EKONOMİ - 12 Kasım 2025 Çarşamba 10:39

Kış sebzesi ıspanakta hasat bolluğu

A
A
A
Kış sebzesi ıspanakta hasat bolluğu

İzmir’in Menemen ilçesinde kış aylarının vazgeçilmez sebzelerinden ıspanağın hasadı devam ediyor. Gediz Ovası’nın verimli topraklarında yüksek rekolte elde eden çiftçiler, ürünün tarladan pazara kadar fiyatının artmasından şikayet ediyor.


İzmir’in önemli tarım merkezlerinden biri olan Menemen’de ıspanak hasadı sürüyor. Ağustos ayında ekimi yapılan ıspanak, kasım ayı itibarıyla tarlalardan toplanmaya başlandı. Kış aylarının vazgeçilmez sebzesi olan ıspanağın hasadı Nisan ayına kadar devam edecek. Sabahın ilk ışıklarıyla tarlalara gelen kadın işçiler, gün boyunca ıspanak toplayarak aile bütçelerine katkı sağlıyor. Toplanan ürünler, erkek işçiler tarafından köyün ortak kullanım alanındaki havuzlarda yıkanıyor ve kamyonlara yüklenerek sevkiyata hazırlanıyor. Menemen bölgesinde yılda ortalama 40 bin ton ıspanak üretiliyor. Hasadı tamamlanan ıspanaklar, İzmir ve çevre illerdeki pazarlara gönderiliyor. Menemenli çiftçiler, ıspanağın hale 6 liradan satıldığını, ancak pazarlarda kilogram fiyatının ortalama 40 liraya kadar çıktığını belirtiyor.



Fiyat farkları el yakıcı


Yaklaşık 25 yıldır çiftçilik yapan ve babadan kalma mesleğini severek sürdüren Turgay Yıldırım, ıspanak ekiminin genellikle Ağustos ayında başladığını belirtti. Daha sonra kademe kademe dikim yaparak, bu işin Nisan ayına kadar sürdüğünü ifade eden Yıldırım, "Hasat ise Ekim ayında başlıyor ve son hasadımız Nisan ayında tamamlanıyor. Yani yaklaşık 7-8 aylık bir süreç söz konusu. Ancak bu süre, yılın şartlarına göre değişebiliyor; aynı toprakta bazen 1-2, bazen de 3 kez ekim yapılabiliyor. Örneğin, yılın yağmurlu veya sıcak geçmesi veya toprağın durumu buna etki ediyor. Şu anda ıspanağın bir kilosu tarlada 6-7 lira civarında, hale ise 10 lira civarına gidiyor. Oradan pazara gelince fiyat 30, 40, hatta 50 liraya kadar çıkıyor. Biz bu mesleğe gerçekten merakımız ve sevgimizle başladık, ancak şu an çocuklarım bu işe hiç ilgi göstermiyor; böyle devam ederse, kimse bu işi yapmayacak. Çünkü çok zor bir meslek; zaman ve emek isteyen bir iş. Bu nedenle herkesin uğraşabileceği veya yapabileceği bir iş değil" dedi.



Günün ilk ışıklarında hasat


Ispanak hasadının Ekim ayında başladığını ve hava gidişatına göre Nisan veya Mayıs ayına kadar sürdüğünü kaydeden tarım işçisi Serap Bora, "Bu süreç sürekli devam ediyor. Hiç durmadan devamlı olarak ıspanak kazıyoruz ve bu yaklaşık 8-9 ay kadar sürüyor. Gün doğmadan başlıyoruz hasada; ancak kasa hesabı olduğu için eve biraz daha erken dönüyoruz. Genellikle saat 11.00-12.00, en geç öğle vakitlerinde eve varıyoruz. İşimiz çok çaba isteyen, yorucu bir iş; çünkü hiç soluk almadan sürekli kazıyoruz. Günlük yevmiyemiz ise 800 TL, oysa dayıbaşı ile gidenler 770 TL alıyor; biz ise dayıbaşıyla değil, direkt patronla anlaşarak 800 TL alıyoruz." dedi. Ispanağı sevdiğini aktaran Bora, "Çünkü çok lezzetli. Böreği güzel, yemeği güzel, pirinci her şeyi güzel; dolayısıyla ıspanak herkes tarafından seviliyor. Ispanak böreği özellikle güzel oluyor ve meşhurdur; bu yüzden ev açması olarak böreği tavsiye ediyoruz. Bu kış bol bol yiyin" ifadelerini kullandı.



