EĞİTİM - 18 Nisan 2025 Cuma 12:35

İzmir-İtalya hattında ‘yaratıcılık’ buluşması

A
A
A
İzmir-İtalya hattında ‘yaratıcılık’ buluşması

Ege Bölgesi’ni yaratıcılığın merkezi haline getirmek hedefiyle İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin (İEÜ) yürütücülüğünde hayata geçirilen ‘Create in İzmir’ projesi kapsamında ‘Yaratıcı Köprüler: İtalya ve İzmir’ başlıklı uluslararası konferans düzenlendi.


Alanında uzman isimlerin katılımıyla 4 ayrı panelin gerçekleştiği etkinliğin açılışında konuşan İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu, "Yaratıcı endüstriler, ekonomik ve sosyal dönüşümün merkezinde yer alıyor. Kültür, tasarım ve inovasyona derinden bağlı iki ülke olan Türkiye ve İtalya’dan yaratıcı zihinleri bir araya getiren buluşmaya ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu.


Yaratıcı endüstrilerin geleceğini şekillendiren yenilikçi fikirlerin, sürdürülebilir tasarım pratiklerinin ve kültürler arası iş birliklerinin ele alındığı ‘Yaratıcı Köprüler: İtalya ve İzmir’ adlı konferans, İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirildi. İzmir İtalyan Konsolosluğu iş birliğiyle hayata geçirilen konferans; İtalya ve Türkiye’den akademisyenleri, tasarımcıları ve iş dünyası temsilcilerini bir araya getirdi.



"Bu daha başlangıç"


Yoğun bir katılımla gün boyu devam eden konferans; tasarım, moda, mimarlık, girişimcilik ve teknoloji alanlarında çok disiplinli bir tartışma ortamı sundu. Konferansta, İngilizce-Türkçe simultane çeviri desteği de sağlandı. Konferansın açılışında konuşan İzmir İtalya Konsolosu Daniele Bianchi, Create in İzmir projesi kapsamında örnek bir iş birliğine imza attıklarını söyledi. Yaratıcı endüstrilerden çok önemli isimleri İzmir’de buluşturduklarına dikkat çeken Bianchi, bunun daha başlangıç olduğunu, sağlanan güçlü birlikteliği sürdürerek önümüzde dönemde de yeni çalışmalara imza atmaya devam edeceklerini vurguladı.



"Ekonomik büyümenin anahtarı"


İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, yaratıcı endüstrilerin, ülkelerin rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerden biri haline geldiğini ifade ederek, "Yaratıcılık, yalnızca sanatsal bir yetenek olarak değil; ekonomik büyümenin, sosyal dönüşümün ve uluslararası iş birliğinin anahtarı olarak görülüyor. Tasarım, moda, mimarlık, teknoloji ve girişimcilik gibi alanlarda ortaya çıkan yaratıcı endüstriler, ülkelerin rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerden biri haline geldi. Bu bağlamda, Türkiye ve İtalya gibi güçlü kültürel miraslara ve yaratıcı potansiyele sahip iki ülkenin bir araya gelmesi, sadece akademik bir tartışma değil; aynı zamanda gelecek vizyonuna yön veren stratejik bir adımdır. Made in Italy kavramı, yaratıcı endüstrilerde dünya çapında bir kalite ve estetik anlayışını temsil ederken, Türkiye’nin de genç, dinamik ve üretken yaratıcı nesli bu vizyonla birlikte ilerleyecek büyük bir potansiyele sahiptir" dedi.



"Lüks değil gereklilik"


İş dünyasının yaratıcılığı lüks değil gereklilik olarak gördüğünü belirten Özpoyraz, "Gelişen teknolojiler, değişen tüketici davranışları ve sürdürülebilirlik baskısı, şirketleri yaratıcı çözümler üretmeye zorluyor. Tam da bu noktada, üniversiteler ve yaratıcı endüstriler arasındaki iş birlikleri hayati bir önem taşıyor. Bizler iş insanları olarak, yaratıcılığın yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kurumsal ve toplumsal bir dönüşüm aracı olduğuna inanıyor, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin bu dönüşümün bir parçası olmasından gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.



