GENEL - 20 Nisan 2018 Cuma 15:23

HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan KBÜ’de konferans verdi

A
A
A
HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan KBÜ’de konferans verdi

Karabük Üniversitesinde düzenlenen “Küreselleşme, Sosyal Sorunlar ve Hak-İş” konulu konferansta Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan öğrencilerle buluştu.

Karabük Üniversitesinde düzenlenen “Küreselleşme, Sosyal Sorunlar ve Hak-İş” konulu konferansta Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan öğrencilerle buluştu.


15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İbrahim Kürtül ve Prof. Dr. Mustafa Yaşar, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız, Karabük Üniversitesi Genel Sekreteri Lütfü Köm, Çelik-İş Sendikası Şube Başkanı Ulvi Üngören, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.


Programın açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Kürtül, küreselleşme konusuna değinerek, “Dün akşam dünyanın diğer ucunda kimler tarafından ne şekilde üretildiğini bilmediğim bir gıdayı bugün sabah yanı başımızdaki bakkalda bulabiliyoruz. Bu müthiş bir küreselleşme örneği, müthiş bir tüketim ağı var. Dünyanın şu anda resmi olarak giydiği tek tip bir kıyafet var. Japonya’dan Amerika Birleşik Devletlerine kadar insanın giydiği kıyafet tek tip. Küreselleşmenin şu anda dünyada en çok zarar verdiği dil İngilizce dilidir. Dünyada konuşulan İngilizce ile İngiltere’deki o klasik İngilizce arasında dağlar kadar fark var. Yani bu küreselleşmeden herkes nasibini alıyor” diye konuştu.


Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan konuşmasının başında 1976 yılında kurulan Hak-İş Konfederasyonu hakkında bilgi vererek Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonlarından biri olduğunu ve bünyesinde yaklaşık 650 bin işçi üyesi olduğunu söyledi. Sendikalar için demokrasinin çok önemli olduğunu vurgulayan Arslan,“Milli bir konfederasyon olarak kurulan Hak-İş, yerli ve milli, bu toprakların ürünü olan aynı zamanda evrensel ilkeleri kendi ilkeleri kabul eden evrensel bir sendika” dedi.


“Hak-İş, hem 28 Şubat sürecine hem 12 Eylül darbesine karşı demokrasiden yana tavır aldı”


Türk endüstri ilişkiler sistemine farklı bir bakış açısı getirmesi açısından Hak-İş’in özgün bir konfederasyon olduğunu ve kurulduğu tarihten bugüne çeşitli zorluklarla karşılaştığını belirten Arslan, “Konfederasyon daha 4 yaşındayken 12 Eylül darbesiyle muhatap oldu. Çok ağır bir faturaydı. Gerçekten bir neslin heba edildiği 12 Eylül darbesinin en ağır faturalarından birisini Hak-İş ödedi. Bunun sonucunda dört yıl faaliyetimiz durduruldu. Sendikalarımızın faaliyetleri durduruldu, faaliyetlerimiz yasaklandı. 1984 yılından sonra yeniden bir yola koyulduk. Tam belli bir aşamaya Hak-İş’i taşırken 1990 yılların sonunda 28 Şubat süreci ile karşılaştık. O süreçte bizim için çok zor bir süreçti. Sendikal mücadelenin sadece belli alanlara hapsedildiği bir dönemi yaşadık. Bizim gibi sivil, demokratik, evrensel değerlere sahip milli iradenin yanında yer alan kuruluşlara karşı büyük bir operasyon başlatıldı. Hak-İş, hem 28 Şubat sürecine hem 12 Eylül darbesine karşı demokrasiden yana tavır alarak hep duruşunu, istikametini korumaya devam etmiştir” diye konuştu.


Hak-İş’in yenilikçi tutumundan bahseden Arslan, “Küreselleşmenin önümüze koyduklarıyla yüzleşmeli, yeni şeyler üretmeli, yeni şeyler söylemeliyiz” diye konuştu. Arslan konuşmasına şu sözlerle devam etti:


“21. yüzyıla girerken 20. yüzyılda sendikal hareketinde en temel tartışma alanlarından bir tanesi özelleştirmeydi. Küreselleşme, ülkelerin pozisyonları yeniden dizayn etmeyen çalışan bir yapı önümüze koydu. Burada Hak-İş farklı bir yerde durmaya çalıştı. Dedik ki, ‘Biz özelleştirmeye ideolojik olarak cepheden karşı olamayız. Eğer küreselleşme şartları biz bu noktaya getirdiyse bunu görmezden gelemeyiz. Ama biz özelleştirmelere yeni bir yaklaşım getirebiliriz. Mesela ilk özelleştirilen bütün KİT’lerde üretim devam etmeli, istihdam korunmalı ve artarak devam etmeli.’


