GENEL - 21 Eylül 2020 Pazartesi 10:24

Türkler Yunanlıları, Yunanlılar Türkleri anlattı

A
A
A
Türkler Yunanlıları, Yunanlılar Türkleri anlattı

Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr.

Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral’ın Türkiye’de ve Yunanistan’da eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği araştırma, iki toplumun birbirleri hakkındaki görüşlerini ortaya koydu. Araştırmaya katılan Türklerin ve Yunanlıların yanıtlarında dostluk ve barış çağrısı öne çıktı.


Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral’ın gerçekleştirmiş olduğu "Türk ve Yunan Halklarının Bakış Açılarıyla Türkiye-Yunanistan İlişkilerinin Analizi" başlıklı çalışma, ilk defa iki toplumu aynı araştırmada buluşturdu. Türkiye’de ve Yunanistan’da eş zamanlı olarak gerçekleştirilen araştırmada, Türklere ve Yunanlılara iki ülke arasında tarihten gelen konulara, gündemdeki sorunlara ve Türk-Yunan ilişkilerine yönelik 31 farklı soru yöneltildi. Her iki ülkenin de farklı coğrafyalarında yaşamakta olan 495 Türk ve 324 Yunanlının katıldığı araştırmada, iki toplumun hangi konularda hemfikir hangi konularda ise fikir ayrılığı içinde olduklarına dair çok çarpıcı bulgulara ulaşıldı.


Söz konusu araştırmayı, tarihsel süreçte, pek çok ortak yaşanmışlığı bulunan iki komşu ülkenin halklarının Türk-Yunan ilişkilerine bakış açılarını bilimsel bir yaklaşımla ve objektif bir perspektifle ortaya koymak için gerçekleştirdiğini belirten Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral, ulaştığı bulguların her iki topluma da bu bağlamda farklı bir vizyon sunacağına inandığını ifade etti.


Soruları kurgularken özellikle yanıtlar arasında bir korelasyon kurabilmeyi amaçladığını belirten Oral, çok ilginç eşleşmeler ve farklılaşmalar ortaya çıktığının altını çizdi.


Araştırmanın haziran ayında başladığını ve iki ay sürdüğünü belirten Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral "Araştırma soruları Yunancaya çevrildi. Türkler Türkçe hazırlanan formu, Yunanlılar Yunanca hazırlanan formu doldurdular. Araştırmaya katılanlardan kendilerine yöneltilen önermeler hakkında ’Kesinlikle katılıyorum’, ’Katılıyorum’, ’Kararsızım’, ’Katılmıyorum’ ve ’Kesinlikle katılmıyorum’ yanıtlarından birini seçerek öznel görüşlerini belirtmeleri istendi. Toplumun genel görüşünü elde edebilme adına, araştırma her iki ülkede de, farklı coğrafi bölgelerde yaşayan, farklı sosyal gruplara mensup kitleler üzerinde gerçekleştirildi. Araştırmaya katılan Türklerin yüzde 70’i daha önce Yunanistan’da bulunduğunu belirtirken, Türkiye’yi ziyaret etmiş Yunanlı katılımcıların oranı ise yüzde 61 olarak belirlendi. Araştırmada komşu ülkeden yakın görüştüğü bir dostunun olup olmadığı sorusuna Türklerin yüzde 31’i ’Evet’ yanıtını verirken bu oran Yunanistan’da yüzde 47 oldu" dedi.



Yunanlılarda savaş korkusu hakim


Yaptığı araştırmanın bazı ilginç bulgularını paylaşan Dr. Uğur Oral, "İki ülke arasında zaman zaman bir hayli gerilen iplerin bir savaşa sebebiyet verebileceğini düşünüp düşünmedikleri sorulduğunda, verilen yanıtlar ışığında, Yunan toplumunda savaş kaygısının çok daha yüksek düzeyde olduğu göze çarpıyor. Türkler ise bir savaş çıkmasına çok düşük bir ihtimal veriyor. İki ülkenin arasında savaş çıkması ihtimalinden endişe edip edilmediği sorulduğunda ’Kesinlikle katılıyorum’ yanıtı Türklerde yüzde 3 iken Yunanlılarda yüzde 19. ’Katılıyorum’ diyenler ise Türkiye’de yüzde 13, Yunanistan’da yüzde 45; yani Yunanlıların savaş ihtimaline yönelik endişesi Türklerin bu husustaki kaygılarından 4 misli daha yüksek. Araştırmaya katılan Türklerin yüzde 18’i savaşa kesinlikle ihtimal vermediğini belirtirken Yunanlılarda bu oran yüzde 4. ’Katılmıyorum’ yanıtı ise Türk katılımcılarda çok üst düzeyde, yüzde 58; aynı oran Yunanlılarda yüzde 17. Kararsız oranları ise Türkiye’de yüzde 8 iken Yunanistan’da yüzde 15" diye konuştu.



