GENEL - 01 Ağustos 2018 Çarşamba 14:02

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:

A
A
A
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karabük Polis Eğitim Merkezi Müdürlüğü yemin törenine katıldı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karabük Polis Eğitim Merkezi Müdürlüğü yemin törenine katıldı. 2018-19/2 . dönem polis özel harekat yemin törenine katılan Soylu, Hakkari’de PKK’lı teröristlerin önceden tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düşen astsubayın eşi Nurcan Karakaya ve 11 aylık oğlu Mustafa Bedirhan Karakaya’nın ailesine baş sağlığı diledi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari’de PKK’lı teröristlerce gerçekleştirilen saldırıda astsubayın eşinin ve oğlunun şehit düşmesinin ardından gözyaşlarıyla konuşarak, “Güya adalet için şu Karabük’ten geçerek Ankara’dan İstanbul’a, ’Sırtımızı PKK’ya yasladık’ diyen adamlarla kolkola yürüyenler var. Seçim öncesi gidip bunları hapishanede ziyaret eden, bunların cezaevinden çıkması lazım diyenler vardı. Şimdi ben bunlardan bir şey duymak istiyorum. Kendim için değil insanlık adına biraz onurları, haysiyetleri kalmıştır diye düşünüyorum. Milletin karşısına çıkıp, ’Allah bu PKK’nın da ona destek verenlerin de belasını versinler’ diyecekler mi diyemeyecekler mi? Onun cevabını istiyorum. Bu ülkenin vatandaşı olarak şu ülkeye borçlarıdır ve bizim hakkımızdır” ifadelerine yer verdi.



“Aslında bugün size çok başka bir konuşma yapacaktım"


Spor salonunda yapılan törende konuşan Bakan Soylu, “Aslında bugün size çok başka bir konuşma yapacaktım. Türkiye 2002’den beri büyük bir değişim geçirdi. Birilerinin bundan nasıl rahatsız olduğunu, 15 Temmuz ihanetinden sonra bu aziz milletin, bu asil milletin, devletine, topraklarına, namusuna nasıl sahip çıktığını anlatacaktım. Sizlere bu ülkede artık kanıksanmaya başlayan, belki de herkesin istemeyerek ne yapalım diye kabul etmeye başladığı sorunların nasıl üzerine gidildiğini, trafikle, uyuşturucuyla, terörle nasıl kıran kırana bir mücadele edildiğini anlatacaktım. Sadece bu yıl 57’si üst düzey olmak üzere 827 PKK’lıyı, hatta sabahleyin aslanlarımız yine Şırnak’ta bir üs bölgemize Kuzey Irak’tan saldırmaya çalışan 5 PKK’lının da iflahını kesti onları etkisiz hale getirdi. Toplam 832 PKK, 241 DEAŞ’lıyı, 16 tane de aşırı sol terör örgütleri mensubunu nasıl etkisiz hale getirdiğimizi yılbaşından bu yana 13 bin 215 uyuşturucu satıcısını nasıl cezaevine tıktığımızı anlatacaktım. Bizim evlatlarımızın ürettiği yerli malı İHA’lar ile nasıl operasyon yaptığımızı, etrafımızdaki coğrafyadan ülkemize gelen denizlerimizde göçmenlerimize nasıl el uzattığımızı, sınırlarımızda yakaladığımızı, denizlerde nasıl hayat kurtardığımızı anlatacaktım. Türkiye’de yıllarca kronikleşmiş sorunların üzerine gittiğimizi, bir yandan içimizdeki FETÖ cerahatini, öte yandan Türkiye’nin bölgesinde Kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde nasıl bir güç haline geldiğimizi, dünyanın artık kimseye süper güç falan demediğini, süper güç masallarını artık dinlemediğini anlatacaktım. Ve size yeni Türkiye’yi yarınlarımızı, hayallerimizi, umutlarımızı ve ayaklarımızın üzerinde nasıl durduğumuzu anlatacaktım. 21. asrın başından itibaren Türkiye’nin her gün daha fazla güçlendiğini anlatacaktım. Demokrasimizin nasıl güçlendiğini, Türkiye’nin artık darbe akımları ile yönetilmeyeceğini, yarınlara yönelik umutlarımızı, beklentilerimizi, Türkiye’nin bu yeni dönemde daha fazla zenginleşeceğini Ortadoğu’ya nasıl barış getireceğini anlatacaktım. Bunların hepsi gerçektir. Doğrudur. Bunları başka zaman yine size anlatmak Allah bize nasip eder” diyerek sözlerine başladı.



Astsubay ile telefon görüşmesini aktardı.


