SAĞLIK - 22 Eylül 2021 Çarşamba 13:55

Türkiye’de sadece 32 ilde var

A
A
A
Türkiye’de sadece 32 ilde var

Kars’ta, Gezici Kanser Tarama Aracı’ ile vatandaşlar evlerinde dallarında uzman sağlık personellerince kanser taramasından geçirilecek.

Kars’ta, Gezici Kanser Tarama Aracı’ ile vatandaşlar evlerinde dallarında uzman sağlık personellerince kanser taramasından geçirilecek.


Yusufpaşa Mahallesi Aile Sağlığı Merkezi’nde düzenlenen törenle “Kars Gezici Kanser Tarama Aracı” hizmete girdi. Kanser tarama aracıyla yılda 4 bin kişiye kanser taraması yapılacak.


Kars Gezici Kanser Tarama Aracı’nın hizmete geçirilmesi programında konuşan AK Parti Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç, “Bu aslında hizmeti ayağa götürmek. Yani insanımızın sağlığa her yerde, insan olduğu sürece, canlı olduğu sürece hastalanması mümkün, bir takım sıkıntılar yaşaması mümkün ve o hizmeti de en yakınında bulma gibi de bir insani hakkı var. Sağlık aynı zamanda bir yaşam hakkı, dolayısıyla hükümetlerimiz döneminde özellikle sağlıkta yaptığımız reformlardan en önemli de insanımıza nerede olursa olsun, nerede yaşıyorsa yaşasın, gelir seviyesi nasıl olursa olsun ulaşabilmek. Ulaşamadığınız insanla alakalı sağlık hizmeti vermeniz mümkün değil” dedi.


“Yılda 4 bin kişiyi kanser taramasından geçireceğiz”


Daha sonra söz alan Kars Valisi/Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz, yılda 4 bin kişinin kanser taramasından geçirileceğini söyledi.


Öksüz, “Tabi kanser deyince maalesef çok ölümcül bir hastalık olduğunu hepimiz biliyoruz. Kanserden korunmanın çeşitli yöntemleri var elbette, bunlardan en önemlisi de erken teşhis, burada bugün hizmete alacağımız ‘Gezici Kanser Tarama Aracımız’ ile birlikte kanseri erken safhada teşhis etme yönünde büyük bir adım atıyoruz. Çünkü bu araçla birlikte artık erken teşhis yönünde daha hızlı bir adım atmış olacağız. Daha çok sayıda vatandaşımızı kanser taramasından geçirmiş olacağız. Bizim KETEM denen erken teşhis merkezlerimiz de var. Aile hekimlerimiz var. Onlarda tarama faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ancak tabi yaptığımız bu çalışmalar yeterli değil. Gezici kanser aracımız önemli bir güç kazandıracak bize, biz artık il olarak yılda 4 bin kişiyi kanser taramasından geçireceğiz” diye konuştu.


“Türkiye’de 32 ilde var”


Son olarak söz alan Milletvekili Ahmet Arslan, “Kars’ta hizmete giren kanser tarama aracının Türkiye’de 32’nci araç olduğuna dikkat çekti.


Milletvekili Arslan, “Rakam olarak düşünürseniz çok büyük bir rakam olmayabilir. Hizmete sunacağımız aracın bedeli, ancak fonksiyon ve nitelik olarak düşünürseniz bizi ziyadesiyle memnun eden bir hizmeti inşallah vatandaşlarımızla buluşturmuş olacağız. Önemini arz etmek üzere her halde şunu söylemekte fayda var. Türkiye genelinde 32’inci araç bu, Türkiye genelinde büyük illeri, ihtiyaç olan bölgeleri düşünürseniz 32’inci Gezici Kanser Tarama Aracına ve cihazına sahip olmak, bizim açımızdan çok kıymetli ve değerlidir. Elbette ki; ‘kanserde erken teşhis hayat kurtarır.’ Bu hep söyleniyor, ifade ediliyor ama uzmanların ifade ettiği kadarıyla özellikle bu aracın ve aracın içerisindeki cihazların hizmet edeceği kanser türleri erken teşhis edilirse kurtarılma oranı çok çok yüksek olan kanser türleridir. Bir belirti olmadan vatandaşın ayağına giderek bu tespitin yapılabilmesi hem insanımıza hizmetin biran önce götürülebilmiş olması, hem tedavi sürecinin biran evvel başlaması, hem de bu aracın özellikle hizmet edeceği kanser türüne erken müdahale ettiğinden, bu hastalıktan hastalarımızı kurtarabilme şansı olması, işte bu aracın kıymetini bir kere daha ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.


Yapılan konuşmaların ardından dualar eşliğinde Kars Gezici Kanser Tarama Aracı hizmete alındı. Protokol üyeleri daha sonra aracı gezerek bilgi aldı. Kanser Tarama Aracı’nın anahtarı ise daha sonra şoförüne teslim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajı yayımladı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’yla alakalı bir mesaj yayımladı. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerine katılmaya davet ettiğini mesajında belirten Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre’yi kardeşlik, hoşgörülük ve Türkçeyi duru kullanmasıyla örnek gösterdi. Vali Aksoy’un mesajının tamamı ise şöyle; "Yunus Emre’yi yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir dil ve gönül köprüsü, kardeşlik ve hoşgörü abidesi olarak tanıyor ve seviyoruz. Bu yüzden onun düşüncelerinin, insan sevgisinin doğru biçimde bilinmesi ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Sevgi elçisi Yunus Emre tüm çağlara özgü bir çağrıda bulunmuştur: "Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz. Çağlar üstü çağrısıyla kimseye kalmayan dünyada kalıcı bir kelime olan sevgi ile insanlık trajedisinin kaynağını teşhis etmiştir. Hakikatin ve hikmetin yolcusu Yunus, sevgi ve sevinci Allah’ın armağanı olarak görmüştür. Duru Türkçesi ile her kelimesi, vicdan ve zihinlere Allah, evren ve insanın bütüncül zincirinin birer halkası olarak tefekküre ve sevgiye davet etmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri sanat kaygısı taşımaksızın halkın ruhuna işleyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıllardır büyük bir ilgiye mazhar olan Yunus Emre, kendi alanında aşılamamıştır. Sadece Anadolu insanının değil, Türkçe konuşan bütün halkların gönlünde yaşamaktadır. Herkesin Yunus’ta seveceği şiirler ve düşünceler bulması, onun büyüklüğünün bir delili olarak kabul edilmelidir. Yunus, söyledikleriyle insanları yok olmayacak, tükenmeyecek değerlere sevk etmeye çalışmıştır. Yüzyıllar geçtikçe kıymeti daha iyi anlaşılan, milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin çok büyük değer taşıyan düşüncelerinden barış, mutluluk, sevgi ve hoşgörüye susamış olan günümüz insanının alacağı çok şey vardır. Bulabildikleriyle, biriktirdikleriyle herkesin kendince algıladığı Yunus’un daveti dinmeyecek, çağlarca çağlayana dönüşecektir. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerimize katılmaya davet ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”