- 05 Ekim 2019 Cumartesi 09:03

(Özel) Baba mesleğinin yok olmaması için mezar ustası oldu

A
A
A
(Özel) Baba mesleğinin yok olmaması için mezar ustası oldu

Karabük’te yaşayan bir çocuk annesi İnci Sarı, 3 yıl önce kaybettiği babasının mesleği olan mezar taşı ve kalıbı yapımını "Baba mesleği yok olmasın" diyerek kendisi yapmaya başladı.

Karabük’te yaşayan bir çocuk annesi İnci Sarı, 3 yıl önce kaybettiği babasının mesleği olan mezar taşı ve kalıbı yapımını "Baba mesleği yok olmasın" diyerek kendisi yapmaya başladı. Eşiyle birlikte çalışan Sarı, güç ve efor isteyen işte mezar dökümü, mezar başlığı, mezar içi taş, beton bahçe direği gibi meşakkatli işleri yapıyor.


İşletme mezunu olan 41 yaşındaki İnci Sarı, 3 yıl önce hayatını kaybeden babasının mesleğini devam ettirmek için mezar dökümünün başına geçti. Kardeşinin de 10 yıl önce ölmesi nedeniyle evin tek çocuğu olan İnci Sarı, babasının 20 yıl yaptığı mesleğini tek başına omuzladı. Babasının ölümünün ardından bir yıl işi kendisi yapan Sarı, birçok kadına da örnek oluyor. Kadınların da erkekler gibi her işi yapabileceğini gösteren İnci Sarı, harç karmayı da evde yaptığı hamur işine benzetiyor.


Sarı, "Rahmetli babam 1997 yılında bu dükkanı açtı. Rahmetli olduğu 3 yıl öncesine kadar kendi bu işi getirdi. Erkek kardeşimde daha önce öldüğünden babam ölünce tek çocuk ben olunca bu işin başına geçtim. Eşimle birlikte elimden geldiğince baba mesleğini devam ettirmeye çalışacağız. İş başa düşünce insan öğreniyor” dedi.



"Zor ve efor isteyen bir meslek"


Yaptığı mesleğinin zor ve efor isteyen bir meslek olduğunu, ancak buna rağmen severek yaptığını anlatan Sarı, "Bir kadın için zor ama hiç imkansız değil. Aynı evde hamur karmaya benziyor. Zamanla insan bunları da öğreniyor. Harcın kıvamına da, taşımaya da kolayına da alışıyorsunuz. Şuanda artık işi de kavradık. Bu meslek meşakkatli, yorucu, güç, kuvvet isteyen bir iş. Zorluyor ama imkansız değil. Hem ev hem iş zor olmuyor. Eşim ve annem gerekli desteği veriyor. Eve gidince ev işlerinde eşimde bana yardımcı oluyor. Burada nasıl müşterek çalışıyorsak evde de müşterek çalışıyoruz. Onun için benim hiç zorluğum olmuyor.” diye konuştu.



“Hedefi şirket kurup istihdam sağlamak”


Kendisinin İşletme Lisans mezunu olduğunu da kaydeden İnci Sarı, “Hayalimde yöneticilik vardı. Şimdi kendi iş yerimi yönetiyorum bir yandan bakarsanız öyle. Çalışıyorum ve çalışmadan olmuyor. Aslında zevkli bir meslek ben seviyorum. Harcı kararken, kalıbı dökerken, uğraşırken severek yapıyorum. Bütün kadınlara tavsiye ediyorum. Bir tek ev, el işi değil. Buraya gelenler ilk başta şaşırıyorlar. Zor olup olmadığını soruyorlar. Şaşkınlık yaşıyorlar. Artık gelenler bana alıştı. Şimdi hedefim bir kadın olarak bu işi devam ettirmek ve adımızı duyurarak büyük firmalarla çalışıp 5 yıl sonra şirket olup istihdam sağlamak istiyorum” diye kaydetti.



"Eşim olmuş, patronum olmuş hiç önemli değil"


Eşi Özcan Sarı da eşinin yanında çalışmaktan mutlu olduğunu ifade ederek, "Kayınpederim hayatını kaybettikten sonra eşim dükkanın başına geçti. Ben o zamanlarda restoranda çalışıyordum. Sözleşmem gereği bir yıl sonra orayı bırakarak eşimin yanına geldim. Onun yanında ve ustalardan bu işi öğrenmeye başladım. Yapılmayacak bir iş yok. Sevgiyle yaklaştıktan sonra olmayacak hiçbir şey yok. İnandığımız tek şey, sevgi saygı Allah’a inanç, güven ondan sonra kazanamayacağımız, yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını düşünüyoruz" şeklinde konuştu.


