EĞİTİM - 02 Mart 2021 Salı 09:57

DEÜ Tıp Fakültesi 43. kuruluş yılını kutladı

A
A
A
DEÜ Tıp Fakültesi 43. kuruluş yılını kutladı

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinin 43.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinin 43. kuruluş yıl dönümü töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, pandemi sürecinde tıp eğitiminin değerinin kamuoyunda bir kez daha anlaşıldığını belirterek, “Tıp eğitiminin geleceğinde, yeni gerçekliğe uygun bazı düzenlemelerin olacağını öngörüyoruz. Yeni dönemde yüksek teknoloji ile desteklenen tıp eğitimimizi, olağanüstü şartlar göz önüne alınarak ve fiziki yatırımlar eşliğinde güncellememiz gerektiğini düşünüyoruz” dedi.


Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinin 43. kuruluş yılı dekanlık binasında düzenlenen törenle kutlandı. Pandemi kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilen törene DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Uğur Malayoğlu ile Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Ergene, Başhekim Vekili Prof. Dr. Semih Küçükgüçlü, Genel Sekreter Engin Basmacı, dekan yardımcıları, başhekim yardımcıları ve Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri katıldı.


Tıp Fakültesi sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan törende konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, 1 Mart 1978 yılında kurulan fakültesinin 20 Temmuz 1982’de Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesine geçtiğini söyledi. Fakültede yürütülen çalışmaların kuruluşundan günümüze kadar aralıksız devam ettiğini belirten Hotar, “Bundan tam 43 yıl önce, sadece 12 öğretim üyesi ile başlayan bu yolculuk; ailemize katılan ve kendi yetiştirdiğimiz değerlerimiz ile birlikte her yıl büyümüş ve günümüzde 1246 bilim insanın yer aldığı eşsiz bir yapıya dönüşmüştür. Gücünü hekimlerimizin, mensuplarımızın ve mezunlarımızın varlığından alan fakültemiz, bölgesel hizmet sunan araştırma uygulama hastanemizin ve Sağlık Yerleşkemizin ana omurgasını teşkil etmiş; üniversitemizin adını dünya tıp literatürüne altın harflerle yazdırmıştır. Türkiye Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Ulusal Standartları’na sahip fakültemizden mezun olan yaklaşık 6500 hekimimiz, kamu ve özel sektörde ‘Dokuz Eylül’ ismini başarıyla temsil etmiştir. Bugün uluslararası bilinirliğe ve yetkinliğe sahip birimimizin mensubu olan hekimlerimiz, ülkemizin hemen her noktasında aziz milletimize hizmet etmekte; insanlara dokunmakta ve hastalara şifa dağıtmaktadır” dedi.



Yüksek teknolojili tıp eğitimi dönemi


Yaklaşık 15 aydır süren pandemi sürecinde tıp eğitiminin öneminin kamuoyunda daha da anlaşılır olduğuna işaret eden Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2.5 milyon insan, uluslararası toplumun çaresiz kaldığı yeni koronavirüs hastalığından dolayı hayatını kaybetti. Felaketin öznesi insan hayatı olunca, hekimlerin ve tıp fakültesindeki eğitimin ne kadar önemli olduğu kamuoyunda bir kez daha ortaya çıktı. Üniversite Rektörlüğü olarak bizler; gerek salgınla mücadele eylem planımızı ve uzaktan öğretim faaliyetlerimizi planlarken gerekse kamusal hizmetlerimizin aksatılmadan sürdürülmesini sağlayacak tedbirleri alırken, fakültemizdeki hocalarımızın bilgisine ve tecrübesine başvurduk. Uluslararası literatürü takip eden, donanımlı ve çok yönlü düşünebilen hekimleri yetiştirmenin birey ve toplum sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Rektörlük olarak, tıp eğitiminin geleceğinde, yeni gerçekliğe uygun bazı düzenlemelerin olacağını öngörüyoruz. Tıp’ta 4.0 bir dönüşüm müdür yoksa kurumsal bir kabiliyet göstergesi midir? Bunu tartışmalıyız. Biz, yeni dönemde yüksek teknoloji ile desteklenen tıp eğitimimizi, olağanüstü şartlar göz önüne alınarak ve fiziki yatırımlar eşliğinde güncellememiz gerektiğini düşünüyoruz. Göç konferansına teşrif eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, sağlık yerleşkemizin fiziki/teknik şartlarının iyileştirilmesine yönelik bir talepte bulunduğumuzu da belirtmek isterim” diye konuştu.



