GÜNDEM - 16 Nisan 2025 Çarşamba 11:22

Güney Mahallesi sakinlerinden Konak Belediyesine ’parselasyon’ tepkisi

A
A
A
Güney Mahallesi sakinlerinden Konak Belediyesine ’parselasyon’ tepkisi

Konak Belediyesi tarafından Güney Mahallesi’nde yürürlüğe konulmak istenen parselasyon planı, mahallede yaşayan 4 bin vatandaşın barınma hakkını olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle tepki çekti. Mahalle sakinleri, dayatılan bu projeyle ev değil borç sahibi olacaklarını söyleyip konuyu yargıya taşıyacaklarını belirtirken, AK Parti Konak İlçe Başkanı M. Sait Başdaş, "Konak Belediyesi resmen orada vatandaşların malına çöküyor" açıklamasında bulundu.



İzmir’in Konak ilçesinde tarihi yerleşim yerlerinden Güney Mahallesi ile ilgili parselasyon planı, Konak Belediyesi tarafından meclisten geçirildi. 1149 no’lu parselasyon planı, mahallede yaşayan yaklaşık 4 bin vatandaş tarafından tepkiyle karşılanırken, mahalle sakinleri, hisseli tapu riskine karşı yasal mücadele başlattı. 17 Aralık 2024’te kendilerine ulaştığını ve projeye itiraz etmek için bir aylık yasal süre tanındığını belirten mahalleliler, toplu halde itiraz dilekçesi hazırlayıp belediyeye iletildi. Projenin kendilerine dayatıldığını, barınma haklarına aykırı olduğunu ve burada bir rantın oluşacağını belirten mahalle sakinleri, bu projeyle kendilerine kalanın yarısından fazlasını müteahhitlere vereceklerini ve ev sahibi olamayacaklarını söyledi.



"Ev sahibi değil borç sahibi oluruz"


Projeye karşı kurulan Güney Mahallesi Kentsel Dönüşüm Derneğinin Başkan Yardımcısı olan mahalle sakinlerinden Ali Ekrem Pars, Konak Belediyesi tarafından bu projenin kendilerine dayatıldığını vurguladı. Pars, "Biz belediye ile yaptığımız görüşmelerde bu parselasyonun bir kentsel dönüşüme çevrilerek, bazı haklara sahip olmak istediğimizi söyledik. Bu hakların tamamının müteahhitlere bağlı olduğunu söylediler. Biz müteahhitlerle iş yapmak istemediğimizi, daha öncesinden taşınma desteği, kira desteği, yerinde dönüşüm gibi haklarımızın garanti altına alınmadan bu projeyi istemediğimizi ilettik. Fakat bu projeyi iptal edemeyeceklerini meclis geçirdiklerini söylediler. Bu proje bize dayatıldı, kimsenin haberi olmadan, izni olmadan, görüşü sorulmadan yapıldı. Evlerimize bir tebligat geldi ve biz kendimizi bir pazarın içinde bulduk. Bu alanda yaklaşık 4 bin vatandaş yaşıyor ve bu projeyi istemiyor. Bunun için hukuki yola başvuracağız ve şu an gerekli araştırmalarımızı yaptık. Biz de gerekli bir yol haritası çizerek konuyu yargıya taşıyacağız. Konak Belediyesinin bu projeyi dayatmasına biz karşıyız. Elimizde bulunan arsa metrekaresinden belediyenin elde edeceği yüzde 38’lik kesintinin ardından bu 3 emsale çevriliyor. Fakat biz pazarlığa oturduğumuzda bunun yarısından fazlası yapım ücreti olarak müteahhite gidiyor. Bize kalan metrekarelerle biz burada ev sahibi değil borç sahibi oluruz" dedi.



