GENEL - 20 Ekim 2018 Cumartesi 18:30

Kastamonu Barosunda “Özgür Demir” dönemi

A
A
A
Kastamonu Barosunda “Özgür Demir”  dönemi

Kastamonu Barosu’nda gerçekleştirilen başkanlık seçimi sonucunda yeni baro başkanı Av. Özgür Demir oldu.

Kastamonu Barosu’nda gerçekleştirilen başkanlık seçimi sonucunda yeni baro başkanı Av. Özgür Demir oldu. Yeni baro başkanı Özgür Demir, seçimi 78 oy ile kazandı.


Kastamonu Barosu’nun 36. Olağan Genel Kurulu Kastamonu Adalet Sarayı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Dört adayın yarıştığı Olağan Genel Kurulundaki seçime Av. Mehmet Çiftçi seçime katılmadı. Başkanlık seçiminde Av. Özgür Demir 78 oy, Av. Enver Karaahmet ise 54 oy, Av. Serap Ekmekçi 40 oy, Halil Uluay ise 13 aldı.


2012’den beridir görev yürüttüğünü Kastamonu Baro Başkanlığı görevi yürüttüğünü söyleyen eski baro başkanı Av. Mehmet Çiftçi, “ Görev yapmış olduğum dönem içerisinde her ilk seçildiğimiz ilk gün ve heyecanla çalıştık. Yönümüz adalet ve hukukun üstünlüğü yerimiz ise doğru hak ve haklıların yanı oldu. Her türlü adaletsizliğe karşı daima dik duruşumuzu sağladık. Sorumluluk ve görevimizin ağrılığı bilinciyle hareket ettik. Değerli meslektaşlarımız, genel kurullarımız mesleğimizin sorunlarının konuşulduğu çözüm yollarının arandığı geleceğimizin planlandığı birlikteliğimizin en üst seviyede olduğu şölen havasında geçirdiğimiz demokratik toplantılardır. Adaylıklar bu yolda yapılan yarışlar demokrasinin gereği olup saflarımızı sıklaştırmamıza vesiledir. Şu dönemde safları sıklaştırmaya bir olmaya bütün olmaya ihtiyacımız var” dedi.


“Seçilecek olan baro başkanı ve genel kurulu baronun 100. Yılını kutlama şerefine nail olacak”


Çiftçi, “Hukuka aykırı olduğuna inandığımız tüm eylemlere karşı durduk. Halktan hiçbir zaman ayrılmadık. Baromuza ulaşan hak ihlallerine karşı olduk. Adaletle erişimi kolaylaştırdık. Herkes için adalet adalet için avukat sloganını gerçek hayatta da uygulamaya çalıştık. Biz biliyor ve inanıyoruz ki: bu çağdaş devlet anlayışında devletin kendini hukuk kuralları ile ilgili sınırlandırması gerekir. Ancak böyle bir devlet için hukuk devleti yakıştırması yapılabilir. Hukuk devletinde yargının tarafsız ve bağımsız olması şarttır. Tarafsız ve bağımsız yargının üç ayağından birisi olan bağımsız ve güçlü savunmadır. Kastamonu Barosu 2020 yılında 100. Kuruluş yıldönümünü kutlayacak ülkemizde bu geçmişe sahip baro sayısı çok az. Bugün seçilecek olan baro başkanı ve genel kurulu baronun 100. Yılını kutlama şerefine nail olacak” şeklinde konuştu.


“Avukat haklarının müdafaasına daha fazla zaman ayıracağıma söz veriyorum”


78 oy alarak baro başkanlığına seçilen Av. Özgür Demir avukat haklarının müdafaasına daha fazla zaman ayıracağını belirterek, “Baromuzun kurumsal kimliğinin zirveye taşınması için önemli bir vesile olmasını temenni ederim. Olacağına da inancım tamdır. Şöyle ki genel kurulca başkanlık görevine getirilmem halinde avukatlık mesleği ile ilgisi bulunmayan avukatlık mesleğini değil de diğer hususları iştigal konusu yapan komisyonlarımızın enerjimizi daha sömürmesine müsaade etmeyeceğimi bildiriyorum. Bunu açacak olursak en önemli meselesinin avukat haklarının müdafaası meselesinin olduğunu biliyorum. Dolayısıyla diğer hakların müdafaasına daha az zaman ayırıp avukat haklarının müdafaasına daha fazla zaman ayıracağıma sözünü buradan veriyorum” ifadelerini kullandı.