“Karabük’ün ayağa kalkma öyküsü, Hak-İş’in özelleştirme konusunda ki ezberleri yıkmasıyla yeniden ortaya çıkmıştır”


Arslan, Türkiye’de doksanlı yıllarda özelleştirme tartışmaları büyük bir hızla devam ederken Hak-İş’in buna yönelik çözümler ortaya koyduğunu aktararak konuşmasını şu sözlerle sürdürdü;


“Doksanlı yıllarda Kardemir’in özelleştirmesi değil kapatılması kararı verilmişti. O karara karşı Hak-İş olarak ‘Bu fabrikayı kapatmayın, bu fabrikayı Karabük sanayicileri, esnafı, Kardemir’de çalışanlar ve Karabük’ün belli çevreleriyle birlikte biz işletelim dedik.’ Sendika nasıl bir iş veren olur diye kıyamet koptu. Halbuki sendika burada herhangi bir şekilde mal sahibi veya fabrikanın ortağı olmuyor işçiler ortağı oluyordu. Kardemir’de çalışan arkadaşlarımızın hissesinin yer aldığı bir modeli kapatılmış bir fabrikayı biz yeniden ayağa kaldırarak ortaya koyduk. Bugün Kardemir yatırım yapan, yeni ürünler hedefleyen, ray üreten Türkiye’nin gurur kaynağı, yüzde 20 ihracatını Amerika’ya yapan devasa bir kuruluşumuz. Biz eğer o dönemde böyle bir inisiyatif almasaydık, fabrika kapatılmasın fabrikayı biz alalım demeseydik Kardemir ile beraber maalesef Karabük’te yok olacaktı. Bir şehrin ayağa kalkma öyküsü, Hak-İş’in özelleştirme konusunda ki ezberleri yıkmasıyla yeniden ortaya çıkmıştır.”


“Hak-İş, taşeron meselesinde tarihi bir mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmanın gururunu yaşıyor”


Arslan taşeron meselesinde Hak-İş olarak 2007 yılında örgütlenme sürecinin başlatılarak taşeron işçilerin kadro mücadelesini 2014 yılında yeni bir aşamaya taşıdıklarını ve 81 ilden Ankara’ya davet edilen binlerce taşeron işçinin katılımıyla büyük bir kampanya başlattıklarını ifade etti. Taşeron şirketlerde çalışan işçilerin kadro sorununun çözümü için sendikal örgütlülüğünü sağlamak gerektiğini ortaya koyduklarını dile getiren Arslan, “Taşeron işçilerle sendikalaşma konusunda bir diyalog kuruldu. İşçilerle görüşerek taşeron işçiliğinin aslında bir modern kölelik sistemi olduğunu söyledik. İşçilerinde sendikal harekete destek vermesini istedik. Biz bu süreci adım adım ilerlettik. Fiilen taşeron şirketlerde çalışan tüm işçilerin kadro mücadelesini başlatmıştık. Verilen büyük mücadeleler sonucunda taşeron işçilerimiz kadrolarına kavuştu. Hak-İş, taşeron meselesinde tarihi bir mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmanın gururunu yaşıyor” diye konuştu.