Kış sebzesi ıspanakta hasat bolluğu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de yüzlerce gönüllü "İyilik" için tek yürek oldu İzmir, Dünya Gönüllüler Günü’nde iyilikle kenetlendi. Yaşar Üniversitesi öncülüğünde 10. yaşını kutlayan ‘İzmir’de İyilik Var’ hareketi, Alsancak’tan vapurlara taşan etkinliklerle yüzlerce gönüllüyü buluşturdu. Minik öğrencilerden üniversitelilere, 7’den 70’e herkesin ‘iyilik’ için tek yürek olduğu günde, dayanışma mesajları kenti sardı. Yaşar Üniversitesi’nin, 2016 yılında "Kampüste İyilik Var" sloganıyla başlattığı iyilik yolculuğu, "İzmir’de İyilik Var" isimli sosyal sorumluluk kampanyasına dönüşerek tüm kente yayıldı ve her yıl bu kapsamda pek çok etkinlik düzenlendi. İzmir’de gönüllülük ve dayanışma kültürünü yaşatmayı amaçlayan "İzmir’de İyilik Var" hareketi, bu sene "2026’ya Doğru Sürdürülebilir Gönüllülük" temasıyla gerçekleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güçbirliği başta olmak üzere çok sayıda sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla yürütülen etkinlikte yüzlerce iyilik gönüllüsü Alsancak Vapur İskelesi’nde buluştu. Katılımcılar, gün boyu süren konserler, atölyeler ve söyleşilerle hem eğlendi hem de farkındalık kazandı. Etkinlikte; Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınar Mutlu, Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, İzmir İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürü Turgay Esen, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler Şube Müdürü Burcu Önenç, Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güçbirliği Temsilcisi Fatoş Dayıoğlu ve İzmir’de İyilik Var Organizasyon Komitesi Temsilcisi Zeliha Silleli Ünal yer aldı. İyilik karada başladı, denizde devam etti Alsancak Vapur İskelesi önünde kurulan sahnede, zumba dans atölyesi, Barış Çocuk Orkestrası’nın müzik konseri ve Badem Gençlik ve Spor Kulübü’nün halk oyunları gösterisi büyük alkış aldı. Alanda kurulan armağan masası, kitap takas noktası, tohum standı, maske boyama ve çocuklar için oyun alanları yoğun ilgi gördü. Etkinliğin logosunu gönüllü olarak tasarlayan öğrenciler Nehir Atan, Belinay Aldundal ve Nisanur Acar ise tasarımlarının "İyilik yapan iyilik bulur" felsefesini taşıdığını belirtti. İyilik hareketi sadece iskeleyle sınırlı kalmayıp Alsancak - Bostanlı vapur seferlerine de taşındı. Vapur yolculuğu sırasında, yürüme engelli Mehmet Rıza Mutkilioğlu, "Sakata Gelme" isimli komedi gösterisiyle yolcuları güldürürken; Gökhan Güneri, Kistik Fibrozis hastası oğlunun sesini duyurmak ve bu hastalığa dikkat çekmek için paylaştığı hikayesiyle dinleyicilere ilham verdi. Ayrıca vapurda, Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA Vakfı) gönüllüleri de yolcuların ekolojik ayak izi ölçümlerini gerçekleştirerek, sonuçlara göre en az ekolojik ayak izine sahip kişiye hediye verdi. "İyiliği eyleme dönüştürüyoruz" Açılış konuşmasını yapan Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, üniversitelerin sadece eğitim kurumu değil, toplumsal sorumluluk