Bakan Süleyman Soylu, Yüksekova ilçe merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Büyükçiftlik beldesi Susak Deresi mevkisinde üs bölgesinde görevli astsubay eşi Serkan Karakaya’yı ziyaretten dönen Nurcan Karakaya (25) ve yanındaki 11 aylık oğlu Mustafa Bedirhan Karakaya’nın PKK’lı teröristlerin önceden tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düşmesi olayıyla ilgili de astsubay ile yaptığı telefon görüşmesini şöyle aktardı:


“Dün aldığımız haber konuşmamı tamamen değiştirdi. Bugün sorumluluklarımızı, vicdanımızı, bu üniformalarımızı hangi sorumluluklarla giydiğimizi, bu kürsülere hangi sorumluluklarla çıkılması gerektiğini konuşacağız. Bu törenden çıktıktan sonra Cumhurbaşkanımızla birlikte Sivas’a gideceğiz. Orada içine kor ateş düşmüş yürekler var. Orada iki tane şehit cenazesi var. Onların cenaze merasimine katılacağız. Şehitlerimiz asker mi, polis mi, koruyucu mu? Hayır. Bir tanesi gencecik bir anne, diğeri de O’nun 11 aylık tertemiz evladı. Kıymetli astsubayımıza dün olayın akabinde hemen görüştük. Çelik gibi bir iradesi vardı. Bana dedi ki ’Bayramda geldiğim, kalan üst bölgesi var ya. O Ramazan bayramında. Hanım oraya benim yanıma gelmek istedi. Çocukla beraber. Başımıza böyle bir iş geldi. Vatan sağ olsun.’ Çıktığınız yolun, nasıl bir yol olduğunu, bu topraklarda neyi ifade ettiğini, şuralarda sizi Ayetel Kürsiler ile beraber zırh etmeye çalışan annelerinizle, babalarınızla, kardeşlerinizle, adım attığınızda sizi İhlaslarla, Fatihalarla donatmaya çalışan bu büyük milletimizle, bu asil milletimiz de neyi ifade ettiğini herhalde en güzel, en anlamlı şekilde dün astsubayımın o kahraman cümleleriyle ifade edebiliriz.”



“Amerika 5 bin tır gönderip de PKK’yı, PYD’yi orada besleyecekmiş”


Avrupa’da yıllardır teröristlere destek verenler olduğunu, Amerika’nın da 5 bin tır silah gönderip PKK ve PYD’yi destekleyeceğine yönelik sözlerini hatırlatan Bakan Süleyman Soylu, “Hiç bir şeyden korkmayın. Amerika 5 bin tır silah gönderip de PKK’yı, PYD’yi orada besleyecekmiş. Avrupa onlara destek verecekmiş. Bilesiniz ki Avrupa’da, Amerika bunların arkasında oldu. Sizin gibi kahraman arkadaşlarımız, askerimiz, jandarmamız, koruyucumuz bu toprakları onlara zindan etti, mezar etti, onlara gerekli cevabı en şiddetli şekilde verdi. Asker olan, eşini görev yerinde ziyaret etti dönerken yola kurulan pusuda şehit oldu. Batı’da Avrupa’da yıllardır bu teröristlere destek verenler, ülkelerinde oturma hakkı verenler, gösteri yapma hakkı verenler, siyasi sığınma taleplerini ikiletmeyenler anında kabul edenler, 5 bin tır silah gönderenler, profesyonel katilleriyle bunlara akıl verenler, taktik verenler, destek verenler, okyanus ötesinden adamlarını gönderenler, Kandil’de PKK’nın katillerine eğitim verenler, devletleri üzerinden buraya para gönderip Anadolu coğrafyasının birliğini ve beraberliğini bozmaya çalışanlar, şu ayyıldızlı bayrağıma göz dikenler, askere, polise pusu kurmamışlar, bir anne ve 11 aylık bebeğine pusu kurmuşlar” diye ifade etti.



“Kimsenin Türkiye’nin terörle mücadelesinde söyleyebilecek tek sözü yoktur”


Bakan Soylu, PKK’nın bebek katili olduğunu da söyleyerek, “Kimsenin Türkiye’nin terörle mücadelesinde söyleyebilecek tek sözü yoktur. Bu cinayetin görmezden gelme, üstü örtülü yanı yoktur. Artık hiç birisi ne bizim operasyonlarımıza, ne mahkemelerimize, ne yargımıza laf söyleyebilir, ne de kiminle ortaklık yapacağımıza, kiminle alışveriş yapacağımıza laf söyleyebilir. PKK 40 yıl önce de bebek katiliydi, liderinden, kurucusundan en altına kadar PKK’nın alayı dün de bebek katiliydi, bu gün de bebek katilidir. PKK ile kol kola kim girmiş herkes, her grup bu katliama ortaktı, bu gün de ortaktır. Hiç merak etmeyin. Annesiyle beraber sadece ailesini değil, bu aziz milleti orada kucaklamak için orada beklemektedirler. Biz inanıyoruz ki onlar şu anda aramızdadırlar. Çünkü biz onlar öldüğünü zannederiz. Ama onlar diridirler ve bizimle birliktedirler. Dünya bu konuda dün de ikiyüzlüdür, bu gün de ikiyüzlüdür. Kimse kimseyi kandırmasın. Kimsenin terörle mücadele ettiği falan yoktur. Kimse Ortadoğu’ya on bin kilometre öteden terörle mücadele için gelmiş değildir. Bilakis kendi askerinin canı yanmasın diye teröristlere destek verip, Ortadoğu’yu yağmalamak isteyen bir akıl bu gün masum insanlara bu acıları yaşatmaktadır. Türkiye ne ile karşı karşıya kaldığın görmektedir. Ama bugün dünden bir farkımız vardır. Allah’a hamdolsun, bu gün kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Türkiye terörle mücadelede geri dönülmez bir yola girmiştir. İşte zorlarına giden budur. Bize parmak sallıyorlar, tehdit ediyorlar. Para etmiyor. Çünkü Türkiye artık eski Türkiye değildir. Ve en büyük ortakları PKK bugün can çekişmektedir. Bu gün kanlı ortaklarını kurtarmak istiyorlar ama başaramayacaklar. Şimdi benim burada bir beklentim var. Bir şey istiyor ve bunu görmek istiyorum. Sandığa gittiğim zaman oy pusulasında PKK’nın sözcülüğünü yapan partileri görmüştüm. O partilere oy isteyen, ‘1 Oy bize, 1 oy şu partiye aman barajı geçsin’ diye seçmenine akıl veren partileri görmüştüm. Vicdanen burada söylüyorum, onlara soruyorum. Ne zamandan beri sustum ve tek bir söz söylemedim. partilere söylüyorum. Trabzon’da Eren Bülbül’ü şehit eden, oradaki astsubayı şehit eden o hainin, alçağın cenazesine giden 4 tane milletvekilinin gördüler de rahat ettiler mi? Etmediler mi? Onu sormak istiyorum. Yazıklar olsun” diye konuştu.