İlklerin hastanesi


Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin ilkleri yaşatan bir hastane olduğunu belirten Başhekim Vekili Prof. Dr. Semih Küçükgüçlü, “1985 yılında 325 yatak kapasiteli olarak kurulan hastanemiz, bugün 1131 yatak kapasitesine ulaşmıştır. Bünyesinde 73 poliklinikle yılda ortalama 1,5 milyon kişiye sağlık hizmeti sunan hastanemiz; Ege Bölgesi ve Türkiye’nin sayılı merkezlerinde biridir. Hastanemiz, birçok ilkleriyle bilinen bir hastanedir. İlk MR görüntüleme merkezi ilk Acil Tıp uzmanlığı veren Acil Servisi, ilk günübirlik cerrahi merkezi, radyasyon onkolojisi, Meslek Hastalıkları Bilim Dalı ve Kliniği, GETAT merkezi, Covid-19 izlem merkezi örneklerimizdendir. Salıkta kalite standartları değerlendirmesinde aldığımız 97.65 puan, başarımızın bir kanıtı olarak kurumsallık kültürümüzü taçlandırmıştır. DEÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi ailesi olarak bunun haklı gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.


Tıp Fakültesi’nin kuruluş sürecini anlatan Dekan Prof. Dr. Oktay Ergene, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe komisyonunda alınan kararla, İzmir Tıp Fakültesi adıyla kurulduğunu söyledi. Ergene, “Fakültenin ilk toplantısı 1 Mart 1978 günü Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Bilgehan’ın başkanlığında yapılmıştır. İlk fakülte kurulunda ise Prof. Dr. Hamit Özgönül Dekan, Prof. Dr. Mithat Özer ve Prof. Dr. Nejat Kaplanoğlu ise Dekan Yardımcısı seçilmişlerdir” ifadelerini kullandı.