merkezleri olduğunu vurgulayarak, "Bugün burada iyiliği ve gönüllülüğü kutlamak ve bunu eyleme dönüştürmek için bulunuyoruz. İzmir, tarih boyunca dayanışma kültürü güçlü bir şehir olmuştur. Bu etkinlik, İzmir’de dayanışma kültürünün güçlenmesine vesile olacaktır" dedi. Projenin mimarı, Yaşar Üniversitesi Sosyal Girişimcilik ve Sosyal Etki Ofisi Yöneticisi Öğretim Görevlisi Kevser Çimenli ise "‘Kampüste İyilik Var’ adıyla başlayan küçük bir hareket, bugün İzmir’in geleneksel etkinliklerinden biri haline geldi. Bir şehirde gönüllülük varsa dayanışma vardır" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Diyarbakır İçkale Müzesi’nde kurulan çocuk atölyesinde çocuklar kendi eserlerini yapıp sergiliyor Diyarbakır’daki İçkale Müzesi’nde bulunan çocuk atölyesinde çocuklar kilden kendi eserlerini oluşturup sergileme fırsatı buluyor. Sur ilçesindeki İçkale Müzesi’ni ziyaret eden çocuklar, önce müzeyi geziyor, daha sonra ise kurulan çocuk atölyesinde kilden kendi eserlerini yapıp sergiliyor. Eğitimin sadece okul ile sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayan müze yetkilileri, eğitimcilerin istedikleri zaman müzeyi ziyaret edip, atölyeyi kullanabileceklerini söyledi. Özel bir kreş sorumlusu ve müdürü olan Halime Özbek, tarihi anlatmak adına 0-3 ve 0-5 yaş aralığındaki çocuklarla birlikte müzeyi ziyaret ederek, onların gelişimleri ve kültürlerini tanımaları açısından anlamlı bir gezi gerçekleştirdiklerini söyledi. Özbek, "Bu anlamda bizleri burada ağırladıkları için Müze Müdürü Sayın Müjdat Gizligöl’e teşekkür ediyoruz. Bugün 20 çocuğumuzla müzeyi gezmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Aynı zamanda çocuklarımız burada daha önce hiç deneyimlemedikleri bir şeyi deneyimliyorlar. Bugün yaptıkları çalışmalar gelişimleri açısından çok kıymetli. Yaptıkları eserlerin müzede sergilenmesi de onlar için son derece değerli. İleride bu görüntüleri gördüklerinde çok mutlu olacaklarına, gelişimlerine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu süreç onlar için hem heyecan verici hem de unutulmaz bir deneyim oldu" dedi. Müzedeki çocuk atölyesinin sorumlularından Helin Çetin, en büyük amaçlarının eğitimin sadece okulda olmadığını, aynı zamanda müzelerde de çocuklara bir etkinlik alanı oluşturmak olduğunu göstermek istediklerini ifade etti. Çetin, "Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde bir çocuk atölyesi kurduk. Çocuklar müzeye ilk geldiklerinde öncelikle bir müze gezisi yapılıyor. Müze gezisinden sonra çocuklara tarihi eserin ne olduğu, müzelerde neler bulunduğu ve tarihi eserlerin öneminin ne olduğunu anlatıyoruz. Bu anlatımın ardından çocukları atölyeye getiriyoruz. Burada çocukların sadece görerek değil, dokunarak da tarihi eserleri anlamalarını sağlıyoruz. Çocuklar buraya geliyor, onlarla birebir ilgileniyoruz ve birlikte kil çalışması yapıyoruz. Kil çalışması sayesinde çocukların tarihi eserlerin anlamını daha iyi kavramalarını sağlıyoruz" şeklinde konuştu. Çocuk atölyesi sorumlusu Nuran