Halklar arasında sorun yok


Araştırma sonuçları ışığında iki ülke halkının görüşlerinin bazı konularda şaşırtıcı oranda benzeştiğinin, bazı hususlarda ise çarpıcı oranda ayrıştığının altını çizen Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral sözlerini şöyle sürdürdü:


"Örneğin; birçok platformda dillendirilen ’Toplumlar arasında sorun yoktur, sorunları üreten siyaset kurumudur’ yaklaşımı her iki ülke halkından da çok büyük oranda kabul görmekte. Bu önermeye Yunanlıların yüzde 44’ü Türklerin ise yüzde 42’si ’Kesinlikle katılıyorum’, Yunanlıların yüzde 38’i ’Katılıyorum’, Türklerin ise yüzde 39’ü katılıyorum yanıtını verdi. Kesinlikle katılmadığını ifade edenlerin oranı her iki ülkede de yüzde 2’ olurken, ’Katılmıyorum’ diyen Yunanlıların oranı yüzde 5, Türklerin ise yüzde 7. Kararsız olduğunu beyan eden Yunanlılar araştırmaya katılanların yüzde 11’ini oluştururken, bu oran Türklerde yüzde 10; yani bu sonuçlar ışığında, her iki toplumun da, çok belirgin bir şekilde, halkların arasında sorun olmadığını düşündüğünü söyleyebiliriz."



Türklerin yüzde 26’sı Türkiye ve Yunanistan’ın iki dost ülke olduğuna inanmıyor


Araştırmada iki ülkenin halkına, bugün itibarıyla, Türkiye ile Yunanistan’ın ’İki dost ülke’ kabul edilip edilemeyeceğinin sorulduğunu belirten Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral, "Bu önergeye Türklerin yüzde 12’si kesinlikle katıldığını belirtirken, Yunanlılar arasında bu oran sadece yüzde 2. ’Katılıyorum’ yanıtı Türklerde yüzde 33 iken, Yunanlılarda yüzde 16. Bu önermeye kesinlikle katılmayanların oranı Türklerde yüzde 2 Yunanlılarda yüzde 15. ’Katılmıyorum" yanıtını veren Türklerin oranı yüzde 24 iken, bu oran Yunanlılarda yüzde 44. Kararsızların oranı ise Türkiye’de yüzde 29, Yunanistan’da yüzde 23; yani Türklerin yüzde 26’sı Türkiye ve Yunanistan’ın iki dost ülke olduğuna inanmazken, bu oran Yunanistan’da yarıdan fazla, yüzde 59. Bu sonuç ışığında, Türklerin Yunan toplumunu dost olarak algılama eğiliminin Yunan toplumunun Türkleri dost olarak algılama oranının çok daha üzerinde olduğu dikkat çekiyor. Yarınlarda barışa yönelik umutlar yüksek peki, yarınlarda Türkiye ve Yunanistan iki dost ülke olabilir mi? Bu soruya gerek Türklerin gerekse Yunanlıların verdiği yanıtlardaki artı yöndeki artış önemli bir bulgu. Bugün itibarıyla iki ülkenin dost olduğuna inanan Türklerin oranı yüzde 45 iken yarınlarda iki ülkenin çok daha iyi dost olacağına inanan Türklerin oranı yüzde 51. Aynı şekilde bugün iki ülkenin dost olduğunu düşünen Yunanlıların oranı yüzde 18 iken yarınlardan umutlu olan Yunanlıların oranı büyük artış göstererek yüzde 43’e ulaşıyor. Bu veriler iki ülke arasındaki dostluk algısının yarınları adına umut verici" diye devam etti.



