GENEL - 01 Şubat 2021 Pazartesi 23:01

Kastamonu için hazırlanan şehir logosunda ‘ayı’ figürü kullanıldı

A
A
A
Kastamonu için hazırlanan şehir logosunda ‘ayı’ figürü kullanıldı

Kastamonu Valiliği tarafından hazırlatılan şehir logosunda ‘ayı’ figürü kullanıldı.

Kastamonu Valiliği tarafından hazırlatılan şehir logosunda ‘ayı’ figürü kullanıldı. Logonun tanıtım toplantısında, şehir efsanesi haline gelen ‘Taş düşebülü, ayı çıkabülü’ sözünün logoda işlendiği belirtildi.


Kastamonu Valiliği tarafından hazırlatılan şehir logosunda ayı figürü kullanıldı. Bir firma tarafından hazırlanan “Anadolu’nun yeryüzü cenneti” sloganının yer aldığı logoda orman ve denizi simgeleyen yeşil ve mavi desenler kullanılırken, ayrıca Kastamonu yazısındaki ‘ayı’ figürü dikkat çekti. Program sunucusu, logonun tanıtımı yapıldığı sırada şehir efsanesi haline gelen ‘Taş düşebülü, ayı çıkabülü’ sözünün logoda işlenmeye çalışıldığı kaydedildi.



“Logonun her alanda kullanılmasını bekliyoruz ama son sözü Kastamonulular söyleyecek”


Bir otelde düzenlenen şehir logosunun lansman tanıtım toplantısında konuşan Kastamonu Valisi Avni Çakır, “Şehirlerin kültürel değerleri ve turizm zenginliklerine dikkat çekmek için logo, şehirlerin bilinmesi açısından artık önem arz etmekte. Bu anlamda hem ülke bazında hem de uluslararası arenada pazarlama çalışmaları açısından da logo çalışmaları çok önem arz etmekte. Bu amaçla şehirlerin kendisine has bütün güzelliklerini yansıtan bir logo belirlenmesi ihtiyacı da üst seviyede kendisini göstermekte. Kastamonu’da bahsedilen her türlü özelliklerin zengin olmasından dolayı, yani yaylasından kayak merkezine, kanyonundan milli parklarına, tarihi kültürel mekanlarına, gastronomideki özelliklerinden dolayı şehir logosunun belirlenmesi çok zorlu bir hadiseydi. Bunları da zaten bizler bu süreçte yaşadık. Bundan dolayı da profesyonel bir firmadan yardım alma ihtiyacı hissettik. Elbette ki bu süreç uzun ve meşakkatli bir süreç. Herkesin buraya katkı sağlamasını, Kastamonu halkının fikirlerini almayı isterdik ama şehrimizin bu konudaki müthiş zenginliklerinden dolayı çok geniş katılımlar mümkün olmamış ve zamanla bir karar doğrultusunda oluşturulan komisyon doğrultusunda böyle bir çalışma ortaya çıkmıştır. Bizler de ortaya çıkan komisyon doğrultusunda ittifakla ilimizin tanıtımına ve ruhuna uygun olduğuna kanaat kılarak sizlerin beğenisine sunduk” dedi.


Son sözü Kastamonuluların söyleyeceğini belirten Vali Çakır, “Elbette ki son sözü söyleyecek olacak olan sevgili Kastamonululardır. Eğer bu logoyu bölgelerine, şehirlerine, ilçelerine, ürünlerine yakıştırıyorlarsa ileride de belki kullanılmaya devam edilecektir. Yakıştırmıyorlarsa belki de bu anlamda ileride farklı bir çalışma yapılacaktır. Bizler yapılan çalışmaların bölgemizin, ilimizin ihtiyacına karşılık verdiğini düşünüyoruz. Tabii ki buradaki zorluk bir tek kalemle, bir tek harfle şehrin tüm değerlerini, artılarını göstermek mümkün değil. O yüzden bizler şu da olsun, bu da olsun diye firmaya fikirlerimizi söyledik. Tüm ilçelerimizin birbirinden farklı özellikleri bulunuyor. Türkiye’de tescilli ürün sıralamasında ilk beşteyiz, yakında üçe gireceğiz herhalde. Dolasıyla o kadar zenginliklerimiz var ki, her bir ilçemizin kendisine has özellikleri var. O yüzden firmamız da bizlere böyle yaparsanız çorba olur, çok özellikli olan şehirlerin logosunu çalışması çok zordur dedi. Yapılan çalışma neticesinde böyle bir sonuç ortaya çıktı. Şimdi bize düşen burada tüm belediyelerimize, STK’larımıza, Özel İdarelerimize, kaymakamlıklarımıza, Valiliğimize, turizm ile uğraşan değerli arkadaşlarımıza, tüm taraflarca bu logonun aktif bir şekilde kullanılıyor olmasına başlanılması” diye konuştu.



“Çok şükür artık logomuzu da bulduk”


Kastamonu Belediye Başkanı Rahmi Galip Vidinlioğlu ise, şöyle konuştu:


“Firmamız, bizlere birbirinden farklı bir sürü alternatif logo getirdi. Bizler de en son ortak kanaat olarak şehrin logosu noktasında gördüğünüz logoda karar kılındı. Yaşatmak için önce birlik ve beraberlik lazım. Hepimizin aynı tuşa basmamız lazım. Hepimizin Kastamonu adına ne yapabilirizi bir beyin fırtınası şeklinde bundan sonra konuşması lazım. Çünkü olmazsa olmazlardan bir tanesi logomuzdu, çok şükür onu da bulduk. Artık bundan sonrasında bizler de belediye olarak, en önemlisi bir sürü coğrafi işaretli ürünlerimiz bulunuyor. İnşallah ilk üç içerisine girmemize de artık bir adım mesafe kaldı. Bunu da yaptığımız anda herkes Kastamonu’yu konuşacak.”


Lansman tanıtımının ardından Vali Avni Çakır, AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, Tosya Kaymakamı Deniz Pişkin, Kastamonu Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuz Fındıkoğlu, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Serkan Genç ile diğer davetliler, Kastamonu logosundan hazırlanan kalıp ile bez çanta üzerine taş baskı uyguladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.