Candan ise çocuklara öncelikle müzede kültürel miras bilincini aşılamak adına hem müze gezisi yaptırdıklarını hem de çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiklerini aktardı. Candan, "Bu etkinliklerle amacımız, çocukların eserlerin ne olduğunu bilmelerini sağlamak, müze bilincini uyandırmak ve eserlerin nasıl korunması gerektiğini öğretmek. Ayrıca bu durumda neler yapılabileceği konusunda da bilgilendirme yapıyoruz. Kil ile yapılan çalışmalarda ise çocukların kendi eserlerini oluşturarak, bu eserlerin nasıl korunacağını ve nasıl teşhir edileceğini öğrenmelerine katkı sağlıyoruz. Gördüğünüz gibi bu kil çalışmalarıyla çocuklarda kültürel miras bilincini uyandırmaya çalışıyoruz. Etkinliklerimiz belirli aralıklarla devam edecektir" ifadelerini kullandı. Öte yandan, etkinliğe katılan tüm çocuklara rozet ve takdir belgesi veriliyor.
İstanbul Küçükçekmece’de Bâb-ı Âli’nin asırlık hafızası sergiyle gün yüzüne çıktı Küçükçekmece Belediyesi, Bâb-ı Âli’nin 100 yılı aşan basın ve yayıncılık mirasını, Emin Nedret İşli ve Alper Çeker koleksiyonundan derlenen nadir belgelerle Galeri Cennet’te sergiye açtı. Küçükçekmece Belediyesi, Türkiye basın ve yayın tarihinin kalbi olarak kabul edilen Bâb-ı Âli’nin asırlık hafızasını gün yüzüne çıkaran özel bir sergiyi Galeri Cennet’te ziyarete açtı. "Bâb-ı Âli: Matbuatın Kalbi - Emin Nedret İşli ve Alper Çeker Koleksiyonu" adıyla düzenlenen sergide, basın tarihinin 100 yılı aşan yolculuğuna tanıklık eden nadir belgeler, fotoğraflar, gazeteler, afişler, kataloglar ve arşiv materyalleri yer aldı. Sergide, Milliyet, Cumhuriyet, Son Posta ve Yarın gibi dönemin etkili gazetelerinin örnekleri ile İnkılâp, Remzi, Cihan, Tefeyyüz ve Arakel Kaspar Efendi gibi köklü yayınevlerinin antetli evrakları, zarfları, katalogları ve ticari belgeleri de yer aldı. Serginin giriş bölümünde, gazeteci ve araştırmacı Orhan Koloğlu tarafından hazırlanan Bâb-ı Âli Haritası’nın büyütülmüş ve güncellenmiş bir versiyonu ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. Bâb-ı Âli’de faaliyet göstermiş basın kuruluşları ve yayınevlerinin yer aldığı bu harita, dönemin matbuat dünyasına ışık tutan önemli bir referans niteliği taşıyor. Sergide, Ebu Ziya Tevfik Bey ailesi, Şevket Rado ve Ece Ajandaları gibi kültür hayatında iz bırakmış isim ve kurumlara ait materyaller de ziyaretçilere sunuldu. Küçükçekmece Belediyesi, sergiyle birlikte hazırlanan kapsamlı kataloğu da araştırmacıların, öğrencilerin ve meraklılarının kullanımına sunarak Bâb-ı Âli’nin zengin hafızasını kalıcı bir kaynak hâline getirdi. Serginin 21 Aralık tarihine kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebileceği bildirildi. Koleksiyon sahibi Emin Nedret İşli, "İstanbul’da yaklaşık 45 yıldır sahaflık yapan bir esnaf grubunu temsil ediyorum. Kıymetli ve kadim dostum Alper Çeker yaklaşık birkaç ay önce benim ofise gelerek bendeki yıllardır sahaflıktan dolayı toparlamış olduğum Bâb-ı Âli, yazarlar, gazeteler, afişler, mühürler, kıymetli kağıtlar, kataloglar, zarflar