SAĞLIK - 20 Kasım 2025 Perşembe 11:07

Düşük doz BT ile akciğer kanserinde erken tanı mümkün

A
A
A
Düşük doz BT ile akciğer kanserinde erken tanı mümkün

Akciğer kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin en yaygın nedeni olarak ilk sıralarda kendini gösteriyor. En büyük sorun ise hastalığın genellikle belirti vermeden ilerlemesi. Ancak gelişen teknolojiyle birlikte düşük doz bilgisayarlı tomografi (LDCT) taramaları, hastalığı erken evrede yakalama imkânı vadediyor. Söz konusu tarama yöntemi hakkında bilgi veren Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Nuran Katgı, bilimsel çalışmaların, bu yöntemle akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 20’ye varan oranlarda azaltılabileceğini gösterdiğini söyledi. Doç. Dr. Nuran Katgı, "Belirti beklemeden tarama yaptırın, erken tanı hayat kurtarır" dedi.


Dünyada en sık görülen kanser türlerinden biri olan akciğer kanserine yönelik Medicana International İzmir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuran Katgı, önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Nuran Katgı, akciğer kanserinin sessiz ilerleyen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT) ile akciğer kanserinin erken teşhis edilebileceğini anlattı. Doç. Dr. Nuran Katgı, "Akciğer kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin en başında yer almaktadır. Bunun başlıca nedeni, hastalığın genellikle belirti vermeden ilerlemesidir. Semptomlar ortaya çıktığında hastalık çoğunlukla ileri evreye ulaşmıştır. Sigara en önemli risk faktörüdür; buna ek olarak hava kirliliği, asbest, radon, genetik yatkınlık ve mesleki faktörler de etkili olur. Geç tanı konması, tedavi şansını düşürür ve mortaliteyi yüksek tutar" açıklamasını yaptı. Erken teşhisin önemine de vurgu yapan Doç. Dr. Nuran Katgı, "Erken evrede tanı konan hastalarda cerrahi tedaviyle tam kür elde edilebilir. Erken tanı, hastalığın diğer organlara yayılmadan yakalanmasını sağlar. Bu durum sağkalımı belirgin şekilde artırır. Gecikmiş vakalarda ise tedavi seçenekleri sınırlıdır" dedi.



Erken evre tümörler LDCT ile yakalanabilir


Düşük doz bilgisayarlı tomografinin (LDCT), akciğerlerin düşük radyasyon dozu kullanılarak görüntülendiği özel bir tarama yöntemi olduğunu aktaran Doç. Dr. Nuran Katgı, "Klasik toraks BT’de ortalama radyasyon dozu 6-7 mSv iken, LDCT’de 1-2 mSv civarındadır. Yani, 3-5 kat daha düşük radyasyonla yüksek çözünürlüklü görüntüler elde edilir" dedi. Doç. Dr. Nuran Katgı, "Bilimsel veriler güçlüdür. ABD’de yapılan NLST (National Lung Screening Trial) çalışması, düşük doz BT taramasının akciğer kanserine bağlı ölümleri yüzde 20 oranında azalttığını göstermiştir. Avrupa’da yapılan NELSON çalışması da benzer şekilde mortalitede belirgin azalma saptamıştır. Bu sonuçlar, erken evre tümörlerin LDCT ile yakalanabileceğini göstermektedir" ifadelerini kaydetti.



50-80 yaş arası herkes LDCT ile tarama yaptırmalı


Uluslararası kılavuzlara göre 50-80 yaş arası, en az 20 paket-yıl sigara öyküsü olan ve hâlen içen veya son 15 yıl içinde bırakmış bireylerin yılda bir kez LDCT taraması yaptırmasının faydalı olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Nuran Katgı, "Tarama genellikle yılda bir kez yapılır. Şüpheli bulgu saptanırsa, 3-6 ay gibi kısa aralıklarla kontrol çekimi önerilir. Rutin tarama sigara içmeyenler için önerilmez. Ancak pasif içicilik, aile öyküsü, radon veya asbest maruziyeti gibi ek risk faktörleri varsa hekim değerlendirmesi gerekir. LDCT’nin radyasyon dozu, klasik BT’ye göre çok daha düşüktür (yaklaşık 1-2 mSv). Bu oran doğal çevresel radyasyona yakındır, dolayısıyla hastalar güvenle yaptırabilir. LDCT işlemi ağrısız, kısa sürede tamamlanan, kontrast madde kullanılmayan bir yöntemdir. Risk minimaldir; esas önemli olan, sonuçların doğru yorumlanması ve gereksiz tetkiklerden kaçınılmasıdır. Her tarama testinde olduğu gibi LDCT’de de yanlış pozitif sonuçlar olabilir. Ancak Lung-RADS sistemiyle bu oranlar yüzde 10-13 seviyelerine düşmüştür. Yanlış negatif oranları ise düşüktür; düzenli yıllık tarama bu riski daha da azaltır" diye konuştu.



Belirti beklemeden tarama yaptırın


Akciğer kanserinin bir numaralı nedenlerinden biri de sigara kullanımı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Nuran Katgı, "Akciğer kanserine karşı sigara bırakmak en önemli adımdır ancak risk tamamen ortadan kalkmaz. 50-80 yaş aralığında 20 paket-yıl sigara öyküsü olan herkes yılda bir kez LDCT taraması yaptırmalıdır. Erken tanı hayat kurtarır. Akciğer kanseri genellikle belirti vermeden ilerler. Şikayetler başladığında hastalık çoğu zaman geç evrededir. Belirti beklemeden tarama yaptırmak, hastalığı erken evrede yakalamanın en etkili yoludur. Yüksek risk grubunda yapılan düzenli LDCT taramaları, ölümleri anlamlı ölçüde azaltmaktadır. Erken tanı konan her hasta, kazanılmış bir hayattır. Erken tanı, güçlü hasta-hekim iletişimiyle mümkündür. Hastalar düzenli taramaya katıldıkça, hekimler de sonuçları doğru yönettiğinde başarı oranı artar. Multidisipliner yaklaşım, erken tanının başarısında kilit rol oynar" mesajını verdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özden Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Demet Keser Soyuçok, Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Emrah Alparslan Konukman, Erden Karaoğlu, İsmail Umut Arabacı, Hülya Keklik, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Hilal Türkmenoğlu, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, Selçuk Böke, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.