EKONOMİ - 19 Ağustos 2018 Pazar 12:15

"İcat çıkaranlara” Berlin modeli

A
A
A
"İcat çıkaranlara” Berlin modeli

Geleceğin yenilikçi fikirler ve girişimcilikte olduğunu görerek Kordon’un kara tarafındaki eski hizmet binasını “Girişimcilik Merkezi” yapmaya karar veren İzmir Ticaret Odası (İZTO), kente milyar dolarlık katkı yapacak, fikri olan girişimcilerle büyük şirketleri buluşturacak bu proje için çalışmalara hız verdi.

Geleceğin yenilikçi fikirler ve girişimcilikte olduğunu görerek Kordon’un kara tarafındaki eski hizmet binasını “Girişimcilik Merkezi” yapmaya karar veren İzmir Ticaret Odası (İZTO), kente milyar dolarlık katkı yapacak, fikri olan girişimcilerle büyük şirketleri buluşturacak bu proje için çalışmalara hız verdi. Bu konuda dünyadaki en iyi örneklerin peşine düşen İZTO heyeti, Almanya’nın yenilikçilik merkezi Berlin’den heybesi pek çok fikirle dolu ve heyecanlı döndü.



İZTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler ve İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Şenol Aslanoğlu beraberindeki heyet, Berlin’de dünyaca ünlü yenilikçi girişimci merkezlerini gezdi. Öte yandan girişimcilerin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmek için sırtını dayayacağı Girişimcilik Merkezi’nin mimari yapısıyla ilgili olarak da pek çok fikir edinen heyet, şirketlerin mevcut insan kaynağının da yeni teknolojileri etkin kullanabilmesi için uluslararası bir eğitim ağı ile işbirliği kararı aldı.



Kızılgüneşler: "Çıtamız yüksek"


Geziyle ilgili değerlendirmelerde bulunan İZTO Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler, dünya ekonomisinin geleceğinin yenilikçi, marka ve tasarıma yönelik çalışmalar yapan dinamik bir anlayışta yattığını vurguladı. Oda ev sahipliğinde daha önce gerçekleştirilen E-Ticaret Zirvesi’nde İzmir’e göç eden beyaz yakalılar kadar şirketlerine de çağrı yaptıklarını hatırlatan Kızılgüneşler, “İzmir yüzlerce yıllık geleneği gereği Türkiye’nin en yenilikçi, dışa dönük kentlerinden biri. Sahip olduğu insan kaynağı da öyle. Biz biliyoruz ki kentimizde değerlendirilmeyi bekleyen ve ziyan olmaması gereken pek çok yenilikçi düşünce ve proje var. Girişimcilik Merkezi, hem mimarisi, hem çalışma tarzıyla bu kişilere ve çözüm ortağı arayan büyük şirketlere çatı görevi görecek. Biz bu misyonun sorumluluğuyla daha kuruluş aşamasında çıtamızı yüksek tutuyor, en iyi örnekleri yerinde inceliyoruz” dedi.



İzmir-Berlin benzerliği


Yeni kuracakları Girişimcilik Merkezi’nde kent merkezine uzak firmalar başta olmak üzere firmaların görüşebileceği toplantı odalarının bulunacağını, merkezin teknoloji odaklı olacağını ve uzman bir ekiple yol gösterici misyonun üstlenileceğini kaydeden Kızılgüneşler, “Bu konuda mükemmeliyetçiyiz. İstanbul’un ardından Berlin’e giderek 13 merkezde temaslarda bulunduk. Hakikaten çok heyecanlı ve motive olmuş bir biçimde döndük. Bu merkezleri verdikleri hizmetler kadar mimari açıdan da inceledik. Hangi özellikleri İzmir’e transfer edebileceğimizi tespit ettik. ‘Almanya’da inovasyon merkezi neden Berlin?’ sorusunun yanıtını dinlerken İzmir’le ne kadar çok benzer yönü olduğunu gördük. Nitelikli insan kaynağı, diğer metropollere göre daha düşük maliyetler sunması ve akademik birikim yönünden İzmir de Berlin’e çok benziyor” diye konuştu.



