sonunda Zuhr-i âhir namazı da kılınır ki Cuma namazı kabul olmazsa o günkü öğle namazının yerine geçsin diye. O dönemde Cuma namazının ana amacı, yöneticiler namazı kıldırır, minbere çıkarak hutbeyi okurlar. Duyurulması gereken ne varsa halka duyururlar” ifadelerini kullandı. “Buradaki sütunlar eğer hareket edebiliyorlarsa temelleri sağlam demektir” Caminin çevresine yapılan hamamlar ve dükkanlara da değinen Kahveci, “Bu camiyi Yıldırım Bayezid, şehzadeliği döneminde yaptırmıştır. Bayezid, camiyi yakınında bulunan orta hamamla birlikte yaptırmıştır. Eskiden camiler külliye şeklinde yapılırdı. Yani caminin yanında mutlaka ya hanlar yapılır ya da dükkanlar yapılırdı. Oranın geliriyle cami kendini idame ettirirmiş. Bu cami 2. Abdülhamit döneminde bir tadilat geçirmiştir. Camiye birkaç ekleme de yapılmıştır. Bu caminin en güzel özelliklerinden bir tanesi mihrapta bulunan deprem sütunları. Anadolu’da birkaç camide daha bunların örneğini görmekteyiz. Buradaki sütunlar eğer hareket edebiliyorlarsa temelleri sağlam demektir” diye konuştu. “Bu sütunlar, aslında camimizin sigortası” Caminin mihrabında bulunan 2 sütunun, caminin sigortası olduğunu dile getiren Levent Kahveci, “Bu sütunlar, aslında camimizin sigortası olarak da adlandırılabilir. Temelinde herhangi bir kayma veya hasar oluştuğunda bu sütunlar dönmez hale gelir. Sütunlar dönmez hale geldiğinde de mimarlar anlarlar ki caminin temeli bakıma ihtiyacı vardır” dedi.
Adana Pembe Zakkum çiçeklerinden görsel şölen Adana’nın Kozan ilçesinde her yıl nisan ve mayıs ayında açmaya başlayan zakkum çiçekleri dağlarda görsel bir şölen oluşturuyor. Memi Mahallesi’nde dağ yamaçlarını saran zakkumların çiçek açmasıyla kartpostallık görüntüler ortaya çıktı. İlçede açık hava stüdyosuna dönen yamaçlar fotoğraf ve doğa tutkunlarının akınına uğruyor. Dağ yamacında ormanlık alanda yetişen zakkum çiçekleri pembe ile yeşilin buluşmasıyla farklı bir güzellik ortaya çıkarıyor. Çocukları ile birlikte fotoğraf çekimi ve öz çekim için bölgeye geldiklerini aktaran Bestami Akgöç, "Her yıl baharda bu güzel şöleni izlemeye geliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından buraya fotoğraf çektirmeye geliyorlar. Bu çiçek zehirli ama görüntüsü çok güzel. Kuran’da da ismi geçen bir çiçek. Ölüm çiçeği, cehennem çiçeği olarak biliniyor. Bunu koparmıyoruz ve sadece görsel güzelliği ile fotoğraf çektirmeye geliyoruz. Doğa harika herkesi buraya bekliyoruz. Belediyemizde destek verirse burası doğa turizmine kazandırılır diye düşünüyoruz” dedi. Ailesi ile bölgeye gelen Reyhan Akgöç ise, "Babam ile fotoğraf çekimi için geldim. Her yıl buraya geliyorum ve pembe çiçekler çok güzel" diye konuştu. Doğaya hayran kaldığını ve Mersinden bölgeye geldiğini söyleyen Seda Can Ulaş, “Fotoğraf çekimine geldik. Harika bulduk. Keşfedilmeye değer" ifadelerini kullandı.
