ASAYİŞ - 14 Nisan 2012 Cumartesi 12:22

POLİS MEMURUNUN ŞEHİT EDİLMESİ

A
A
A
POLİS MEMURUNUN ŞEHİT EDİLMESİ

Karaman Valisi Süleyman Kahraman, adliye önünde yapılan saldırıda bir polis memurunun şehit edilmesinin ardından polis müdürlerinden bilgi alarak başsağlığı diledi.
Tüfekle bir işyerine ateş edilmesi olayının zanlılarına yönelik Karaman Adliyesi önünde yapılan saldırıda bir polis memurunun şehit olmasının ardından Vali Süleyman Kahraman, Karaman Devlet Hastanesine geldi. Polis memurunun şehit olduğu hastanedeki polis müdürlerinden olay hakkında bilgi alan Vali Kahraman, emniyet teşkilatına başsağlığı diledi.
Vali Kahraman, hastanede İHA muhabirine yaptığı açıklamada, husumetli tarafların adliyeye sevki sırasında karşı tarafın zanlıya yönelik silahlı saldırısında bir polis memurunun şehit olduğunu söyledi. Vali Kahraman, şuanda güvenlik güçlerinin olayla yakından ilgilendiğini ve saldırganların adalete teslim edileceğini kaydetti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu ODÜ’de tartışmalı ’eş’ ataması Ordu Üniversitesi’nde (ODÜ) gerçekleşen "eş" ataması, tartışma konusu oldu. Üniversite Genel Sekreteri Serkan Yalkın’ın KYK Müdürü eşi, ODÜ’ye geçişi sağlanarak şube müdürü yapıldı. ODÜ Genel Sekreteri Serkan Yalkın’ın, KYK Yurdu Müdürü olan eşi Melek Yalkın’ın, Rektör Prof. Dr. Orhan Baş’ın imzasıyla, KYK’dan ODÜ’ye geçişi sağlandı. Kurum değişiminin ardından Melek Yalkın, görevlendirme ile Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nda Şube Müdürü olarak göreve atandı. Söz konusu atama, akademik çevrelerde ve Ordu kamuoyunda ‘liyakatsiz atama’ ve ‘kayırmacılık’ eleştirilerine yol açtı. "Kurullardan bir tanesinin olumsuz verildiği ispat edilsin ben görevi bırakırım" ODÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Baş, yapılan işlemin yasal olduğunu savundu. Rektör Baş, “Ben öğretim üyelerini atarken, ‘hangi öğretim üyesini istiyorsunuz?’ diye dekanlıktan yazı istiyorum. Dekanlık yazı yazıyor ve öğretim üyesini alıyoruz. Dekanlık istemese, ihtiyaç olmasa biz alamayız ki. 4 kuruldan oluru geçen yazıyı ben YÖK’e gönderdim. Araştırılsın, bu kurullardan bir tanesinin olumsuz verildiği ispat edilsin, ben görevi bırakırım. Şeffaf, hukuki ve ahlaklı işler yapıyoruz” dedi. "Durum, yurdun karşısındaki binadan karşı binaya atamadan ibaret" Genel Sekreter Serkan Yalkın ise, eşinin Kredi Yurtlar Kurumu’nda (KYK), üniversite kampüsünün içerisindeki yurdun 7 yıldır kadrolu müdürü olduğunu belirtti. Yalkın, “Durum, yurdun karşısındaki kütüphanedeki bir daire başkanlığının altına bir alt kadroya şube müdürü olarak geçmesinden ibaret. Biz de kütüphanelerden sorumlu şube müdürlüğü diye bir müdürlük yok. Kütüphane Dokümantasyon Daire Başkanlığı var. Zaten bütün kütüphanelerden de bu daire başkanlığı sorumlu. Bunun altında da şubeler var, eşim de orada şube müdürü” diye konuştu.
