GENEL - 24 Mart 2017 Cuma 19:04

KOSGEB Başkanı Recep Biçer: “Bankalara 100 TL’den fazla ödemeyin”

A
A
A
KOSGEB Başkanı Recep Biçer: “Bankalara 100 TL’den fazla ödemeyin”

KOSGEB Başkanı Recep Biçer, KOBİ’lere verilen faizsiz krediden yararlanacak olan esnafların bankalara 100 TL’den fazla ödeme yapmamalarını istedi.

KOSGEB Başkanı Recep Biçer, KOBİ’lere verilen faizsiz krediden yararlanacak olan esnafların bankalara 100 TL’den fazla ödeme yapmamalarını istedi.


Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Recep Biçer, Kastamonu’yu ziyaret etti. KOSGEB Başkanı Biçer, KOSGEB İl Müdürlüğünü ziyaret ederek İl Müdürü Nevzat Erol ile görüştü. KOSGEB İl Müdürü Erol’dan çalışmalar hakkında bilgiler alan KOSGEB Başkanı Recep Biçer, ayrıca KOSGEB tarafından 0 faizli 20 bin TL’den 50 bin TL’ye kadar kredi kullanan KOBİ’leri ziyaret etti. Ziyarette MÜSİAD Kastamonu Şube Başkanı Oğuz Fındıkoğlu da yer aldı.


KOBİ ziyaretlerinin ardından değerlendirmede bulunan KOSGEB Başkanı Recep Biçer, KOBİ denilince genelde küçük esnafın insanların aklına geldiğini belirterek, "Türkiye’deki toplam işletmelerin yüzde 99.8’i bu anlamda KOBİ sayılıyor. Son yaptığımız 0 faizli işletme kredi desteklerinin yaklaşık KOSGEB’e maliyeti 2.5 milyar lira olacak. Yani bunu üç yıla göre faizsiz bir şekilde bankaya parasını yatıracak. Dolayısıyla yıllık ödemesi 850 milyon lira civarında olacak. Bunu da üzerine koyduğumuz zaman bu yılki KOSGEB’in bütçesini de üzerine eklediğinizde 2017 yılı itibariyle yaklaşık 5.5 milyar lira civarında bir toplam ödemeyi 2003 yılından itibaren KOBİ’lere yapmış olacağız. KOSGEB ile asıl amaçlanan KOBİ’leri genişletmek, büyütmek, ihracat kabiliyetlerini arttırmak, yurt dışına aşmak, kurumsallaştırmak, kendi markalarını oluşturmalarını sağlamaktır. Bizden destek alan KOBİ’lerimizi biraz daha kendilerini geliştirip, satış kabiliyetlerini arttırarak belki sadece Türkiye’de değil dünyada bir marka haline getirecekler işletmelerini, biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bizim, KOBİ’lerden böyle bir ümidimiz de var. Bizim KOBİ’lerden beklediğimizde tam olarak budur aslında. Yani yeni girişimci dediğimiz sıfırdan işe başlayan KOBİ’lerden dünyaya ihracat yapan KOBİ’ler haline gelmeleridir. Bu yelpazeyle hem Türkiye’ye hem de ekonomimize büyük katkı sağlamalarıdır” dedi.



“460 bin KOBİ’nin üzerinde işletmeye destek sağlıyoruz”


KOSGEB tarafından çıkartılan kredinin yararlarından bahseden Biçer, “Bir seferde KOSGEB bütçesinin 2,5 katı kadar bir bütçeyle sadece bir program yapıyoruz. Bu programda yaklaşık 460 bin KOBİ’nin üzerinde işletmeye destek sağlamış olacağız. 20 bin TL’den 50 bin TL’ye kadar değişik seviyelerde işletmelerin ağırlığı mikro işletme diyebileceğimiz işletmelere inşallah desteğimiz olacak” diye konuştu.