Girişimci ekosistem vurgusu


İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu ise, üniversitelerin yaratıcı endüstrilerin gelişmesi noktasında önemli bir görev üstlendiğini belirterek, "Create in İzmir projesi, kültürel ve yaratıcı endüstriler, imalat ve turizm sektörleri arasındaki iş birliğini teşvik ederek yaratıcı ve yenilikçi ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi ve güçlü, birbirine bağlı bir girişimci ekosistem oluşturmayı amaçlıyor. Proje, Avrupa Birliği ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından destekleniyor. Üniversitemiz tarafından da Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ve İzmir Vakfı ortaklığıyla koordine ediliyor. Bu projeyi mümkün kıldıkları için fon sağlayıcılarımıza ve ortaklarımıza teşekkür ediyorum. Yaratıcı endüstriler, küresel ekonomik ve sosyal dönüşümün merkezinde yer alıyor. Üniversiteler, eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi, disiplinler arası iş birliğini ve küresel katılımı teşvik ederek bu manzarada önemli bir rol oynarlar; hepsi de gelişen bir yaratıcı ekonomi için olmazsa olmazdır. Kültür, tasarım ve inovasyona derinden bağlı iki ülke olan Türkiye ve İtalya’dan yaratıcı zihinleri ve profesyonelleri bir araya getiren bu buluşmaya ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu.



"İzmir, ’göçebelerin’ merkezi olabilir"


Etkinlik kapsamında düzenlenen ‘İş Birliği Ağları ve İnovasyon’ panele konuk olan İZTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler ise, İzmir’in gelecek vizyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Ev, ofis ya da diğer mekanlar fark etmeksizin işlerini dijital ortamlara taşıyan ‘dijital göçebeler’ için İzmir’in önemli bir merkez olabileceğini belirten Kızılgüneşler, "Bali, Tayland, Zanzibar gibi lokasyonlar, girişimcilik için önemli cazibe noktaları. Genç dimağlar için odaklanma gerekli. Bunun bir bacağı da, Creative in İzmir programı kapsamında bu dijital göçebeler olabilir. İzmir’de bir kasabayı göçebeler için inşa edebilirsek, onlar meslektaşlarıyla aynı ortamı paylaşabilir ve fikir alışverişlerinde bulunabilirler. İzmir, göçebeler için bir merkez haline gelebilir" ifadelerini kullandı.



"Öğrenciler için de dijital merkez"


15 yaş altındaki öğrencileri hedef alan bir dijital merkezin de oluşturulabileceğini ifade eden Kızılgüneşler, "Orada, 8-9 yaşındaki çocuklara girişimcilikle ilgili birtakım analitik düşünce biçimlerini kazandırabileceğimizi düşünüyorum. Yüksek IQ seviyesindeki çocukları bir araya getirip uzay, yapay zeka gibi alanlarda birçok önemli öngörüyü aşılayabiliriz" diye konuştu. Konuşmasında AR-GE ve inovasyonun önemine de vurgu yapan Kızılgüneşler, "Elektrik olmadan şirket çalışmaz, aynı şekilde AR-GE olmadan da o şirket işlevini tam oluşturamaz" dedi.