“Avukatların görevlerini yaparken hiç kimseye tabi olmadıklarını her zaman cesurca dile getireceğiz”


Yeni Başkan Özgür Demir, “Bilindiği gibi avukat sayısının ve buna paralel olarak iş çeşitliliğinin ve yoğunluğunun artması sebebiyle meslektaşlarımız işlerini yaparken zaman ayırıp zor durumda kalmakta. Bu zorunlulukların ve engellemelerin önlenmesi ve meslektaşlarımızın daha itibarlı ve güvenli bir biçimde mesleği icra edebilmeleri için bazı reaksiyonların baroca hızlı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda özellikle avukat hakları komisyonu yönetim kurulundan da bağımsız çalışabilmesi için gerekli mekanizmanın kurulması ve bu sayede avukata yönelik hal ihlalleri saldırılar benzeri durumlarda doğrudan devreye girmesini sağlanmasını amaçlıyor. Herhangi bir meslektaşımızın işini yaparken karşılaştığı sorunların bizzat bu komisyon tarafından ele alınması anında çözümlenmesi için özverili bir çalışmaya ihtiyaç var. Buradan avukat haklarının başkanlık düzeyinde savunulacağını ve meydana gelen ihlalde avukatın beyanı esas alınarak bu konu çok önemli gerekli girişimlerinin yapılacağının sözünün buradan açık sözlülükle veriyorum. Sürekli üzerinde durduğum bir konuyu dile getireceğim. Avukatların görevlerini yaparken hiç kimseye tabi olmadıklarını her hal ve derecede cesurca dile getireceğiz. Buraya kadar da getirdiğime inanıyorum. Yerine getireceğime buradan söz veriyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç’ten ‘enflasyon’ değerlendirmesi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz” dedi. Avdagiç, yaptığı açıklamada, iş dünyasının enflasyon ve döviz kuru beklentilerini değerlendirdi. Avdagiç, Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladığını, tahmin aralıklarında bunun yüzde 40-42’lere çıkabileceğini ifade ettiğini hatırlatarak, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Bununla birlikte ihracatın sıkıntıya girmemesi ve ithalatın cazip hale gelmemesi için kur ile enflasyon arasındaki korelasyonun kopmaması lazım. Kuru baskılayarak enflasyonu tutmanın kısa vadeli birtakım faydaları olabilir ama bu ithalatı artıran, ihracatı baskılayan unsur olacaktır. Bu da hep üzerinde çalıştığımız dış ticaret açığımızı olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesinde bulundu. Döviz kurunun, enflasyonla korelasyonunun kopmamasının önemli olduğunu belirten Avdagiç, “İlk çeyrekte dolar kuru yüzde 9, enflasyon yüzde 14,3’ün üzerinde arttı. İlk 3 ayda 5,3 puanlık bir fark var” ifadesini kullandı. “Hazine ve Maliye Bakanlığı yapılması gerekenleri titizlikle yapıyor” Avdagiç, Türkiye’nin FATF Gri Listesi’nden çıkacağını öngördüklerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hem ulusal hem de uluslararası anlamda yapılması gerekenleri titizlikle yaptığını ifade etti. Avdagiç, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 300 puan seviyesine inmesinin ekonomi yönetiminin ve hükümetin çabalarının önemli bir sonucu olduğunu söyledi. Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomi yönetiminin adımları pozitif sonuçlarını vermeye başladı. Bu memnuniyet verici. İş dünyası açısından CDS kadar daha önemli bir unsur da bankaların sendikasyon kredileri. İkisi arasında bir korelasyon var. En son bankaların sendikasyonlarına baktığımız zaman Euribor+yüzde 2,25 ile borçlandıklarını görüyoruz. Bankaların sendikasyon maliyetlerini takip etmek lazım.” Banka kredisi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirten İTO Başkanı Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda, kredi maliyetlerinin enflasyon üzerinde konumlanması piyasanın bir gerçeği. Ağırlıklı olarak günlük ticari faaliyetleri devam ettirmek için kredi kullanımı gündemde. Beklentimiz enflasyonun makul seviyeye inmesi, buna bağlı olarak da faizlerin ve kredi maliyetlerinin daha uygun bir noktaya gelmesidir. Kredi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, enflasyonun aşağıya çekilmesiyle uyumlu bir halde olacaktır."
İstanbul Üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik öğrenci kongresinde buluşuyor Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları tarafından düzenlenen I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi için geri sayım başladı. Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan kongrede; Sağlık, Teknoloji, Çevre ve Eğitim başlıklarına yer verilecek. 10-11 Mayıs tarihlerinde Fenerbahçe Üniversitesinde düzenlenecek olan I. Ulusal Sürdürülebilirlik Kongresinde Medicana Grup üst düzey yöneticileri, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Muhammet Saymaz üniversite ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek daha iyi bir dünyaya değerli paylaşımlarıyla ilham olacak. Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise hazırlık, 9, 10, 11, 12. sınıf öğrencileri gerçekleştirilecek kongrede sunum, poster sunumu ya da dinleyici olarak yer alarak bilgi paylaşımlarında bulunabilecek. I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi ile öğrenciler için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturacak olan Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları, gençlerin geleceğin liderleri olarak sürdürülebilirlik alanında bilinçlenmesi, küresel sorunları anlamak ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için yenilikçi bir öğrenme platformu oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul “Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün” Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın temeli olduğunu ancak bunun nasıl sağlandığı konusunda bilgi kirliliği olduğunu ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu düzeyde alınamadığında yetersiz beslenme oluşur. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu. “İnsan 50’ye yakın besin öğesine gereksinim duyar” İnsanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğunun altını çizen Diyetisyen Kara, “İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında ya da gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı. “Dengeli beslenen kişiler sık hastalanmaz” Yeterli ve dengeli beslenen kişilerin belli özellikleri olduğunu dile getiren Diyetisyen Kara, bunları şöyle sıraladı: “Dengeli beslenen kişi sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketli ve esnek bir bedene, muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, kuvvetli, gelişimi normal kaslara sahiptir. Ayrıca çalışmaya istekli kişiliğe, boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, normal zihinsel gelişme, sık sık hasta olmayan bir yapıya da sahiptir.” “Sürekli baş ağrısı dengesiz beslenme işareti” Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin hareketlerinin de ağır ve isteksiz olduğunu işaret eden Diyetisyen Kara, “Dengesiz beslenenler sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman), pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, şişman veya çok zayıf vücut yapısına, sık sık baş ağrısından şikâyet eden, iştahsız, yorgun, isteksiz bir yapıya sahiptir” dedi. “Yaza formda girmek için beslenme önerileri” Yaz mevsimine formda girmek adına beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Su içmeyi ihmal etmeyin ve günlük 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Her zaman hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Mutlaka bir diyetisyen gözetiminde ideal kilonuza ulaşın. Medyatik ve bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Yazın tüketilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Kronik hastalığınız yoksa taze meyve -sebze suları tüketin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın. Kendinize mutlaka hobi ve aktivite edinin.” “Yeşil egzersiz kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa iyi gelir” Günümüzün dijitalleşen dünyasında günlük işlerimiz fiziksel olarak hareket etmeksizin kolay bir şekilde gerçekleştirilebilse de, fiziksel aktiviteden yoksun bir yaşam tarzının birçok hastalığı da beraberinde getirdiğini işaret eden Diyetisyen Kara, şu önerilerde bulundu: “Fiziksel aktivitenin vücudun bütün sistemleriyle ilişkili olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde destekleyici rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Son zamanlarda ‘yeşil egzersiz’ olarak adlandırılan ve insan sağlığına daha çok olumlu katkıda bulunan, doğal ortamda gerçekleştirilen fiziksel aktivite yeşil egzersiz olarak adlandırılmaktadır. Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa olumlu etkileri vardır. Kolay erişilebilen, biyoçeşitliliği fazla olan doğal ve hoş ortamlarda vakit geçirmenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal refahı sağladığı, yaşam kalitesinin artmasında etkili olduğu görülmektedir. Yeşil egzersiz ayrıca insanların çevreye karşı olumlu tutumlarının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yeşil egzersizin psikolojik, hormonal ve nöroimmünolojik çok boyutlu yararlar sağladığı, biyopsikososyal yaklaşımla uyumlu bir yöntem olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak, sürdürülebilir sağlığa ve çevreye katkısı olan bu egzersiz yaklaşımının yeşil egzersiz reçeteleri, doğal ortamların korunması, kanıta dayalı araştırmalar ve teşviklerle daha çok desteklenmesi gerektiği ortaya konmuştur.” “Bahar aylarında tüketilebilecek sebze ve meyve önerileri” Bahar aylarında tüketebileceğimiz sağlıklı sebze ve meyve önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, “Hücrelerin yenilenmesi, dokuların onarımı, hastalıklara karşı direnç sağlaması gibi sayısız faydası ile sebze ve meyveler her daim beslenmemizde öncelik kazanıyor. İlkbaharda tüketebileceğimiz bazı önemli sebze ve meyveler havuç, enginar, turp, bezelye, kuşkonmaz, maydanoz, marul, roka, taze yeşillikler, bakla, taze soğan, taze sarımsak, kiraz, çilek, erik, elma, yenidünya ve çağladır” dedi. Diyetisyen Kara, yaza formda girmek isteyenlerin tercih edebileceği metabolizma hızlandıran çay ve çorba tarifini ise şu şekilde paylaştı: “Zencefilli metabolizma çayı” “Malzemeler: 1 litre su, 1 nohut tanesi büyüklüğünde zencefil, 4-5 dilim elma, 1 top karabiber, 1 adet karanfil, limon dilimleri Hazırlanışı: Tüm malzemeleri doğrayıp suda 10 dakika dinlendirip, yemeklerden 20 dakika sonra gece ara öğününde tüketin.” “Metabolizma hızlandıran kabak çorbası” Malzemeler: 2 orta boy kabak, 1 adet soğan, 1 diş sarımsak, 1 orta boy domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Küçük doğranmış soğan, sarımsak, kabak 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. Malzemeler yumuşayınca üzerine rendelenmiş domates ekleyin. Domates pişince üzerine 5 bardak su koyun. Su kaynayınca en son üzerine küçük doğranmış dereotu ve maydanoz ilave edin. Sıcak servis yapıp tuz ve karabiber ekleyip afiyetle tüketebilirsiniz.”