“Bankalara 100 TL’den fazla ödemeyin”


KOSGEB’in 0 faizli krediden yararlanacak olan KOBİ’lere 9 tane farklı banka alternatifi sunduğunu hatırlatan Biçer, “Kefalet yönünden Kredi Garanti Fonu ve TESKOMB da kefil olması hasebiyle protokole taraftardır. Burada bir taraftan KOBİ’lerimize, mümkün mertebe değişik banka alternatiflerini kullanmalarını öneriyoruz. Çünkü bankadan bankaya bazen şartlar değişebiliyor. Yani tanıdık bankada kredi daha kolay çıkabiliyor. Biz, bankalarla yaptığımız protokolde bankaların alabileceği masraflarını 100 TL ile sınırladık. Bankanın 100 lira dışında KOBİ’den başka bir para alamaması gerekiyor. Ama bize gelen bazı şikayetlerde bazı bankaların şubelerinden şu anda sayısı çok fazla olmasa da 100 liranın dışında masraflar istendiği şeklinde şikayetler geliyor. Bu tür kendilerinden fazla masraf isteyen işletmelerimizi olursa, mutlaka müdürlüklerimize bunları bildirsinler, biz de ilgili şubelere hatta genel müdürlüklere kadar ulaşıp bu bilgileri kendileriyle paylaşırız. Bu gibi hareketlerde bulunan, protokolün dışında hareket eden personeli ya da şubeyi bir şekilde uyarıp gereğini yapmalarını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.


KOSGEB’in verdiği kredi oranının 11 milyar lirayı tuttuğunu aktaran Biçer, “Kredi hacmi itibariyle piyasaya girecek olan para, 11 milyar lira tutuyor. Türkiye’nin özellikle çevresinde epeyce bir sıkıntı olduğu bir dönemde tabi haliyle bu sınırlarımızda yaşanan savaşlar ülkemizi kısmi de olsa etkiliyor. Her şeye rağmen dünya ekonomileri arasında Türkiye olarak yine ön sıralarda bulunuyoruz. Ekonomik gidişat diğer ülkelere göre daha iyi ama bunlara rağmen tabii ki de sıkıntılı olan esnaflarımıza 11 milyar liralık tutarın bir şekilde çare olabileceğini, kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kulandı.



“26 bin üniversite mezunu gencimizi iş sahibi yaptık”


Üniversitelerden mezun olmuş yaklaşık 26 bin genci iş sahibi yaptıklarına dikkat çeken Biçer, şunları söyledi:


“Cumhurbaşkanımızın istihdam seferberliği ile ilgili çağrısına KOSGEB özelinde biz, genel desteğin altında diğer destek programları nitelikli eleman desteği dediğimiz bir istihdam modelimiz var. Özellikle üniversite veya yüksekokul mezunu gençlerimize yönelik olarak işletmelerinde nitelikli eleman istihdamı dediğimiz işletmelerde istihdam edilen personelin maaşlarının yarısına kadar ödüyoruz. Bu genel destek programında 3 yıllık bir program olduğu için şu anki limitlerde 50 bin TL’ye kadar ödeme yapabiliyoruz. Yani 3 bin TL’lik bir eleman istihdam ederseniz maaşının yarısı olan bin 500 TL’yi aylık KOSGEB veriyor. Bin 500 TL hangi ayda tamamlanırsa 50 bin TL dolana kadar 36. aydan sonra bu program tekrar sıfırlanıyor bir daha baştan başlıyor. Diğer destek programlarımızın içinde de buna benzer nitelikli eleman destekleri bulunuyor. Son 5-6 yıldır 26 binin üzerinde elemanı bu yolla değişik KOBİ’lerimizde istihdam ettirdik. Bu hakikaten ciddi bir rakam. Çünkü üniversite ve yüksekokul mezunu gençlerimizin bir şekilde özel sektörde istihdamını teşvik ediyoruz. Çünkü üniversite mezunlarının birçoğunda ve ailelerinde mezun olduktan sonra devlette iş bulma ümidi var. Bunun mutlaka kırılması gerekiyor. Herkesin her üniversite mezununun devlette istihdamı mümkün değil, aslında bu yolla özel sektördeki istihdamın biraz engellemiş oluyoruz. Özel sektörde iş imkanlarını göstermek için bu nitelikli eleman desteği modelimiz önemli bir rol oynuyor. Bunun diğer özel sektör veya kamu kurum eliyle yaygınlaştırılması gerekiyor.”