İzmir-İtalya hattında ‘yaratıcılık’ buluşması

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Oyuncak tabancayla polisi alarma geçirdi Aksaray’da bunalıma giren genç, oyuncak tabancayla pencereye çıkıp hem kendine hem de polise tabanca doğrulttu. Tabancanın oyuncak olduğundan habersiz olan polis, çelik yeleklerini giyerek evin içine sızdı. Odadan çıkan şahıs polisin apansız müdahalesiyle etkisiz hale getirildi. Olay geçtiğimiz gece yarısı Paşacık Mahallesi 1613 Sokak Sahra Apartmanı’nın 1. katında yaşandı. Edinilen bilgeye göre, bunalıma girdiği iddia edilen 23 yaşındaki B.İ., ailesiyle birlikte yaşadığı dairenin odasına kendini kilitledi. Önce oda içinde bağırıp çağıran şahıs daha sonra eline geçirdiği oyuncak tabancayla pencereye çıkıp bağırmaya başladı. Pencereden bağıran eli tabancalı şahsı gören mahalle sakinleri durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen çok sayıda polis ekibi şahsın elindeki tabancanın oyuncak olduğundan habersiz herhangi bir olumsuzluğa karşı geniş güvenlik önlemleri alarak olaya müdahale etmek istedi. Elindeki tabancayı kimi zaman kendi kafasına, kimi zaman da polis ekiplerine doğrultan şahıs tedirginliğin dozunu artırınca ekipler üzerine çelik yelek giydi. "Allah’ın oğlu musun da derdime derman olacaksınız?" Şahsı ikna edip sakinleştirmek için uzun süre dil döken polis ekiplerine olmadık sözler sarf eden B.İ., "Hangi biriniz derdime derman oldunuz lan? Lan bırakın lan, Allah’ın oğlu musunuz da derdime derman olacaksınız? Ben cehennemimi oluşturmuşum zaten, siz beni kurtaramazsınız. Sen kimsin ben seni nereden tanıyorum ya? Ya ne konuşacağım da, Allah mısın da ben seninle konuşacağım? Sen bana neyin faydasını sunacaksın da ben seninle konuşacağım?" dedi. Bir türlü ikna olmayan şahıs bir ara ellerini semaya açıp dua etti. Şahıs apansız müdahaleyle etkisiz hale getirildi Şahsın pencereden odaya girmesi üzerine çelik yelekli sivil polis memurları şahsın ailesinin kapıyı açmasıyla daireye girerek pusuya yattı. Gencin odadan çıkmasını bekleyen polis memurlarının kimisi yan odaya, kimisi de kapının arkasına geçerek saklandı. Şahsın odadan çıkması üzerine hem arkadan hem de önden apansız bir müdahalede bulunan polis memurları şahsı anında etkisiz hale getirmeyi başardı. Hemen yere yatırılan şahsa bir yandan ters kelepçe takılırken öte yanda polis memurlarınca üst araması yapıldı. Yakalanmasına rağmen bağırmaya devam eden şahıs kelepçelenip üst aramasından sonra ayağa kaldırıldı. "Hepinizi Allah’a şikayet edeceğim. Ben de Atatürk’ün oğluyum" Polis ekipleri tarafından gözaltına alınan şahıs apartmandan çıkarılırken de bağırmayı sürdürdü. Merdivenlerden inerken, "Hepinizi Allah’a şikayet edeceğim" diyen B.İ. apartmandan çıkarılırken fark ettiği basın mensuplarına da "Çekmeyin" diye tepki gösterdi. Yakalanmadan önce polis memurlarına olmadık sözler sarf eden şahıs, elleri kelepçeli olarak dışarı çıkarıldığında sanki onca lafı kendisi etmemiş gibi polis memurlarına, "Ağabey ben kötü bir insan değilim. Beni öyle şey yapmayın ağabey. Annem ile bir görüşeyim gitmeden. Ağabey bir dakika annemle görüşeyim. Ben Atatürk’ün oğluyum. Biz Türkoğlu Türk’üz, Atatürk’ün oğluyuz" dedi. Ele geçirilen tabancayı inceleyen polis ekipleri tabancanın oyuncak olduğunu belirledi. Gözaltına alınan şahıs daha sonra polis otosuna bindirilirken, ifadesi alınmak üzere Aksaray Polis Merkezi Amirliğine götürüldü. Şahsa ifadesinin ardından Kabahatler Kanunu çerçevesinde idari işlem yapıldı.
Kastamonu Kontrolden çıkan otomobil, kırmızı ışıkta bekleyen araçlara çarptı: 9 yaralı Kastamonu-İnebolu karayolu üzerinde kontrolden çıkan otomobil, kırmızı ışıkta bekleyen 3 araca çarptı. Toplam 4 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında 9 kişi yaralandı. Kaza, Kastamonu-İnebolu karayolu Öz Bereket Kavşağı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, E.K. (21) idaresindeki 60 ES 842 plakalı Opel marka otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kırmızı ışıkta bekleyen A.F.T. (20) yönetimindeki 37 EK 030 plakalı Fiat-Tofaş marka otomobil ile H.T. (47) yönetimindeki 34 CNY 979 plakalı Fiat marka otomobile ve R.H.A. (26) idaresindeki Honda marka otomobile çarptı. 