Zonguldak Turan; “Bugün Rus Milliyetçiliğinin gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır” ZONGULDAK (İHA) – Zonguldak’ta sempozyumda konuşan Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Rusya’nin yeniden bir Bizans olma sevdası olduğunu söylerken “Karadeniz, Akdeniz sevdası da onun bir parçasıdır. Suriye meselesinde Ruslar niye vardır dersek cevabı buradadır” dedi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından “Karadeniz İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumu” gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde açılış töreni gerçekleştirilen sempozyuma, Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan konuk olarak katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumda konuşan düzenleme kurulu başkanı Doç. Dr. Yücel Namal, dünyada yaşanan hızlı değişim ve dönüşümün sorun çözme odaklı alternatif yaklaşımların disiplinler arası boyutta tartışılması gerekli kıldığını söyledi. Sempozyumun bu ilkeler ışığında farklı disiplinlerle ilgili çalışmaları tartışmak, bilimsel çıkarımlar elde etmek amacıyla düzenlendiğine dikkat çeken Namal şöyle dedi: “Günümüz şartları ve dünyada yaşanan hızlı değişim, dönüşüm, sosyal bilimlerde yenilikçi veya sorun çözme odaklı alternatif yaklaşımların disiplinler arası boyutta tartışılmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle Türkiye Yüzyılı olacağına inandığımız bu asırda Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefi doğrultusunda üniversitemizde sosyal bilimler alanında kültür ana teması etrafında şekillenen Karadeniz İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumu düzenlenmiştir. Bu ilkeler ışığında farklı disiplinlerle ilgili çalışmaları tartışmak ve yeni bilimsel çıkarımlar elde etmek amacıyla düzenlediğimiz sempozyumumuzda arkeolojiden, felsefeye, tarihten, edebiyata, sosyolojiye, psikolojiye kadar pek çok disiplinde alanında uzman araştırmacılarla ortak bir zeminde buluşma fırsatını bizlere sundu.” “Türkiye’nin kesişim yollarında durması ülkemizin Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyuyor” İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Melih Geniş, Türkiye’nin Karadeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülke olmasının, ulaşım ve ticaret yollarının kesişim noktasında olmasının Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyduğunu söyledi. Geniş, Zonguldak’ın yerli ve yenilenebilir enerji payının arttırılmasında öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ifade ederek şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’nin Karadeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülke olması, Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerin sıcak denizlere inebilmeleri ve dünya ile deniz yolu vasıtasıyla ticaret yapabilmeleri, Türkiye’nin ulaşım ve ticaret yollarının kesişim yollarında durması ülkemizin Karadeniz’de üstlendiği rolün önemini ortaya koyuyor. Türkiye Yüzyılı süresince ülkemizin öncelikli hedefleri arasında milli enerji politikası çerçevesinde yerli ve yenilenebilir enerji payının arttırılmasının yer almasıyla bilhassa bölgemiz ve Zonguldak önemini bir kere daha ortaya koymuştur. Bu durum neticesiyle kamu otoritelerine kuruluşlarınaa, sektör ve kamu iş birliklerinin yanı sıra yüksek öğretim kurumlarının da bölgenin sosyal, kültürel, ekonomik değerlerin değişiminde rol oynayacak yeni politikaların geliştirilmesi noktasında önemli bir rol ve sorumluluklar düşmektedir. Sempozyum ile bölgenin sosyal ve kültürel anlamda gelişiminin desteklenerek toplumun işleyişine katkı sağlanması hedeflenmiştir.” “Necip milletimiz