"İki ülke arasında coğrafi yakınlıktan ötürü turizm faaliyetleri çok yoğun yaşanmakta"


Dr. Uğur Oral, araştırmada iki toplumun birbirlerine güvenmediği bulgusunun da net bir biçimde ortaya çıktığının altını çizdi. Oral, "Türkiye veya Yunanistan bir başka ülkeyle sorun yaşadığında, iki komşu ülke müttefik olabilir mi? Türklerin yüzde 74’ü böyle bir duruma ihtimal vermiyor. Aynı şekilde, Yunan Halkının da yüzde 70’i Türkiye ile Yunanistan’ın müttefik iki ülke olabileceğine inanmıyor. İki toplumun üzerinde buluştuğu hususlardan bir tanesi de her iki ülkede de Türk-Yunan ilişkilerinin düzelmesini istemeyen fanatik bir grubun mevcudiyeti. Araştırma sonuçlarına göre Yunan toplumunun yüzde 76’sı, Türklerin ise yüzde 67’si ülkelerinde böyle bir kesimin mevcudiyetini kabulleniyor. İki komşu ülke arasında, coğrafi yakınlıktan ötürü, turizm faaliyetleri çok yoğun yaşanmakta" şeklinde konuştu.



Adalar, kıta sahanlığı sorunu ve Kıbrıs


Araştırmaya katılan Türklere ve Yunanlılara iki ülke arasında öne çıkan sorunlar hakkındaki düşünceleri de soruldu. İki toplumun da bu konuda ortak düşünce içinde olduğunu belirten Dr. Uğur Oral, "Adalar ve kıta sahanlığı sorununun iki ülke arasında önemli bir kriz kaynağı olduğunu belirten Türklerin oranı yüzde 96 iken Yunanlılar arasında aynı görüşü savunanların oranı yüzde 92. Kıbrıs sorununun bir diğer önemli kriz kaynağı olduğunu belirten Türklerin oranı yüzde 91 iken bu oran Yunanlılarda yüzde 90. Bu yüksek yüzdeler, Türk Yunan ilişkilerinin gelişmesi bağlamında bu iki sorunun ivedilikle çözüm beklediğini gösteriyor" şeklinde aktardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Osmangazi Belediyesi’nden çocukların içlerini ısıtan dayanışma Osmangazi Belediyesi, Turgut Yılmazipek Yatılı Bölge Ortaokulu’ndaki öğrenciler için mont, bot ve eşofman takımı yardımıyla yüzlerindeki gülümsemeye katkı sağladı. Toplumsal duyarlılık anlayışıyla hareket eden Osmangazi Belediyesi, Osmangazi Belediyespor Kulübü ve Mercedes Benz Team 16 Bursa Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ile birlikte anlamlı bir dayanışmaya imza attı. Yaklaşan kış mevsimi sebebiyle Osmangazi ilçesindeki Turgut Yılmazipek Yatılı Bölge Ortaokulu’ndaki öğrenciler için mont, bot ve eşofman takımı yardımı yapıldı. Organizasyonda renkli etkinlikler de gerçekleşirken, öğrenciler keyif dolu anlar geçirdi. Sosyal sorumluluk projelerine devam ettiklerini kaydeden Osmangazi Belediyespor Kulübü Başkanı Fatih Karayılan, "Çocuklarımıza kışlık kıyafetlerini giydireceğiz. Çocukların mutluluğuyla, mutlu olmak için buradayız" dedi. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a destekleri sebebiyle teşekkür eden Mercedes Benz Team 16 Bursa Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Ramiz Yıldırım ise, "Yaklaşık 130 çocuğumuz var. Her birinin bot, mont ve eşofman takımlarında bizlere destek olan Osmangazi Belediyesi’ne, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a ve Osmangazi Belediyespor Kulübü Başkanı Fatih Karayılan’a çok teşekkür ediyorum. Burada çocukların mutluluğunu paylaştık" ifadelerini kullandı. Turgut Yılmazipek Yatılı Bölge Ortaokulu Müdürü Hüseyin İçal da, Osmangazi Belediyesi’ne, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a ve Osmangazi Belediyespor Kulübü Başkanı Fatih Karayılan’a teşekkürlerini sundu.