ve gazete kupürleri, gazetelerle ilgili, Bâb-ı Âli’yle ilgili malzemeyi Küçükçekmece Belediyesi tarafından Galeri Cennet isimli sergi salonunda sergilemek ve onun kataloğunu çıkarmak, yayınlamak istediklerini söylediler ve hem Alper Çeker’in koleksiyonundan hem benim yıllardır biriktirdiğim bu orijinal malzemelerden oluşan bir seçme nadir ve gün ışığı görmemiş, gün yüzüne çıkmamış bir takım fotoğrafların, belgelerin, kitapların, malzemelerin bir sergisini oluşturduk. Serginin ilk başında kıymetli ağabeyimiz gazeteci ve aynı zamanda devlet görevlerinde de bulunmuş olan Orhan Koloğlu Bey’in Bâb-ı Âli’yle ilgili yapmış olduğu bir haritayı da sergimize dahil ettik. Onu genişlettik, büyüttük ve çeşitli firmaları Bâb-ı Âli’deki eklemeler olarak onları da ilave ettik ve daha sonra gazeteler, Milliyet, Cumhuriyet, Yarın, Sonposta gibi birçok gazeteyi, daha sonra Bâb-ı Âli’de yayınlar yapmış, kitap katalogları çıkartmış pek çok insanı, İnkılap Kitabevi’ni, Remzi Kitabevi’ni, Cihan Kitabevi’ni, Tefeyyüz Kitabevi’ni, Arakel, Kaspar Efendi Kitabevi’ni ve buna benzer daha başka kurumları, katalogları, zarfları, antetli kağıtları, faturalarıyla gösterdik. Bazı ünlü aileleri, Ebu Ziya Tevfik Bey ailesini, Şevket Radoyu ve Ece Ajandaları ailesini ayrı ayrı yayınları ve kitaplarıyla, takvimleriyle anlatmaya çalıştık" dedi. "Türkiye’de basın geleneğinin, yayıncılığın ve kültürel üretimin 100 yılı aşan serüveni burada şekillenmiş, kuşaktan kuşağa burada aktarılmıştır" Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, "Tarihimizin en özel hafıza mekanlarından birinin, hislerini yeniden görülür kılmak için bir araya geldik. Bâb-ı Âli, adını taşıyan bu sergi sadece geçmişe dair bir hatırlatma değil, aynı zamanda Türkiye’de düşüncenin, sözün ve kamusal hayatın nasıl şekillendiğini anlatan canlı bir yolculuktur. Türkiye’de basın geleneğinin, yayıncılığın ve kültürel üretimin 100 yılı aşan serüveni burada şekillenmiş, kuşaktan kuşağa burada aktarılmıştır. Değerli katılımcılar, sizlere sunduğumuz bu çalışmada Bâb-ı Âli’nin derin hafızasına, Cağaloğlu’nun ruhuna ve İstanbul’un benzersiz kültürel dokusuna bir saygı duyuşu niteliğindedir. Bu sergideki sararmış bir gazete safhasında, bir dönemin gündemine, bir Antetli zarfta, bir yayın evinin vizyonuna, bir dizgi masasının fotoğrafında ise, emeğin alın terinin hikayesine tanıklık edeceğiz. Bu sebeple, kentimizin kültürel mirasını korumak sorumluluğuyla, yürüttüğümüz her çalışma gibi bu projede geçmişle, geleceği buluşturma ve kent belleğine saygı duymak vizyonumuzun önemli bir adımıdır. Projeyi yalnızca bir sergi olarak bırakmadık. Bâb-ı Âli’nin zengin hafızasını daha kalıcı kılmak amacıyla kapsamlı bir katalog da hazırladık. Bu kataloğu da araştırmacılara, öğrencilere ve meraklılarına uzun yıllar boyunca rehberlik edebilecek bir kaynak olarak sizlerle buluşturuyoruz. Bu çerçevede bu zengin mirası var eden tüm yazarları, gazetecileri, matbaa işçilerini ve yayıncıları saygıyla selamlıyorum" şeklinde konuştu.