EKONOMİ - 25 Ekim 2024 Cuma 09:58

Türkiye makarna ihracatında 1 milyar dolara ulaşmayı hedefliyor

A
A
A
Türkiye makarna ihracatında 1 milyar dolara ulaşmayı hedefliyor

Yediden yetmişe herkesin iştahını açan peynir, tavuk, balık, domates, kıyma, baharatlar ve soslarla çok iyi uyum sağlayan makarna Türkiye’nin önemli ihraç ürünleri arasında yer alıyor.


Türkiye, 2024 yılının 9 aylık diliminde makarna ihracatını yüzde 9’luk artışla 606 milyon dolardan 659 milyon dolara taşıdı ve dünya ikinciliğindeki yerini sağlamlaştırdı.


Türkiye’nin 2024 yılının ocak - eylül döneminde 155 ülkenin sofralarına makarna sunduğu bilgisini veren Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, Türkiye’nin 2025 yılında makarna ihracatında 1 milyar doları aşabilecek potansiyele sahip olduğunu paylaştı.


Türkiye’nin makarna ihracatı son 5 yılda yüzde 41’lik artışla 577 milyon dolardan 813 milyon dolara çıktığının altını çizen Öztürk, “Makarna ’da benzer seyri koruyarak önümüzdeki 5 yıllık vadede 1 milyar 250 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşabiliriz. Avrupa’dan Uzakdoğu’ya, Amerika’dan Afrika’ya dünyanın dört bir tarafında güçlü bir şekilde yerimizi alıyoruz. Makarna sektörümüzün ihraç pazarlarındaki çeşitlilik bizleri hedeflere ulaşma konusunda cesaretlendiriyor” şeklinde konuştu.



Japonya, ABD ve Çin makarna ihracatında ilk 10 ülke arasında


Türkiye’nin makarna ihracatında Somali 93 milyon dolarlık tutarla ilk sırada yer alırken, Venezuella 70 milyon dolarlık Türk makarnası talep etti. Gana’ya yapılan makarna ihracatı yüzde 80’lik artışla 55 milyon dolar olurken, Japonya 54,5 milyon dolarlık Türk makarnası alarak listede dördüncü sıranın sahibi oldu.


Makarna ihracatında beşinci ülke 40 milyon dolarla Togo olurken, ABD’ye makarna ihracatımız yüzde 33’lük artışla 15 milyon dolardan 20 milyon dolara tırmandı. Türkiye; Çin’e 16 milyon dolarlık, Kamerun’a 14 milyon dolarlık makarna gönderdi. Bu ülkeleri Benin, Nijer ve Irak izledi.



Türkiye makarna ihracatında 1 milyar dolara ulaşmayı hedefliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.