EKONOMİ - 12 Ekim 2021 Salı 08:43

EGİAD, ‘Döngüsel Ekonomi’ modelini masaya yatırdı

A
A
A
EGİAD, ‘Döngüsel Ekonomi’ modelini masaya yatırdı

Paris İklim Anlaşması gibi hayatımızda son derece önem kazanmaya başlayan oluşumları yakından takip eden EGİAD, ’Döngüsel Ekonomi’ konusunda farkındalık oluşturmak ve bu yeni döneme geçişi hızlandırmak için özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yavaş yavaş devreye giren ‘Döngüsel Ekonomi’nin EGİAD üyesi işletmelerde de uygulanabilmesi adına harekete geçti.

Paris İklim Anlaşması gibi hayatımızda son derece önem kazanmaya başlayan oluşumları yakından takip eden EGİAD, ’Döngüsel Ekonomi’ konusunda farkındalık oluşturmak ve bu yeni döneme geçişi hızlandırmak için özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yavaş yavaş devreye giren ‘Döngüsel Ekonomi’nin EGİAD üyesi işletmelerde de uygulanabilmesi adına harekete geçti.


Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen ve ‘Döngüsel Ekonomi’ modelinde farkındalık oluşturmayı, kapasite artırımını, çözüm tasarımını ve politika geliştirilmesini amaçlayan bir Bilimsel Ar-Ge ve Sosyal Kalkınma Kooperatifi olan DCube’un kurucu ortağı Gülcan Ergün’ün konuk olduğu toplantının açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer; tarım, gıda, enerji, tekstil, su başta olmak üzere "Döngüsel Ekonomi Modeli"nin uygulanması sonucunda verimli ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının, özellikle Türkiye olmak üzere tüm dünyada yaygınlaşmasını sağlamayı amaçladığını belirten DCube çalışmalarının önemine dikkat çekti.



“Dünyamızın sınırlı kaynakları büyük bir hızla azalmakta”


EGİAD olarak ‘Sürdürülebilirlik’, ‘Döngüsel Ekonomi’ ve ‘İklim Değişikliği’ başlıklarını sıklıkla dile getirdiklerini hatırlatan Yelkenbiçer, aslında iç içe olan ve birbirinin hem nedeni hem de sonucu olan bu kavramların üzerinde durmaya devam edeceklerinin mesajını verdi. Paris İklim Anlaşması’nı her mecrada gerek yazılı gerek görsel medya aracılığı ile hep gündemde tuttuklarını hatırlatan Yelkenbiçer şu şekilde konuştu:


“Kaynak kullanımına bağlı olarak artan atıklar çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Dünyamızın sınırlı kaynakları büyük bir hızla azalmakta ve iklim değişikliğinin kaçınılmaz sonuçları dikkat çekici bir şekilde görülmektedir. Giderek artan çevre kirliliği ve iklim krizi nedeniyle ülkeler çeşitli çözümler aramaya başlamıştır. Üretim sisteminde oluşan her atığın tekrar değerlendirildiği; bu sayede hammadde maliyetinin minimize edildiği, kaynak verimliliğinin ise en üst düzeyde tutulduğu, sürdürülebilir bir üretim modeli olan döngüsel ekonomi bu çözümlerin başında gelmektedir. Birçok ülke döngüsel ekonomi ile ilgili politikalar geliştirmektedir. Bizim de ülke olarak bu konuda çok çalışmamız gerektiği ortadadır. Paris anlaşması da sadece bir başlangıçtır ve asıl işimiz şimdi başlıyor demek yerinde olacaktır.”



EGİAD Melekleri yatırımı ‘Fazla Gıda’, Döngüsel Ekonomide


Yelkenbiçer, yatırımcısı olduğu EGİAD Melekleri’nin döngüsel ekonomiye katkı sağlayan bir yatırıma imza atmış olduğunu vurgulayarak, EGİAD Melekleri’nin yatırımlarından olan Fazla Gıda girişiminin, gıda tedarik zincirinde oluşan atığın 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltılması için teknoloji tabanlı çözümler oluşturduğunu ifade etti. Yelkenbiçer, Fazla Gıda’nın, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından desteklenen Accelerate 2030 Hızlandırma Programı’nda dünyadan 9 etki odaklı girişimden biri seçildiğini aktararak, “Sadece Türkiye’de değil dünyada da etkin şekilde gıda atığı ve açlık ile mücadelede sağladığı teknoloji altyapısı ile çözüm üretmektedir. Fazla Gıda, satılamayan ve bu sebeple âtıl duruma düşen fazla gıdaların finansal, çevresel ve sosyal açıdan en doğru şekilde değerlendirilmesini sağlar. Firmalar satamadıkları fazla gıdaları sisteme son tüketim tarihi, kalite blokaj hatası, lokasyon gibi çeşitli kriterler ile birlikte giriş yaparlar ve dijital altyapı sayesinde bu ürünlerin en hızlı şekilde doğru kanal aracılığıyla satılması, bağışlanması ya da geri dönüşüme kazandırılması sağlanır. Aslında oldukça basit ve temel bazı adımlarla israfın önlenmesi ve ekonomiye döngüsel bakış açısıyla katkı yapmak mümkün. Önemli olan iş dünyası olarak bizlerin bu bakış açısını; felsefeyi içselleştirmemiz ve ona göre aksiyon almamız. Daha yaşanabilir bir dünyayı bizden sonraki nesle bırakabilmeyi ümit ediyorum” dedi.