“Milletin karşısına çıkıp, ’Allah bu PKK’nın da ona destek verenlerin de belasını versinler’ diyecekler mi diyemeyecekler mi? Onun cevabını istiyorum”


CHP’nin adalet yürüyüşünü üstü kapalı hatırlatan Bakan Soylu, “Güya adalet için şu Karabük’ten geçerek Ankara’dan İstanbul’a, ’Sırtımızı PKK’ya yasladık’ diyenlerle kolkola yürüyenler var. Seçim öncesi gidip bunları hapishanede ziyaret eden, bunların cezaevinden çıkması lazım diyenler vardı. Şimdi ben bunlardan bir şey duymak istiyorum. Bu mevkiler, bu makamlar geçer. Benden önce de İçişleri Bakanı vardı benden sonra da İçişleri Bakanı olacak. Eğer makamlar ve mevkiler ’Aman birileri rahatsız olacak’ diye içimizdekileri söylemeye engel oluyorsa bilesiniz ki engel olamayacak. Doğru olduğuna inandığımız, vatandaşımız gönlünü bastırıp sabrıyla beklediği her şeye ortak olmak zorundayız. Kendim için değil insanlık adına biraz onurları, haysiyetleri kalmıştır diye düşünüyorum. Milletin karşısına çıkıp, ’Allah bu PKK’nın da ona destek verenlerin de belasını versinler’ diyecekler mi diyemeyecekler mi? Onun cevabını istiyorum. Bu ülkenin vatandaşı olarak şu ülkeye borçlarıdır ve bizim hakkımızdır. Biz burada polisimizle, askerimizle, jandarmamızla, koruyucumuzla, yetmedi vatandaşımızla, 11 aylık bebeğimizle, annelerimizle acı üstüne acı yaşarken artık kimin artık hangi safta olduğunu adam gibi söylesin istiyorum. Bunlar 4-5 gün önce öğretmenlerimiz kura çektiler. Bir kızımız şöyle bir laf etti, ’Allah’a şükür Batman’a tayinim çıktı.’ Bu ne demektir biliyor musunuz? Bundan yıllar önce Şırnak’a tayini çıkan, Batman’a tayini çıkan öğretmenlerimiz ’Acaba ben ne yapacağım’ diyordu. Şimdi Aybüke öğretmenimizin şehit olduğu yere, Şırnak’a giderek bu ülkenin evlatlarını yetiştirebilmek için güle oynaya gidiyorlar. Amerika bu sana kapak olsun. Bu ülkenin üzerine bu anlayışla gelerek bizi pes ettireceğini zannedenler, bir casus Rahip üzerinden Türkiye’ye diz çöktürmeyi çalışacağını zannedenler bilesiniz ki Türkiye’nin gücünü bundan sonra daha kudretli ve kuvvetli görecekler. Hiç kimsenin endişesi olmasın, öyle kolay değil” şeklinde konuştu.



“kol kola yürüdükleri o adamların katil olduğunu, terörist olduğunu kendileri söylesinler”


Bakan Süleyman Soylu, Karabük’ün ardından Sivas’a şehit cenazesi törenine katılacağını ekleyerek sözlerini şöyle tamamladı:


“Buradan çıkıp o cenazeye inşallah katılacağız. Ben aynı zamanda iki evlat sahibi babayım. Bir şehit eşiyle konuşurken nasıl ezildiğimi, o insanın acısını nasıl hissettiğimi iyi bilirim. Şimdi istiyorum ki kendi kitlelerine, kol kola yürüdükleri o adamların katil olduğunu, terörist olduğunu kendileri söylesinler. Ama biliyorum söyleyemeyecekler ve yine kıvıracaklar. Kim ne yaparsa yapsın bizim yolumuz bellidir. Bu vatan bizim, ben sizlerle sadece yüreğimdeki acıyı paylaştım. Yoksa ne bu millet ne de bu devlet acizdir. Güçlüdür, metindir, bir yola girmiştir ve bu yoldan asla dönecek değildir. 15 Temmuz ihanetinin üzerinden 3 ay geçmişti. 10 bin özel harekatçı alacağız dedik. Alacağımız sayının neredeyse 30 katı başvurdu. Bu gün de 3 bin 386 kardeşimiz yemin edip göreve başlayacak. Bu meslek zenginlik ve rahatlık vadeden bir meslek değildir. Canı cebinde gezilen bir meslektir. İşte bu 30 katlık başvurunun tek bir izahı vardır, bu aziz millet, asil millet evlatlarına helal süt emdirmişlerdir. Bizim en büyük gücümüz, millet. Allah bu salondaki herkesten razı olsun. Zor ve meşakkatli bir yola girdiniz. Sizin evlatlarınızın milletin gönlündeki makamı, sevgisi, duası bilesiniz ki parayla satın alınabilecek gibi değildir. Allah sizlerden razı olsun bu güzel çocuklar yetiştirdiniz, bu milletin emrine verdiniz. Asla unutmanızı istemediğim bir şey var. Bu gün şehit olan Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği Mustafa Bedirhan’ı asla unutmayın. Bu mesleği niçin yaptığınızı, bu üniformayı niçin giydiğinizi asla unutmayınız.”