İşbirliği kararları


İzmir’de sıçrama sağlayacak projelerin nüvelerini taşıyacak işbirliği temellerinin de bu seyahatte atıldığını dile getiren Kızılgüneşler, “Özellikle Cisco Innovation Center’daki görüşmemiz üniversitemiz açısından da oldukça verimli oldu. Laboratuvarlarında canlı tanık olduğumuz robotik teknolojilerden çok etkilendik. 20 yılı aşkın süredir faaliyette olan ve 4 milyon kişiye eğitim veren Cisco Networking Academy’nin İzmir’de de aktif olabilmesi için işbirliği kararı aldık” bilgilerini verdi. Kızılgüneşler, bir sonraki duraklarının Eylül ayı başında İsrail olduğunu sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Lösemiyi yendi mücadelesini ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında lösemi farkındalığı etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte lösemiyle mücadelesini ve tedavi sürecini anlatan lösemiyi yenen Elif Naz Holoğlu’nun konuşması oldukça duygulandırdı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında düzenlenen lösemi farkındalığı etkinliğinde, daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencisi Elif Naz Holoğlu, lösemi ile mücadele ve tedavi süreci, ailenin desteği ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı. Öğr. Gör. Yasemin Durmaz’ın yürüttüğü Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte lösemi ve onunla mücadele ve tedavi süreci konusunda sosyal güvenlik bölümü öğrencileri Esma İrem Temur, Senanur Kezban Balta, Elif Yıldız ve Ayşe Yakar tarafından öğrencilere bilgiler verildi. Daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencilerinden Elif Naz Holoğlu, Lösemi, tedavi süreçleri, tedavi süreçlerinde yaşadıkları, ailesinin destek ve ilgileri konusunda yaşadıklarını öğrenci arkadaşları ile paylaştı. Öğr.Gör. Yasemin Durmaz “Lösemi hastalığını tanıtmak, farkındalık oluşturarak bu hastalıkla ile mücadele yolları konusunda bilinç kazandırmak, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla lösemi konusunda çevremizde duyarlılık oluşturulmasına katkı sunmak istiyoruz” dedi. Lösemiyi yendi, okumayı kendi öğrendi Küçük yaşta lösemi teşhisi konulan Holoğlu, kemoterapi ve ışın tedavisi süreci ile iyileştiğini anlattı. Bu süreçte yaşadığı zorlukları ve doktorların kendisine okuyamayacağına dair söylediklerini paylaşan Holoğlu, "Ben ortaokula başladığımda okuma yazmayı kendim öğrendim. Bu süreçte çok zorlandım. Adalet lisesini kazandım. Çalışarak ve kendi çabamla. Anneannemle yaşıyorum ben, onlar dedi ki üniversiteye gerek yok. Zaten yeterince zorlandın lisede. Ama ben kendi çabamla üniversiteyi kazandım. Sonrasında da işte burada yaptığım bir çok etkinlik, çalışmalar var devam da ediyorum." dedi. Holoğlu, lösemi ile mücadelede pes etmenin ve hayallerinden vazgeçmenin asla bir çözüm olmadığını vurgulayarak, "Bu süreci çocukluğumdan beri yaşadım. Şimdi gördüğünüz gibi sağlıklıyım. Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizlerde lütfen Lösemi ile ilgili burada öğrendiklerinizi cevrenizle paylaşarak Lösemi farkındalığı oluşturunuz, birlikte bunu oluşturalım" diyerek katılımcılara lösemi ile ilgili farkındalık çağrısı yaptı.
Ankara Bakan Bayraktar: “Türkiye, yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Bugün gelinen noktada Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Bayraktar, depolama tesisini gezdikten sonra yetkililerden bilgi aldı. Ardından tesiste çalışan işçilerin 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nı kutlayan ve onlarla sohbet eden Bayraktar, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğal gaz boru hatlarıyla, Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan ve İran’dan uzun yıllar doğal gaz tedariki yaptığını hatırlatan Bayraktar, 2016 yılından sonra “Milli Enerji ve Maden Politikası” kapsamında doğal gazı sıvılaştırılmış şekilde alabilmek için altyapıyı şekillendirmeye başladıklarını ifade etti. Bu hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin yaklaşık 30 milyon metreküp günlük sıvılaştırılmış LNG alabildiğini söyleyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün itibarıyla 160 milyon metreküp doğal gazı sıvı halde alabilecek hale geldik. Bu bir anlamda Türkiye’deki hane halkının kışın en soğuk zamanında ihtiyacı olan gazı, sıvı olarak gemilerle tedarik edebilecek altyapıya sahip olduğumuz anlamına geliyor. Hem boru hatları hem de LNG alabilecek altyapılarımızı gerçekleştirdik.” Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Projesi’nin çok önemli olduğunun altını çizen Bayraktar, “Burada da hem kapasite artışı, ikinci faz, üçüncü fazda da Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesini artırmayı ve doğal gazdaki arz güvenliğimizi daha güçlü hale getirmeyi hedefliyoruz. Doğal gazda bir başka önemli hamlemiz, yeni boru hatları, depolama tesislerimiz” dedi. “1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik” Sıvı olarak doğal gazı almanın ötesinde Türkiye’nin şimdi de kendi doğal gazını üretir hale geldiğini vurgulayan Bayraktar, “Bugün itibarıyla üretimimiz yaklaşık 4,6 milyon metreküp günü buldu. 1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik. Bunu da artırmayı hedefliyoruz. İlk etapta, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 10 milyon metreküpe ulaşmış olacağız” diye konuştu. Son 8 yılda yaklaşık 4,3 milyar dolar altyapı yatırımlarına kaynak ayırdıklarını ve yatırım yaptıklarını belirten Bayraktar, depolamada ve tesislerin kapasitesinin artırılmasında yatırımların yaklaşık 4.3 milyar doları bulduğunu ifade etti. “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Özellikle Tuz Gölü’nde çok büyük bir depolama potansiyelinin var olduğunu aktaran Bayraktar, “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde yani 2028 yılına geldiğimizde Türkiye kullandığı yıllık doğal gazın yüzde 20’sini depolar hale gelecek. Türkiye’nin tüm ihtiyacının yüzde 50’sini depolayabilecek altyapıya sahip olabiliriz. Bu yatırımları hedefliyoruz. Hem bu bölgede hem de diğer bölgelerde hızlı bir şekilde bu yatırımlarla Türkiye’nin arz güvenliğini tamamen sağlamış olacağız. Onun ötesinde bütün bunlar kendi üretimimiz, farklı kaynaklardan doğal gazı almamızla beraber Türkiye’yi bir doğal gaz merkezi haline getirmiş olacağız. Bu proje bizim için çok önem arz ediyor. Onun için ara ara buraya geliyoruz” şeklinde konuştu. Bakan Bayraktar basın açıklamasının ardından yetkililerle ve işçiler ile yemek yedi.