Trabzon Yeni Zigana Tüneli 4 mevsim sürücülere kesintisiz ulaşım sağlıyor Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerindeki Yeni Zigana Tüneli hizmete girmesinin üzerinden geçen 1 yılda kesintisiz ulaşım imkanı sağlarken, 15 binin üzerinde araç tüneli kullanarak geçiş yaptı. Yapımına Nisan 2016’da başlanan tünel, 3 Mayıs 2023’te hizmete girmişti. Sürücülerin korkulu rüyası haline gelen Zigana Geçidi’nde keskin virajlar ve rampaların yanı sıra kar, sis, taş düşmeleri gibi risklerin bulunduğu Trabzon-Gümüşhane karayolu Zigana Tüneli’nin hizmete girmesiyle sorunları ortadan kaldırmış oldu. Doğu Karadeniz ve Kafkasları, Ortadoğu ve İran’a bağlayan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde bulunan Tarihi İpek Yolu güzergahındaki Yeni Zigana Tüneli açılışının ilk senesinde 15 binden fazla aracın geçişine ev sahipliği yaptı. Gümüşhane’nin Torul ilçesi Köstere köyü mevkisi ile Trabzon’un Maçka ilçesi Başarköy köyü arasında her biri 14,5 kilometre uzunluğunda inşa edilen çift tünelle Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Yeni Zigana Tüneli ile Trabzon-Gümüşhane arasında mesafe yaklaşık 30 dakika azaldı. Zamandan 60 milyon TL’ye yakın, akaryakıttan 150 milyon TL’ye yakın olmak üzere 200 milyonun üzerinde tasarruf da sağlayan tünel, ayrıca karbon salınımının da azaltılmasına katkı verdi. Keskin virajlar ve rampalar projeyle ortadan kalktı Türkiye’nin en uzun karayolu tüneli olan Zigana Tüneli hizmete girmesiyle Gümüşhane, Trabzon Limanı’na daha da yaklaştı ve yolun geometrik standardı daha da yükselmiş oldu. 100 kilometre olan güzergah 10 kilometre kısaltarak 90 kilometreye düşürülürken, özellikle kış aylarında yağışın ve karın yoğun olduğu geçitte keskin virajlar ve rampalar da bu projeyle ortadan kalktı. Zigana Tüneli ile birlikte sürücülere konforlu, güvenli ve ekonomik bir ulaşım imkanı sağlanırken, dik yamaçlardan taş düşmesi gibi olayların da yaşandığı Trabzon-Gümüşhane karayolunda yeni Zigana Tüneli ile bu problemler tarih oldu. Yeni Zigana Tüneli’nin hizmete açılmasıyla binlerce aracın geçiş sağladığı Zigana Geçidi artık sessizliğe bürünürken, sürücüler Zigana Tüneli ile 4 mevsim rahat ve konforlu ulaşım yaşamaya başladı. “Çok çilemiz vardı” Zigana Tüneli ile artık rahat bir ulaşım sağladıklarını belirten Okay Reis, “Güzel bir tünel oldu. Önceden Zigana Dağını kullanıyorduk. Zorlu bir yoldu. Şimdi ise duble yolda gidiyoruz” derken, Yunus Ayar ise Trabzon-Gümüşhane karayolunun tünel ile kısaldığını kaydederek “Zaman zaman tüneli kullanıyoruz. Yolumuz kısaldı. Daha rahat bir yolculuk yapıyoruz. Zorluk kalmadı. Eski Zigana yolunda zorlu çekiyorduk. kardan dolayı buz oluyordu. Sürekli inip çıkamıyorduk. Şimdi çift şeritli yok. Hem biz hem araçlarımız rahatladı” şeklinde konuştu. Özellikle kış aylarında zorluk yaşadıklarını vurgulayan Erkan Yılmaz da “Çok güzel bir yol oldu. Hem yolumuz kısaldı hem de kış aylarında zorluk çekiyorduk. Araçlarımız kardan dolayı kayıyordu. Artık tünele giriyorsun 10 dakikada Torul’dan çıkıyorsun” diye konuştu. Zigana Geçidi’nde kış aylarında araçlarına zincir bağlayarak yola çıktıklarını dile getiren Abdurrahman Köprü ise “Gümüşhane Zigana dağı yolunu çok kez kullandım. Artık çok rahat. Önceden zincir bağlayıp yola çıkıyorduk. Yapanlardan Allah razı olsun. Önceden çok çilemiz vardı” ifadelerini kullandı.