Yemin törenine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Karabük Valisi Kemal Çeber, TBMM Eski Başkanı Mehmet Ali Şahin, AK Parti Karabük Milletvekilleri Cumhur Ünal ve Niyazi Güneş, KBÜ Rektörü Refik Polat, Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, Karabük İl Emniyet Müdürü Mehmet Emin Akay ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra protokol üyeleri ve mezun olan özel harekat polislerinin aileleri katıldı.


Mezunlar, konuşmaların ardından yemin törenini gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Su ve kanalizasyon ekibi 14 bin 554 kanal açtı Düzce Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü, 2025 yılında 14 Bin 554 kanal açma, 8 Bin 505 vidanjör hizmetinin yanı sıra vatandaşların içme suyuna erişiminin kolaylaştırılması ve kanalizasyon problemlerinin çözümüne yönelik hizmetlerini aksatmadan yerine getirdi. Düzce Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü tarafından 01 Ocak – 31 Aralık 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen hizmetleri kapsayan 1 yıllık döneme ait faaliyet raporunu kamuoyu ile paylaştı. İçme suyu başta olmak üzere 63 mahalle genelinde hatların tamir, bakım ve onarımlarının yanı sıra yeni hat açılması hizmetlerini de aralıksız şekilde yerine getiren müdürlük, söz konusu dönemde 14 Bin 554 adet kanal açma hizmetini yerine getirirken, hizmet sahası dahilinde 8 bin 505 adet vidanjör çekim hizmetini de gerçekleştirdi. Müdürlük, 486 adet kanalizasyon parsel bağlamasını da yaparken, kanalizasyon ana hat ve parsellerde meydana gelen 303 arızanın da giderilmesini sağladı. Aynı dönem içerisinde 19 bin 962 metre kanalizasyon hattı çeken müdürlük ekipleri, 804 adete kanalizasyon ızgara açma, temizleme, yükseltme işlemini de uygun şekilde gerçekleştirdi. Sağlıklı bir ortamda vatandaşlara içme suyu ulaştırılması için de hassasiyetle hareket eden müdürlük, 13 Bin 965 metre içme suyu hattı yeni hat çekme ve 5 bin 648 metre hat yenileme işlemini tamamladı. Müdürlüğe bağlı ekipler, meydana gelen içme suyu ana hat ve parsel arızalarına yönelik yaptığı çalışmayla 2 bin 824 arızanın giderilmesini de sağladı. Yağmur suyu hatlarının döşenmesi noktasında da tüm imkanlarını sahaya yansıtan ekipler, 5 bin 313 metrelik hat döşenmesini sağlarken, 729 baca açma ve yükseltme işleminin yanı sıra 160 parsel yükseltme işlemini de 2025 yılının aynı döneminde yerine getirdi.
Antalya Kendini bulmak için dava açan beş isimli adama istinaftan umutları yeşerten karar Antalya’da doğumunda adı ve cinsiyeti yanlış yazdırılmasıyla başlayan hatalar zinciri nedeniyle yaşamı boyunca 5 farklı isimle anılan Ersin Akbaş’ın, emekli olabilmek için açtığı isim tespiti ve 20 yıldır süren iş kazası davaları istinaf mahkemesinden döndü. Yeniden yargılama yolunun açılmasıyla birlikte Akbaş’ın hem emeklilik hem de iş kazasının tespiti yönündeki umutları yeniden yeşerdi. Akbaş, "İstinaftan kararın döndüğünü öğrendiğim gün dünyalar benim oldu. 21 yıl sonra hayallerim yeniden yeşerdi. 60 yaşındayım ama adalet er ya da geç yerini buluyor" dedi. Antalya’da yaşayan 60 yaşındaki Ersin Akbaş’ın yaşamı, doğumunda nüfusa Ergün ismiyle ve kız olarak kaydedilmesiyle başlayan hatalar zinciri nedeniyle tam anlamıyla bir hukuk ve bürokrasi mücadelesine dönüştü. Kısa süre sonra nüfus kaydı düzeltilse de yanlışlıklar eğitim, askerlik ve çalışma hayatı boyunca devam etti. İlkokul diplomasını Ersun ismiyle alan Akbaş’ın itirazı sonrası verilen ikinci diplomada bu kez isminin Ergin olarak yazıldığı ortaya çıktı. 1986-1987 yılları arasında iddiasına göre 18 ay askerlik görevini kendi adıyla yapan Akbaş, 1990’daki Körfez Krizi sonrası ilan edilen seferberlik kapsamında ikinci kez askere çağrıldı ve bu kez Ersün ismiyle askerlik yaptı. Beş farklı isimle geçen 60 yıl Ergün, Ersun, Ergin, Ersün ve son olarak mevcut kimliğindeki Ersin Akbaş ismiyle 60 yıl boyunca yaşamını sürdüren Akbaş, bu durum nedeniyle sosyal güvenlik primi ödemelerinde, iş bulma süreçlerinde ve resmi kayıtlarda ciddi sorunlar yaşadı. Emekli olabilmek için avukatıyla birlikte Antalya 9. İş Mahkemesi’ne isim tespiti ve iş kazası tespiti davası açıldı. Zonguldak SGK’ya yazılan müzekkereye verilen yanıtta, Akbaş’ın annesi Şerife Akbaş’ın belirtilen tarihlerde vergi mükellefiyetine dair kaydına rastlanmadığı bildirildi. Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkeme, istinaf yolu açık olmak üzere davanın reddine karar verdi. 1992’ye ait belge umutları yeniden yeşertti Davadan sonra Akbaş’ın kardeşi, Zonguldak Çaycuma Vergi Dairesi’nden önemli bir belgeye ulaştı. Belgede, 01.05.1992 tarihinde işe başlama ve 31.12.1997 tarihinde işi terk bilgileri yer aldı. Ayrıca Akbaş’ın, annesi yanında çalıştığı dönemde vergi mükellefi olduğuna dair kayıtlar bulundu. Belgenin avukatına ulaştırılmasının ardından Ersin Akbaş, isim tespiti ve emeklilik umuduyla istinaf mahkemesine itirazda bulundu. 20 yıldır süren iş kazası mücadelesi Ersin Akbaş, ayrıca 2005 yılında çelik imalatı yapan bir iş yerinde çalışırken iş kazası geçirdi. İddiaya göre sigortasız çalıştırıldığı iş yerinde, kamyona demir yükleyen vincin halatları koptu. Yere düşen demirlerden biri Akbaş’ın kafasına isabet etti. Baygın halde hastaneye kaldırılan Akbaş’ın geçirdiği kazanın, "kendisi düştü" denilerek hastane kayıtlarına normal kaza olarak geçirildiği, SGK’ya ise kaza hakkında herhangi bir bildirim yapılmadığı öne sürüldü. Tedavisi tamamlanan Akbaş’ın gözünde yüzde 70 görme kaybı oluştu. Sigortasız çalıştırıldığını ve kazanın iş kazası olarak bildirilmediğini öğrenen Akbaş, isim tespit ve iş kazası tespiti davası açtı. Ancak kazanın tek tanığı olan çalışma arkadaşının dava sürecinde hayatını kaybetmesiyle birlikte, 20 yıldır süren hukuk mücadelesinde iş kazasını bir türlü ispatlayamadı. Reddedilen iş kazası davası da istinafa taşındı. İstinaftan bozma kararı çıktı İsim tespiti ve iş kazası davaları istinaf mahkemesine taşınırken, her iki dosya da bozuldu. Dosyalar yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderildi. Akbaş’ın avukatı Nuray Ertem, kararın ardından yeniden yargılama yolunun açıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Ersin Bey’in isim karışıklığı nedeniyle ispat edemediğimiz iş kazası ve isim tespit davaları istinaftan döndü. Karar lehimize bozuldu. Yeniden yargılama yapılacak. İş kazasıyla ilgili yeniden dava açma imkanımız doğdu. İsimdeki yanlışlık düzeldiği anda hizmet tespiti davasının da önü açılacak. İstinaftan dönmesi dolayısıyla, iş kazasının tespitine karar verilirse tazminat alma imkanı da olacak. Tazminat davası açacağız ve Ersin beyi mutlu edeceğiz. Şu anda SGK kayıtlarında Ersin, Ersün, Ersun ve Ergün olmak üzere farklı isimler görünüyor. Bu nedenle hizmet birleştirmesi yapılamıyordu. Bu karar emsal niteliğinde." "21 yıl sonra hayallerim yeniden canlandı" İstinaf kararının ardından konuşan Ersin Akbaş ise yaşadığı duyguyu şu sözlerle anlattı: "İş kazasıyla ilgili dava yaklaşık 21 yıl sonra istinaftan geri döndü. Açılan davaların bundan sonra daha hızlı ilerleyeceğine inanıyoruz. En azından kendimizi mahkemede kabul ettirebileceğimizi düşünüyorum. Davalardan birisi, 2005 yılında geçirdiğim iş kazasıyla ilgiliydi. O dönemde işe Ersün Akbaş ismiyle başlamıştım ve dava da bu isimle açılmıştı. 2006 yılında ise resmi olarak Ersin Akbaş oldum. Yaklaşık 20-21 yıldır Ersin Akbaş olarak yaşıyorum. Belgeler ve bilgilerle, avukatımızın desteğiyle ismimizin tespitini sağlamayı amaçlıyoruz. İsimleri birleştirebilirsek emeklilik hakkımız da doğacak. Emekli olmak sadece bir hayal değil, belki de gerçek olacak. 60 yaşındayım. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorum ama umut ediyorum. İstinaftan kararın döndüğünü öğrendiğim gün dünyalar benim oldu. Bugüne kadar birinin beni arayıp ‘istinaftan karar geri döndü’ dediğini hiç duymamıştım. Adaletin er ya da geç yerini bulduğuna inanıyorum. 21 yıl sonra hayallerim yeniden yeşerdi. 21 yıl sonra da olsa, 30 yıl sonra da olsa adalet yerini buluyor. 60 yıl sonra da İnşallah bir gün isimlerimiz birleştirilir ve emekli olurum. O günü de görmeyi diliyorum."