Eşine evde yardımcı olduğunu aktaran Sarı, "Bizim için literatürdeki adı hanım ağa. Gocunacak bir şey yok. Sonuçta ekmeğimizin peşindeyiz. Eşim olmuş, patronum olmuş önemli değil. Elin yanında çalışıyorduk bir şey yoktu şimdi eşimin yanında çalışıyorum aile ortamı olduk. Maaşı bile tam veriyor. Eve gittiğimizde orada da destek oluyorum, çay koymanın dışında. Ev temizliği yapıyorum, yemek yapıyorum, duvarı, camı siliyorum. Elimizden geliyor yapıyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Başkan Tutdere’den su kesintisi açıklaması Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, yaşanan su kesintisiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Tutdere, yıkımdan dolayı su kesintisine neden olan firma hakkında işlem başlattıklarını duyurdu. Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere, usulsüz yıkım nedeniyle su kesintisine neden olan firma hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatıldığını ve birkaç saatlik süren kesintisinin yapılan çalışmalar sonrası sona erdiğini belirtti. Yıkım alanına gelerek durum hakkında bilgiler alan Başkan Tutdere, su arızasına müdahale eden belediye çalışanlarına kolaylıklar dileyerek halkın mağdur olmaması için işi hızlandırılmasını ve tamiratın sağlam bir şekilde yapılmasını istedi. Başkan Tutdere, “Dün gece Hoca Ömer Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerinde yıkım esnasında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ve usulsüz yıkım nedeniyle bina yola devrilerek su şebekesine zarar verdi. Adıyaman Belediyesi ekipleri de gece olaya müdahale ederek saat 01.00’da su kesintisi yaşanan mahallelere su arzını sağladı. Ancak su arzının sağlanmasının ardından aynı noktada meydana gelen yeni şebeke arızaları nedeniyle bu kez de Hoca Ömer, Kap Camii, Ulu Cami, Bahçelievler, Yunus Emre, Bahçecik, Ali Taşı, Mara ve Varlık Mahallelerinde su kesintisi meydana geldi. Yapılan çalışmalar sonucunda su yeniden şebeke hattına verildi. Vatandaşlarımızı mağdur eden firma hakkında gerekli yasal çalışmalar başlatıldı ve tutanak tutuldu. Bize düşen kısmıyla ilgili olarak kıymetli hemşerilerimizden özür diliyor, anlayışları ve sabırları için teşekkür ediyorum. Ekiplerimiz olay yerinde canhıraş bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Enkazın kaldırılmasıyla birlikte tüm mahallelerimize su arzını sağlayacağız” diye konuştu.
Nevşehir Kapadokya’nın lezzetleri ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ etkinliğinde görücüye çıktı Kapadokya bölgesinin önemli organizasyonlarından biri olan ’Kapadokya Gastronomi Festivali’ bu yıl ’Kapadokya’da Bahar Sofraları’ adı altında Kapadokya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde başladı. İlki 2022 yılında yapıldığında Kapadokya bölgesinde gastronomi rüzgarını başlatan festival; yine insan, tarih ve doğa temaları üzerinden yürütülüyor. Tarih boyunca kadim topraklarda yaşamış çeşitli kültür ve inançlara sahip insanların baharın gelişini, şifa, bolluk ve bereket beklentileriyle anlamlandırarak kutladıkları Hıdırellez’in geleneksel lezzetleri öne çıkartılıyor. Katılımcılar doğanın uyanışı ile insanın yeşeren umutlarının bütünleştiği, mevsimsellik ve yerelliğin ön planda tutulduğu Kapadokya’da Bahar Sofraları etkinliği ile gastronomi alanında kanaat önderleri Kapadokya’nın gastronomi mirası ile tanışma imkânı buldu. Nevşehir Valiliği himayesinde Kapadokya Üniversitesi, Ürgüp Kaymakamlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) ve Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) iş birliği ile düzenlenen festival, Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Bölümü ile Kapadokya bölgesinin değerli şeflerinin öncülüğünde hazırlanan ve ’Kapadokya’da Bahar Sofraları’ sloganı ile sunulan öğle yemeği ile başladı. Kapadokya Üniversitesi Gastronomi bölümü mutfağında hazırlanan ve bölgeye özgü birbirinden farlı tatların bir araya getirildiği festivalde, özellikle küllü mısırlı ısırgan çorbası ve tatlı su balığından yapılan fava tabağı dikkat çekti. Kapadokya yöresinde yetişen bitkilerden yapılan yemeklerin ön plana çıktığı etkinlikte katılımcılara, taze otlu, asma yapraklı, bölgeye özgü bulgur pilavı ile sunulan kuzu yahninin yanı sıra, bazlama üzerinde karamelize edilmiş soğan ile sunulan kuzu ciğeri ve bölgede yetişen otlarla yapılan gözlemeler ikram edildi. Tıbbi ve aromatik bitkiler uzmanı Saniye Gezer, bölgede yenilenebilir otlardan bir araya getirdiği su ritüeli hazırladı. Bölge özgü yemeklerin sunumunun yapıldığı festivalde konuşan Anadolu Halk Mutfakları Araştırmacısı ve Program Yapımcısı Adnan Şahin, "Kapadokya’da bu yıl 3.’sü yapılan bu festivalin gecikmiş bir festival olduğunu düşünüyorum. Bölgenin gastronomik zenginliğinin öne çıkması konusunda çok önemli bir çalışma" dedi. Akademisyen şef ve TV yapımcısı Asuman Kerkez de yenilen yemeğin damağa imza atması gerektiğini söyledi. Kerkez, "Bu festival gerçekten çok önemli, belki de yüz yıllar önceki reçeteleri burada tatma ve deneyimleme şansınız oluyor. Kapadokya’yı çok seviyoruz. Her sene buraya keyifle geliyoruz. Eskiyle yeniyi bir araya getirmeyi çok iyi başarıyorlar. İçeride birbirinden güzel nefis şeyler tattık. Özellikle tatlı su balığından yapılan bir fava tabağı var. O tabak benim favorimdi. Bunun üzerine yetiğin hiçbir şey o tadı değiştiremedi. Yemek böyledir, damağınıza imza atar. Yıllar sonra bile hatırlarsınız" ifadelerini kullandı.