Konferansın sonunda ise hediye takdimi ve kurayla öğrencilere ödül verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya tarımının sorunları konuşuldu Malatya Tarım Platformu üyelerinin katılımı ile gerçekleşen istişare toplantısında kentin tarım sektöründeki sorun ve sıkıntıları konuşuldu. Malatya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinde gerçekleşen toplantıya Tarım Platformu üyeleri olan birlik başkanları, dernek başkanları, kooperatif başkanları, kadın girişimcileri, örnek yetiştiriciler ve teknik personeller katıldı. Programda bir konuşma yapan Tarım Platformu ve Birlik Başkanı İhsan Akın, "Burada bulunmamızın asıl amacı sorunlarımızı konuşmak, istişare etmek ve çözüm önerileri sunmak. Proje, hibe ve destekler ile ilgili görüşerek üreten ve üretime katkıda bulunan herkesin yanında olmak istiyoruz. Bundan sonraki süreçlerde de her platformda üreticilerimizin yanında olarak onlara destek olmaya devam edeceğiz" dedi. Gıda ve su olmadan hiçbir canlının yaşayamayacağını ifade eden Akın, "İsraf eden iflas eder, üreten hükmeder anlayışıyla üretmemiz ve üretene her alanda ve her anlamda destek olmamız gerekmektedir. Burada bizler bazı zamanlarda olduğu gibi yerel yöneticilerimizden de büyük destekler bekliyoruz. İlgili kurum ve kuruluşlarında elini değil bedenini taşın altına koyması gerekmektedir. Üretime ve üretmeyen insanlarımızı daha çok yönlendirmemiz için her koşulda hangi şartta olursa olsun destek verip yardımcı olmamız gerekmektedir" diye konuştu. Açılış konuşmasının ardından söz alan katılımcılar da yaşadıkları sorun, sıkıntı ve eksiklikleri dile getirdiler. Üreticilere verilmesi gereken desteklerden bahseden katılımcılar, proje ve yapılması gerekenlerle ilgili kurum ve kuruluşların kendilerine destek olmalarını istediler. Başkan İhsan Akın ise gerekli yerlere sorunları ve sıkıntıları ileteceklerini belirterek bu tür konuların yakın takipçisi olacaklarını söyledi.
Malatya Geçit: “Çağdaş yaşam koşullarına sahip bir Yeşilyurt inşa edeceğiz” ‘Başkanım Yanımda’ projesi kapsamında Kaynarca Mahallesi’nde düzenlenen istişare toplantısında mahalle sakinleriyle bir araya gelip, talepleri yerinde dinleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, ilçenin 81 mahallesinin gelişmişlik seviyesini aynı düzeye çekip, tüm vatandaşların yaşam kalitesini artıracaklarını söyledi. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’in ev sahipliğinde Sabri Akdağ Kültür ve Sanat Merkezinin ön kısmında düzenlenen istişare ve değerlendirme toplantısına AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı, Yeşilyurt Belediyesi Meclis Üyeleri ve Yeşilyurt Belediyesi Başkan Yardımcıları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, AFAD, MASKİ, AKSA Doğalgaz ve TEDAŞ Yetkilileri, Kaynarca Mahalle Muhtarı Mehmet Güner ile çok sayıda vatandaş katıldı. Toplantının oldukça verimli geçtiğini söyleyen Kaynarca Mahalle Muhtarı Mehmet Güner, “Vatandaşlarla bire bir irtibata geçerek sorunları yerinde dinleyen ve çözüm üretmeye gayret eden Belediye Başkanımıza tüm mahalle sakinleri adına teşekkürlerimi sunuyorum. Mahallemiz İlhan Başkanı seviyor ve kendisine umut bağlamıştır. İnşallah güzel işler yapılacak, bizler buna inanıyoruz” dedi. AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı ise, "İlçemizin her noktasının gelişimi bizim için önemlidir. Çevre yolunun alt tarafı diye tabir edilen tüm yaşam alanlarının hak ettiği değere kavuşması içinde ne gerekiyorsa yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Yeşilyurt’ta deprem yaralarını sarmak adına başlattıkları planlı, sistemli ve koordineli çalışmalara vatandaşların taleplerine göre şekil verdiklerini ifade eden Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit ise en büyük hedeflerinin daha güzel ve daha çağdaş yaşam koşullarına sahip bir Yeşilyurt inşa etmek olduğunu söyledi. Yeşilyurt’un her noktasına kaliteli ve kalıcı hizmetler götürmek için özveriyle çalıştıklarını ifade eden Başkan Geçit, ortak amaçlarının 81 mahallenin tamamının yaşam kalitesini aynı düzeye getirmek olduğunu söyledi. “Ayırmadan, ayrıştırmadan, var gücümüzle Yeşilyurt için çalışıyoruz” sözleriyle konuşmasını devam ettiren Başkan Geçit, Yeşilyurt’u yeniden inşa ederken her türlü yenilikçi fikre açık olduklarını hatırlatarak, “İlçemizin 81 mahallesi bizim için ayrı bir değer ve kıymet taşımaktadır. Bizim öncelikli hedefimiz ilçemizin tüm yaşam alanlarının gelişmişlik düzeyini aynı seviyeye getirmektir. 