Kocaeli Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi ilk 20’de Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te ilk 20 üniversite arasına girdi. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025, üniversiteleri 67 farklı gösterge üzerinden değerlendirdi. Raporda, "eğitim ve öğretim", "araştırma-geliştirme", "proje ve yayın", "uluslararasılaşma", "sürdürülebilirlik ile topluma hizmet ve sosyal sorumluluk" olmak üzere 5 ana kategori altında toplandı. Yapılan değerlendirmelerde Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nin performansı dikkati çekti. Yapılan açıklamada Üniversitenin, 3 bin 927’den 4 bin 756’ya yükselen toplam öğrenci sayısıyla bir yılda yaklaşık yüzde 21 büyüme kaydettiği bildirildi. Ayrıca, akademik ve idari personel artışıyla da kurumun, hem eğitim kapasitesinin hem de operasyonel gücünün genişletildiği ifade edildi. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Türkiye Üniversite Deneyim Araştırması (TÜDA) sonuçlarına göre öğretim üyesi memnuniyeti, erişilebilirlik ve uluslararasılaşma kategorilerinde Türkiye’nin ilk 20 üniversitesi arasında yer aldı. Araştırma bulgularına göre Üniversite, yüzde 79,57’lik erişilebilirlik oranıyla 9’uncu, yüzde 79,41’lik öğretim üyesi memnuniyet oranıyla ise 18’inci sırada kendine yer buldu. Yüzde 16,41’lik yabancı uyruklu öğrenci oranına ulaşan Üniversite, bu alanda da ilk 20’ye girdi. Ayrıca, bilimsel bilginin yaygınlaşması adına Web of Science veri tabanındaki yayınların yüzde 73,17’sinin açık erişimli olması, kurumu bu kategoride Türkiye 18’incisi yaptı. Üniversiteden yapılan açıklamada, elde edilen başarıda Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Talip Emiroğlu ve Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas ile akademik ve idari kadronun katkılarına dikkat çekilerek, kurumun öğrenci deneyimi ve bilimsel görünürlükte çıtayı yükselttiği kaydedildi.
Erzurum Erzurum Tarih Başkanı Özdem Özden: "Sarıkamış bir yiğitlik destanıdır" Erzurum Tarih Derneği Başkanı Ömer Özden, Sarıkamış’ın vatanları için donarak can veren binlerce askerimizin şehadete erdiği bir yiğitlik destanı olduğunu söyledi. Başkan Özden, "Vatan için fedakarlığın, azmin ve kararlılığın göstergesi, ’Sarıkamış Harekatı’dır" dedi. Mehmetçiğin, zorlu iklim ve arazi koşullarında, cesaret ve kararlılıkla hareketi zorlu hava koşullara rağmen üstün cesaretle yürüttüğünü ifade eden Tarih Derneği Başkanı Ömer Özden, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesinde 22 Aralık 1914 - 05 Ocak 1915 tarihleri arasında yaşanan Sarıkamış Harekatı, zor hava şartlarına aldırmadan vatanları için donarak can veren binlerce askerimizin şehadete erdiği bir yiğitlik destanıdır. Mehmetçik, zorlu iklim ve arazi koşullarında, cesaret ve kararlılıkla hareket ederek hiçbir mazeretin ardına saklanmaksızın, vatanına ve istiklaline kastedenlere karşı kendilerini siper etmiştir. Dondurucu soğuk ve tipi altında şehit olurken bile kol kola giren ve ebediyete bu şekilde yürüyen Mehmetçiğin bu acı destanı bir fedakarlık ve kahramanlık örneği olduğu kadar, birlik ve kardeşlik dersidir. "Türk ordusu Rus ordusuna karşı başarılı mücadeleler vermiştir" Kafkas Cephesinin en önemli harekâtı olan Sarıkamış Harekâtı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kaybedilen toprakları geri almak ve Rusların Doğu Anadolu’yu işgalini engellemek için yapılmıştır. Kafkas Cephesi genellikle Türk ordusunun başarısız olduğu ve ağır kayıplar verdiği Sarıkamış Harekâtı ile hatırlanır, Sarıkamış Bir Yiğitlik Destanıdır. "Sarıkamış Harekatı en büyük kara harekâtı olarak tarihe geçmiştir" Kafkas Cephesinde Kasım ayında yapılan Köprüköy ve Azap muharebelerinde Türk ordusu Rus ordusuna karşı başarılı mücadeleler vermiştir. Buna rağmen harekâtın başarısız olmasına sebep olan birkaç neden vardır. 22 Aralık 1914’te başlayan harekâtın planlandığı gibi gitmemesinin en önemli nedenlerinden biri Türk askerinin hazırlıklı olmadığı sert kış şartlarıdır. -40 dereceye kadar düşen hava sıcaklığı Türk Ordusunun ağır kayıplar vermesine sebep olmuştur. Türk askerinin inançla, azimle, bıkmadan ve usanmadan mücadeleye devam etmesi büyük ümitlerle girişilen harekâtın başarılı olmasına yetmemiştir. Sarıkamış’ta 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehit verdik. Donarak şehit olan 60 bin askerimiz 1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars’ı Ruslardan geri almak için harekata katılmışlardı. Milletimizin değişmez karakteri olan bağımsızlık ve özgürlük için canlarını feda ettiler. ’Mübarek Şehitlerimizin ölümsüzlük destanıdır.’ Sarıkamış Harekâtı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde yaşanan ilk ve en büyük kara harekâtı olarak tarihe geçmiştir. Bu harekât bizlere Mehmetçiğin vatanı için her şartta gözünü kırpmadan mücadeleye hazır olduğunu bir kez daha göstermiştir. 22 Aralık 1914 yılında gerçekleştirilen Sarıkamış Harekâtı, aynı zamanda vatan, millet, bayrak ve hürriyet gibi kutsal değerler uğruna vazifeye koşan Mübarek Şehitlerimizin ölümsüzlük destanıdır. Mehmetçik, Birinci Dünya Savaşı’nda Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı Sarıkamış Harekatı’nda; canını dişine takıp imanla, inançla, azimle, yılmadan karlı dağları aşmak için mücadele etmişse de çok hazindir ki; kar, soğuk ve fırtına geçit vermemiş, düşmanla karşı karşıya gelemeden 60 bini donarak olmak üzere 78 bin Mehmetçiğimiz Allahuekber Dağları’nda şehit olmuştur. Zorlu iklim ve arazi şartları sebebiyle düşmandan daha çok kayıp verdiğimiz bu amansız mücadelede; Mehmetçik, hiçbir mazeretin ardına saklanmaksızın vatanına ve istiklaline kastedenlere karşı çelikten sinesini siper etmiştir. Büyük kayıplar verilse de vatan uğruna çıkılan bu yoldan asla geri dönmeyi düşünmemiştir. Bugün bu kahramanların hatırası, her Türk vatandaşının yüreğinde bir gurur kaynağı olarak yaşamaktadır. Bu mücadelenin kutsallığı ve kahraman askerlerimizin cesareti bizlere de büyük sorumluluklar yüklemiştir. Bugün de bizler bu fedakârlığın bilincinde olarak onların izinde birlik ve beraberlik içinde vatan uğruna her durumda çalışmak zorundayız. Geleceğimizi inşa edecek gençlerimze, Sarıkamış ruhu işlenmeli, onlara bu şuuru vermeliyiz. Zira dün olduğu gibi bugün de yarın da bizi istiklalimizden ve istikbalimizden mahrum etmeye çalışacak dâhili ve harici düşmanlarımız hep olacaktır. Onlara karşı mücadele etmenin en güçlü ve etkileyici yolu şan, şeref ve zaferlerle dolu yüce ve şanlı tarihimizin doğru anlatılması olacaktır. Vatanın bağımsızlığı ve milletimizin hürriyeti için canını feda eden bu kahramanları, bizler her zaman saygı, minnet ve dualarla anmaya devam edeceğiz. Millî Mücadele ruhunu dizeleriyle ölümsüzleştiren, milletimizin derdini iliklerine kadar hissetmiş, vatan sevgisini yüreğine ilmek ilmek işlemiş ve kalemiyle aziz milletimizin umudu olmuş, bağımsızlık mücadelemizin temel taşı, İstiklal Marşı’mızın değerli şairi, fikir ve dava adamı Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün 89. yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet, derecesi âli olsun. Erzurum Tarih Derneği olarak, Bu vesileyle, Sarıkamış’ta bu vatan için gözünü kırpmadan şehadete yürüyen harekatının kahraman ismi Enver Paşa olmak üzere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, şanlı askerlerimizi, ve yurdun her köşesinde kahramanlık örneği göstererek adını tarihe yazdıran tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, Sarıkamış Harekâtı’nın 111’nci yıl dönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz."
İstanbul Siemens Healthineers, TÜRKRAD 2025’te görüntülemenin geleceğini ve sürdürülebilir teknolojilerini paylaştı Siemens Healthineers, TÜRKRAD 2025’te sürdürülebilir görüntüleme teknolojileri ve yapay zekâ destekli çözümleriyle radyolojinin geleceği hakkında bilgi verdi. Şirket, klinik verimlilik, hasta deneyimi ve çevresel sürdürülebilirliği bir araya getiren yeniliklerini sektör profesyonelleriyle buluşturdu. Siemens Healthineers, Türk Radyoloji Derneği tarafından bu yıl 46’ncısı düzenlenen Ulusal Radyoloji Kongresi’nde (TÜRKRAD) sağlık profesyonelleriyle bir araya geldi. Antalya’da gerçekleşen ve Türkiye’nin en büyük radyoloji buluşmalarından olan TÜRKRAD 2025 kapsamında şirket, görüntüleme alanındaki sürdürülebilir teknolojilerini, klinik iş akışlarını destekleyen yenilikçi çözümlerini ve yapay zekâ destekli yaklaşımını sektör profesyonelleriyle buluşturarak katılımcılara görüntülemenin geleceğine dair kapsamlı bir deneyim sundu. Kongre