toplumsal ağına her hususta önem vermiştir” ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer de Türk Milleti’nin yaşam tarzı, geçmişi ve idealleriyle azmi göz önünde bulundurulduğunda dünya sahnesinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Özölçer, “Her toplum kendi iç dinamiklerinden hareketle geçmişten gelen kültürü, günceli takip ederek korumaya güzelleştirmeye zenginleştirmeye çalışır. Kadim milletimizin yaşam tarzı, geçmişi ve idealleriyle azmi göz önünde bulundurulduğunda dünya sahnesinde çok mühim bir yere sahip olduğu aşikardır. Tarih sahnesine çıktığı andan itibaren necip milletimiz; insanı yaşamın merkezine almış onu tanımaya çalışmış ve insanın potansiyelini sonuna kadar kullanması gerektiğini sosyal bilimlerin hemen tüm dallarıyla anlatmaya çalışmıştır. Kısacası toplumsal ağına her hususta önem vermiş edebiyat, psikoloji, tarih, felsefe, arkeoloji, sosyoloji gibi disiplinlerde hep çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemiştir. Elbette bununla birlikte sadece insanı konu alan değerlere yönelmemiştir. Tabiata da olması gerektiği gibi davranmış, yeşili, toprağı, hayvanları, kısaca tüm doğayı benimsediği insanlık ülküsü çerçevesinde öncelemiştir” dedi. Zonguldak’ı çocuk yaşta çizim kitabındaki kömürü bulan Uzun Mehmet’in hikayesiyle tanıdığını anlatan Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, milli mücadele döneminde şehrin nefes borusu olduğunu ancak yeterince anlatılamadığını söyledi. “Milli mücadele yıllarında ne yazık ki Zonguldak’ın o yüzü çok fazla gösterilememiştir” Turan, Zonguldak’ın milli mücadele yıllarında önemli bir yere sahip olduğunun altını çizerek şöyle dedi: “Ülkemin pek çok yerini daha henüz tanımazken bilmezken Zonguldak ile o muhabbetli buluşmamı o kitapla sağladım. Daha sonraki yıllarda dünya tarihinin de gördüğü en kutsal mücadelelerden birisi olan milli mücadele yıllarında da ne yazık ki Zonguldak’ın o yüzü çok fazla gösterilmemiştir, görememiştir. Bunu belki biz tarihçilerin de bir kusuru vardır elbette. Ama ne yürekten ne gayretle destek verdiğini, katkı verdiğini yıllar sonra bazı araştırmalarımda da öğrendim. Anadolu hakikaten dört bir taraftan sarılmıştır. Doğu Cephesi vardır. Urfa, Antep, Antakya, Diyarbakır’a uzanan güney cephesi vardır. Akdeniz İtalyanlarla sarılmıştır. Batı’da Yunanlılar vardır, İngiliz armadası Çanakkale’den maalesef geçmiş, İstanbul’a gelmiş, çökmüştür. Sadece bir nefes borusu kalmıştır. İnebolu ve Zonguldak. İşte o nefes aldıran boru nefes aldıran yer olarak Zonguldak’a ayrı bir muhabbetim daha oldu. Daha da pekişti.” “Rus Milliyetçiliğinin gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır” Rusya’nın politikacılarından Vladimir Jirinovski’nin sözlerini hatırlatarak bugün Rusya’nın Suriye’deki varoluş gerekçesini anlatan Turan sözlerini şöyle tamamladı: “Rusların Vladimir Jirinovski adında bir politikacıları vardı. Renkli bir politikacı, genelde muhalefette oynuyor. Nasyonalist bir Rus politikacısı. Birgün gazetecilerden birisi röportaj yapmış. Sözünü de esirgemiyor. Türkiye’ye de birkaç sefer geldi. Diyor ki ‘Siz Türkler, dünyanın en suçlu, en kabahatli milletisiniz. Niçin denildiğinde, Orta Çağ’ın o zaman ki en büyük medeniyetini yıktınız. Daha bundan büyük kabahat olur mu? Hangi medeniyet deyince Bizans, Roma Medeniyeti’ni yıktınız’ diyor. Her büyük milletin bir gelecek sevdası, ideali vardır. Bugün Rus Milliyetçiliğinin de gelecek sevdası yeniden bir Bizans olmaktır. Hala o devam ediyor. Karadeniz, Akdeniz sevdası da onun bir parçasıdır. Suriye meselesinde Ruslar niye vardır dersek cevabı buradadır.”