Kastamonu özelinde de son 6 yıldır KOSGEB’in faaliyetlerde bulunduğuna dikkat çeken Biçer, şunları kaydetti:


“Belli bir gelişme seyrinde devam ediyoruz. Kastamonulular, KOSGEB’e daha fazla başvurabilir. Yavaş yavaş desteklerimizden istifade edebilirler. Biz, bu manada sivil toplum kuruluşlarına, örgütlerimize, iş adamları derneklerine KOSGEB ile daha fazla çalışmalarını irtibatta olmalarını öneriyoruz. Sonuçta bu milletimiz için olan destekler. Bu manada devletimizin sağladığı bu desteklerden olabildiğince fazla istifade etmek gerekiyor. Bizim KOSGEB olarak şöyle bir anlayışımız yok. Devletimizin verdiği ödemeleri tasarruf edelim, artıralım değil, bilakis bunu harcayalım vadesi gelmeden daha fazlasını Maliye Bakanlığından yedek ödenek olarak alalım ve devletimize, milletimize daha fazla faydamız olsun düşüncesindeyiz. Bizim amacımız bu, inşallah bundan sonrada KOSGEB olarak KOBİ’lerimizin hizmetinde olacağız.”



“5 milyar dolar için Avrupa kapılarında beklerken şimdi esnafa dağıtıyoruz”


Türkiye’nin 2001’li yıllarda 5 milyar dolar kredi alabilmek için Avrupa kapılarında beklediğini belirten MÜSİAD Kastamonu Şube Başkanı Oğuz Fındıkoğlu ise şöyle konuştu:


“2001’li yıllarda ülkemiz, 5 milyar dolar için Avrupa’da kapı kapı dolaşırken şu anda KOSGEB’in 11 milyar lirayı piyasaya dağıtması aynı zamanda yaptığı desteklerle eleman desteği istihdam gibi çok büyüktür. Aslında KOSGEB’in bu görünenin dışında bir 11 milyar lira daha destekleri var. Ülkemizin istikrarının ve refah seviyesinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Sayın Başkanımızın, Kastamonulu olması ve İl Müdürümüzün de bize hemşehrilik yapması sebebiyle KOSGEB artık kurumsal bir yapı halinden çıkmış halkın içinde KOBİ’lere yardım eden bir yapı haline gelmiştir. Kapısını rahatça açıp girebileceğimiz, ulaşımı kolay, bürokrasinin olmadığı ve esnafımıza yardımcı olan bir kurum olarak şehrimize hizmet vermektedir. KOSGEB’in son olarak açıkladığı desteklerden de MÜSİAD’a bağlı 13 üyemiz sıfır faizsiz krediden yararlanmıştır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.”


KOSGEB’in kendilerine adeta dost kredisi verdiğini söyleyen YÜKSEKPEN şirketinin sahibi Orhan Yüksek de şunları kaydetti:


“Ben, en son KOSGEB’in sıfır faizsiz esnaflara sunmuş olduğu krediden yararlandım. Zaman olarak gerçekten sıkıntımız olduğu bir dönemde denk gelmesi, şartlar kış olduğu için piyasa durgun ve çok kolay bir şekilde bu 50 bin liralık krediyi kullandık. Şimdiye kadar kullandığımız krediler arasında en anlamlısıydı. Aslında bu kredi değil bize verilen emanet bir para. Yani al ihtiyacını gör ve çok rahat bir şekilde zamanı geldiğinde elin rahatlayınca bize geri öde diye olan dostane bir dostumuzdan alacağımız tarzında bir paraydı. Herkesten Allah razı olsun, teşekkür ediyoruz. Bu tür kredilerin ilerleyen zamanda da tekrarlanmasını ümit ediyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç’ten ‘enflasyon’ değerlendirmesi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz” dedi. Avdagiç, yaptığı açıklamada, iş dünyasının enflasyon ve döviz kuru beklentilerini değerlendirdi. Avdagiç, Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladığını, tahmin aralıklarında bunun yüzde 40-42’lere çıkabileceğini ifade ettiğini hatırlatarak, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Bununla birlikte ihracatın sıkıntıya girmemesi ve ithalatın cazip hale gelmemesi için kur ile enflasyon arasındaki korelasyonun kopmaması lazım. Kuru baskılayarak enflasyonu tutmanın kısa vadeli birtakım faydaları olabilir ama bu ithalatı artıran, ihracatı baskılayan unsur olacaktır. Bu da hep üzerinde çalıştığımız dış ticaret açığımızı olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesinde bulundu. Döviz kurunun, enflasyonla korelasyonunun kopmamasının önemli olduğunu belirten Avdagiç, “İlk çeyrekte dolar kuru yüzde 9, enflasyon yüzde 14,3’ün üzerinde arttı. İlk 3 ayda 5,3 puanlık bir fark var” ifadesini kullandı. “Hazine ve Maliye Bakanlığı yapılması gerekenleri titizlikle yapıyor” Avdagiç, Türkiye’nin FATF Gri Listesi’nden çıkacağını öngördüklerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hem ulusal hem de uluslararası anlamda yapılması gerekenleri titizlikle yaptığını ifade etti. Avdagiç, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 300 puan seviyesine inmesinin ekonomi yönetiminin ve hükümetin çabalarının önemli bir sonucu olduğunu söyledi. Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomi yönetiminin adımları pozitif sonuçlarını vermeye başladı. Bu memnuniyet verici. İş dünyası açısından CDS kadar daha önemli bir unsur da bankaların sendikasyon kredileri. İkisi arasında bir korelasyon var. En son bankaların sendikasyonlarına baktığımız zaman Euribor+yüzde 2,25 ile borçlandıklarını görüyoruz. Bankaların sendikasyon maliyetlerini takip etmek lazım.” Banka kredisi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirten İTO Başkanı Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda, kredi maliyetlerinin enflasyon üzerinde konumlanması piyasanın bir gerçeği. Ağırlıklı olarak günlük ticari faaliyetleri devam ettirmek için kredi kullanımı gündemde. Beklentimiz enflasyonun makul seviyeye inmesi, buna bağlı olarak da faizlerin ve kredi maliyetlerinin daha uygun bir noktaya gelmesidir. Kredi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, enflasyonun aşağıya çekilmesiyle uyumlu bir halde olacaktır."
İstanbul Üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik öğrenci kongresinde buluşuyor Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları tarafından düzenlenen I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi için geri sayım başladı. Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan kongrede; Sağlık, Teknoloji, Çevre ve Eğitim başlıklarına yer verilecek. 10-11 Mayıs tarihlerinde Fenerbahçe Üniversitesinde düzenlenecek olan I. Ulusal Sürdürülebilirlik Kongresinde Medicana Grup üst düzey yöneticileri, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Muhammet Saymaz üniversite ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek daha iyi bir dünyaya değerli paylaşımlarıyla ilham olacak. Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise hazırlık, 9, 10, 11, 12. sınıf öğrencileri gerçekleştirilecek kongrede sunum, poster sunumu ya da dinleyici olarak yer alarak bilgi paylaşımlarında bulunabilecek. I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi ile öğrenciler için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturacak olan Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları, gençlerin geleceğin liderleri olarak sürdürülebilirlik alanında bilinçlenmesi, küresel sorunları anlamak ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için yenilikçi bir öğrenme platformu oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul “Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün” Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın temeli olduğunu ancak bunun nasıl sağlandığı konusunda bilgi kirliliği olduğunu ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu düzeyde alınamadığında yetersiz beslenme oluşur. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu. “İnsan 50’ye yakın besin öğesine gereksinim duyar” İnsanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğunun altını çizen Diyetisyen Kara, “İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında ya da gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı. “Dengeli beslenen kişiler sık hastalanmaz” Yeterli ve dengeli beslenen kişilerin belli özellikleri olduğunu dile getiren Diyetisyen Kara, bunları şöyle sıraladı: “Dengeli beslenen kişi sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketli ve esnek bir bedene, muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, kuvvetli, gelişimi normal kaslara sahiptir. Ayrıca çalışmaya istekli kişiliğe, boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, normal zihinsel gelişme, sık sık hasta olmayan bir yapıya da sahiptir.” “Sürekli baş ağrısı dengesiz beslenme işareti” Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin hareketlerinin de ağır ve isteksiz olduğunu işaret eden Diyetisyen Kara, “Dengesiz beslenenler sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman), pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, şişman veya çok zayıf vücut yapısına, sık sık baş ağrısından şikâyet eden, iştahsız, yorgun, isteksiz bir yapıya sahiptir” dedi. “Yaza formda girmek için beslenme önerileri” Yaz mevsimine formda girmek adına beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Su içmeyi ihmal etmeyin ve günlük 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Her zaman hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Mutlaka bir diyetisyen gözetiminde ideal kilonuza ulaşın. Medyatik ve bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Yazın tüketilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Kronik hastalığınız yoksa taze meyve -sebze suları tüketin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın. Kendinize mutlaka hobi ve aktivite edinin.” “Yeşil egzersiz kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa iyi gelir” Günümüzün dijitalleşen dünyasında günlük işlerimiz fiziksel olarak hareket etmeksizin kolay bir şekilde gerçekleştirilebilse de, fiziksel aktiviteden yoksun bir yaşam tarzının birçok hastalığı da beraberinde getirdiğini işaret eden Diyetisyen Kara, şu önerilerde bulundu: “Fiziksel aktivitenin vücudun bütün sistemleriyle ilişkili olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde destekleyici rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Son zamanlarda ‘yeşil egzersiz’ olarak adlandırılan ve insan sağlığına daha çok olumlu katkıda bulunan, doğal ortamda gerçekleştirilen fiziksel aktivite yeşil egzersiz olarak adlandırılmaktadır. Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa olumlu etkileri vardır. Kolay erişilebilen, biyoçeşitliliği fazla olan doğal ve hoş ortamlarda vakit geçirmenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal refahı sağladığı, yaşam kalitesinin artmasında etkili olduğu görülmektedir. Yeşil egzersiz ayrıca insanların çevreye karşı olumlu tutumlarının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yeşil egzersizin psikolojik, hormonal ve nöroimmünolojik çok boyutlu yararlar sağladığı, biyopsikososyal yaklaşımla uyumlu bir yöntem olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak, sürdürülebilir sağlığa ve çevreye katkısı olan bu egzersiz yaklaşımının yeşil egzersiz reçeteleri, doğal ortamların korunması, kanıta dayalı araştırmalar ve teşviklerle daha çok desteklenmesi gerektiği ortaya konmuştur.” “Bahar aylarında tüketilebilecek sebze ve meyve önerileri” Bahar aylarında tüketebileceğimiz sağlıklı sebze ve meyve önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, “Hücrelerin yenilenmesi, dokuların onarımı, hastalıklara karşı direnç sağlaması gibi sayısız faydası ile sebze ve meyveler her daim beslenmemizde öncelik kazanıyor. İlkbaharda tüketebileceğimiz bazı önemli sebze ve meyveler havuç, enginar, turp, bezelye, kuşkonmaz, maydanoz, marul, roka, taze yeşillikler, bakla, taze soğan, taze sarımsak, kiraz, çilek, erik, elma, yenidünya ve çağladır” dedi. Diyetisyen Kara, yaza formda girmek isteyenlerin tercih edebileceği metabolizma hızlandıran çay ve çorba tarifini ise şu şekilde paylaştı: “Zencefilli metabolizma çayı” “Malzemeler: 1 litre su, 1 nohut tanesi büyüklüğünde zencefil, 4-5 dilim elma, 1 top karabiber, 1 adet karanfil, limon dilimleri Hazırlanışı: Tüm malzemeleri doğrayıp suda 10 dakika dinlendirip, yemeklerden 20 dakika sonra gece ara öğününde tüketin.” “Metabolizma hızlandıran kabak çorbası” Malzemeler: 2 orta boy kabak, 1 adet soğan, 1 diş sarımsak, 1 orta boy domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Küçük doğranmış soğan, sarımsak, kabak 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. Malzemeler yumuşayınca üzerine rendelenmiş domates ekleyin. Domates pişince üzerine 5 bardak su koyun. Su kaynayınca en son üzerine küçük doğranmış dereotu ve maydanoz ilave edin. Sıcak servis yapıp tuz ve karabiber ekleyip afiyetle tüketebilirsiniz.”