boyunca sektör paydaşları, Siemens Healthineers’ın MR, bilgisayarlı tomografi, anjiyografi, mamografi ve ultrason alanlarında sunduğu çözümleri yakından inceleme fırsatı buldu. Neredeyse sıfır helyum ile çalışan MR çözümünden, mamografide görüntü kalitesi ve hasta konforunu bir arada sunan sisteme; girişimsel radyoloji ve kardiyovasküler uygulamalarda yüksek hassasiyet ve optimize edilmiş doz yönetimi sağlayan teknolojilerden, farklı klinik ihtiyaçlara yönelik geniş bir ultrason portföyüne kadar pek çok çözüm kongre katılımcılarıyla buluştu. Siemens Healthineers’ın klinik verimliliği ve hasta deneyimini odağına alan çözümleri, enerji ve kaynak kullanımını optimize eden, çevresel etkiyi azaltan tasarımlarıyla öne çıktı. Bu teknolojilerle birlikte tanıtılan yapay zekâ ve otomasyon destekli dijital iş akışları, radyologların iş yükünü azaltmayı, görüntü oluşturma ve değerlendirme sürelerini kısaltmayı ve tanısal tutarlılığı güçlendirmeyi hedefliyor. Siemens Healthineers ayrıca, radyoloji ve görüntüleme alanındaki güncel bilimsel çalışmaları ve uluslararası gelişmeleri derlediği İnovasyon Dergisi’nin 3’nci sayısını da kongreye özel olarak yayımladı. Dergide Türkiye’nin farklı illerindeki sağlık kurumlarında Siemens Healthineers teknolojilerini kullanan profesyonellerle yapılan röportajlar ve klinik çalışmalar yer alıyor. Klinik ve teknolojik yenilikler sahnede Kongrede, 2021’de piyasaya sunulan ve 2025’te yeni ürünlerle genişleyen, photon-counting teknolojisine sahip bilgisayarlı tomografi cihazı ailesinin lansmanı gerçekleştirildi. Lansmana Siemens Healthineers Görüntülemeden Sorumlu Bölge Başkanı Martin Deutschmann konuşmacı olarak katıldı. Yoğun katılımla gerçekleşen sempozyumda, yeni nesil cihazların sunduğu spektral verilerle birleşen yüksek uzaysal çözünürlük ve doz tasarrufu seviyelerinin, ’görünmeyeni görmeyi’ mümkün kıldığı ve tanısal güveni artırdığı çeşitli vaka analizleriyle aktarıldı. Bu yaklaşımın, ek tetkik ihtiyacını ortadan kaldırarak ciddi maliyet tasarrufu sağlama potansiyeli taşıdığı vurgulandı. "Sürdürülebilir ve verimli çözümlerle fark oluşturmak" Siemens Healthineers Türkiye Görüntülemeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ertan Cömert, şirketin sürdürülebilir teknoloji vizyonunu şöyle özetledi: "Siemens Healthineers olarak, görüntüleme teknolojilerinin yalnızca tanı koymakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda klinik karar alma süreçlerini hızlandırarak, iş akışlarını sadeleştirip sağlık profesyonellerinin üzerindeki yükü azalttığını biliyoruz. Artık, görüntüleme sistemlerinin sağlık hizmetlerinde üstlendiği rol daha da genişliyor. Yüksek klinik performansın yanı sıra, enerji ve kaynak kullanımını optimize eden, çevresel etkiyi azaltan çözümler geliştirmek artık temel önceliklerimizden biri. TÜRKRAD 2025’te paylaştığımız teknolojiler, klinik ve çevresel sürdürülebilirliği birlikte ele alan bu yaklaşımımızın somut yansıması. TÜRKRAD bu vizyonu paylaşmak için bize fırsat sunan çok köklü, ulusal ve en yüksek katılımlı kongremiz. Siemens Healthineers olarak, Türkiye’de sağlık hizmetlerinin dönüşümüne uzun vadeli ve sürdürülebilir katkılar sunmayı sürdüreceğiz." Siemens Healthineers Görüntülemeden Sorumlu Başkanı Martin Deutschmann da yaptığı açıklamada, Türkiye’nin görüntüleme alanındaki potansiyeli ve yenilikçi teknolojiler üzerine şunları söyledi: "Türkiye’de radyoloji ekosistemi güçlü akademik yapısı, nitelikli insan kaynağı ve teknolojiye açıklığıyla çok önemli potansiyele sahip. TÜRKRAD 2025’te buna yakından tanık olma fırsatı buldum. Lansmanını gerçekleştirdiğimiz bilgisayarlı tomografi ürün ailemize yönelik gerçekleştirdiğimiz uydu sempozyumumuzda, teknolojimizin çıktılarını anlatma ve profesyonellerle fikir alışverişi yapma fırsatı buldum. Amacımız; radyologların ve klinik ekiplerin günlük pratiklerini destekleyerek, tanı süreçlerinin tedavi kararları üzerindeki etkisini güçlendirmek. Siemens Healthineers olarak, Türkiye’ye sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini destekleyen ve klinik ile operasyonel faydayı bir arada sunan çözümlerimizle katkı sunmaya devam edeceğiz."