Törende, Tıp Fakültesi ve DEÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 30. onur yılını tamamlayan akademik ve idari personele plaket takdim edildi. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, törenin ardından Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz’ın adının verildiği Gündüz Tedavi Merkezi’ni ziyaret etti. Ayrıca DEÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli 4D kadrolu personel de Sağlık-İş ve DEÜ arasında toplu iş sözleşmesinin imzalanmasındaki destekleri için DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’a çiçek takdim ederek teşekkür etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İlkadım’dan geleceğe temiz miras: 204 bin kilo atık toplandı Samsun’un İlkadım Belediyesi, gelecek nesillere daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakmak amacıyla yürüttüğü sıfır atık çalışmaları kapsamında, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık topladı. Atık oluşumunu en baştan azaltmayı, oluşan atıkları kaynağında ayrıştırmayı, mümkün olanların geri kazanımını hedefleyen ve çöpe giden atığı en aza indirmeyi amaçlayan İlkadım Belediyesi, sıfır atık çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. Atık toplama faaliyetlerine kararlılıkla devam eden İlkadım Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğünce, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık malzeme toplandı. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Gelecek nesillerimize daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Toplanan atıkların uygun şartlarda saklanarak geri dönüşümünün ya da imhasının sağlandığını söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Doğal kaynakların korunması, enerji ve ham madde tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle etkin mücadele ve geri dönüşümün ekonomiye katkısını da göz önünde bulundurarak sıfır atık çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçe genelinde yürüttüğümüz sıfır atık çalışmaları kapsamında 4 bin 620 kilogram ambalaj, bin 600 kilogram atık pil, 2 bin 121 kilogram atık yağ, 2 bin 259 kilogram atık ilaç ve 194 bin kilogram atık tekstil ürünü topladık. Topladığımız ürünlerden geri dönüşüme kazandırılacak olan atıkları geri dönüşüme kazandırıyor, imha edilmesi gereken atıkları ise bu konuda yetkili firmalara göndererek imha edilmesini sağlıyoruz. İlkadım’da sıfır atık ve temiz çevre konularında daha da önemli adımlar atacağız" diye konuştu. Sıfır atık ve geri dönüşüm konularında vatandaşların daha duyarlı olmaları, atıklarını bilinçli bir şekilde ayrıştırarak ilgili atık toplama kutularına bırakmaları gerektiğini hatırlatan Başkan İhsan Kurnaz, "Sıfır atık bilincinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir çevre hedeflerimiz doğrultusunda İlkadım Belediyesi olarak, içerisinde ’Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ projesinin de yer aldığı ’Kalkancı Sıfır Atık Mahallesi’ projemiz devam ediyor. Projemiz için aldığımız hibelerle 4 adet sıfır atık toplama aracını belediyemiz envanterine aldık. Çevre dostu projelerle hem doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamak, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, belediyemizin atık toplama kapasitesini artırmak ve geri dönüşüm faaliyetlerimizi daha sistemli ve hızlı yürütebilmek için de hibe başvurularımız var. Daha temiz bir gelecek için vatandaşlarımızın da desteğiyle daha sürdürülebilir bir çevreye kavuşacağız" şeklinde konuştu.
Bolu Bu kareler film setinden değil, ilkokuldan Bolu Köroğlu İlkokulu’nda okul binasının iç kısmında bulunan atıl alanda "Yaşayan Müze" projesi hayata geçirildi. 2. sınıf öğrencileri, yeni oluşturulan bu alanda Bolu’nun geçmişini, kültürünü ve mutfağını canlandırarak ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkardı. Çıkınlar Mahallesi’nde bulunan Köroğlu İlkokulu’nda, Yerli Malı Haftası ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etkinlikleri kapsamında dikkat çeken bir projeye imza atıldı. 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar ve velilerin iş birliğiyle, okul binasının iç kısmında bulunan ve bugüne kadar atıl durumda olan üstü kapalı boş alan, etkinlik alanına dönüştürüldü. Okula kazandırılan bu yeni sosyal alanda, 2. sınıf öğrencileri ve Sınıf Öğretmeni Esengül Acar koordinesinde "Yaşayan Müze" etkinliği düzenlendi. Miniklerden geçmişe vefa Okulun mimarisine kazandırılan yeni alanda kurulan müzede, 1970 ve 1980’li yılların Bolu yöresel kıyafetlerini giyen minik öğrenciler, adeta zamanı geriye sardı. Öğrenciler, hazırlanan özel dekorlar eşliğinde buğday öğütme, yün eğirme, halı dokuma ve yöresel çeyiz hazırlama gibi unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını uygulamalı olarak canlandırdı. Miniklerin performansı, veliler ve öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Yöresel lezzetler tanıtıldı Etkinlikte kültürel canlandırmaların yanı sıra gastronomi şöleni de yaşandı. Öğrenci ve velilerin imece usulüyle hazırladığı Bolu mutfağının demirbaşları; keşli cevizli erişte, kızılcık tarhanası, kabaklı gözleme, kanlıca mantarı, kaşık sapı, acem pilavı, lahana sarması ve Kıbrıscık kürülü sergilendi. Okulun yeni atmosferinde sunulan ikramlar, ziyaretçilere eski günleri hatırlattı. Etkinliğe katılan Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, okula kazandırılan alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Öncü, yöresel kıyafetler içindeki öğrencilerle sohbet ederek, sergiledikleri performanslardan dolayı tebrik etti. "Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız" Etkinliğin yürütücüsü Köroğlu İlköğretim Okulu 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar, etkinlik öncesinde yaptığı açıklamada, "2025 yılının Aile Yılı olduğunu vurgulamak için velilerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, Yerli Malı Haftası etkinlikleri çerçevesinde Bolu’muzun tarihi ve kültürel yönlerini tanıtmak amacıyla Yaşayan Müze sergimizi hazırlamış olduk. Hazırlamış olduğumuz bu sergide Bolu’muzun tarihi, yöresel yemekleri ve kıyafetleri tüm okulumuzun öğrencilerine tanıtılmıştır. Şimdi burada öğrencilerimiz, serginin bütün bölümlerini sizlere canlandıracaklar. Bir kısmı yöresel türkülerimizi söyleyecek, yöresel yemeklerimizin tanıtımı yapılacak. Eskiden değirmenlerde buğday öğütülürdü, bunu canlandıracaklar. Yün eğirecekler, halı dokuyacaklar. Eskiden yöresel çeyiz sermelerimiz olurdu, onları canlandıracağız. Aklımıza gelebilecek Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız. Bu etkinliği okulumuzda ilk kez yapıyoruz. Okulumuzun tüm öğrencilerinin yararlanması, Bolu’muzun tarihi kıyafetlerini ve yöresel yemeklerini görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla, okulumuz genelini kapsayacak şekilde bu etkinliği düzenledik. Bu konuda destek olan bütün velilerime teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.