81 mahallemizin aynı kalitede hizmetlere kavuşmasıyla birlikte bütün hemşerilerimizin güzel, modern ve yaşanabilir alanlarda güvenli bir hayat sürmesidir. Belediyedeki ekiplerimizle, il ve ilçe teşkilatlarımızla ve kurum temsilcilerimizle hemşerilerimizin her daim emrindeyiz. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız büyük depremler yüreğimizi dağladı, büyük acılar yaşadık ancak bize radikal dönüşüm fırsatı da getirdi. Deprem bölgelerini önceleyen ve çok büyük yatırımların bu bölgeye gelmesini sağlayan merkezi hükümetimizin de destekleri neticesinde ilçemizin dört bir tarafındaki deprem yaralarını el birliğiyle sararak, gelecek nesillere daha müreffeh, daha yaşanabilir bir ilçe emanet etmek için çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Başkan Geçit, hep birlikte hareket ederek güzel işlerin altına imza atacaklarını da ifade ederek, “Kaynarca ile bu bölgemizin sorunlarını ve çözüm yollarını hep birlikte ele aldık, iletilen sorunların çözümü için hemen harekete geçeceğiz. Bu birliktelik ve ortak gayretle Kaynarca Mahallemizi ileriye taşıyarak, daha iyi bir yaşam alanı haline getirmek için kararlıyız. Vatandaşımızın memnuniyeti için ne kadar çalışsak azdır, bize duyulan güveni boşa çıkarmamak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. ‘Başkanım Yanımda’ projemiz ile de vatandaşlarımızın ayağına kadar giderek, sorunları bire bir dinliyoruz, hep birlikte çözüm yollarını ele alıyoruz, çok verimli görüşmeler yapıyoruz. ‘Hemşerilerimizle Birlikteyiz’ demek, sadece yan yana olmak değil, birbirimize değer katmayı, zor zamanlarda birlikte mücadele etmeyi ve mutlu anları paylaşmayı içermektedir. Bu birlik, bugün ve gelecekte güç ve kararlılıkla yol almamızı sağlayacaktır, buna eminiz. Çünkü biz bu yola çıkarken Yeşilyurt’u iki yıl içerisinde yeniden ayağa kaldıracağız diye sözler verdik, bu sözü yerine getirmek içinde ne gerekiyorsa yapıyoruz, durmak asla yok haftanın yedi günü 24 saat Yeşilyurt için çaba sarf ediyoruz” diye konuştu. Kaynarca mahalle sakinlerinin taleplerini paylaştıkları ‘Başkanım Yanımda’ projesi çerçevesinde gerek Yeşilyurt genelinde gerekse de Kaynarca bölgesinde yapılacak yeni düzenlemeler, imar plan uygulamaları ve rezerv alanlarla ilgili karşılıklı fikir alış verişin de bulunuldu. Mahalle sakinlerinin tek tek söz alarak talep ve isteklerini paylaştıkları toplantıda Yeşilyurt ilçesindeki rezerv alanları, afet konutları, alt yapı çalışmaları ve imar planlamalarına ilişkin olarak mahalle sakinlerinin taleplerine detaylı yanıtlar verildi.
Bolu Yangından geriye sadece 120 lirası ve 7 köpeği kaldı Bolu’nun Göynük ilçesinde iki katlı ahşap evde çıkan yangında ev ve eşyalar kullanılamaz hale gelirken, kumbara olarak kullanılan pet şişedeki 120 TL zarar görmedi. Maddi kayıp yaşayan ev sahibinin tek tesellisi ise, "Onlar benim dünyam" dediği 7 köpeğin yangından etkilenmemesi oldu. Sünnet köyü Yapraklı Mahallesi’nde ikamet eden Mehmet Alataş’a ait iki katlı ahşap evde gece saatlerinde yangı çıktı. Dumanları fark eden Alataş yangına kendi imkanlarıyla müdahale etti, vatandaşlar ise 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulundu. Adrese gelen itfaiye ekipleri, evde soğutma çalışması yaptı. Ev ve eşyalar kullanılamaz hale gelirken, Alataş’ın kumbara olarak kullandığı ve bir miktar para biriktirdiği pet şişe zarar görmedi. Şişenin içerisinde toplamda 120 TL olduğu öğrenildi. Tüm evi ve eşyaları küle dönen Alataş’ın tek tesellisi ise beslediği 7 köpeğin yangın sebebiyle zarar görmemesi oldu. Gece saatlerinde uyuduğu sırada koku duyduğunu söyleyen Mehmet Alataş, "Dışarıya çıktım. Dışarıda bir şey olmadığını görünce yeniden içeri girdim ve tavanda hafif bir duman fark ettim. Ateşi gördüm. Kesim motoru ile çatıdaki ahşap parçasını kestim. Yangın söndürme tüpleri de vardı. İkisi de doluydu. Yangını söndürmemde tüpler çok etkili oldu" dedi. Yangında eşyalarının kullanılamaz hale geldiğini ancak kumbara olarak kullandığı pet şişesinin yanmadığını ifade eden Alataş, "Mutfak dolabının altında duruyordu. Herhalde mutfak dolabı yanmasını engellemiş. Elime geçen bozuk paraları biriktiriyordum. Paralarım yandı, hiç param kalmamıştı" diye konuştu. "Onlar benim dünyam" Mehmet Alataş bahçesinde 7 köpek beslediğini de belirterek, "Köpeklerin her gün yemeklerini, sularını veririm. Bu memlekette herkes bilir. Bunlar benim çocuklarımdır. Çok şükür köpeklere bir şey olmadı. O zaman çok üzülürdüm. Onlar benim dünyam, her şeyim" ifadelerini kullandı.