Aydın Başkan Künkcü’den TÜRMOB’a tepki Aydın Esnaf Odaları Birliği (AYESOB) Başkanı Muhammet Ali Künkcü, 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği üzerinden TÜRMOB’un esnaf ve sanatkar odalarını hedef alan açıklamalarının açık bir itibarsızlaştırma girişimi olduğunu belirterek tepki gösterdi. Esnaf ve sanatkar odaları olarak, esnafı, meslek mensuplarını ve meslek kuruluşlarını karşı karşıya getirmeye çalışan anlayışı reddettiklerini vurgulayan Künkcü, tüm tarafları sağduyuya, uzlaşıya ve ortak akla davet etti. Aydın’da 52 bin esnafın bağlı bulunduğu 82 odanın çatı kuruluşu olan Aydın Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AYESOB), 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne eklenen geçici madde kapsamında bilgilendirme toplantısı düzenledi. AYESOB Salonu’nda düzenlenen toplantıya AYESOB Başkanvekilleri Yüksel Sabancı ve Salih Kozalı ile oda başkanları ve odaların genel sekreterleri katıldı. Toplantıda konuşan AYESOB Başkanı Muhammet Ali Künkcü, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) esnaf ve sanatkar odalarına yönelik açıklamalarına sert tepki gösterdi. "TÜRMOB haddini aşmış" Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Künkcü, "Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından, 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gerekçe gösterilerek esnaf ve sanatkar odalarını hedef alan açıklamalar, haddini aşmış, meslek sınırlarını zorlayan ve kamuoyunu yanıltan bir boyuta ulaşmıştır. Esnaf odalarını yetersizlik, denetimsizlik, sorumsuzluk hatta ’hiçbir teknik bilgisi olmayan ve oy kaygısıyla hareket eden yapılar’ olarak göstermeye çalışan bu yaklaşımı kesin bir dille reddediyoruz" dedi. "26 yıldır bu görevi yapıyoruz" Esnaf ve sanatkar odalarının keyfi yapılar değil, 5362 sayılı Kanun ile kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğuna vurgu yapan Künkcü; "Bugüne kadar yüz binlerce esnafın kayıt altına alınmasında, belge düzeninin yerleşmesinde ve kamu ile esnaf arasında köprü kurulmasında hayati görevler üstlenmiştir. Esnaf odalarını ’teknik yeterliliği olmayan yapılar’ gibi göstermek, bilinçli bir itibarsızlaştırma ve algı oluşturma çabasından başka bir şey değildir. Bu söylem, meslek kuruluşu ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. 1999 yılında başlanan basit usulle vergilendirmeyle ilgili muhasebe kayıtları, 26 yıldır biz esnaf ve sanatkarlar odaları bünyesinde tutulmaktadır. Bugüne kadar tüm kanunlara uyumlu olarak odalarımızca yürütülen bu faaliyet hiç yokmuş yada yapılmamış gibi bugün serzenişte bulunulmasına anlam veremiyoruz. Dün esnafımızın muhasebe işlerini nasıl yapıyorsak bugün de aynı titizlikle devam edeceğiz. Amacımız muhasebecilerle rekabet değil, esnafımıza hizmet vermektir" diye konuştu. "Tebliğ, mali müşavirleri devre dışı bırakmak değil" Açıklamalarına devam eden Künkcü, "Muhasebecilerin bugün serzenişte bulunduğu basit usulden deftere geçecek olan esnafların muhasebe kayıtları zaten odalarımızda tutulmaktaydı. Muhasebecilerin sanki bürolarından mükellef çalmışız yada gelir kaybına uğratmışız gibi feryat etmelerine anlam veremiyoruz. 586 sayılı tebliğ ile amaçlanan, mali müşavirleri devre dışı bırakmak değil, küçük sermaye ile ayakta kalmaya çalışan esnafın gerçek usule geçiş sürecini kolaylaştırmak, kayıt dışılıkla mücadeleyi güçlendirmek ve esnafı ağır mali yüklerin altında ezdirmemektir. Gerçek usule geçişle birlikte e-fatura, e-defter ve dijital uygulamaların zorunlu hale gelmesi, altyapısı, dijital okuryazarlığı ve mevzuat bilgisi sınırlı olan milyonlarca esnaf açısından ciddi uyum sorunları doğuracaktır. Bu gerçek görmezden gelinemez" ifadelerini kullandı. "Bu dili kullananlar kendilerini sorgulamalı" Denetim yetkisinin dün olduğu gibi bugün de Vergi İdaresi Başkanlığı’na ait olduğuna dikkat çeken Künkcü; "Esnaf