GÜNDEM - 02 Mart 2025 Pazar 11:24

’Güzel İzmir’ neşeli çocuklar

A
A
A
’Güzel İzmir’ neşeli çocuklar

İzmir Büyükşehir Belediyesinin ’Güzel İzmir Hareketi’ kapsamında; güvenli, çevre dostu ve rengarenk bir alana dönüştürülen Karabağlar Cevdet Güçlüer İlkokulu ve Yunus Emre Ortaokulu çevresi ’Oyunlar da Bizim Sokaklar da Bizim’ etkinliğine ev sahipliği yaptı. ’Güvenli Okul Çevreleri’ temasıyla oluşturulan Oyun Sokağı, çocuk sesleriyle dolup taştı. Pembe ve mavi renklerin hakim olduğu alanda çocuk şarkıları eşliğinde oyunlar oynayan çocuklar, Duygu Duvarı’nda hayal güçlerini resme döktü.


İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kamusal alanların daha nitelikli bir hale getirilmesi için başlatılan ’Güzel İzmir Hareketi’ kapsamında, Karabağlar Cevdet Güçlüer İlkokulu ve Yunus Emre Ortaokulu çevresi bambaşka bir görünüme kavuşturuldu. ’Güvenli Okul Çevreleri’ temasıyla düzenlenen 4238 Sokak yayalaştırılarak Oyun Sokağı’na dönüştürüldü. Peyzaj çalışmasının yanı sıra yeni oturma alanları ve kent mobilyalarının eklendiği alanda Çocuk Çalışmaları ve Eğitim Destekleri Şube Müdürlüğü tarafından ’Oyunlar da Bizim Sokaklar da Bizim’ etkinliği yapıldı. Hem okulun öğrencileri hem de mahalleli çocuklar bir araya gelerek Oyun Sokağı’na çizilen temalar üzerinden beden ve zeka geliştirici oyunlar oynadı. Çocuklar, sokakta bulunan ’Duygu Duvarı’ köşesinde ise boyama çalışması yaptı. Etkinlikte, çocukların en sevdiği şarkıların melodileri çocuk kahkahalarına karıştı. Etkinlikten sadece çocuklar değil, onları güvenle sokağa çıkaran anneler de memnun kaldı.



"Çocukluklarını yaşamaları gerekiyor"


Oyun Sokağı’nda yapılan etkinlik hakkında bilgi veren Çocuk Çalışmaları ve Eğitim Destekleri Şube Müdürlüğünde görevli eğitmen Eylem Sürer, "Güvenli Okul Çevreleri temasıyla düzenlenen alanda çocuklara rehberlik ederek hem okuldaki hem de mahalledeki çocukların bir arada oynamasını sağlıyoruz. Bugün onlara bu alanı nasıl kullanacaklarını da öğretmiş oluyoruz. Ayrıca mandalalardan oluşan bir sergi çalışması da yapıyoruz. Çocuklar istedikleri renklerle duygularını ifade ederek boyama yapıyor. Eğlenceli ve neşeli bir gün geçiyor. Şehirlerde çocukların oyun oynayacağı alanlar kısıtlı. Sosyal medyadan ve internetten biraz daha uzaklaşıp çocukluklarını yaşamaları gerektiğini düşünüyoruz" dedi.



"Veliler olarak çok beğendik"


Çocukların oyunlar oynadığı etkinlikte veliler de alana kurulan banklarda dinlendi. 7 yaşındaki Esila ve 6 yaşındaki Miraç Ata’nın anneleri Müfide Yıldız, "Oyun Sokağı alanını veliler olarak çok beğendik. Sabahçı ve öğlenci öğrencilerin değişimi sırasında burada bekliyorduk ve çocukların bu alanda yapabilecekleri bir şey yoktu. Arabalar çoktu, okul önüne araçlar park ediyordu. Böyle bir alanın yapılmasıyla çocuklar mutlu oldu, biz de çocukları beklerken zaman geçirmiş oluyoruz. Çocuklar eğlenirken biz de güvenlik açısından çok rahatladık" diye konuştu.



"Burası daha güzel olmuş"


Oyun Sokağı’nda yapılan etkinlikte doyasıya eğlenen 7 yaşındaki Cevdet Güçlüer İlkokulu öğrencisi Esila Yıldız ise "Burayı güzel buldum. Çok eğlenceliydi. Güzel oyunlar oynadım. Eskiden hep arabalar vardı ve biz okula giremiyorduk. Şimdi daha güzel oldu. Burası daha güzel olmuş" ifadelerine yer verdi.



"Araç trafiği yok, çocuklar rahat"


Ana sınıfına giden 6 yaşındaki Ece Kalaycı’nın annesi Çisem Kalaycı da "Burası çocuklara yönelik okul öncesi ve sonrası için çok güzel bir aktivite alanı. Böyle etkinlikler düzenlenmesi de çocuklarımız açısından çok iyi oldu. Araç trafiği de olmadığı için çocuklar rahat hareket ediyor. Görsel olarak da çok güzel bir alan. Çiçeklendirilmesi, rengârenk olması çok güzel" ifadelerini kullandı.



"Eskiden burada kargaşa vardı"


9 yaşındaki kızı Elif Yaren ve 5 yaşındaki oğlu Süleyman Eymen Göktepe’yi Oyun Sokağı’na getiren Maynur Göktepe, "Burası harika. Çocuklar için muhteşem oldu. Oğlum ana sınıfında, kızım da 4’üncü sınıfa gidiyor. Okuldan çıktılar ve oynuyorlar. Eskiden burada kargaşa vardı. Arabalar vardı ve çocuklar rahat edemiyordu. Yaya geçidinin olması çocuklar için çok iyi oldu" şeklinde konuştu.



"Güvenli Okul Çevreleri"


Güzel İzmir Hareketi kapsamında "Güvenli Okul Çevreleri" temasıyla 4238 sokak yayalaştırılarak Oyun Sokağı haline getirilirken, 4237 ve 4239 sokaklarda trafik akışı tek yöne çevrildi ve okul çıkışları rahatlatıldı. Sırrı Atalay Caddesi’ndeki okul ana giriş aksında yaya alanı genişletildi. Böylelikle okul giriş çıkışlarında öğrencilerin ve velilerin yaya güvenliği artırılmış oldu. Sokakların aydınlatmaları artırıldı, kaldırım düzenlemeleri ve peyzaj çalışması yapıldı, yeni oturma alanları ve kent mobilyaları eklendi. Çocuklar için oluşturulan Oyun Sokağı’na beden ve zekâ geliştirici oyun çizimleri yapıldı.



’Güzel İzmir’ neşeli çocuklar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.