"Burası kime satıldı"


Geçtiğimiz dönemlerde belediyenin meclis oturumunda pazaryeri olarak kararlaştırılan alanın, parselasyon planında görülmediğini söyleyen Güney Mahallesi Kentsel Dönüşüm Derneği Başkanı Hüseyin Heptepe ise, "Burada insanlar zor zamanlarda evlerine ekmek parası götürebilmek için çalışıyorlar. Bu insanların helal kazancına göz dikmiş durumda bu proje. Bu arkamdaki alan su deposuydu ve iki dönem önce meclis oturumunda buranın pazaryeri olacağı kararlaştırılmıştı. Biz parselasyon projesine baktığımızda burasının pazaryeri olmadığını görüyoruz. Burası kime satıldı biz çok merak ediyoruz" açıklamasında bulundu.



"Başdaş: "Konak Belediyesi resmen orada vatandaşların malına çöküyor"


Konak Belediyesinin parselasyon projesinin, kötü yönetimin vatandaşa ödettiği bir fatura olduğunun altını çizen AK Parti Konak İlçe Başkanı M. Sait Başdaş da, "Konak Belediyesinin Konak halkının yararına yaptığı hiç bir şey yok. İlçede bu kadar kentsel dönüşüm yapacak alan varken, Güney Mahallesi ile ilgili projenin söz konusu olmasını biz yadırgadık. Orada bir rantsal dönüşüm olacak. Konak Belediyesi resmen orada vatandaşların malına çöküyor. Konak Belediyesi bir şirket olsaydı şu an iflas etmiş durumdaydı ve bu kötü yönetimin faturasını vatandaşlara ödetiyor" diye konuştu.



