GÜNDEM - 26 Kasım 2025 Çarşamba 16:03

SGK borçlanmaları için kritik günler

A
A
A
SGK borçlanmaları için kritik günler

Sosyal Güvenlik Uzmanı Yavuz Kurt, sigortalıların eksik gün sayılarını tamamlayarak emekli olabilmeleri ve sigorta başlangıcını öne çekebilmeleri bakımından hizmet borçlanmalarının önemli olduğunu ancak yıl başıyla birlikte gerek asgari ücret artışı gerekse yapılacak yeni yasal düzenleme ile borçlanma maliyetlerinin büyük ölçüde artacağını belirterek, borçlanmalar hakkında bilgilendirme bulundu.



Hizmet borçlanması nedir


Sigortalıların, askerlik, doğum, memurların ücretsiz izinleri, avukatlık stajı, tutukluluk, gözaltı, grev veya lokavt gibi nedenlerle çalışamadıkları ve sigortalı bildirimlerinin yapılamadığı sürelerin daha sonra kendileri tarafından başvuru yapılarak, SGK tarafından hesaplanan tutarı ödemeleri ile kazanabilecekleri prim ödeme günleridir.



Kimler borçlanma yapabilir


Hizmet borçlanması yapılabilmesi için kişinin daha önce memur, işçi veya esnaf statülerinden en az bir gün sigortalı bildiriminin yapılmış olması gerekir. Bu kişiler, askerlik ve yedek subay okulunda geçen sürelerini, üç çocuğa kadar (üçüncü çocukta dahil) her bir çocuk için doğum sonrası iki yıla kadar olan süreleri, memurlar ücretsiz izin sürelerini, avukatlar staj, doktorlar ise fahri asistanlık sürelerini, grev, lokavt, tutukluluk ve hükümlülükte geçen süreler ile 13 Şubat 2011 tarihinden sonra geçen kısmi süreli çalışma sürelerini borçlanabilmektedirler.



Sigortalılar elini çabuk tutmalı


Sigortalılar, günlük asgari ücret ile bu ücretin 7,5 katı arasında belirlenen prime esas kazancın yine günlük yüzde 32’sini ödemek suretiyle borçlanma yapabiliyor. Örneğin bugün için bir günlük borçlanma bedeli 4/a (SSK) sigortalıları için 277,40 TL, aylık 8 bin 322 TL, yıllık ise 99 bin 864 TL. Ancak yıl başından itibaren asgari ücretteki artışla birlikte bu tutarlara artacak. Bununla da kalmıyor. Meclis’te bulunan ve Aralık ayı içinde yasalaşması beklenen torba kanunla günlük borçlanma oranı yüzde 45’e çıkarılıyor.



Başvuru nasıl ve nereye yapılıyor


Hizmet borçlanmasına ilişkin talepler, SGK müdürlüklerinde hazır olan hizmet borçlanması başvuru belgesi veya kişinin kendisinin hazırlayabileceği borçlanma isteğini belirtir bir dilekçe ile SGK il ve merkez müdürlüklerine bizzat yapılabileceği gibi e-Devlet üzerinden de bu başvurular kolaylıkla yapılabiliyor.



İstediğim kadar süreyi borçlanabilir miyim


Sigortalılar borçlanabileceklerin sürelerin tamamını ödemek zorunda değillerdir. Yalnızca hak etmek istedikleri sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanabilmek için yeterli süreyi borçlanabilirler. Örneğin 540 gün askerlik yapmış sigortalı emeklilik için 320 güne ihtiyaç duyuyor ise sadece bu kadar günü için de borçlanma yapabilecektir.



Borçlanılan tutarlar geri alınabilir mi


Aylık bağlanmamış olması şartıyla SGK’ye yazıyla müracaat ederek borçlanmadan vazgeçilmesi mümkün. Bu durumda ödenen borçlanma tutarının tamamı faizsiz iade edilir. Ödenen paranın bir kısmının iadesi ise mümkün değildir. Sigortalılar herhangi bir süre ve bir defaya mahsus şartı olmaksızın ödedikleri borçlanma bedellerini bu kapsamda her zaman ve her defa geri talep edebileceklerdir.



Borçlanılan tutarlar ne zamana kadar ve nereye ödenmeli


Sigortalılar başvuru yaptıklarında SGK tarafından hesaplanan borç tutarı, iadeli taahhütlü olarak kendilerine bildirilir. PTT alındısının ilgiliye teslim edildiği tarih borcun tebliğ tarihidir. Bu tarihten itibaren bir ay içinde borçlanma bedelinin bankaya ödenmesi gerekir. Tebliğ edilen borcunu süresi içinde ödemeyenler ile kısmi ödeme yapanların kalan sürelerinin borçlandırılması içinse yeni başvuru yapılması gerekecektir.



Borçlanma hangi sigortalılık statüsünden sayılır


Askerlik, doğum, doktora, tıpta uzmanlık, avukatlık stajı, doktorların fahri asistanlığı, grev, lokavt süreleri, gözaltı ve tutukluluk halleri, kısmi süreli çalışanların eksik günleri, borçlanma talebi yapılan tarihte tabi olunan son sigortalılık statüsü ne ise o statüden borçlandırılır. Örneğin son olarak 4/1-a (SSK) statüsünde çalışan bir kişinin borçlandırılan süreleri bu kapsamda değerlendirilir. Zorunlu sigortalılığından sonra isteğe bağlı prim ödeyenlerin borçlanmaları halindeyse bu süreler 4/1-b (Bağ-Kur) kapsamında değerlendirilecektir.



Sigorta başlangıcı öne çekilir mi


İlk defa sigortalı olunan tarihten önceki süreler için borçlanma yapılması durumunda sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Ancak bu durum askerlik, doktora öğrenimi, tıpta doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri, fahri asistanlık, avukatlık stajı ve kişilerin kanun gereği yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmı için geçerlidir. Bir başka deyişle her borçlanma sigortalılık başlangıç tarihinizi öne çekmeyecektir.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.