odaları denetçi değildir, rehberdir, yönlendiricidir, kolaylaştırıcıdır. Yetki sınırları tebliğ ve ilgili mevzuatla açıkça belirlenmiştir. Ayrıca tebliğ açık hüküm içermektedir. Yapılacak işlemler, 3568 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş meslek mensuplarının çalışması veya gözetimi altında yürütülecektir. Buna rağmen ’başıboşluk, denetimsizlik ve hukuksuzluk’ iddialarının dile getirilmesi, ya mevzuat bilgisizliğini ya da kasıtlı bir çarpıtmayı göstermektedir. Esnaf odalarını ’oy kaygısıyla hareket eden yapılar’ olarak nitelendirmek, iftira niteliğinde, ağır ve kabul edilemez bir suçlamadır. Esnaf odaları, günlük siyasi hesaplarla değil, kanun, mevzuat ve kamu yararı doğrultusunda görev yapan kurumlardır. Bu dili kullananların, önce kendi söylemlerinin ciddiyetini sorgulaması gerekmektedir" diye konuştu. "Küçük esnafın sırtına bindirilen hiç bir maliyet, kamu yararı adı altında meşrulaştırılamaz" Tartışmaların özünde kamu yararı değil, yetki alanı ve ekonomik çıkar endişesi bulunmakta olduğunun altını çizen Künkcü; "Küçük esnafın yaşadığı gerçek sorunları yok sayarak yapılan açıklamaların, vergi adaletiyle ya da kayıt dışılıkla mücadeleyle ilgisi yoktur. Artık şu soruların açıkça sorulmasının zamanı gelmiştir. Mükellef fakirken, muhasebeci zenginleşiyorsa burada bir adaletsizlik yok mudur? Her ay muhasebe ücreti ödeyen, her yıl defter tasdik ücreti vermek zorunda kalan esnaf varken, defter tasdiki adı altında, gerçek bedelin kat kat üzerinde ücretler hangi gerekçeyle alınmaktadır? Bu uygulamalar bugüne kadar sorgulanmamış olabilir ancak bundan sonra sorgulanacaktır. Küçük esnafın sırtına bindirilen hiçbir maliyet, kamu yararı adı altında meşrulaştırılamaz. Bir diğer önemli konu da şudur. Kişinin avukatsız kendini savunma hakkı anayasal bir hakken, TÜRMOB’un fiilen zorunlu aracı haline getirilmesi açıkça hukuk devleti ilkesiyle çelişmektedir. Bu ayrıcalıklar ne zaman, nasıl ve hangi yetkiyle verilmiştir? Bu sorular da bundan sonra sorgulanacaktır. Esnaf ve sanatkar odaları olarak, bu alanlarda gerekli hukuki ve kurumsal mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimizi ifade ediyoruz" dedi. "Esnaf ağırbaşlıdır, sabırlıdır ancak haksızlığa boyun eğmez" Esnafın uysal olmadığını dile getiren Künkcü, "Altını özellikle çiziyoruz, esnaf uysal değildir. Esnaf ağırbaşlıdır, sabırlıdır ancak haksızlığa boyun eğmez. Esnaf odaları, esnafın kurduğu ve onun adına konuşan kurumlardır. Sağduyuludur ama teslim olmaz. Küçük esnaf krizlerle boğuşurken, siz ne zaman yanında oldunuz, ne zaman yük paylaştınız? Bu kadar ağır bir vergi denetimine karşı ne zaman tepki gösterdiniz ve karşı çıktınız? Mükellefler bu kadar ceza yerken sizler neredeydiniz? Bugün yapılan yüksek perdeli açıklamalar, geçmişteki sessizlikle açıkça çelişmektedir. Bu nedenle esnafın sabrı zayıflık, esnaf odalarının ve birliklerin sağduyusu da asla teslimiyet olarak görülmemelidir" diye konuştu. "İş birliği ve ortak aklı tercih etmelidir" Esnaf ve sanatkar odaları olarak, esnafın kayıt dışına itilmesine, küçük işletmelerin ağır maliyetler altında ezilmesine, odaların haksız ve mesnetsiz şekilde itibarsızlaştırılmasına asla izin vermeyeceklerini sözlerin ekleyen Künkcü; "Bu düzenleme esnafın lehinedir. Geri adım atılmasını isteyenler, önce küçük esnafın gerçek sorunlarını konuşmalı, tehditkar, ayrıştırıcı ve küçümseyici bir dil yerine iş birliği ve ortak aklı tercih etmelidir. Esnafı, meslek mensuplarını ve meslek kuruluşlarını karşı karşıya getirmeye çalışan bu anlayışı reddediyor, tüm tarafları sağduyuya, uzlaşıya ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz. Devletimizin bize verdiği görevleri dün olduğu gibi bugünde layıkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Toplantı, AYESOB Muhasebe Danışmanı Selim Özbayrak’ın katılımcılara yaptığı teknik bilgilendirme sunumunun ardından sona erdi.