Güney Mahallesi sakinlerinden Konak Belediyesine ’parselasyon’ tepkisi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak BEUN Öğrenci Topluluklarının ÜNİDES başarısı sertifika töreniyle taçlandırıldı Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ve gençlerin kişisel, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefleyen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında destek almaya hak kazanan öğrenci toplulukları ve kulüp üyeleri için BEUN’da sertifika teslim töreni düzenlendi. Farabi Kampüsü Genç Ofiste gerçekleşen törene; Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Hacı, BEUN Genel Sekreteri Prof. Dr. Zehra Safi Öz, akademisyenler ve idari personel, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yönetimi ve personeli ile öğrenciler katıldı. Tören, aziz şehitlerin anısına saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılışın ardından, ÜNİDES Programı’nın amaç ve kapsamının aktarıldığı tanıtım filmi izlendi. Programın devamında sahne alan Gençlik Merkezi Müzik Topluluğu, seslendirdiği türkülerle katılımcılardan beğeni toplarken, öğrenciler de eserlere eşlik etti. ÜNİDES Programı kapsamında proje geliştirerek başarıyla uygulayan üniversite kulüp ve topluluklarına yönelik düzenlenen sertifika teslim töreninde; projelerde görev alan öğrenci topluluk üyeleri ile danışman akademisyenlere sertifikaları Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ile Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Hacı tarafından takdim edildi. Törene ilişkin değerlendirmede bulunan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, öğrenci topluluklarının ÜNİDES kapsamında elde ettiği başarılardan duyduğu memnuniyeti dile getirerek şu ifadeleri kullandı: "Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak öğrencilerimizin yalnızca akademik değil; sosyal, kültürel ve toplumsal gelişimlerini de destekleyen bir üniversite anlayışıyla hareket ediyoruz. Öğrenci topluluklarımızın proje üretme kültürünü benimseyerek her geçen dönem daha güçlü çalışmalar ortaya koyması, bu anlayışın somut bir yansımasıdır. ÜNİDES kapsamında Üniversitemiz öğrenci toplulukları; bugüne kadar toplam 65 projeyle desteklenmeye hak kazanmıştır. Bu sonuç, öğrencilerimizin sürdürülebilir bir başarı çizgisine sahip olduğunu ve topluluklarımızın ulusal ölçekte nitelikli projeler üretebildiğini göstermektedir. Bu vesileyle öğrencilerimize önemli fırsatlar sunan ÜNİDES Programı dolayısıyla başta Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Dr. Osman Aşkın Bak olmak üzere Gençlik ve Spor Bakanlığına teşekkür ediyor; projeleriyle destek almaya hak kazanan tüm öğrencilerimizi ve danışman akademisyenlerimizi tebrik ediyorum." Program günün anısına çekilen toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Samsun İlahiyatçı profesör: "Eşcinsel evlilikler, ailenin temeline konulan büyük dinamitlerdir" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Köylü, Batı ülkelerinde yaygınlaşan aile modellerinin geleneksel aile yapısını tehdit ettiğini belirterek, eşcinsel evliliklerin "ailenin temeline yerleştirilmiş en büyük dinamitler" olduğunu söyledi. "Aile Yılı" kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Köylü, aile kurumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, bu konuda iyimser ve kötümser iki temel yaklaşımın öne çıktığını ifade etti. İyimser görüşü savunanların, aile kurumunun tüm olumsuzluklara rağmen varlığını sürdüreceğini düşündüğünü belirten Köylü, kötümser bakış açısına göre ise gelecekte bugünkü anlamda bir aile yapısından söz etmenin zorlaşacağını dile getirdi. "ABD’de aile oranı yüzde 6" Konuşmasında Amerika’yı örnek gösteren Köylü, "Amerika Birleşik Devletleri’nde(ABD) anne, baba ve çocuklardan oluşan ailelerin oranı sadece yüzde 6. Yüzde 94’ü alternatif aile şekilleri dediğimiz aile türlerinden oluşuyor. Acaba bizi gelecekte bekleyen sorunlar ne? Şimdi biliyorsunuz bilimsel ve teknolojik gelişmelerin şöyle bir özelliği vardır: Amerika’da, Avrupa’da bilimsel teknolojik gelişmeler yaşanır. Ondan sonra da bize gelir. Avrupa ve Amerika’da yaşanan sosyal değişimlerin benzerlerini artık Türkiye’de de görmeye başladık" dedi. "Ailenin temeline konulmuş büyük dinamitler" Batı ülkelerinde yaygınlaşan aile modellerine dikkat çeken Köylü, Almanya’da yürüttükleri araştırmalar sırasında Türkiye’de yaşanan sorunlara benzer tabloyla karşılaştıklarını söyledi. Köylü, nikâhsız birlikte yaşama biçimlerinin ve resmi olarak tanınan eşcinsel birlikteliklerin aile kurumunu ciddi biçimde zedelediğini ifade etti. Bu tür birlikteliklerin bazı ülkelerde evlilik statüsünde kabul edildiğini hatırlatan Köylü, bunun aile yapısının temelini sarsan bir gelişme olduğunu kaydetti. Köylü, "Şimdi bizi gelecekte bekleyen ciddi sorunlar var. Artık öyle anne-baba ya da büyükanne-büyükbabadan zaten vazgeçtik, o geleneksel aile tipi ortada kalmadı. Tabii, bir