4 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında Fiat-Tofaş marka otomobilde bulunan yolcular araçta sıkıştı. Adeta can pazarının yaşandığı feci kazada olay yerine itfaiye, sağlık ve trafik ekipleri sevk edildi. İtfaiye ve sağlık ekiplerinin çalışmasıyla araçta sıkışan yaralılar çıkartılarak ambulansa taşındı. Kazada araç sürücüleri E.K. (21) ve A.F.T. (20) ile araçlarda yolcu olarak bulunan A.T. (71), N.T. (53), E.Ş. (21), N.Ç. (24), A.T. (26), S.T. (42) ve 2 yaşındaki A.S.T. yaralandı. Yaralılar, sağlık ekiplerince Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazanın ardından trafik ekipleri, olay yerinde güvenlik önlemleri alarak incelemelerde bulundu. Kaza yapan araçların kaldırılmasının ardından yola saçılan araç parçaları temizlendi. Kaza nedeniyle trafik, bir süreliğine durdu ve uzun kuyruk oluştu. Yolun temizlenmesinin ardından trafik tekrar normale döndü.
Gaziantep Fatih Tekke: "Çok üzgünüm, taraftarlardan, ailemden özür dilerim" Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, 3-0 kaybedilen kupa finalinin ardından, "Çok üzgünüm, taraftarlardan, ailemden özür dilerim. Biraz daha zorlamalıydık" dedi. Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, Galatasaray’a karşı 3-0 kaybedilen Ziraat Türkiye Kupası finalinin ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Finali ve kupayı kaybettiklerini için çok üzgün olduklarını söyleyen Fatih Tekke, takımın performansı nedeniyle özür diledi. Maç sonu açıklamalarda bulunan Fatih Tekke, "Galatasaray takımını tebrik ediyorum. Taraftarlarımızı üzdüğüm için ben de çok üzgünüm. Onların yaşadığı duyguyu ben de yaşıyorum. Maç her iki devrenin ilk dakikalarında bitti. Küçük bir hata bize pahalıya mal oldu. Batogov’un sakatlanması sonrası Okay ikinci yarıya başladık. Sonrasında ilk dakikada yediğimiz ikinci golle fark ikiye çıktı. Daha sonra toparlamaya çalıştık ama olmadı. Uzun toplarda ve ikinci toplarda kazanılan pozisyonlar ve sonuç iki maçta da mağlubiyet. Performans olarak yüksekte olmamız gerekiyordu ama olmadı. Tüm sezonun telafisi olacak bir maçtı. Gelecek sezon için ciddi bir enerji ve emek harcıyoruz. Bu sezon böyle bitti. Bundan sonra daha genç oyunculara şans vereceğim. Gelecek yılın takımını oluşturmak için çalışacağız. Çok üzgünüm, taraftarlardan, ailemden özür dilerim. Biraz daha zorlamalıydık. Seneye çok daha dinamik bir takım olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Avrupa hedefinin olmaması planlarımı etkileyecek" Avrupa hedefi ile ilgili de konuşan Fatih Tekke, "Avrupa hedefinin olmaması planlarımı etkileyecek. Özellikle transfer durumlarını etkileyecek. Önemli oyuncuları izliyorduk ve bu durum bizim için dezavantaj. Bizim hedefimiz net iyi oyuncular almak. Her anlamda iyi olabilecek yada alanında iyi oyunculara almamız gerekiyor. Camia olarak bu sezonu mutlu geçirmedik. Trabzonspor tekrar yarışan bir takım olması lazım. Tartışılmayacak bir kadro kurmamız gerekiyor. Bir aydır bu konuda çalışıyoruz. Ama bunu belli şartları var. Bazen oyuncu istemiyor, bazen maddi sıkıntılar oluyor, bazen menajer sorun oluyor. Opsiyonlu mevkiler olup her oyuncunun iyi olması gerekiyor. Herkes tarafından kabul görecek çok iyi futbolcular ve takım kurmak zorundayız. Seneye başarılı olmak istiyorsak bu şart" şeklinde konuştu. "İkinci yarıdaki gol pozisyonunda VAR’a gitmiyorsa sıkıntı var" Seremoniye çıkmama ile ilgili soruya da cevap veren Tekke, "Ben 1994 yılında futbola başladım. Şu an 2025’teyiz. Hiçbir olumsuz durumum yok. Hakemlerin bir çoğunu tanımam bile. Ama ikinci yarıdaki gol pozisyonunda VAR’a gitmiyorsa sıkıntı var. Bundan ben de bıktım. İnsan bir şey söylememi bekliyor. Bana da gına geldi. Kadromuz ve gücümüz belli. Mücadeleye devam ediyoruz. Daha fazla mücadele ettiğimizde kimse ne istiyorsa yapabilir" ifadelerini kullandı. Takımın oyunu ile ilgili ve Batagov’un sakatlanmasının takım oyunu nasıl etkilediğiyle ilgili soruya da cevap veren Fatih Tekke, "Skor üzerinden konuşulunca rakibimiz özellikle 2-0’dan sonra farkı da arttırabilirdi. Oyuncularımızın bir an önce gol bulalım düşüncesi panik oluşturdu. İki maçta da farklı formasyonlarla birebir oynatmayı düşündüm. Ama bazı oyunculardan o performansı alamadık. Oyuncularımı da suçlayamam. Benim özellikle birebir vermem tartışılabilir. Birebir oynatmak riskliydi. Bu riski de ben aldım. Batogov bu iki maçın en iyi performans gösteren oyuncuydu Osimhen’e karşı. Bugün biraz daha yüksek oynamamız gerekiyordu" diye konuştu.