“Bu yılın kaynaklarını tükettik”


DCube’un kurucu ortağı Gülcan Ergün ise, Doğrusal Ekonomi’nin işleyişi ile Döngüsel Ekonomi’nin gerekliliklerini aktardı. Sıfır Atık yönetmeliğindeki değişimleri de açıklayan Ergün, doğrusal ekonominin, Sanayi Devrimi’nden günümüze kadar uzanan süreçte ekonomik model olarak devam ettiğini ifade etti. Dünya’da yıllık yaklaşık 93 milyar ton malzeme kullanımının ancak yüzde 10’unun yeniden kullanıma sunulabildiğini ifade eden Gülcan Ergün, “Kaynak çıkartmanın maliyeti son 20 yılda 3 kattan fazla artmıştır. Dünyanın bize bu yıl sunduğu kaynakları 29 Temmuz itibariyle bitirdik. Gelecek yılın kaynaklarını kullanmaya başladık. Hiçbir ekonomik modelde ya da işletmede kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. Dünya nüfusunun 2050 yılında mevcut duruma göre yüzde 28 artması ve 9.7 milyara ulaşması beklenmektedir. Dünya nüfusunun kişi başı kaynak tüketiminin yüzde 71 artması öngörülmektedir. Kaynakların etkin kullanımı için gerekli önlemler alınmazsa, metaller, biyokütle, mineraller ve benzeri kısıtlı kaynaklara olan talep 2014 yılında yıllık 50 milyar ton iken 2050 yılında yıllık 130 milyar tona erişecektir. Bu açıdan Sürdürülebilir Kalkınmanın formülü Döngüsel Ekonomi’dir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta düzenlenen gençlik yürüyüşüne 1071 genç katıldı Muş Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Gençlik Yürüyüşüne’ 1071 genç katıldı. Muş’ta "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Gençlik Yürüyüşü’ büyük bir coşku ve katılımla gerçekleşti. Muş Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından organize edilen etkinliğe, 1071 genç katılarak 19 Mayıs ruhunu hep birlikte yaşadı. Murat Nehri kenarında yaklaşık 3 kilometrelik yürüyüşün yapıldığı etkinlikte, gençlere köfte ekmek ikram edildi. Program, halayların çekilmesi, kano ve zipline etkinliği ile devam etti. Gazetecilere açıklama yapan Muş Valisi Avni Çakır, gençlerin katılımı ile keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini belirterek, “Çok güzel bir havada, gençlik haftasında, gençliğimizin sporla, doğayla daha fazla bütünleşmesi noktasında güzel bir gençlik yürüyüşünü gerçekleştirdik. Şu an Muş’un en güzel noktalarının birinde, Tarihi Murat Köprüsü Murat Nehrinin kıyısındayız. Burada şu an buradaki gençlik merkezi noktamızdayız. 1000’e yakın gencimizin katılımıyla, güzel bir havada, yaklaşık 3 kilometrelik parkurda yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Yarın da inşallah hep beraber, coşkuyla 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nızı kutlayacağız. Muş’ta gençliğimizin daha çok sporla, daha çok doğayla, daha çok böyle kütüphaneyle, eğlenceyle, buluşması noktasında gençlik haftasını hep birlikte ilgili kurum ve kuruluşlar, yoğun bir işbirliği içerisinde yaptık. Yoğun bir faaliyet içerisindeyiz. Bu etkinlik de onlardan bir tanesi diyebiliriz” dedi. Yürüyüşün sona erdiği noktada gençlerle halay çeken Vali Çakır’ın Eşi Bahar Çakır, “Gençlerimize ortak olmak beni çok mutlu etti. Gençlerimiz ile birlikte halay çektik. Güzel bir gün geçirdik. Gençlerimize sağlıklı günler ve iyi eğlenceler diliyorum” şeklinde konuştu. Tarih Murat Köprüsünün Muş Valisi Avni Çakır’ın Eşi Bahar Çakır, Garnizon Komutanı Ulaştırma Albay Ali Osman Sağlam, Vali Yardımcıları, Kurum Amirleri, vatandaşlar, öğrenciler ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.