ilahiyatçı olarak ama hepimizin de herhalde üzerinde anlaşacağı nikâhsız birlikte yaşama biçimleri de maalesef artık bütün dünya ülkelerinde artmaya devam ediyor. Eşcinsel çiftlerin birlikte yaşamayı tercih ettikleri bir ortam var. Bazı ülkelerde biliyorsunuz resmi olarak artık bu kabul ediliyor, Kanada’da falan. Yani bunlar da artık sanki bir evli çift gibi ama bütün bunlar ailenin gerçekten de temeline konulmuş büyük dinamitlerdir. Maalesef parçalanmış aile ve tamamlanmamış aile dediğimiz, evlilik dışı çocukların olduğu aile türleriyle de biz gelecekte karşılaşacağız. Muhtemelen şimdi de var da fakat Türkiye gibi bizim ülkelerin bir özelliği var. Şimdi Avrupa, Amerika, Kanada gibi ülkelerde her şey çok açık ve nettir. Yani ne kadar aile türü varsa ya da ne türlü şey varsa bunlar istatistiklere yansır. Ama bizim doğu toplumlarında bunlar biraz gizli saklıdır. Gizli saklı olması demek bunların olmadığı anlamına gelmez" diye konuştu. LGBTİ+ sorunu Konuşmasında LGBTİ+ meselesine ve toplumsal şiddet olaylarına da değinen Prof. Dr. Köylü, bu konuların aile yapısını tehdit eden unsurlar arasında yer aldığını ifade etti. Köylü, "Tabii, diğer taraftan maalesef şu LGBTİ+ sorunu hepimizin bildiği gibi çok ciddi anlamda bizim aileleri tehdit edecek unsurlar. Gerçekten de şu ülkede yaşamaktan çok utanç duyduğumuz, hakikaten hiç Türk toplumuna, Müslüman bir topluma yakışmayan şu şiddet ve cinayetlerdeki artışı da maalesef bir türlü engelleyemedik" şeklinde konuştu.
Gaziantep GTO’da yılın son meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasında (GTO) aralık ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Hilmi Teymur Başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada 2025 yılının zor bir yıl olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Teymur, "Malumunuz son yıllarda salgınlar, savaşlar, depremler yaşadık. Tüm bu yaşanan olayların küresel ticareti de derinden etkileyerek küresel bir ekonomik kriz oluşturduğu aşikar. Hem psikolojik hem de ekonomik anlamda zor günler geçirdik. İnşallah 2025 yılının sona ermesi ile yaşadığımız tüm zorlukları geride bırakır, 2026 yılında sağlık, huzur ve başarılı bir yıl geçiririz" dedi. "Gaziantep, Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü" Toplantıda GTO’nun Aralık ayı faaliyetleri hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, küresel, ulusal ve yerel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep’in Türkiye ekonomik büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olduğunu belirten Yıldırım, "2024 verileri, şehrimizin hızla toparlandığını ve yeniden üretime döndüğünü açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı. Yıldırım, "TÜİK verilerine göre 2024 yılında Gaziantep ekonomisi reel olarak yüzde 8,2 büyümüştür. Bu oran, Türkiye ortalaması olan yüzde 3,3’ün oldukça üzerindedir. 2023 yılında yaşanan yüzde 1,4’lük daralma, ekonomik tercihlerden değil; 6 Şubat depremlerinin üretim, ticaret ve lojistik üzerindeki doğrudan etkilerinden kaynaklanmıştır. Bugün Gaziantep, Türkiye’nin en büyük 10 il ekonomisinden biri konumundadır. Sanayisi, ticareti ve ihracat gücüyle ülke ekonomisine yön veren şehirler arasında yer almaktadır. Nitekim 2024 yılında Gaziantep, Türkiye büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olmuştur" ifadelerine yer verdi. "Çin, devlet destekli bir imalat gücü" Ekonominin küresel dinamikler üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Çin, artık yalnızca düşük maliyetli bir üretici değil; devlet destekli, ölçekli, sübvansiyonlu ve stratejik bir imalat gücüdür." diyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çin 2024 yılında 992 milyar dolarlık mal ticaret fazlası verdi. Bu sonuç tesadüf değil. Çünkü, Sanayiye yönlendirilen ucuz ve uzun vadeli krediler var. Vergi, arsa ve enerji destekleri var. Kamu alımlarıyla büyütülen bir üretim modeli var. Sonuç ortada. Güneş panelinden bataryaya, elektrikli araçtan çeliğe kadar pek çok alanda, dünya talebinin üzerinde bir kapasite oluştu. Bu yapıda şirketlerin kâr etmesi bile şart değil. Asıl güç, küresel piyasalarda fiyat belirleyebilmek" şeklinde konuştu. Çin’in Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkilediğini vurgulayan Yıldırım, "Dış ticaret açığımızın en büyük kaynağı Çin. Çin’e sattığımızın 13 katı kadar ithalat yapıyoruz. Çin rekabeti, ihracatımızın yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkiliyor. Demir-çelikten makineye, elektrikli ekipmandan otomotive, tekstile kadar Gaziantep sanayisinin güçlü olduğu alanlar, bu baskıyı birebir hissediyor. Çin’in sübvansiyonlu ve aşırı kapasiteli üretimi, fiyatları aşağı çekiyor. Kâr marjlarını eritiyor. Yerel sanayicinin katma değer üretmesini zorlaştırıyor. Daha ucuzla yarışamayız. Daha katma değerli üretmek zorundayız. Teknoloji, verimlilik, markalaşma ve nitelikli iş gücü artık bir tercih değil, zorunluluktur" diye konuştu.