Bursa Öldürüp intihar etmişti, kızıyla yanyana toprağa verildi Bursa kızını öldürdükten sonra intihar eden baba kızıyla yanyana toprağa verildi. Olay, 14 Aralık saat 22.30 sıralarında Osmangazi ilçesine bağlı Ovaakça Mahallesi Yayla Sokak’ta bulunan 3 katlı bir binada meydana geldi. Yakınlarının eve girmesiyle giriş kattaki dairede 28 yaşındaki Kübra Aybey’in yatakta hareketsiz halde olduğu, çatı katında ise babası 55 yaşındaki Nazmi Aybey’in asılı olduğu görüldü. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, baba ve kızın hayatını kaybettiğini belirledi. Bursa Adli Tıp Kurumu’nda yapılan ön incelemede genç kızın boğularak öldüğü, babanın da ası suretiyle intihar ettiği belirlendi. Nazmi Aybey’in oto tamircisi olduğu, kızı Kübra Aybey’in ise özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştığı öğrenildi. Ailenin 3 katlı binada birlikte yaşadığı, mahalle sakinlerinin Nazmi Aybey’in son günlerde durgun ve içine kapanık bir ruh hali sergilediğini ifade ettiği belirtildi. Kübra Aybey’in ise bilinen herhangi bir sorununun olmadığı kaydedildi. Otopsi işlemlerinin ardından baba ve kızın cenazeleri, öğle namazına müteakip merkez Ovaakça Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ovaakça Mezarlığı’nda yan yana defnedildi. Cenaze töreninde aile yakınları ve mahalle sakinleri gözyaşlarına boğuldu. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.
Muğla Muğla’da afet bilinci meydanlara taşındı İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), kuruluşunun 16. yıl dönümünü Türkiye genelinde olduğu gibi Muğla’da da çeşitli etkinliklerle kutladı. Muğla’nın Menteşe ilçesinde düzenlenen programlarda, vatandaşlara afet farkındalığı aşılanırken kurumun modern afet yönetimi kapasitesine dikkat çekildi. Kutlama programı kapsamında Muğla İl Afet ve Acil Durum Müdürü İshak Cindioğlu, Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık’ı makamında ziyaret ederek kurumun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ziyaretin ardından Sınırsızlık Meydanı’nda kurulan etkinlik alanına geçildi. AFAD İl Müdürü Cindioğlu ve Vali Yardımcısı Murat Sarı, meydanda AFAD ve sivil toplum kuruluşları tarafından açılan stantları gezerek gönüllülerle bir araya geldi. Gün boyu süren etkinliklerde AFAD gönüllüleri aktif rol aldı. Vatandaşlara, afet öncesi hazırlık süreçleri, muhtemel bir afet anında doğru müdahale yöntemleri, AFAD bünyesinde yürütülen güncel projeler hakkında detaylı bilgilendirmeler yapıldı. Toplumun afet direncini artırmayı hedefleyen stantlar, her yaştan Muğlalı’dan yoğun ilgi gördü. Günün anlam ve önemine ilişkin açıklamalarda bulunan İl Müdürü İshak Cindioğlu, AFAD’ın 2009 yılından bu yana kat ettiği mesafeye vurgu yaptı. Cindioğlu; "AFAD, sadece afet sonrası müdahaleyle değil, risk azaltma ve eğitim çalışmalarıyla bütüncül bir sistem inşa etmiştir. Bugün modern teknolojik altyapımız ve tecrübeli saha ekiplerimizle yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası arenada da örnek gösterilen bir kurum haline gelmenin gururunu yaşıyoruz. Can ve mal kaybını en aza indirmek için bilimsel veriler ışığında çalışmaya devam edeceğiz. Görevi başında hayatını kaybeden mesai arkadaşlarımızı rahmetle anıyor, daha güçlü yarınlar için eşgüdüm içerisinde üretmeyi sürdürüyoruz" dedi.